İsrail için problem, Doğu Kudüs dahil Batı Şeria ve Gazze'de beklendiği gibi Hamas'ın seçim zaferi kazanması halinde ne yapacağıdır. Bu takdirde İsrail hükümeti, "terörist örgüt" saydığı Hamas'ın yeni parlamentoda, hatta bir olasılıkla yönetimde yer almasını nasıl karşılayacak, yeni "seçilenleri" bir müzakere sürecinde muhatap olarak kabul edecek mi?Filistin için sorun, seçimlerden sonra Hamas'ın alacağı tavırla ilgili. Nabız yoklamalarına göre, Hamas'ın Gazze'de birinci, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te ikinci parti olarak çıkması pek muhtemel. Bu durumda Hamas'ın izleyeceği politika ne olacak? Eski programına ("charter") göre yok etmeyi öngördüğü İsrail'e karşı saldırılarını sürdürecek mi, yoksa faaliyetini siyasal platforma kaydırıp Mahmut Abbas'ın yönetimi ile birlikte barışçı bir çözüm arayışına katılacak mı?Bu temel soruların henüz net yanıtı yok. Ancak son günlerde gelen haberler, iki tarafın pozisyonlarında bir esneklik görülebileceği umudunu veriyor...* * *BAŞBAKAN Ariel Şaron'un hastalanmasından sonra görevi vekâleten devralan ve şimdi "Kadima" partisinin başı olarak 28 Mart'ta İsrail'de yapılacak seçimlere hazırlanmakta olan Ehud Omert, nihayet hükümetinin de onayıyla, Filistinlilerin Doğu Kudüs'te seçimlere katılmasına razı oldu. Daha önce İsrail'in Hamas yüzünden bunu engellemek istediği hatırlanırsa, Omert'in bu kararı, önemli bir gelişme sayılabilir.Ne var ki, Omert hükümeti Doğu Kudüs'te Hamas'ın resmen bu seçimlere katılmasına izin vermiyor. Ama buna karşılık Hamas'ın ileri gelenlerinin başka bir isim altında seçimde boy göstermelerine ses çıkarmıyor. Nitekim şimdi, başta eski Hamas liderlerinden Şeyh Muhammed Abu Teir olmak üzere, örgüt mensupları seçimlere "Değişim ve Reform Hareketi" adı altında katılıyorlar.Bu arada gerek Abu Teir'in gerekse Hamas'ın siyasal kanadından bazı yetkililerin son günlerde yaptığı açıklamalar, (ve Hamas'ın seçim bildirgesindeki bazı eski sert ifadeleri kullanmaması) "Acaba Hamas'ta gerçekten bir değişim ve dönüşüm mü başladı?" sorusunu gündeme getiriyor.Nitekim Abu Teir bu hafta verdiği demeçlerde, önde gelen Hamasçıların bugünkü ortamda siyasal faaliyetin askeri eylemlerin önünde gelmesi gerektiği yönünde değerlendirmeler yaptıklarını açıkladı.Bu sözler Hamas'ın (direniş örgütü vasfını kaybetmeden) Filistin'deki siyasal yapılanmasında ve İsrail ile olası müzakerelerde yer almayı düşündüğü şeklinde yorumlanabilir mi?* * *BÖYLE bir sonuç çıkarmak için belki zaman henüz erken. Ancak Hamas'ın siyasi kanadındakilerin, seçimlerden beklenen iyi sonucun alınması halinde, Filistin'deki politikada aktif bir rol oynayacakları ve belki de "silah yerine diplomasi" yöntemini benimseyebilecekleri konusunda bir beklenti var doğrusu...Kuşkusuz Hamas'ın Filistin'in siyasal düzenine entegre olması ve Abu Teir'in dediği şekilde "siyaseti askeri faaliyetin önünde tutması", İsrail'in de takınacağı tavra bağlıdır.Esas zorluk da buradadır. Hamas, her şeyden önce İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesini şart koşuyor. İsrail ise öncelikle Hamas'ın silahsızlanıp eylemlerine son vermesi koşulu üzerinde ısrar ediyor.Öteden beri süregelen bu pozisyonlar, şimdiye kadar bir çıkar yol sağlamadı. Şimdi iki tarafta da görülen bazı esneklik belirtileri, gerçek bir tutum değişikliğinin müjdecisi olabilir mi?Bu sorunun sorulması noktasına gelinmesi, bir nebze ümit veriyor. skohen@milliyet.com.tr ÖNÜMÜZDEKİ çarşamba günü Filistin topraklarında yapılacak olan seçimler, şimdiden gerek İsrail'i, gerekse Filistin tarafını temel bir sorunla -hatta bir açmazla- karşı karşıya getiriyor.