Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Washington raporu (3) O halde ne yapmalı?Ankarada ve Washingtonda yetkili çevreler tabii bu konuda epey kafa yoruyor. Çeşitli düşünce kuruluşları da düzenledikleri konferanslarla (bizim Washingtonda katıldığımız gibi) konuyu enine boyuna tartışıp bir hal çaresi arıyorlar.Ancak bugünkü sıkıntıların giderilip ilişkilerin düzeltilmesi için ilk şart, bu yönde iki tarafın da güçlü bir istek ve iradeye sahip olmasıdır. Diğer bir deyişle, Ankarada ve Washingtonda iki ülkenin iyi ilişkiler ve işbirliği içinde olmasının kendi çıkarlarının icabı olduğunu kabul etmesi gerekir.Şu anda son uyuşmazlıkların neden olduğu tereddütlere ve güvensizliğe rağmen, en azından hükümetler ve resmi kurumlar arasında "durumu düzeltme" konusunda bir istek var.* * *PEKİ, bu ihtiyaç duyulduğuna göre, ne yapılabilir? Resmi düzeyde ilk atılacak adım "yapıcı bir diyalog" kurmaktır. Liderler arasında direkt temaslar sıklaştırılmalı, diplomasi kanalları sürekli açık tutulmalıdır. Görüş ayrılıklarının tartışılması için "umumi platformlar"ın yerine bu normal yollar tercih edilmelidir.Son dönemde ilişkileri geren konular (özellikle Irakla ilgili) iki tarafın çıkar ayrılıklarından kaynaklanıyor. Ankaranın ve Washingtonun bu meselelerde pozisyonları -ve birbirlerinden talep veya beklentileri- belli. Aslında kısa sürede Amerikan ve Türk pozisyonlarının aynı çizgiye gelmesi mümkün değil. Washingtondaki bir analistin dediği gibi bu durumda yapılabilecek şey, bir "ince ayar" için çalışmak ve bu arada karşılıklı güveni kaybetmemektir.Bu süreçte ABDnin yapması gereken şey, önce, "ilişkiler neden bozuldu ve bunda Amerikan tarafının payı ne?" sorusunun yanıtını aramaktır. Yani Amerikalıların şikâyet ettikleri Türkiyedeki anti-Amerikanizmin nedenlerini iyi teşhis etmeleri, bunun durup dururken bir düşmanlık duygusundan değil ama Bush yönetiminin bazı politikalarından kaynaklandığını görmeleri lazım. Ayrıca ABDnin son dönemde Türkiyenin duyarlığını ve gururunu göz ardı eden, onu eşit düzeyde gerçek bir ortak olarak görmeyen davranışlarının da bu olayda geniş payı bulunduğunu anlaması gerek.Türk hükümetinin de ilişkilerin bozulmasında kendi hatalarının payını araştırmasında yarar var. Zaman zaman zikzakların çizilmesi, gerçekleri yansıtan ve etrafı yatıştıran açıklamaların zamanında yapılmaması, bazı beyanlarda gereksiz terimlerin ve sert bir üslubun kullanılması, güvensizlik ve gerilimi artırmıştır. Bundan sonrası için bu hususların dikkate alınması gerekir.Hükümet dışı düzeyde sivil toplum kuruluşlarının devreye girmesi gerekiyor. İşadamlarından akademisyenlere ve gazetecilere kadar çeşitli çevrelere bu alanda büyük iş düşüyor. Tabii bu bağlamda basının rolü çok önemli. İki taraf da hassas konularda daha sorumlu davranmak, bilgilendirme işlevini daha sağlıklı ve dürüst biçimde yerine getirmek durumundadır... * * *WASHINGTONdaki bir diplomatın belirttiği gibi, Türk-ABD ilişkilerinin inişli çıkışlı tarihinde bu yaşanan ilk sıkıntı değil; sonuncusu da olmayabilir. Dolayısıyla bugünkü rahatsızlıkları "sürekli diyalog" ve "sakin diplomasi" ile halletmekten başka yol yok. Tabii yeter ki, iki taraf da Türk-ABD ilişkilerini kendi çıkarları için vazgeçilmez saysın ve birbirine güven verecek tarzda davransın. skohen@milliyet.com.tr TÜRK-ABD ilişkilerinin bugünkü hali için ister "kriz" deyin (abartılı olur), ister "türbülans" terimini kullanın (bu da hafif kaçar), gerçek şu ki ortada ciddi bir sorun var. İkide bir çıkmakta olan sürtüşmelerin kızıştırdığı şimdiki hava böyle devam ederse, ilişkilerin sonradan onarılması daha da zor olacak kritik bir aşamaya girmesi mümkün.