Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye'deki bir yıllık gelişmelerin "fotoğrafı"nı çeken İlerleme Raporu, hepimizin bildiği bir dizi olumlu ve olumsuz olayı sıralıyor. Bir nevi "yol haritası" sayılan Katılım Ortaklığı Belgesi ise, daha çok Türkiye'den kısa ve orta vadede beklentileri açıklıyor. Bunda Türkiye'nin makul görmediği veya kabul edemeyeceği birtakım koşullar yer alıyor.Katılım Ortaklığı Belgesi ancak 16 Aralık'ta AB Konseyi'nde onaylandığı şekliyle yürürlüğe girecek. Dolayısıyla Ankara olumsuz saydığı hususların nihai kararda yer almamasını sağlamak için sesini şimdiden duyurmak durumundadır. Ancak Türkiye aynı zamanda kendi inisiyatifi ile gerçekleştirebileceği bazı "ev ödevleri"ni yerine getirmeyi de ihmal etmemelidir.* * *AB'de Türkiye'nin tempoyu yavaşlattığı izlenimini yaratan durum, daha çok demokratik hak ve özgürlükler -ve bunların yaşama geçirilmesi- ile ilgili. Bunlar arasında, ifade özgürlüğünden azınlık haklarına, işkenceden sendikal örgütlenmeye kadar, bir dizi "ev ödevi" yer alıyor.Aslında bunların büyük kısmı hükümetin gündeminde bulunan ve genelde Türkiye'nin kendi yararına yapması gerektiğine inanılan hususlardır. Dolayısıyla, bunlara enerjik biçimde el atmak gerekiyor. Böylece Ankara AB standartlarına ulaşmak konusunda eski heyecanını kaybetmediğini ve rehavete kapılmadığını da göstermiş olacaktır.* * *YOL haritasında Türkiye'den gerçekten gerçekçi sayılmayacak bazı beklentilere de değiniliyor. Kıbrıs'la ilgili koşullar bunların başında geliyor. Ankara sırf Rum tarafının görüş ve isteklerini yansıtan ön şartlarla bir yere varılamayacağını defalarca belirtti. Ancak belgedeki ifadeler AB'nin bu konuda tavrını değiştirmediğini ortaya koydu. İşte bu tavır, Abdullah Gül'ü sert bir uyarıda bulunmaya sevk etti. Bakan'ın verdiği mesajı şöyle özetleyebiliriz: Bizi bu konuda zorlamayın. Türkiye çözüm için gerekeni yapıyor. Karşı taraf da öyle davranmalı. Aksi halde, Türkiye AB ile karşı karşıya gelecek, ilişkiler bundan olumsuz etkilenecektir...Türkiye kadar AB'nin de yerine getirmesi gereken "ev ödevi" var... AB Komisyonu'nun yayımladığı İlerleme Raporu ile Katılım Ortaklığı Belgesi konusunda Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün yaptığı değerlendirme yerinde: Bu belgelerde "makul olmayan", kabul edilemeyecek hususlar var. Ancak bunlara takılmamak, "büyük resme bakmak" lazım. Büyük resim, Türkiye'ye "büyük avantajlar" getirir... AZERBAYCAN'daki seçimlerden sonra, AGİT'ten NATO'ya kadar çeşitli kuruluşlar ve ülkeler, gerek kampanyada gerek oy kullanma ve sayma sürecinde birtakım usulsüzlüklerin yer aldığını beyan ettiler.Buna karşılık Bakü'ye giden bazı Türk gözlemciler, her şeyin yolunda gittiğini, kendilerinin herhangi bir usulsüzlük saptamadıklarını açıkladılar.Çeşitli başkentlerden eleştiriler veya şikâyetler gelirken, Ankara suskun kaldı. Nihayet önceki gün Dışişleri Bakanlığı bazı bölgelerde usulsüzlüklerin olduğunu kabul edip bunun düzeltilmesinin yararlı olacağını belirtti.Bu konuda Türkiye'nin genel havaya ters düşmesi, özellikle Azerbaycan'daki muhalefeti düş kırıklığına uğratmıştır. Bunun önceki günkü mitingde açıkça ifade edilmesi, doğrusu Türkiye için bir talihsizliktir.Türkiye elbet Azerbaycan'da istikrarın bozulmamasından yana. Ancak bu, demokrasinin iyi işleyişini engelleyebilecek hareketlerin görmezlikten gelinmesi için bir neden olmamalı. "Kardeş ülke" ile ilişkilerde artık onun çeşitli kesimlerinden gelen seslere de kulak vermeli... skohen@milliyet.com.tr Bakü'ye bakış