Bu arada Bush yönetimi, daha uzun vadeli bir plan üzerinde de çalışıyor. Amaç, "psikolojik savaş" yöntemleriyle, Ahmedinecad rejimini zayıflatmak, hatta güçlendirilecek muhalefetle onu alaşağı etmektir. Başkan Bush Tahran'daki mollalara karşı propaganda faaliyeti için Kongre'den 85 milyon dolarlık bir ödenek istemek suretiyle, bu niyetini açığa vurmuş oldu... BUSH yönetimi, nükleer programını sürdürmekte ısrar eden Ahmedinecad rejimini bundan vazgeçirmenin çeşitli yollarını deniyor. ABD, Avrupalı dostlarının aksine, diplomatik diyalogdan neredeyse umudunu kesmiş görünüyor. Washington şimdi meseleyi BM Güvenlik Konseyi'nde ele almaya hazırlanıyor ve buradan da İran'ın canını acıtacak -ekonomik yaptırım gibi- bazı kararlar çıkartmayı tasarlıyor. ABD bu yöntemle İran'ı "yola getirebilir" mi? Bazı Amerikalılar, bu tür psikolojik atakların (radyo-TV yayınlarıyla propaganda, bazı yeraltı faaliyeti gibi) Soğuk Savaş döneminde özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde sonuç verdiğini örnek olarak gösteriyorlar. Ancak İran'da şartların çok farklı olduğu bir gerçek.Nitekim dünkü Amerikan basını, İranlı muhaliflerin Bush'a tabir yerinde ise "Gölge etme başka ihsan istemem" mesajını gönderdiğini bildiriyor. Hapisten daha yeni çıkan İranlı avukat Abdülfettah Soltani, "ABD'nin müdahalesi insan hakları için kendi yürüttüğümüz faaliyete zarar verir. Bu toplumumuz için çok tehlikeli olur", diyor... "Dünya el İktisad" adlı ekonomi gazetesinin editörü Musa Ganinecad'a göre de, "Bush bu planını uygulamaya kalkışırsa, Ahmedinecad (halkının gözünde) daha da kahramanlaşacaktır. Onun için bırakın biz bu işi kendimiz halledelim"...İran'ın gerçekten böyle "içeriden" bir değişim şansı var mı? "Gölge etme..." Gerçek şudur ki, nükleer kriz ve dış baskılar, Ahmedinecad'ı iktidara geldikten sonra bir yandan "dışarıya" meydan okurken, öte yandan da "içeride" mengeneleri daha sıkma, yani "radikalleşme" fırsatını vermiştir.Bu, İran'ı nereye götürür?Merkezi İstanbul'da bulunan Ortadoğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı'na bağlı Dış Politika ve Savunma Araştırmaları Grubu'nun İran'la ilgili yayımladığı bir rapor, bu konuda önemli tespitlerde bulunuyor. Türkiye'nin tanınmış eski bakanlarının, diplomatların ve generallerin oluşturduğu grubun ortaya koyduğu başlıca görüş şu: "İran'da bir zamanlar Batı ülkelerinin beklediği gibi değişim reformlara, demokrasiye doğru olmayacak, bilakis rejim daha radikal bir nitelik kazanacaktır. Bundan kasıt, köktendinciliğin artması değildir. İran'da din adamları Humeyni ile tarihi fonksiyonlarını yerine getirmiş, İran halkının ezikliğini giderecek kurtarıcı olarak milliyetçilik ortaya çıkmıştır... İran'da artık bir ölçüde dini veçhesi bulunan bir milliyetçilik akımı hâkim olacaktır. Ahmedinecad böyle bir ortamda halkı arkasından sürükleyebilir"...Rapor "nükleer silah ve füze sistemlerine sahip, aşırı milliyetçi ve agresif bir İran" için "Teokratik Nasyonalizm" terimini kullanıyor ki, bu da herhalde Tahran'daki rejimi tanımlamaya yetiyor... skohen@milliyet.com.tr Dinci nasyonalizm