Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tahran'ın bu konudaki açıklaması sürpriz değil. İran nükleer politikasını uygulamaya çok kararlı olduğunu her fırsatta ortaya koymuştu. Nitekim Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan Avrupa Birliği'ne ve Rusya'ya kadar, çeşitli kurumların ve ülkelerin İran'ı bu "sevdadan vazgeçirme çabaları sonuç vermedi. İran yönetimi, AB'nin hatırı sayılır ekonomik destek önerisini elinin tersiyle itti; Rusya'nın bu nükleer çalışmaların Rus topraklarında birlikte yürütülmesi yönündeki formülüne de kulak asmadı. Bu arada Türkiye'nin de (son zamanlarda yapılan temaslarda) kendisini "uluslararası camiadan izole edecek davranışlardan çekinmesi" konusundaki tavsiyelerini de pek dikkate almadı.***Tahran yöneticilerine göre, İran kendi enerji ihtiyaçlarını karşılamak için, nükleer alanda çalışmalar yapmak hakkına sahip. İranlı yetkililer uranyumun zenginleştirilmesiyle ilgili araştırmaların tamamen "barışçıl" amaçlarla yapılacağını, yani atom silahı üretmek gibi bir niyetleri bulunmadığını öne sürüyorlar. Ayrıca başka birçok ülkenin bu tür çalışmalar yaptıklarını, hatta bazısının (İsrail, Hindistan, Pakistan gibi) nükleer silah sahibi olduklarını da hatırlatarak kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar...Uluslararası camianın İran konusunda bu kadar hassas davranmasının ve onu bu tür çalışmalara girişmesini önlemeye çalışmasının çeşitli nedenleri var: Birincisi, İran gibi petrol ve gaz enerjisi çok bol olan bir ülkenin nükleer enerji ihtiyacından söz etmesi, pek inandırıcı sayılmıyor. İkincisi, İran son yıllarda nükleer araştırmalara gizlice başlamış, bu tespit edilince gerçeği kabullenmek zorunda kalmıştı. Böyle bir güvensizlik ortamında İran'daki rejimin ve özellikle Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın tehditkâr çıkışları ve İran'ın nükleer başlık taşımaya müsait balistik füzeler üretmeye başlaması gibi gelişmeler, Tahran'ın niyetleri üzerinde ciddi kaygılar yarattı.Şimdi İran'ın uranyum zenginleştirme programını uygulamaya koymasıyla bu korkular büsbütün artmış bulunuyor.***Bundan sonra ne olacak? İran'ın atom bombası üretme aşamasına girdiğine ve bunun mutlaka engellenmesi gerektiğine inanan ABD ve İsrail ne yapacak? Diplomaside çarenin tükenmediği inancını taşıyan Rusya ve bazı Avrupa ülkeleri, krizi önleyecek adımlar atabilecekler mi?Bu meselede aynı safta yer alan ABD ve Fransa, daha önce de, eğer İran bildiğini okumaya devam ederse, BM Güvenlik Konseyi'ne başvuracaklarını ve Tahran'a karşı yaptırım uygulamasını isteyebileceklerini bildirmişlerdi.Şimdi bu noktaya yaklaşmış bulunduğumuza göre, ABD Güvenlik Konseyi'nde böyle bir girişimde bulunacak mı? Mümkün. Ancak bu BM platformunda çetin bir mücadeleye yol açacak gibi... Güvenlik Konseyi'nde Rusya ve Çin (İran ile çıkarları nedeniyle) yaptırımla ilgili bir tasarıyı onaylamaktan herhalde çekineceklerdir. Bunun bir veto kullanma noktasına gelmesi ise, Batılılar için bir fiyasko olur.***Kaldı ki, ekonomik ambargo kararının alınmasının İran'ı ne kadar politikasından vazgeçirebileceğini iyi düşünmek lazım. Daha önceki ambargo denemelerinin çoğu (Irak'taki dahil) beklenen sonucu vermemiş, hatta geri de tepmiştir...Askeri bir operasyon olasılığına gelince: Washington ve Kudüs'te resmi ağızlar "bu opsiyon her zaman masada" dese de, bunun gerçekleşme olasılığı da oldukça zayıf. Bir "nokta hedef operasyonu"nun dahi sonuçları, bütün bölge ve dünya için büyük bir felaket olur. Bu durumda işi -ve umutları- diplomasinin yaratıcılık kabiliyetine bırakmaktan başka çare yok... skohen@milliyet.com.tr Son dakikaya kadar yapılan bütün girişim ve uyarılara rağmen, İran dün nükleer programını yaşama geçirmekle, bölgemizde nasıl gelişeceği belli olmayan yeni bir krizi tetiklemiş oldu.