Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Türkiye'nin dış politika gündemine artık Kıbrıs gibi bir de Kuzey Irak sorunu oturmak üzeredir...
Öyle görünüyor ki, bu mesele önümüzdeki dönemde Ankara'yı çok uğraştıracak, zaman zaman sıkıntıya sokacak ve dış ilişkilerini de etkileyecektir.
Bunun ilk belirtileri son günlerde görülmeye başlandı bile.
Kuşkusuz Kuzey Irak sorunu, birçok bakımdan Kıbrıs meselesinden farklı. Ama son gelişmeler, bazı benzerlikleri de ortaya çıkarıyor: Örneğin Kuzey Irak'taki "soydaşların durumu" Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Aynı şekilde Ankara, bölgedeki oluşumlara "güvenlik" ve "stratejik çıkarlar" açısından bakıyor.
Diğer önemli bir benzerlik de, Kuzey Irak'taki olayların Ankara'nın dış ilişkilerinde "belirleyici bir faktör" olması eğilimidir. Diğer bir deyişle, Türk diplomasisi özellikle dost olarak bilinen ülkelerin Kuzey Irak'a - veya daha açıkçası oradaki Kürt oluşumuna - karşı tavırlarını bu ülkelerle münasebetlerinde bir kıstas olarak görecektir. Eğer bu tavır daha çok Kürtlerden yana ise, Ankara bu ülkelerle ilişkilerine ona göre bir yön verecektir.
***
KUZEY Irak'ta son günlerde yaşanan olaylar Türkiye'nin bu bölge ile ilgili politikasını, ön plana çıkarmıştır. Peşmergelerin Kerkük ve Musul'a girmesi ve hemen ardından, yağmacılığın ve Türkmenleri ve Arapları hedef alan saldırıların meydana gelmesi, Ankara'yı kaygılandırmıştır.
Eğer Meclis ABD askerlerinin Türkiye yolu ile Kuzey Irak'a geçişini ve Türk birliklerinin o bölgeye sevkını öngören tezkereyi kabul etseydi, belki farklı bir durum olacaktı. Bu kentlere, fırsattan istifa eden peşmergeler değil, Amerikan askerleri girecekti. Türk birlikleri de, koalisyonun bir kanadı olarak, bölgede görev yapacaktı...
Neyse, bunu şimdi tartışmanın yararı yok. Türkiye gene de tavrını ortaya koydu ve peşmergelerin oldu - bittiler yaratmaması için ABD'yi devreye soktu. Ne var ki, şu ana kadar Amerikan askerleri silahlı veya silahsız Kürt militanlarının eylemlerine tam engel olabilmiş değiller.
Hükümet, Amerikan kuvvetlerinin gerekeni yapması halinde, TSK'nın harekete geçmesine gerek görmediğini söylüyor ve bu arada abartılı olarak (veya provokasyon niyetiyle) yayılan haberlere itibar etmiyor. Bu, sağduyulu bir tutumdur. Türkiye gerçekten bu karmaşa içinde, bir müdahaleye sürüklenmemeye özen göstermek durumundadır.
***
SON olaylar Kuzey Irak'la ilgili "kırmızı çizgiler" konusunu da tartışmaya açmıştır.
Ankara, Irak krizinin daha başında, TSK'nın şu şartlarla müdahale edebileceği uyarısında bulunmuştu: Kitle halinde göç... PKK'nın eyleme geçmesi... Türkmenlerin saldırıya uğraması... Kürtlerin bağımsızlık yönünde oldu - bitti yaratması...
Hükümet Kuzey Irak'taki son olaylar karşısında "kırmızı çizgiler" ile ilgili tutumu ilke olarak korumakla beraber, pratikte bir esneklik de gösteriyor. Bunda da isabet vardır.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Kuzey Irak'ta olanlar ve bundan sonra olabilecekler, Türkiye'nin bölge ile olduğu kadar dünya ile ilişkilerinde de belirleyici bir faktör olacaktır. Bu nedenle Kuzey Irak'la ilgili "kırmızı çizgiler" içeren stratejiyi yeni gelişmelere ve gerçeklere göre ayaklamakta yarar vardır...