Kıbrıs meselesinde zaman zaman belirlenen her tarih, bir "dönüm noktası" veya "son şans" sayılır.
Şu sırada - her ne kadar Annan planının hala masada olduğu söyleniyorsa da - müzakere süreci "ölü nokta"da bulunduğu için, önümüzde yakın bir tarih yok.
Takvimde kesinleşmiş görünen bir gün var: O da 1 Mayıs 2004. O tarihte "Kıbrıs", diğer 9 ülke ile birlikte resmen ve fiilen AB üyesi olacak. O zamana kadar çözüm olursa Türk kesimi de buna dahil olacak; aksi halde sadece Rum kesiminin üyeliği kesinleşecek.
Ama bu, o güne kadar Kıbrıs konusunda yeni önemli tarihler, yeni "dönüm noktaları" olmayacak demek değil. Bakarsınız beklenmedik girişimler olur, tavırlar değişir, müzakereler bir şekilde yeniden başlar ve çözüm yolu açılır.
Nitekim şu sırada en azından KKTC'den bu yönde bazı sinyaller geliyor. Biri tarihi belli olan (aralık ayı) seçimler, diğeri de Denktaş yönetiminin yakında ortaya atması beklenen yeni bir çözüm paketi ile ilgili...
* * *
KKTC'deki seçimlere BM'den ABD'ye ve AB'ye kadar, uluslararası camia şimdiden büyük önem veriyor.
Tarafsız, fakat etkin bir AB ülkesinin diplomatının deyişi ile "bu seçimler çok şeyi değiştirecek ve çözümü kolaylaştıracak". Yabancı diplomatlar aralıktaki seçimlere öylesine umut bağlamış görünüyorlar...
Bu hafta KKTC'nin iç siyasetinde önemli bir gelişme oldu: Deneyimli politikacı Mustafa Akıncı'nın yönetiminde bir "Barış ve Demokrasi Hareketi" kuruldu. Bu hareket Annan planı doğrultusunda çözüm isteyen - ve Denktaş'a karşı çıkan - halk kitlelerinin desteğini almayı amaçlıyor. Akıncı bize "Kapılarımız tüm çözüm isteyenlere açık. Seçimler bir referandum niteliğini taşıyacak ve statükoculara bir cevap olacak" şeklinde konuştu.
Yeni hareketin içinde ana muhalefet partisi CTP yok. Lideri Mehmet Ali Talat son belediye seçimlerinde kendi partisinin belli başlı kentlerde oyların yüzde 34'ünü aldığını anımsatıyor ve marjinal gruplarla birleşmeyi şimdilik düşünmediğini söylüyor. "Ama" diyor, "gerekirse onlarla güç birliği yaparız. Çünkü amaç şimdiki yönetimi değiştirmek ve çözüm yolunu açmaktır."
Denktaş ve onun gibi düşünen iktidardaki UBP çevreleri muhalefete şans vermiyor. Hükümet şimdiden çiftçiye erken ödeme, şehit çocuklarına arsa dağıtma gibi "jestler"le halk desteğini kazanmaya çalışıyor. İktidar partisi kaybettiği takdirde, Denktaş dönemi de (kendisi cumhurbaşkanı olarak kalsa bile) sona ermiş olacak...
* * *
Aralık belirleyici bir tarih olacak, ama Denktaş da bu arada bazı yeni girişimler hazırlıyor. Bunların Ankara'nın da desteği alındıktan sonra "yakın bir tarih"te ilan edilmesi söz konusu.
Geçen nisanda sınırların açılmasından sonraki olumlu gelişmelerden cesaret alan Denktaş yönetimi, şimdi gene bu doğrultuda (ulaşım, ticaret, mal - mülk gibi konularda) yeni öneriler kapsayan bir paket hazırlıyor. Buna Maraş ile ilgili teklifin yinelenerek eklenmesi de mümkün.
Denktaş'a yakın bir kaynağın deyişi ile, geçmişte üzerinde mutabık kalınamayan spesifik meselelerde Türk tarafının getirmek istediği pratik çözümler (son dolaşım serbestisi gibi) yeni bir "al - ver sürecini başlatabilir ve adım adım çözüme götürebilir"...
Bütün bu gelişmeler karşısında Ankara'nın tavrı ne olacak? Akıncı'nın dediği gibi bu, Ankara'nın hangi cenahından söz edildiğine bağlı... Buna gene değineceğiz...