Bağdat’ın nerede ise hiç direnmeden savaşın üçüncü haftasında düşmesinin ardından şimdi geleceğe dönük birçok soru zihinleri meşgul ediyor.
Savaş bitiyor mu, yoksa Saddam’a bağlı güçler bir yerlerde (örneğim Tikrit’te) güçlü bir direniş gösterebilir mi? Savaş başka şekilde (örneğin terör yöntemi ile) devam edebilir mi?
Kuzey Irak’ta ne olacak? Kerkük gibi stratejik merkezler Kürt peşmergelerin denetimine mi geçecek? Sayısı 2 - 3 bini geçmeyen bu bölgedeki Amerikan kuvvetleri duruma hakim olabilecek mi?
Daha uzun vadede, Irak’ta hızla yeni bir hükümet kurulabilecek ve ABD ülkenin yönetimini tamamen Iraklılara devredecek mi?..
* * *
ÖNCE şunu belirtmeli: Bağdat’ın beklenmedik biçimde düşüşü, herkesi (belki de Pentagon’u da) şaşırttı. Haftalardır Saddam ve adamları sonuna kadar savaşacaklarından söz ediyor, hele Bağdat’ın Stalingrad gibi direneceğini öne sürüyordu. Oysa Bağdat bir "Saddamgrad" olamadı. Cumhuriyet Muhafızları ve benzeri özel birlikler bir hayalet gibi ortadan kayboldu. Halk ise Amerikan tanklarını görünce, adeta saf değiştirdi. Kimileri "işgalcileri" çiçeklerle karşıladı, kimileri Saddam’ın heykellerini yıktı. TV ekranlarına canlı olarak yansıyan bu tür sahneler, Çavuşesku’dan Miloşeviç’e kadar, yakın tarihte diktatörlerin akıbetini ve halkların "kitle psikolojisi"ni bir kez daha sergilemiş oldu. Tabii keşke Irak’ta bu, "dıştan müdahale" ile değil de, "içten" bir eylem ile gerçekleşebilseydi...
Bu genel manzara, sağda solda bazı direnişler olsa dahi, savaşın sona ermesinin gün meselesi olduğunu, Saddam’ın "fiziki" olarak yok olmamışsa bile, "siyasi" olarak öldüğünü gösteriyor...
* * *
KUZEY Irak’taki durum şu an için karışık. ABD, Türkiye yolu ile bu bölgeye askeri güçlerini sevk edemeyince, daha çok peşmergelere dayanmak zorunda kaldı. Onlar da bu durumdan yararlanıp dün görüldüğü gibi, başlarını alıp Kerkük’e girdiler...
Şimdi Ankara’nın ciddi uyarısı ile, ABD’nin daha önce verdiği sözleri tutmak için harekete geçeceği umuluyor. Aksi halde, peşmergelerin kendi başlarına hareket etmesi ve bazı oldu - bittiler yaratmaya kalkışması, Türkiye’yi de müdahaleye zorlayabilir. Bu da, tüm ilgili taraflar için arzu edilmeyen vahim sonuçlara yol açabilir.
Bu konuda şimdi ABD’ye (ve aynı zamanda Talabani ve Barzani’ye) daha önce verilen söz ve güvencelerin ışığında durumu tamamen denetim altına almak konusunda büyük sorumluluk düşüyor.
* * *
ABD’nin üstün askeri gücü ve başarılı stratejisi sayesinde savaşı kazanması ile iş bitmiyor tabii. Ateş tamamen kesildikten sonraki dönem, herhalde çok daha kritik olacak...
ABD - ve İngiltere - için en önemli sorun, Iraklıların gözünde "işgalci" veya "kolonyalist" olarak görünmemektedir. Eğer Washington’da "şahinler"in istediği tarzda Bağdat’ta bir işgal idaresi kurulacaksa ve bunun başındaki Amerikalılar her şeyi yönetmeye kalkışacaklarsa, ABD sonuçta Iraklıları karşısında bulacaktır. Nitekim ABD yanlısı Irak muhalefet liderleri dahi, şimdi "koalisyon"un bir an önce işini bitirip yönetimi Iraklılara devretmesini istiyorlar.
ABD’nin savaşı kazandıktan sonra barışı kaybetmemesinin başlıca şartı da bu olsa gerek...