Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       GARİP, ama sevindirici bir haber: İtalya Başbakanı Massimo D'Alema önümüzdeki çarşamba, Galatasaray - Juventus maçını izlemek için İstanbul'a gelecekmiş...
Bu konuda Roma'da henüz resmi bir açıklama yapılmış değil. Fakat Savunma Bakanı İsmet Sezgin bunu söylediğine göre, doğru olsa gerek.
Umarız son günlerde iki ülke arasında tırmanmaya yüztutan Apo krizi yatışmaya başlar ve hem bu önemli maç, hem de - ondan da önemli - bu ziyaret gerçekleşir. Sezgin'in de dediği gibi, D'Alema'nın İstanbul'a gelmesi, gerginliğin giderilmesi ve bir yakınlaşma sağlanması için iyi bir fırsat olabilir.
Apo krizi ikinci haftasına girerken, böyle bir yumuşamaya ihtiyaç var. Türkiye hem hükümet, hem halk olarak, İtalya'nın Apo olayında aldığı tavra karşı sert ve kararlı tepkisini yeterince göstermiştir. Bu tepkiyi daha da şiddetlendirerek sürdürmenin yararı yoktur. Sanıyoruz, İtalya - hem resmi çevreleri hem de kamuoyu ile - mesajı almıştır. Eğer gerçekten D'Alema İstanbul'a gelmeyi planlıyorsa, bu Galatasaray - Juventus maçına duyduğu büyük ilgiden çok, Türkiye ile uzlaşmak arzusundan kaynaklanıyordur...
Tekrar edelim, bu maç ve bu ziyaret gerçekleşirse, bu, iki ülke arasındaki bunalımın giderilmesi ve yeni bir anlayışın sağlanması için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir...
* * *
BU krizin iki ülkeye de zarar getireceği kuşkusuz. Gerginliğin devamı, Apo olayının sınırlarını da aşan olumsuz etkiler yaratabilir.
Türkiye'nin, İtalya'nın PKK başını terörist olarak kabul etmesi ve onu Türkiye'ye iade etmesi için çabalarını sürdürmesi esastır. Ancak bu sorunun sokaklarda halledilemeyeceğini, ölçüsüz davranışların ters tepebileceğini daha önce de yazmıştık. Şimdi devlet büyükleri de, çeşitli kurumları ve halkı, sağduyu ve soğukkanlılıkla hareket etmeye çağırıyor.
Gene daha önce de yazdığımız gibi, Ankara'nın PKK'nın Avrupa sahnesine çıkması karşısında, dış politikasını Apo olayına "endekslemesi" de doğru değildir. Böyle bir tutum, Türkiye'yi pek çok ülke ile "kavgalı" duruma getirebilir.
Apo yüzünden Türkiye'nin İtalya ile son günlerde yaşadığı gerginliğin tırmanması ve daha ciddi bir sürtüşme aşamasına girmesi, Türkiye açısından iç ve dış politikada şu sonuçlara yol açabilir:
* Türkiye'de "kutuplaşma" tehlikesi: Son günlerde İstanbul ve diğer kentlerde görülen taşkınlıklar, ulusal birliği ve ahengi bozabilecek bir nitelik gösteriyor. Tahrikler sonunda bu tür olayların bir Türk - Kürt ayırımcılığına yol açması riski vardır...
* Demokratikleşmede aksama: İtalya'daki gelişmeler sonucundaki sertleşme, Türkiye'de siyasal reformların gerçekleşmesinin önüne engel olarak çıkabilir. İdam cezasının kaldırılması konusundaki tartışmalar bunun sinyalini veriyor. Bu sorunların serbestçe ele alınması gereken bir zamanda, liberal görüşlerin ifade edilememesi, bir kayıp olur...
* Ekonomiye zarar: Türkiye, İtalya'ya isteğini kabul ettiremezse, ona karşı ekonomik yaptırım uygulamak zorunda kalacaktır. Ankara ilerde aynı şekilde hareket eden ülkelere de benzer bir tepki göstermek isteyecektir. Kuşkusuz bunun o ülkelere de zararı olacaktır; ancak hassas Türk ekonomisi de bundan yara alacaktır.
* Avrupa ile soğukluk: PKK bir süreden beri Türkiye'ye karşı kampanyasını Avrupa'ya ve siyasi platforma taşıma çabasındadır. Apo'nun Roma'ya gitmesi bunu hızlandırma fırsatını verdi. Bu kampanya Avrupa'da bazı çevrelerde de ilgi veya sempati görüyor. Bu da Türkiye ile Avrupa arasında soğukluk, hatta güvensizlik yaratıyor...
Özetle, Türkiye Apo'nun ve PKK'nın "mekan" değiştirmesinden sonra, yeni stratejiler geliştirmek durumundadır. Bunun için de, sükunete, sağduyuya ve pragmatizme ihtiyaç vardır...




Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr