Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hıristiyan Demokratlarla Sosyal Demokratların çetin pazarlıklardan sonra üzerinde mutabık kaldıkları koalisyon anlaşması, her iki konuda da bazı kaygılar yaratmış bulunuyor. İki alanda da durumun Gerhard Schröder hükümeti dönemindekinden farklı olacağını, hatta gerek Ankara'nın gerekse Almanya'daki Türk toplumunun bazı sıkıntılarla karşılaşabileceğini tahmin etmek zor değil. ***Koalisyon protokolünün Türkiye-AB ilişkileri bölümünde olumsuz görünen bir ifade yer alıyor. O da, "imtiyazlı ilişkiler" terimi. Merkel'in şimdiye kadar ısrarla kullandığı terim, "imtiyazlı ortaklık"tı. İlk bakışta ha "ilişki" denmiş, ha "ortaklık", ne fark eder? Sonuçta bir özel statü'den söz edilmiş oluyor.Ancak bu terimin yer aldığı paragrafta şunun altı da çiziliyor: Eğer AB yeni üye alamayacak duruma gelirse veya şayet Türkiye AB üyeliğine ilişkin sorumluluklarını yerine getiremeyecekse, "o takdirde imtiyazlı ilişkiler" gündeme gelecektir.Bunu bir bakıma "malumun ilanı" olarak değerlendirmek mümkün. İyimser bir tahminle, müzakerelerde her şey yolunda giderse, üyelik hedefi değişmeyecek. Ancak bir sorun çıkarsa (ya Türkiye veya AB tarafında) özel statü önerilecek.***Ne var ki, Almanya'da ilk kez bir hükümet programında Türkiye için AB'de farklı bir statünün öngörülebileceği yazılıyor. Bu şimdiye kadar Berlin'in izlediği resmi politikaya ters düşüyor. Ama o zaman iktidarda Schröder vardı. SPD ve onun koalisyon ortağı da Şansölye gibi düşünüyordu.Aslında "özel ilişkiler" teriminin yer alması, Merkel hükümetinin müzakereler sürecinde engeller çıkaracağı anlamına gelmez. Ancak, açıkçası bu hükümetten eski aktif desteği de beklememek lazım. Almanya'daki Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Faruk Şen'in bize dediği gibi, "Artık Türkiye'yi hararetle savunacak bir Şansölye yok. Temelde Berlin'in politikası fazla değişmese bile, Schröder'in kişisel yakınlığı ve desteği hissedilmeyecek."***Büyük Koalisyon'un ekonomik ve sosyal programının Almanya'daki fikirleri nasıl etkileyeceği konusunda, Prof. Şen karamsar. Türk toplumunun zaten birtakım ciddi sıkıntıları var. İşsizlik oranı Türk gençlerinde, genelinden çok daha yüksek. Merkel hükümetinin almayı öngördüğü önlemlerin, bu sıkıntıları daha da artıracağı kaygısı hâkim.Genelde de Büyük Koalisyon'un ekonomik ve sosyal politikaları, Alman halkının geniş bir kesiminde (iş çevrelerinden çalışanlara kadar) olumsuz karşılanıyor. Programa göre bütçe açığını kapatmak için KDV'ler artırılacak (yüzde 19'a), yeni vergi ayarlamaları yapılacak, emeklilik maaşları dondurulacak, emeklilik yaşı yükseltilecek (67'ye), sosyal içerikli devlet desteği kalkacak veya sınırlanacak...Bazı Alman gözlemciler bir nevi "zoraki izdivaç" diye nitelenen bu koalisyonun başarılı olamayacağını ve uzun sürmeyeceğini öne sürüyor. "Bild" gazetesinin Merkel hükümetinin program için kullandığı başlık anlamlı: "İflas Beyannamesi"... skohen@milliyet.com.tr Almanya'daki seçimlerden neredeyse iki ay geçtikten sonra nihayet kurulabilen "Büyük Koalisyon"un programı, iki bakımdan bizleri yakından ilgilendiriyor: Biri, Angela Merkel'in başkanlığındaki yeni hükümetin Türkiye'ye karşı -özellikle AB ile ilişkiler bağlamında- tavrının ne olacağıyla alakalı. Diğeri de, programın ekonomik ve sosyal boyutlarının Almanya'da yaşayan 2.7 milyon Türk'ün yaşamını ne şekilde etkileyeceğiyle ilgili...