HÜKÜMET, bugün ele alacağı 6. Uyum Paketi’ni bu hafta içinde Meclis’e sunmaya kararlı görünüyor.
Bu, her şeyden önce Türk demokrasisi için bir sınav olacak.
İlk kez siyasi iktidar, MGK’nın yeşil ışığı yakmasını beklemeden - veya daha açık bir deyişle askeri kanadın önceden tam onayını almadan - AB ile ilgili bir reform tasarısını, yasama organına götürmüş olacak.
Askeri liderlerin bu paketteki bazı maddelere karşı rezervleri veya itirazları olduğu biliniyor. AKP hükümeti buna rağmen bu paketi, fazla delinmeden - sadece bazı ufak rötuşlarla - Meclis’ten geçirmek niyetinde.
Meclis’in buna destek vereceği konusunda bir kuşku yok. Çoğunluktaki AKP’nin dışında CHP de bu reformlardan yana. Sivil toplum kuruluşları ise - basında yer alan tam sayfa ilanlarla - bu pakete tam desteğini vermiş durumda.
Esas sorun bu durumda askeri kesimin nasıl davranacağıdır. Genelkurmay buna nasıl tepki gösterecek? Paket MGK’nın ayın sonlarında yapacağı toplantıdan önce Meclis’e geleceğine (ve o tarihe kadar belki de geçeceğine) göre, askeri liderlerin buna "engel" olması söz konusu olabilir mi? Yoksa komutanlar sadece görüşlerini ve kaygılarını ifade etmekle yetinirler mi?..
***
HÜKÜMET yetkilileri Türkiye’nin bu cesur adımı atmasını şu nedenlerden zorunlu görüyor:
1. Altıncı Uyum Paketi, Türkiye’nin AB kriterlerine uyma bağlamında gerçekleştirmesi gereken yasal önlemlerden biridir. Türkiye bir taahhütte bulunmuştur ve bunu artık zaman kaybetmeden yerine getirmek durumundadır.
2. Hükümet, askeri kesimin görüşlerini not etmiştir. Ama siyasi iktidar reformları benimsiyor ve bunları yaşama geçirmeyi, Türkiye’nin AB stratejisinin bir gereği sayıyor. Nitekim bunun ardından başka reform paketleri de gelecektir.
3. Askeri kesim ile sürtüşmemek için bu paketin delinmesi veya terk edilmesi, her şeyden önce Türkiye’de "siyasetin askerin gölgesinde" olduğu yönünde olumsuz bir mesaj vermiş ve TSK başta olmak üzere Türkiye’yi AB ve dünya kamuoyunun gözünde güç duruma düşürmüş olacaktır...
Aslında Türk askeri liderleri son beyanlarında TSK’nın AB idealine bağlılığını vurgulamış, özellikle dışarıda bu konuda oluşan bazı olumsuz izlenimleri silmeye çalışmıştır. Ancak Genelkurmay’ın da bazı siyasi reformlar (örneğin şimdiki pakette yer alan 8. madde) konusunda bazı korkuları olduğu ve hatta bu nedenle de AB’nin niyetlerini sorguladığı da biliniyor. Bu sadece asker ile sivil arasında değil, sivil kesimde de karşıt görüşlü çevreler arasında da bir tartışma konusu olmaya devam ediyor...
***
ASLINDA mesele yalnız bu uyum programı ile AB’nin beklentilerinin karşılanarak üyelik müzakereleri yolunun açılmasından ibaret değildir. Sürekli olarak söylenen şey, Türk halkının çağdaşlaşmayı, demokratik hak ve özgürlüklere tam olarak kavuşmayı hak ettiği değil midir? "AB davası" olmasa dahi, bu reformlardan vazgeçilebilir mi? AB bir yana (bizi kabul etse de etmese de) bu kriterleri yerine getirmek Türkiye’nin ulusal çıkarlarının gereği değil midir?
Altıncı Uyum Paketi’nin ve bunu izleyecek diğer reform yasalarının kabul edilmesi ve uygulamaya konması, gerçekten Türkiye için bir sınav niteliğindedir. Demokrasiye ve de çağdaşlaşmaya bağlılığın sınavı...