Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Lahey'deki cezaevi hücresinde ölü bulunan "Slobo"nun yaşamını nasıl yitirdiği konusundaki soru işaretleri hâlâ sürüyor: Onu "zehirlediler" mi? Kendisi kasten (Moskova'ya naklini sağlamak için) yanlış ilaç mı aldı?..Bir hayli tereddütten sonra, Belgrad makamları Miloşeviç'in naaşının Sırp topraklarında defnedilmesine karar verdiler, hatta yolsuzlukla suçlanan eşi Mira'nın cenaze için Moskova'dan -tutuklanmayacağı garantisiyle- gelmesine de razı oldular. Ancak her ne kadar eski lider için bir "devlet töreni" yapılmayacaksa da, cenazesi onun destekçileri tarafından büyük "sembolik bir olay" haline getirilecek. Nitekim onun vaktiyle lideri olduğu Sırp Sosyalist Partisi yetkilileri, düzenlenecek cenaze törenine bir milyon kişinin katılacağını söylüyorlar. ESKİ Yugoslav lideri Slobodan Miloşeviç'in canlısı kadar ölüsü de tartışmalara ve gerginliklere yol açan bir sorun oldu... Gerçek şudur ki Sırplar bugün "Slobo"nun kişiliği, düşünceleri ve yaptıkları konusunda bölünmüş durumdalar.Halkın bir kısmı onu hâlâ bir milli kahraman olarak görüyor. Herhalde cenazesi, onun bu kesim tarafından bir "mazlum" olarak gösterilmesine vesile olacak... Buna karşılık, halkın önemli bir kesimi de onu, ülkenin dağılmasına, fakirleşmesine ve de giriştiği "etnik temizlik" nedeniyle tarihe bir kara lekeyle geçmesine sebep olan bir şoven olarak görüyor...Miloşeviç 1990'larda göreve başladığı zaman, amacı, Yugoslavya'nın dağılmasını önlemekti. Ama o Hırvatların, Boşnakların, Kosovalıların "mikro-milliyetçilik" duygularını ve bağımsızlık eğilimlerini, kendi geliştirdiği "Büyük Sırbistan" vizyonuyla ve de kaba kuvvet kullanarak kontrol edebileceğini sanmıştı.Miloşeviç'in en büyük hatası, güç kullanımını kitlesel katliamlar ve etnik temizlik boyutlarına vardırmış olmasıdır. Böylece yakın tarihin en büyük insanlık suçlarından birinin sorumlusu durumuna düşmekle kalmamış, sonuçta da ülkeyi büsbütün bölmüş ve parçalamıştır...Böyle bir sonucun ortaya çıkmasında (bazı okurlarımızın yazdığı gibi) dış "emperyalist" güçlerin ve eski Yugoslavya topraklarında yaşayan çeşitli etnik ve dinsel grupların "ayrılıkçı" çabaları rol oynamamış mı? Miloşeviç'i savunanlar hâlâ bu argümanlar üzerinde duruyorlar tabii. Ama bu tartışmalar Miloşeviç'in bütün dünyanın gözleri önünde giriştiği katliamları örter ve hele onu insanlık vicdanında aklar mı? Birlik nasıl korunur? Miloşeviç'in bıraktığı kötü mirasın içinde, işlediği insanlık suçlarının kara lekesi kadar, ülkesini bölünmeye sevk etmesi sonucu da yer alıyor..."Büyük Sırbistan" hayali, giderek "ufalan" bir Sırbistan gerçeğine dönüştü. O kadar ki, şimdi minik Karadağ ve Kosova da artık Belgrad'ın hâkimiyetinden ayrılma yolunda...Miloşeviç'in eski Yugoslavya'nın çözülmesini neden önleyemediği, aksine izlediği politikaların nasıl geri teptiği ve aksi sonucu yarattığı, aslında iyi incelenmeye değer. Bunu sırf iç ve dış provokasyonlara ve bölücü eylemlere atfetmek, yüzeysel bir değerlendirme olur.Yugoslavya gibi ulusal, etnik ve dinsel gruplardan oluşan bir ülkeyi bir arada tutabilmek için "birleştirici" ortak unsurların varlığı kadar, liderin kişiliği ve davranışları da büyük rol oynar. Miloşeviç'in izlediği cinsten kaba kuvvet politikalarının "birleştirici" değil, aksine "bölücü" bir etki yaptığı açıkça ortaya çıkmıştır... skohen@milliyet.com.tr Bölünme nasıl önlenir?