Gizli kamera alengirli işlerin, kötü niyetlerin, kandırmacaların bir halini yansıtır. Kamera varsa ve de gizliyse vay haline. Ama bir de ‘masum ve sempatik gizli kameralar’ vardır. Aslında kameranın gizliliğinden değil, insanoğlunun niyetinden kaynaklanır bu durum. Mesela söz konusu örnekte gizli kamera temiz doğaya hizmet ediyor.
Haber kanallarının ‘yeşil televizyon’ zamanları başladı. NTV ve CNN Türk bütün programları ‘yeşile’ çevirdi. 24 kanalı da ‘yeşil kuşak’ açmış. Televizyonların çevre konusunda haberleri ve kişiliğiyle akla gelen ilk ismi CNN Türk’ten Güven İslamoğlu olur. 150 çevre gönüllüsüyle bir alışveriş merkezini mesken tutmuş İslamoğlu. Etkinliğin sloganı, ‘Seyirci Kalmayın’mış. Milletin çevre temizliğine ne kadar önem verdiğinin belgesi. 6 gizli kamera kurmuşlar. Her bölümde ayrı bir konu işleniyor. İlk bölüm pet şişe. Yerden alıp geri dönüşüm kutusuna atana büyük alkış...
Kaç kişi es geçmiştir kimbilir o pet şişeyi? Birey olarak ne kadar çevreciyiz bunun bir göstergesi olması açısından gizli kameraların kullanımı geçer not alıyor bence.
TRT HD 2 YAŞINDA, PEKi NE YAPIYOR?
12 Haziran 2010’da yayına başladı. Özel müşterisi var. Örneğin D-Smart’ta
Yngwie Malmsteen... Tartışmasız en teknik hard rock gitarisiti. Bach, ve Paganini eserlerini tersyüz etmiş heavy metali yeniden yorumlamıştır. Kendine has stilini yaratmıştır. Ee, sonra?
Kendileri bir Türk kızıyla evlenmiştir. İsmi Ebru Solmaz. Magazinden uzak bir halde yaşamaktadırlar. Hatta Okan’ın programında Ebru Hanım’ın resmi bile zor bulunmuştur. O derece yani. Peki programda ne oldu?
Okan bir gitar hastasıdır. TV8’deki ‘Kraliyet Ailesi’nde yine muhabbet gitarve rock üzerineydi. Daha önce de bu ülkenin bilimum önde gelen gitaristlerini toplayıp güzel döktürmelerine olanak vermişti. Bir telefon bağlantısı yaptı. İzmir’den İnci Solmaz, “Ben Mamsteen’in kayınvalidesiyim” dedi. Ortalık böyle ‘nasıl yani’ oldu. Tarihe geçecek bir konuşmanın yapıldığını söyledi Okan. Eh, doğruydu. Dünyaca ünlü gitaristin pek de ortalıkta (hatta hiç) görünmeyen kayınvalidesi bu programa bağlanmıştı. Okan Bayülgen’in en sıkı takipçisi olmasının bunda büyük payı olduğu anlaşıldı.
Mamsteen köfte sever
Kızı Ebru Solmaz’la Mamsteen bir barda tanışmışlar, kızı 21 yaşındaymış. Ve o ilk görüşte aşık olma durumu yaşanmış. Mamsteen evlenme teklif etmiş. Bugün Ebru Hanım 37 yaşındaymış.
Samanyolu TV, Suriye üzerine bir dizi ekrana getirecek. Oğlunun geleceği için Suriye’deki içsavaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan bir annenin dramı anlatılıyor. Tayfun Talipoğlu’nun Türkiye’deki mülteci kamplarını konu ettiği ‘Bam Teli’ (TV8), bu konuda, bizim televizyon cephesinde yapılmış en geniş dosyaydı. Durup, dururken bir yangının nasıl çıktığını ve insan hayatının bu ‘sözde savaşın’ nasıl oyuncuları olduğunu çok güzel anlatıyordu. Samanyolu TV ülke gündemi üzerine dizi yapma konusunda ‘uzman’ bir kanal. ‘Şubat Soğuğu’, ‘Kollama’, ‘Tek Türkiye’ üçlemesiyle kanal, ‘özel yerini’ televizyon tarihine yazdırmıştır. Bunları Fox TV’deki yerli pembelerin siyasete soslanmış halleri olarak özetleyebiliriz.
Anlatım ‘halkın anlayacağı’ dilden. ‘Kendi dünya görüşünü’de bu anlatımın içine yerleştirmede başarısız olduklarını söylemek yanlış olur. Ses getirmesini bildiler. ‘Erkenkondu’nun mucidi oldular. Tanıtım metninde durum tespiti yapılmış zaten; ‘içsavaşın eşiğinde olan Suriye’. Yani kaçarı yok, bu işin. ‘Suriye savaşının yakıcı yüzü’ diyerek bakalım neler izlettirecekler bize? Belki de senaryonun danışmanı bizim dışişleridir, bilemem artık!
‘ŞEBEKE’ VE SOSYAL MEDYA
Kanal
Avrupa Futbol Şampiyonası EURO 2012 TRT’den naklen yayınlanıyor. Selahattin Duman ağabeyin altını çizdiği gibi, ekranın altı üstü reklamsız, tertemiz... Bu maçları bir özel televizyon yayınlasaydı ekran akordiyon olurdu kesin. Gelelim asıl meseleye; EURO 2012’yle ilgili TRT’nin yaptığı tanıtıma rastladım. Türkiye’nin Avrupa Şampiyonası’na katıldığını ilan ediyor. Sonra da ekliyor: “Hem de oturduğu yerden.” Takım şampiyonada yer alsa, hadi bir nebze “Hem sahadayız hem de oturarak izliyoruz” gibi bir slogan (ki bu bile yaratıcılıktan yoksun!) kabul edilebilirdi. Ama takım gruptan çıkamamış! Bize de sadece oturarak seyretmek kalmış! Bunun övünülecek, slogan olarak seçilecek bir hali var mı? Bu sloganın tek haklı tarafı, “Turnuvaya gidemedik, elendik, bize de sadece oturmak kalır” gerçeğini dile getirmesi. Aslında TRT’nin maçları ayağımıza getirerek ne kadar güzel bir hizmet sunduğu anlatılmak istenmiş ama tanıtım için söylenecek tek şey; şaka gibi olduğu!
Peki hangi maç, hangi kanalda?
Tanıtım demişken bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Avrupa Futbol Şampiyonası başladığından bu yana, sayfamızda ‘Euro 2012 Günlüğü’ olarak günün maçlarını vermeye çalışıyoruz.
Survivor’ un ana fikri; hayatta kalmanın tek şartı var; kazanmak isteyen her şeyi yapar, herkesi harcar. 1992 yılından bu yana 47 ülkede en az bir sezon ekranda oldu. Bu format ve fikir sahipleri Charlie Parsons ortağı (ve hayat arkadaşı) Lord Waheed Alli (multi milyarder medya baronudur Murdoch’un kızıyla ortaktır) ve yapımcısı Mark Burnett her yıl kapitalizmin gerçeğinin şovundan milyarlar kazanıyorlar. Dergiler ve gazeteler ‘en etkili kişiler’ olarak ilan ediyorlar onları. Banu Avar’ın yazısını okuyunca bir de buradan bakayım bizdeki duruma dedim.
1.452 ADET HABER
Show TV’de son iki sezondur ‘bir numara’ olan yarışmayla 2005 yılında tanıştık. Acun Ilıcalı’yla tavan yaptı. 2011 yılında İnterpress ajansının verilerine göre ‘Survivor Türkiye’ yarışmasıyla ilgili 1.452 haber yapılmış. Bu haberlerin içeriği nedir? Nihat Doğan ‘kavgaları’, Taner Tolga Tarlacı kardeşimiz ‘mahallenin delisi hali tavrı’yla sosyal medyanın gülü ve bülbülü oldu. Bu 1.452 haberin büyük bir bölümündeyse Pascal Nouma, Derya Büyükuncu, Nihat Doğan’ın isimleri geçiyor. Nihat Doğan’la Derya Büyükuncu mahkemelik bile oldular. Türkiye’nin yetiştirdiği yüzme şampiyonu bir zatın Nihat Doğan’la hayatında
Eurodata TV Worldwide, dünyadaki tüm TV programlarını takip eden ve profesyonellere yönelik çalışmalar yapan bir araştırma şirketi. Her yıl dünyadaki televizyon eğilimleri üzerine raporlar hazırlar. 2012 yılı için hazırladığı raporda özetle şöyle diyor: “Bu yılın flaş program temaları tartışmasız yetenek yarışmaları, ilişkilerde yardımlaşma ve olağanüstü yaşamlar...” Bunları paylaşıyor ve bazılarını bizdeki örnekleriyle karşılaştırmayı da dipnot olarak ekliyorum.
Koca bulmak ya da aşıkları buluşturmak
Kalplere çözüm arayan yapımlar oluyor. ‘Agony Aunts / Uncles’ (ABC 1) Avustralya’da en çok izlenen program. Ünlü kişiler, vatandaşın aşk sorunlarını çözmek için büyük bir uğraş veriyor. Tüm bir kasabanın kızlara uygun bir koca bulmak için seferber olduğunu düşünün. ‘Dear Neigbour Help Our Daugther’ (Channel 2) İsrail’de patlama yapmış. Yani aynen bizdeki gibi!
Bu ünlülerin vatandaşın duygu dünyasına çözüm araması formatını alabiliriz. Tabii kendimize göre sulandırarak...
Muğla’nın Fethiye ilçesi ülke turizminin önemli merkezlerinden. Yat Limanı’nda açılan Pegasus Bar’da çalmak üzere kentteydik. Değişim çarpıcı, Fethiye’de her adımda bir İngiliz’e rastlamak mümkün
Yat Limanı’na yakın yeni bir bar açıldı. Kıyı sahillerindeki ender eski yapı barlardan biri; Pegasus Bar. Açılışında Bulutsuzluk Özlemi olarak çaldık. Bina ilk olarak alt katı ahır, üst katı 8 odalı bir hanmış. Fethiye’ye yolu düşenleri ağırlamış. Daha sonra, iki çocuklu bir Rum Ailesi taşınmış. Alt kat tütün ambarı olarak kullanılmış.
İstanbul’da kimya sektöründe iş sahibi Hüseyin Karalar ve iki ortağı “Artık bu şehirden sıkıldık. Emekliliğimiz keyifli istediğimiz bir işle geçirelim” diyerek yola çıkmışlar, bu mekanı görmüşler. “Burada biz caz, rock yapalım ve de yerleşelim” demişler. Aslına sadık kalarak bir güzel restore etmişler. Beyoğlu’ndaki Hayal Kahvesi’nin daha büyüğü diyeyim.
Hafta içi İngilizler hafta sonu yerliler
Fethiye’de sokakta yürürken artık İngilizler dikkat çekmiyor. Çünkü buranın nüfusuna kaydolmuşlar. Nüfusları konusunda çelişkili ifadeler var. Böyle olsa da
10 binleri çoktan geçmişler. Hatta
TNT kanalı kapatılıyor. Peki bu karar sürpriz mi oldu? Hayır, televizyon sektörü içinde bulunanlar için ‘İki aydır beklenen bir karar’dı. TNT, 21 Şubat’ta test yayınına başladı, 3 Mart 2008’de normal yayına geçti. Turner Broadcasting içinde yer alan; film, dizi ve çizgi filmlerden oluşan bir paketi sunarak günlük yayına başladı. 2010 ekim ayında Turner Broadcasting’in yöneticileri ekim ayı içinde artık tüm gün yerli yayına geçmesi planladı. Hedef, 2-3 yıl içinde düzlüğe ulaşabilecek bir kanal kurmaktı. 24 Ocak 2011’de ulusal kanal olarak yayına başladı.
Önce prime time hedeflenmeliydi
Konuştuğum sektördeki isimlerin ortak düşüncesine göre, ‘tüm güne girelim, prime time daha sonra oluşur’ düşüncesi bugün yaşanan başarısızlığın habercisiydi. Aslında tüm gün ilk zamanlar olması gereken rakamlara ulaşmıştı. Belli bir izlenme oranı yakalanmıştı. Bu yüzde 3-4 arasındaydı. Ama asıl çıkışın yapılacağı çok izlenen zaman dilimine, vakit yeterince ayrılamadı. ‘Oktay Kaynarca ile Akıl Oyunları’, ‘Hülya Avşar Şov’ denemeleri bekleneni veremedi. Kanal ‘prime time işini çözecek bir genel müdür’ arayışına girdi. Murat Saygı ile Saner Ayar’dı adaylar. Ayar kanalın başına geldi.