Yeni nesil üç boyutlu... Nesli bir kenara bırakalım işte 3D maç yayını izleyen şanslı bir kuşak olduğumuzu unutmayalım! 3D yayını yapan 3’üncü lig olacağız. Ama Fransızlar da aşağı kalmamış. Onların derbisi olarak değerlendirilen Marsilya-Paris Saint Germain maçını 20 Mart’ta Canal Plus 3D teknolojisi ile yayınlıyor. Kısa bilgiden sonra gelelim bizim olaya;
DİGİTÜRK’TEN İZLEMEK
Bu maçı izlemek için yeni nesil 3D TV seti ve gözlüğü Digitürk Plus ile Digitürk kutusu lazım. Efendim bu yeni nesil televizyonu olmayan izleyemeyecek. Digitürk şimdiden SMS istiyor. Çünkü kaç kişide bu donanıma sahip televizyon var onu bilmek istiyorlar. 3D yayın Digitürk 299. sinema salonundan yayınlanacak. Para ödemesi yok.
TEST YAYINI PERŞEMBE GÜNÜ
Yayın öncesi test bugün yapılıyor. Bu donanıma sahip üyeler 21.00-21.30 arasında test yayınlarını izleyip ayarlarını yapabilirler.
‘İzmir Çetesi’nde son bölümde şöyle bir sahne vardı. Selami akşam ablasına gidiyor. Kapıda ablasına işe girdiğini, ‘Cennetin Sırları’ dizisinin İzmirde çekildiğini ve yönetmenin kendisini beğendiğini , rol verdiğini söylüyor. “Üç öğün sıcak yemek veriyorlar, sendikam var ve herkesi en çok sevindiren de dizi 45 dakika” diyor. Bir dizi içinde bir başka dizinin de reklamı oluyor tabii bu arada. Gönderme dizilerin son haline yapılıyor. Bakalım bundan sonra ‘İzmir Çetesi’nde senaristlerin istediği olacak mı?
HEM PROGRAMCI, HEM KONUKO kadar çok kanal ve o kadar çok konuşacak program olunca televizyonda konuşmasını sevenlerin dolaşmaları devam ediyor. Polemik kabiliyetleri yüksek olanlar kuşkusuz daha şanslı. Hatta liste başı. Ajans Press geçtiğimiz yıl hem program yapıp aynı zamanda televizyon programına sıkça katılan isimleri belirlemiş. Bu arada bu isimler arasında ‘sabit program konuğu’ olanlarda var. Onları da ‘program yapanlar’ arasında görmek lazım.
Ömer Çelakıl, Saba Tümer, Can Dündar, Ümit Zileli, Süleyman Yaşar, Rasim Ozan Kütahyalı, Mehmet Metiner, Sırrı Süreyya Önder ve Taha Akyol.
TRT MÜZİK TRT GİBİ
TRT Müzik’teki program anlayışı bir nevi TRT’nin eğlence müzik
Evet RTÜK başkanvekilliği yapmış kendileri. İlhan Yerlikaya’dan bahsediyorum. O artık milletvekili aday adayı. Geçen hafta Cüneyt Özdemir programında şöyle bir ‘aday adayları’ kimler?’ yoklaması çekti. Duyan geldi desem yalan olmaz. Aday adayları Cüneyt Özdemir’e cep telefon numaralarını bedavaya satacaklar neredeyse. Arasa da konuşsak halinde olduklarını tahmin ediyorum. Bu şansı yakalayanlar tabii diğer aday adaylarından bir adım ileride olduklarına inanmışlardır. Üç aşağı beş yukarı ‘Özgeçmişinizi kısaca anlatır mısınız?’ şeklinde kendilerini ifade ettiler. Ama bir aday adayı vardı ki peh peh yani. Yıllardır bizim televizyonu yöneten kurulun üyesi ve de başkanvekili. Öyle az buz iş değil. Fatih döneminden girdi Abdülhamit’ten çıktı. Cüneyt Özdemir ne yapacağını şaşırdı, pişman olduğu kesin bağlattığına. Çünkü Yerlikaya susmuyor. Fatih çok başarılı padişahmış. Başka bir döneme getirilse başarılı olabilir miymiş? Sonra Abdühamit örneğini verdi. ‘Getir Fatih Sultan dönemine orada başarılı olabilir miydi?’ Her dönem kendi içinde başarısını sürdürür konusuna örnekler veriyordu anladığım kadarıyla. Ama bu “Getir Fatih’i götür Abdülhamit”i dedikçe yayın sündü. Cüneyt Özdemir
Dönem dizisi... Doğrusu Tomris Giritlioğlu. ‘Çemberimde Gül Oya’, ‘Hatırla Sevgili’ ve ‘Bu Kalp Seni Unutur mu?’... Demokrat Parti’den alıp hayali, bugünlere gelmekti. Yarım kaldı. Şimdi tekrar Demokorat Parti zamanına bir dönüş oluyor.
Tomris Giritlioğlu, bir süredir üzerinde çalıştığı ‘Kuyucaklı Yusuf’ projesini bırakmış ve Şükrü Avşar’la bu dizi üzerine yoğunlaşmıştı. Önce dizi malum ‘Sürgün’dü sonra ‘Masum Değiliz’ oldu. Ve sonunda işte ‘Her Şeye Rağmen’ adında karar kılındı. Şükrü Avşar, “Dizide ağırlıklı olarak yeni oyunculara yer vereceğiz” demişti. Böyle de oldu. Çok emek verilen bir dizi. Beklediği ilgiyi görmesini gerçekten isterim. O zamanların renkleri, giysileri, bakışları gerçekten farklıydı. Bunu bir örneği de ‘Hanımın Çiftliği’. Başarılı bir şekilde devam ediyor. Geçmişinden iz bırakmamak için direnen bir toplumdan bu dizilerin çıkması kolay değil.
İKLİM BAYRAKTAR OLAYI DİZİ OLABİLİRHemen sulandırmaya çalıştığımı düşünmeyin. İzliyoruz ve okuyoruz. Benim aldığım notlardan bile şu anda senaryonun bir bölümü yazılabilir. Yani ‘Teke Tek’te yapılan uzun konuşmadan yola çıkarak... Sonrasında yine televizyonda onun adına yapılan konuşmalar ve gazetelerde çıkan ve
RTÜK Başkanı dört yıl içinde televizyonların dijital yayına geçeceğini söyledi. DVB-T dediğimiz bu yayın için kullanıcı tarafında alıcılar, antenler, yeni para meseleleri; yayın tarafında, format, sıkıştırma vs. gibi yeni durumlar olacak. Bakalım yayıncılar ve biz izleyiciler böyle bir ‘fedakârlığa’ hemen ayak uydurabilecek miyiz? Bu arada bir dip not: KKTC dijital yayın yapıyor...
‘ISLAND’ KİTABININ YAZARI TV FUARI’NDA
DISCOP Televizyon Yayıncılığı Fuarı, 14-17 Mart 2011 tarihleri arasında, İstanbul Ceylan Intercontinental Oteli’nde gerçekleştiriliyor. Budapeşte ve Afrika’dan sonra İstanbul’da ilki düzenlenecek fuar; Ortadoğu ve merkezi Asya’nın en önemli TV yayıncı, yapımcı ve dağıtımcılarını bir araya getiriyor. Ünlü konukları da var. Global Agency sahibi İzzet Pinto’nun davetlisi, bizde de çevirisi yapılan ‘The Island’ kitabının yazarı Victoria Hislop. Hislop’un kitabı Yunanistan’da dizi yapıldı ve büyük ses getirdi.
TRT 1’DE SENFONİYLE GELENEKSEL MÜZİK BİRLEŞİYOR
TRT 1’de ayda bir kez canlı yayınlanacak ‘Katre’, senfonik altyapı üzerine geleneksel müziklerimizin sergileneceği bir konser programı. Başkent Üniversitesi Konservatuarı Müzik Bölümü Başkanı Prof. Ertuğrul
Gazeteci Faruk Mercan, önce CNN Türk’te sonra da Habertürk’teydi. CNN Türk’te 13 bin sarı basın kartı sahibi gazeteciden 30’unun gözaltına alındığını söyledi. Daha sonra Habertürk’te de aynı örneği verdi. Oktay Ekşi konuklardan biriydi. Üç bin civarında gazetecinin basın kartı sahibi olduğunu söyledi. Faruk Mercan 10 bini indi. Sonra örnekleri üç bin üzerinden vermeye başladı. Yani içeri alınmayan sarı basın kartı sahibi gazeteci çoğunluktaydı. Ve bu çoğunluk içinde hükümete acayip eleştiri yapanlar vardı. İsim saydı. Onlar içeri alınmamıştı. Demek ki, içeri alınanların bir nedeni mutlaka vardı! Sadece hükümeti eleştirmek değildi konu! Ne ilginç bir örnek değil mi?
RTÜK YASASINDA ‘MÜSTEHCEN’LE ‘PORNOGRAFİ’ ÇELİŞKİSİ
Yeni RTÜK Kanunu tasarı aşamasında AB yasalarına uyuyor mu diye tartışıldı. TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nda Avrupa Birliği Genel Sekreterliği temsilcisi tasarıda yer alan maddeler üzerine yorumlarını yaptı. Bunlardan biri de 8’inci maddede kullanılan ‘müstehcenlik’ kavramıydı. Temsilci şu görüşteydi; “Tasarının 8’inci maddesinde kullanılan ‘müstehcenlik’ kavramı kültürden kültüre farklılık göstermektedir. İlgili direktifte ise bu konuda ‘pornografi’
Pazar sabaha karşı bundan böyle hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını öğrendik. Ders gibi oldu. Burada ‘siyasi ukalalık’ yapmayacağım. Televizyonlar içinde böyle. Saflar daha da netleşecek. Haber bültenleri eskisi gibi olmayacak. Kanalların renkleri daha da belirginleşecek. Seçime giderken bu pazar sabaha karşı yaşadıklarımız haber kanallarını da ayrıştıracak. Tartışma programlarında ‘tarafsız olma’ niyetiyle, ‘farklı görüşler’ adına yapılan yayınlar, pazar sabaha karşı yaşananlardan sonra o defterleri kapatacak. World belgelerini ve iddiaları antetli haber yapan kanallar daha da ‘taraf’ olacak. Yazılı basında olduğu gibi görsel basında da haber bültenleri, haber kanallarının yayınları eskisi gibi olmayacak. Çizgiler daha da netleşecek ve sertleşecek. Kin ve öfke adına değil, nerede durduğunu gösterme mecburiyeti adına. Yeni bir döneme giriyoruz.
‘LÜKÜS HAYAT’I NAZIM HİKMET Mİ YAZDI?
TRT Haber’de ‘Kuşak Farkı’ programının bu haftaki konukları Zihni Göktay ve kızı Zeynep Göktay’dı. ‘Lüküs Hayat’ müzikalindeki rolüyle bir rekora imza atan Zihni Göktay, oyunla ilgili ilginç bir hikaye anlattı. Muhsin Ertuğrul müzikalle ilgili söz yazımı konusunda Nazım Hikmet’e danışmış.
Son gazeteci gözaltılarında tavrını ‘merakla’ izlediğim, Samanyolu grubunun kanalları oldu. ‘Bir tarafın’ olaya nasıl baktığını görmek açısından önemliydi... Gazetecilerin Ankara ve İstanbul’daki tepkileri Samanyolu Haber’de ‘bazı gazeteciler’ olarak verildi. ‘Sınırlı sayıda gazeteci’ katılmış diğer katılımcılar ise bir partinin taraftarlarıydı. Hatta çoğunluğu. ‘Sınırlı sayıda gazeteci’nin katıldığı vurgulandı! Hatta gazetecilerin pek ilgi göstermediğinin de altı, kalın bir şekilde çizildi haberde. “Aralarında Nedim Şener gibi bazı kişilerin” diye başlayan haber metinleri de geliyordu kulağıma, izlerken. O tutuklama günlerinde. ‘Son Durum’ başlığında.
Artık ‘bazı gazeteciler’ var doğru. Kitap yazan, çomak sokan. Bir de ‘bazı gazeteci’ler var. Soner Yalçın’ın CNN Türk’te yayınlanan ‘Oradaydım’ belgeseli vardı. Her bölüm şöyle başlardı; “Tarih ....” Tarihe not düşmekti. Orada olanların hikayelerini anlatırdı. Bir gün adı ‘Oradaydım’ olan belgeseller yeniden mutlaka yapılacak. ‘Tarih 2000’ler’ diye başlayacak. Orada olan gazetecilerin hikayeleri anlatılacak.
MUHTEŞEM DİZİ SÖZLERİ
Şu yeni başlayan dizilerin tanıtım fragmanlarında yer alan sloganlardan bir kitap yapılır. Başlı