Türkiye Zeka Vakfı tarafından düzenlenen, Türkiye Zeka Oyunları finali sonrası dereceye girenlere ödülleri verildi. ODTÜ’de konferans salonundaki konserin davetlileri arasında Rahşan Ecevit de vardı. Biz de ‘Bulutsuzulk Özlemi’ olarak orada bir konser verdik pazar akşamı. Ben konserden sonra öğrendim Rahşan Hanım’ın orada bulunduğunu. Çünkü Nejat (Yavaşoğulları) “Önde kim oturuyordu biliyor musunuz?” dedi. Bizim görme şansıımız yoktu. Rahşan Ecevit en ön sıradaymış. Konserin sonuna kadar açıkçası ‘yüksek volüme dayandı’, diyebilirim. Bu tabii ki benim konser sonrasında yazarken düşündüklerim. Gecenin sürprizini Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı yaptı. Önce kulise geldi. Ayaküstü sohbet ettik. Arada Moğollar’ın ‘Bir Şey Yapmalı’ şarkısını prova yaptık. Emrehan Hoca’mızın davul çaldığını duymuştum. Hatta çok iyi çaldığını. Bu parçada sahneye geldi alkışlar arasında. Ceketini çıkardı, havaya girdi Halıcı. Bizim davulcu Gencay’a “Önce sen başla” dedi. Onun ritmini kaptı. Yani grubun parçayı hangi hızda çaldığını. Arada değiş tokuş yapıldı. Ama anlamadık Emrehan Hoca’nın oturduğunu davula. Saat gibi aktı parça. Hele parçanın sonunda, hani klasik rock parçaları bitişi olur,
“BEN OLURUM”
Televizyonda bundan çok daha “Olmaz” diyebileceğimiz bir sürü program yayınlanıyor ki, gerek dizi olsun gerekse reality show... Onun için soruyu önce iyice düşünmek sonra “olmam” demek daha doğru olur diye düşünüyorum.Bence ben ‘eski eşimin nikah şahidi’ olurum... Çünkü adı üstünde ‘eski’...” (İpek D.)
MSN’DE KONUŞURKEN...
“MSM’de yazışırken arkadaşım küt diye ‘Eski eşinin nikah şahidi olur musun?’ dedi. ‘Bu da nereden çıktı?’ diyorum.
‘Sen söyle olur musun’ diyor.
Önce ‘Saçmalama’ diyorum.
‘Neden olmazsın’ deyince de söyleyecek sözüm olmuyor.
Fransa’da başkanlık seçimlerinde ırkçı Ulusal Cephe adayı Jean Marie Le Pen’in kızı Marime Le Pen ile ünlü sunucu Michel Drucker arasında yaşananlar gündemi hayli sarstı. Drucker’in çok izlenen programına Marime Le Pen’i çıkarmaması olay yarattı. Le Pen, söz konusu sunucunun programına hiçbir şekilde çağrılmamasını ‘skandal’ olarak nitelemişti. Drucker kendisini programa çıkarmak istemediğini duyurmuştu. Marime Le Pen kamu yayını yapan bir televizyonda çalışan ve iyi paran alan Drucker’in gelirini Fransız halkının vergilerine borçlu olduğunu belirterek, bu nedenle böyle bir ayrım yapmasını ‘skandal’ olarak nitelendirdi.
Soru şu: Kamu televiezyonunda siyasi program yapan sunucunun böyle bir tercihi olabilir mi? Aslında kamu yayıncılığı bu eleştiriler odağında yeniden sorgulanmalı mı?
Bu arada olay sunucunun programının adı ‘Vivement Dimanche’ ve France 2 kanalında yayınlanıyor. Marine Le Pen 2012’de yapılacak başkanlık seçiminde Ulusal Cephe’nin adayı.
DİGİTURK’TE YENİ YIL BOMBALARI
Digitürk yeni yılı iki sürprizle karşılıyor. ‘Avatar’, 1 Ocak’ta Moviemax’te saat 20.00’de. Çok konuşulan bu film, sanırım abonelerin ilgi odağı olacak. Turkmax’te ise 31 Aralık akşamı ekrana
Son günlerde çok konuşulan televizyon formatı, ‘Eski Eşinin Nikah Şahidi Olur musun?’ Global Agency bunu birçok ülkeye pazarladığını açıkladı. Peki bizde yayınlanır mı? Kulağıma gelen şirket bu konuda biraz temkinli. Çok izlenen kanallarda yayınlandığında vatandaşın nasıl tepki göstereceği kestirilemiyor. Küçük kanallarda bile yayınlansa ‘izlenme oranı’ açısından beklenmedik rakamlara ulaşacağı tahmin ediliyor. Ama bu konuda da çekinceler var.
Eh, yani eski eş gelecek, yeni eşin nikah şahitliğini yapacak. Valla bizde kan çıkar! Sosyolojik bir durum aslında. Toplumun neyi ne kadar kaldırabildiğiyle ilgili. ‘Evlendirme’ programlarında ünlülerin dedikodularını aratmayacak örneklerle karşılaşıyoruz. Bundan da rahatsız olan yok. Evlenip ayrılmış olduğun eşinin, yeni mutluluğuna şahit olmak da bir olgunluk ya da ‘anormal’ durum değil. Ama racon meselesi ön plana çıkıyor. Ahlak olgusu zaten tüm benzer formatların karşı karşıya kaldığı bir soru işareti. Peki hangi ülkeler ‘bizde sorun olmaz’ rahatlığında bu durumda?
Altı ülkede eski eşler nikah şahidi olabilir
Böyle bir durum ortaya çıkıyor. Global Agency yetkililerinden aldığım bilgilere göre yarışma formatını alan ilk ülke
Güney Amerika’nın tüm ülkelerinde izlenme rekoru kıran ‘ISA T.K.M’ dizisinin yerli versiyonu ‘Ada’ çekiliyor. Dizinin ‘ilk yerli müzikal gençlik dizimiz’ olacağı vurgulanıyor. Bugüne kadar yaklaşık 700 isimsiz oyuncu ve müzisyenle yapılan söyleşilerden sonra bir ekip oluşturulmuş. Yani dizimiz yeni kahramanlar çıkaracak gibi görülüyor.
Gençler, hem oyunculuk hem de enstrümantal yeteneklerini ortaya koyacak. MFÖ’nün Fuat Güner’i de dizi oyunculuğuna adımını atmış olacak böylece.
Peki müzikleri kim yapıyor? Süpervizörlüğünü ve yapımcılığını Tarkan Gözübüyük yapıyor. ‘Pentagram Tarkan’ desem daha doğru olur. Ve ona Mor ve Ötesi’nden Harun da eşlik etmiş. Danışmanlar arasında MFÖ, Ali Kocatepe gibi ustalar da var. Dizinin jenerik müziği klip olarak çekilecek ve müzik listelerinde yerini alacak. Bu dizi aynı zamanda müzik alanında etkili olacak. Yani dizinin grubunun konserleri olacak. Pek böyle müzikalleri sevmeyiz biz, ama gençlerin ne yapacağı belli olmaz. İzlenme oranından çok, seslendiği kesime verdikleriyle değerlendirmek lazım. Konserler, hediyeler vs. ile azımsanmayacak ticari meta halini alabilir ‘Ada’... Yapımcı ise Cansu Akbel.
O ÇÜNKÜ ‘TAÇSIZ KRAL’
Hakan Şükür
Artık futbol televizyonun bir nevi görsel teması. "Futbol tribünlere oynanıyor" lafı artık geçerliliğini yitirdi. Sinema filmi gibi oldu diyelim. Yönetmen koltuğunda oturan, aslında bir canlı yayın yönetmeni değil. 22 oyuncu ve tribünle muhteşem bir film kadrosunun da hakimi. Sayıları gittikçe artan kameraların denetimi de onda. Adını unuttum ama bir yönetmenin sözü hep akılda kaldı; "Maçlar bir spagetti western"dir demişti. Tüm bunları niye yazdım? Beşiktaş - Gaziantep maçının Lig TV'den yayını yüzünden.
Cezalı maçların ücretiBoş tribünler. Sahada 22 adam, eksik kalmış bir film kadrosunun zoraki oyuncuları. Canlı yayını yöneten yönetmen keyifsiz. Eli de ister istemez tribünlere gidiyor. Yeşil sahanın beyaz çizgilerinin içine hapsolmak ne kadar keyifsiz. Peki bu sıkıcı görüntüleri izlemek zorunda kalan izleyici? Ki bunun için para ödüyor. Kimse ona “Cezalı maçların parasını almayacağız” demiyor. Futbol Federasyonu, “Kardeşim siz tribünlerde küfür iste- miyorsunuz diye tepiniyorsunuz. Bunun bir faturası var. Hep beraber böyle ödeyeceğiz” bakış açısında.
Yabancı lig maçları da yayınlanıyor. Bir takımın maçının ‘boş tribünlere’ oynandığını gördünüz mü? “Efendim daha Avrupalı
Kanalların program tanıtım birimlerini sizler bilmezsiniz. Basın sorumlularından bahsediyorum kısaca. İşleri zordur. Bir yerde, kanalın yazılı basındaki reyting sorumlularıdır. İçerik hazırlamanın yanı sıra, değişikliklerin peşinde koşmaktan yatağı zor görürler desem yalan olmaz. Şimdi bir kanal, yazılı basında yaptığı dizi tanıtımlarını, sosyal medya ortamında videodan yapmaya başlamış. CNBC-E ve E2 kanallarının basın sorumlusu Gülseren Tumba ve arkadaşlarının fikri bu. Videolar için bir de, ‘Profesyonel Basın Tanıtıcısı Gülümser Yumba’ diye bir karakter yaratmışlar. Kanalın dizilerini skeç şeklinde tanıtıyor. Ben izledim. ‘Spartacus’ viral video tanıtımı fena değil. Yani espri güzel. Biraz dizileri hicvederek vermesi mesela. Bir ilk olmuş bence. CNBC-E sosyal medyadan gerçek anlamda yararlanmaya başlamış anlaşılan.
TRT’DE BALYOZ ÇEŞiTLEMELERi
Balyoz davası başladı. TRT haberi veriyor. Karşı ya da taraf olan görüşler pankartları ve açıklamalarıyla Siliviri’de. Dava lehine gösteri yapanlar veriliyor. Hatta bir de şarkı yapmışlar, o bölüm yayında. Basın açıklamalarından bir bölüm de geliyor ekrana. ‘Bazıları da sanıkların lehine gösteri yaptı’ diyerek pankart açmış topluluk
RTÜK’ün son toplantısında verdiği ‘cezalardan’ ikisi dikkatimi çekti. Daha öncede yapmıştı RTÜK, Digitürk’ünparalı sinema kanalı ‘Salon’a ceza vermişti. Baktım bir daha ceza yazmış, ‘Yahşi Batı’ filmine. Bu film 25 Haziran 2010’da Digitürk Salon 2’de gösterilmiş. Türkçesi; paralı platformun paralı kanalında yayınlandı bu film. Yani öyle bir süzgeç ki, artı bir para verip sinemaya gider gibi izliyorsunuz. Almışlar ‘havadan yayın yapan kanal’ statüsüne sokmuşlar Salon’u. Bu ayrımın yapılması lazım. ‘Yahşi Batı’ filmini izledim. Öyle ceza verilecek bir durum göremedim. Bu ceza aslında filmi daha da değerli kılıyor bilsinler...
GENÇLERİN AHLAKINI BOZAN DİZİ!
‘Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini etkileyen’ diye başlayan meşhur RTÜK maddesi bu sefer CNBC-E’de yayınlanan ‘Spartacus: Blood and Sand’ı vurdu. Bu maddenin devamı, “Bunların seyredebileceği (yani genç ve çocukların) zaman ve saatte yayınlanmaması” diye cümleyi bitirir.
Bu saat ve zamanın kıstası nedir? RTÜK’ün çocuklara “Haydi çocuklar yatağa” dediği 21.30. Dizi saat 23.00’te başlıyor. Şimdi ayrıntılara girince yabancı dizilerde öyle açıklar bulunur ki. Ben de bu diziyi arada kaçırsam da