MHP’de “olağanüstü kongre” talepleriyle birlikte ortaya çıkan genel başkan adayları da netleşmeye devam ediyor. İlk açıklama Iğdır eski milletvekili Sinan Oğan’dan geldi. Koray Aydın hafta sonu (28 Kasım) Meral Akşener ise önümüzdeki hafta başı(30 Kasım) kararını açıklayacak. Buna karşın parti tüzüğünden aldığı güçle kurultay tarihinin Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüne denk gelen 18 Mart 2018 olduğunu açıklayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “koltuk verilmez” havasında. O nedenle MHP’de öncelik olağanüstü kongrede genel başkanlık yarışına izin vermeyen parti tüzüğünün değişmesi. Bunun için de ilk adım 1240 delegeden beşte birinin onayını alarak tüzük kurultayının önünü açmak. Tabii genel başkan tüzüğün bu konudaki gereğini yerine getirirse. Çünkü parti kurmaylarından gelen sinyaller Bahçeli’nin “Hayır” tutkusunun devam edeceği yönünde. Peki bu mümkün mü? Ya da Bahçeli yeterli imza toplansa dahi yolu tıkayabilir mi? Bu soruları ve MHP’ye dönük düşüncelerini genel başkan adaylığını açıklayan Sinan Oğan’a sorduk. İşte yanıtları:
Koltuk koruyan tüzük
Öncelikli hedefimiz tüzük kurultayını toplamak, mevcut tüzüğümüz demokrasi açısından maalesef çok iç açıcı bir durumda değil. Olağanüstü kurultayı toplayıp partinin tüzel kişiliğine delegeler son verebilir ama genel başkan seçemezler. Düşünebiliyor musunuz, partiyi dahi kapatabilecek yetki delegede var ama genel başkanı olağanüstü kurultayla seçme yetkisi verilmemiş. Bu tamamen genel başkanı koruyan ve partinin önünü tıkayan bir antidemokratik uygulamadır. Siyasi Partiler Kanunu maalesef ki 12 Eylül’ün uygulamasıdır ve hala bu ülkeye demokrasi getireceğiz diyen siyasi parti liderleri söz konusu durum kendi yetkilerine dokununca bunların hepsini unutuyorlar. Dolayısıyla da biz öncelikle MHP için delegenin iradesini, ülkücü iradeyi yansıtan demokratik bir tüzük için bir tüzük kurultayı hedefliyoruz. Yeterli hatta çok üstünde imzayla Sayın Genel Başkan’ın yapacağı kanaatindeyim.
Bahçeli olur vermezse?
Vermez ise diye bir şey olamaz. Yani ne genel başkan ne herhangi bir kişi tüzüğümüzün üstünde değil. Anayasa’nın üstünde değil. Çünkü tüzük Siyasi Partiler Kanunu’na, kanun da Anayasa’ya aykırı olamaz. Bu şu demektir hiçbir genel başkan kendisini kanun ve Anayasa’nın üzerinde göremez. Ben MHP’nin tüzel kişiliğinin üstündeyim. Ben MHP’nin tüzüğünün üstündeyim deme şansı var mı? Yok. Kanun, tüzük açık. Beşte bir delege iradesini yansıtan noter onaylı talep geldiğinde parti olağanüstü kurultaya gider diyor. Sayın Genel Başkan da bu konuda saygılıdır ve hukukun gereğini yapacaktır. Kurultayda da MHP’nin olağanüstü kongrede genel başkanlık seçimini mümkün kılan değişikliğin yapılmasını ve antidemokratik uygulamaların kaldırılmasını sağlayacağız.
Antidemokratik neler var?
En basit örnek olağanüstü kurultayla genel başkan seçilememesi veya illerin ilçelerin genel başkanın talimatıyla kapatılması. Biz Türkiye’ de parti kapatmayı konuşurken parti içinde de il ve ilçelerin kapatılması bir talimatla mümkün olabiliyor. En çok da MHP’de bu var. Iğdır İl Disiplin Kurulu Sinan Oğan’ın atılması için herhangi bir sebep göremiyoruz doğru bulmuyoruz dedi, bir faks talimatıyla Iğdır’daki MHP’nin tüzel kişiliğine son verdiler. Bu demokratik bir uygulama mıdır? Bu ülkeye demokrasi getirme iddiasında olan Türk milliyetçileri demokrasiyi önce kendi içimizde özümseyeceğiz ve uygulayacağız. Onun için önce tüzüğü demokratik hale getireceğiz.
Neden itiraz edilmedi?
Zamanında biz bunları aslında kendi içimizde tartıştık. Zaten ayrışma nedenlerimizden biri de budur. Parti içerisinde bu tartışmaları yaptık ama kabul görmedi. Genel başkanın konumunu güçlendiren, partinin tüzel kişiliğini zayıflatan uygulamalar partiye zarar veriyor. Biz kendi içimizde gerekli konuşmayı, görüşmeyi yapmak durumundayız ki bundan sonra halkın önünde çıkacağımız yarışmalarda artık bütün tartışmaları geride bırakalım. Bunun da yapılacağı yerler kurultaylardır. Kurultaylara gidilecek gerekli tartışmalar, seçimler yapılacaktır ve tek bir vücut olarak bundan sonra artık tartışmalar bitecektir. Sonra da önümüzdeki seçimlere odaklanacağız.
Tek bir adayda birleşme
Tüzük kurultayında ortaya bir aday çıkmaz. Sadece delegelerin özgür iradesiyle ‘Ben tüzük kurultayı istiyorum’ deyip imzaladıkları noterden bir belgedir o. Bunu aday olan olmayan ismi geçen geçmeyen herkes beraber toplayacak. Bu yarışma süreci değil yeterli imza toplandığında, yüksek bir imza çıktığında da Sayın Genel Başkan’ın aday olacağını düşünmüyorum. Kendisini daha fazla yıpratacağı kaanatinde değilim. O bizim büyüğümüzdür. O bizim onursal genel başkanımız olur. Bütün delegelere, adaylara eşit şartların sağlanacağı bir yarış imkanı hazırlar ve MHP önümüzdeki süreci bu anlamda birlik ve bütünlüğünü güçlendirerek çıkar. Ondan sonraki süreçte de yarışın olması güzel bir şeydir. Adaylar yarışır ve bir tane kazananımız olur. O bir kazanan demek hepimizin kazanması demektir zaten. Genel Başkan aday olursa da yarışma bu defa muhtemelen iki turlu gerçekleşir. İlk turda en çok oyu alan aday etrafında birleşilir. Delege bunu sağlar zaten ikinci tura..
5. parti tartışması
MHP’de böyle 5. parti çıkaracak vekil kalmadı ki... 100-200 vekiliniz olur. içinden 15-20 tanesi çıkar belki ama zaten epi topu 40 milletvekili kalmış. MHP’ den bir bölünme olacağını, 5. parti çıkacağını zannetmiyorum. MHP’de yapılacak tek şey var 5. partiyi çıkarmak değil MHP’yi iktidara odaklanacak hale getirmektir.
Nasıl bir MHP?
Halkla kucaklaşan, güler yüzle yaklaşan çünkü MHP ile ilgili ‘hiç espri, şaka yapmaz sürekli ciddi sadece terör konuşur başka hiç bir konuda fikir beyan etmez’ gibi bir algı var. Gerçek bu olmasa bile. Biz bu algıyı yıkacağız ve bunun doğru olmadığını halka anlatacağız. Terörü, ekonomiyi, çevre politikasını, insan haklarını da konuşacağız, çiçeği böceği de konuşacağız. Memurun, işçi haklarının savunucusu da olacağız. Bunu yaptık diye de hiç böyle solcu falan olmayacağız. Türk milliyetçisinin yapması gereken bir şeyi yapmış olacağız.
HDP’ye bakış
Biz partimizi HDP’ye göre şekil alan tutum alan bir noktadan, köşeye sıkışmışlıktan kurtaracağız. Biz HDP’ye göre değil HDP bize göre şekil alacak. Yani HDP şunu yapıyor aman biz yapmayız. HDP şunu dedi biz demeyiz. Yani bizim muhatabımız HDP değil Türk milletidir. Biz Türk milletine göre doğruları tespit edip adımımızı atacağız. Bu HDP’nin yaptığı bir şeyle çatışır, çelişir bizim çok umurumuzda olmaz. HDP’de PKK’yı terör örgütü olarak kabul edip lanetler bu ülkenin birliğini bütünlüğünü savunur bayrağına bayrağım, sınırına sınırım derse o zaman elbette ki diğer siyasi partiler gibi kale ve dikkate alınır.
18 Mart 2018’in anlamı
Sayın Genel Başkanımız bu tür benzetmeleri, rakamlarla, tarihlerle bir şeyler ifade etmeyi sever. Ancak 18 senelik Sayın Genel Başkan’ın parti içindeki iktidarında gördükki siyasette sadece semboller, tarihler ve belli rakamsal hesaplamalar yapmakla bir netice elde edilmiyor. 18 Mart Çanakkale geçilmezi temsil ediyorsa ki bu bizim de kabulümüzdür. Ama biz düşman kuvvetleri değiliz, onu unutmamak lazım. Biz ülkücüyüz, bu memleketin özbeöz evlatlarıyız. Bu tür belli tarihlerin bu memleketin öz evlatları için değil dışarıdaki insanlar için bir anlamı olur. Bizim içinde Çanakkale geçilmez. Kaldı ki 21 Mart tarihi de Türklerin dağları delip Ergenekon’dan çıktığı tarihtir. 21 Mart tarihinde bizde kurultayımızı toplar gereğini yaparız inşallah...