Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Teröre lanet
Güven Park’taki patlama ile başkent Ankara 5 ay içinde üçüncü kez hedef oldu. Yine onlarca insan öldü ve çok sayıda vatandaşımız yaralandı. Milletçe bu terörü lanetliyor, ölenlere rahmet yaralılara acil şifalar diliyoruz. Kahrolası terörün amacı açık; devleti çaresiz göstermek, toplumda sindirme ve yıldırma yaratmak. O nedenle terörle mücadelede aslolan bu tür saldırıları olmadan engellemek. Bunun tek yolu da istihbarat ama göründüğü kadarıyla yine sınıfta kaldı. Hemde güvenlik birimlerinin uzun süredir “alarm” durumunda olduğu ve Ankara’da bazı hareketlenmelerin olacağı bilgisinin yayıldığı bir dönemde...

Haberin Devamı

Turizm sektörünü ve vatandaşı heyecanlandıran “haziranda vizesiz Avrupa” söylemlerinin gerçekleşmesi için 9 yasanın iki ay içinde Meclis’ten geçirilmesi gerekiyor. O nedenle de Başbakan muhalefet partilerine destek çağrısı yaparak “Muhalefetin en azından köstek olmamasına ihtiyacımız var. Biz kanunları 317 ile çıkarırız ama engellemesinler” dedi. Ancak o noktada da bazı sıkıntıların yaşanma olasılığı var. Özellikle de 9 kanun içerisinde yer alan Siyasi Etik, yani milletvekillerinin neler yapıp yapamayacaklarını öngören yasa açısından. Çünkü bu yasa tasarısı Hüsamettin Cindoruk’un TBMM Başkanlığı döneminden (1991-1995) başlayarak hemen her dönem gündeme geldi, komisyonlarda hararetle konuşuldu, tartışıldı ama sonrasında da kadük olarak rafa kalktı. Yani milletvekilleri sıklıkla sözünü ettikleri ve istiyor göründükleri bu tasarı önlerine gelince “olmaz” dediler. Hem de iktidar ya da muhalefet vekilleri farketmeksizin. Bunun son örneği de 24. dönemde yaşandı. Dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in çağrısına Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler olumlu yanıt verdi ve Köksal Toptan (AKP), Oktay Ekşi (CHP), Sümer Oral (MHP), Adil Zozani’nin (HDP) katılımıyla bir Siyasi Etik Komisyonu kuruldu. Çiçek’in başkanlığında 8 Mayıs 2012’de ilk toplantısını gerçekleştiren o komisyon, sonrasında 13 kez daha bir araya geldi ve geçmişteki teklifleri inceledi, teklif sahibi eski - yeni milletvekillerini, akademisyenleri dinledi, yurt dışındaki uygulamaları gözden geçirdi. Neticesinde de 4 üyenin mutabakatıyla, yani oybirliğiyle içinde bir kanun teklifini de barındıran raporu TBMM Başkanlığı’na sundu. (29 Kasım 2012)
Tabii sonrası yine “ses” çıkmadı. Üstelik de öngörülenlerin 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası oluşacak 25. dönemden itibaren geçerli olmasına ve Meclis Başkanı’nın ısrarla “çıkmalı” demesine rağmen...

İşlerine gelmedi
Biz de o günlerde tek tek komisyon üyelerini arayarak “Nerede tıkandı?” ya da “Kim vize vermedi?” diye sormuştuk. Şöyle (19.01.2015 tarihli yazımız) demişlerdi:
- Köksal Toptan(AKP): Dünyadaki bütün örnekleri inceleyerek milletvekillerinin neler yapabileceği ya da yapamayacağına dair ayrıntılı bir rapor hazırladık ancak öylece kaldı. İlginç olan şu, her parti buna üye verdi ve bu üyeler oy birliğiyle bir metin ortaya çıkardı. Fakat hiç bir grup Meclis Başkanı’na dönüp sen bize böyle bir şey gönderdin, bu kanunu çıkaralım diye geri dönmedi. Herhalde kimsenin işine gelmedi.
- Oktay Ekşi(CHP): Hazırladığımız taslakta milletvekilliği dışında gelir sağlayan uğraşlara sınır getiren hüküm vardı. İtiraz geldi dediler ki, ’Ben milletvekili olmadan önce böyle bir kural yoktu. Şimdi yolun yarısında kapat dükkanını diyorsunuz.’Bu itirazı ortadan kaldırmak için de gelecek dönemden itibaren yürürlüğe gireceğine ilişkin hükmü koyduk. Ama yine olmadı. AKP duyarlı davranmadı. Herhalde yukarıdan talimat geldi.
- Sümer Oral(MHP): Bu çalışmayı Meclis Başkanı yaptırdı biz de raporu hazırlayarak gönderdik. Onun kanun teklifi haline getirilme prosedürü Meclis Başkanlığı tarafından başlatılacaktı. Ama maalesef hiçbir işlem yapılmadı. Meclis Başkanı teklifi sanıyorum partilere de gönderdi ama biz zaten partilerimizle konuşarak mutabık kalmıştık. Zaten CHP, bizde ve HDP’de sorun yoktu.
- Adil Zozani (HDP): Uzun tartışmaların sonunda ‘Milletvekili fikir ve sanat üretimini gerektiren haller dışında ya da yasama görevi dışındaki aktiviteyi yapamaz’ dedik. Ancak bu iktidar partisinin istekli olmaması nedeniyle gerçekleşmedi. Eğer başarılmış olsaydı milletvekili önce kendi sınırlarını belirleyecekti. Hatta siyasetin finansmanı yasasını bile gündemine alabilecekti.
O günden bu yana biri beş aylık olmak üzere parlamento iki kez yenilendi. Ve şimdi “vizesiz Avrupa” hayalini gerçekleştirmek için aynı yasa tasarısı yine gündemde. Yani vatandaşın mı yoksa vekilin çıkarı mı öncelikli olup olmadığına yönelik test günleri. Bakalım ne olacak?

Haberin Devamı

Schengen vizesine yılda 40 milyon euro gidiyor
Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa Konseyi üyeleri 1957 yılında serbest dolaşım anlaşmasını imzaladı. 1960’a gelindiğinde karşılıklı olarak vizeler kaldırılırken Türkiye 1980’de “Vizesiz Avrupa”dan çıkarıldı.
Yani Türk vatandaşları 36 yıldır Avrupa ülkelerine giderken “vize” alıyor, bunun karşılığında da para ödüyor. Bu rakamın yılda 40 milyon euro olduğunu söyleyen Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan, bunun haksız ve hukuksuz bir kazanç olduğuna dikkat çekerek şöyle diyor:
Bir ülkeyle üyelik müzakeresi yürüteceksin, Gümrük Birliği yapacaksın ama vatandaşlarına vize uygulayacaksın böyle saçmalık olmaz.
Bizim siyasi olarak sürekli bunu gündemde tutacak bir mekanizma geliştirmemiz lazım. Söylediğimizde yapmak durumunda değiller yapmıyorlar da zaten ama pazarlığın bu kadar ucuza gitmesi akıl alır bir durum değil. Bu zaten çok bariz bir haksızlığın ortadan kaldırılması...