Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un, Balyoz davası kararıyla ilgili yorumu: Askerlerin tasfiyesi tesadüf değil.
Sanık avukatları da kararla savunma sanayiinde görevli kişilerin özel olarak hedef alındığı ve devre dışı bırakıldığı görüşünde. Bu konuda paralel düşünenlerden biri de CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan. O da, Ergenekon ve Balyoz’un darbe girişimine yönelik iç hesaplaşma değil, “küresel bir operasyon” olduğunu söylüyor. Gerekçesini de “Türk donanmasının Akdeniz, Ege ve Karadeniz’deki hâkimiyetinden duyulan rahatsızlık” diye açıklıyor.
Tezcan’a göre; önümüzdeki dönem çok tartışılacak deniz altı zenginlikleri (petrol, doğalgaz, su ürünleri) konusunda küresel güçler arasında ciddi rekabet var. Üç tarafı suyla çevrili olan Türkiye ise deniz altı kaynakları olarak zengin ama herhangi bir öngörüsü yok. Bu konuda eylül ayında TBMM Başkanlığı’na soru önergesi veren Tezcan, operasyonların özünde buna yönelik gizli bir amacın olduğunu öne sürerek şöyle diyor:
“Önümüzdeki dönemde denizlerdeki egemenlik tartışılacak. Akdeniz ve Ege hâkimiyeti üzerinde yeni çatışmalar ve mücadeleler başlayacak. Ama AKP iktidarı bu konuda ciddi bir gaflet içerisinde. Nitekim Kardak’taki 12’ye yakın küçük adacık bu süreçte Yunanistan’a terk edildi. Yapılan operasyonlar da Akdeniz, Ege ve Karadeniz hâkimiyetiyle doğrudan ilişkilidir. Çünkü denizde hâkimiyeti olmayan bir ülkenin deniz altı kaynaklarını kontrol etmesi mümkün değildir. Donanmanın bu konudaki hâkimiyeti ise küresel güçleri rahatsız ediyordu. O nedenle de Deniz Kuvvetleri’nin tasfiye edilmesi gerekiyordu.”
Bu da polisin ‘ceza’ isyanı
Trafik kazalarının önlenmesinde yüksek para cezalarının caydırıcılığı konusunda herkes hemfikir. Ancak uygulanabilirliği ve keyfiliği açısından itirazlar var. Bu da sık sık gazete ve televizyon haberlerine yansıyor. Bu konuda cezaların uygulayıcı tarafında yer alan trafik polisi Y.Ö’nün görüşleri ise şöyle:
“Her gün işe gelirken, evime giderken trafikte sinir harbiyle güne başlayıp bitirmekten dertliyim. Yılda 10 bin kişinin ölmesinden yüz binlerce kişinin sakat kalmasından ve her an böyle bir sonuçla yüzleşme tehdidi altında yaşamaktan dertliyim. Daha önemlisi ailemin, çocuklarımın böyle bir riskle yaşamasından dertliyim.
Ama bazen karşılaştığım ‘Levha yoksa ceza yok, geciken ceza iptal, üflemeyene ceza yok’ gibi haberlere ve kanundaki boşlukları bulup cezaları iptal ettirenlere şaşırıp kalmaktayım. Ve anlamakta zorlanmaktayım.
Mevcut durumdan çok mu memnunsunuz? Siz aynı korkuları yaşamıyor musunuz? Ailenizden, çevrenizden birisi trafikten hiç zarar görmedi mi? Görene kadar da empati yapmayacak mısınız? İptal edilen her bir cezanın kural tanımazlara prim verdiğini yarın size veya bir yakınınıza ‘kazaen’ çarpabileceğini göremiyor musunuz?”
Acısız bayramlar
Her bayramda kendine has sorunlar dillendirilir. Öncelikle trafik kayıpları... Ama Kurban bayramlarının farklı uyarıları da vardır. Boğaz kırmızıya boyanmasın, açık alanlar da kurban kesilmesin gibi... Bir de Diyanet’in bile açıklamalarına konu olan “Kurbanlıklara eza cefa çektirmemek”... Gerçekten ehil olmayan kişilerin amatörce kurban kesme girişimleri hayvanlara acı veriyor ve de kazalara yaralanmalara neden oluyor. Dileyelim bu bayram “acısız” olsun. Sağlıklı nice bayramlara...
KIRMIZI HAT
Gençlik ve Spor Bakanı ile Spor Genel Müdürümüz sosyal medyayı en iyi kullanan isimlerin başında. Yıl boyunca olimpiyat adaylığında kenetlendik hep birlikte. Facebook grubumuz 12 bin üyeye ulaştı. Bakanımız “2013 içinde çoğunluğu BESYO (Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu) mezunları olmak üzere iki bin kadro” sözü verdi. Müdürümüz de “BESYO öğrencileri için açtığımız bu kapıdan 2013’te bin 500 kişi geçecek” tweetleriyle bizi umutlandırdı. Olimpiyat söylemiyle 800 atama yapıldı. Şimdi ise SGM duyurusu ve Bakanımızın tweetlerinde kasım ayında sizlere atama yok deniyor. BESYO mezunları