Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Koalisyon turları nihayet başlıyor, sokaktaki insan “yeter artık bir an önce sandıktan çıkan iradenin gereğini yapın” beklentisinde buna karşın siyasiler ise “olmazsa yine seçime gideriz” havasında... Elbetteki çözümsüzlük durumunda millete başvurmak demokrasinin gereği ama bir iki puanlık oynamalar umuduyla, yani partisel çıkarlar uğruna sandığı zorlamak doğru değil. Hele de “ülke menfaatleri bunu gerektiriyor” edebiyatıyla...Zira 7 hazirandan bu yana siyasilerin tavrı ve sözleri tamamen aksi yönde. Dahası olası bir erken seçimin maliyeti ya da faturasının halka yüklenmesini düşündüğünüzde böyle bir menfaatten söz etmenin anlamı yok. Çünkü her seçimin yurt içi ya da yurt dışı harçamalar nedeniyle YSK, yani ülke bütçesine getirdiği ekstra bir yük var... Ve bu rakamlar da oldukça yüksek... Örneğin, YSK’nın CHP’li üyesi Av. Mehmet Hadimi Yakupoğlu’nun verdiği bilgiye göre; 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde sadece Berlin’deki 140 bin seçmen için 51 sandığın kurulduğu Berlin Olimpiyat Stadyumu’na ödenen kira bedeli 7 milyon lira...7 hazirandaki son seçimde YSK’nın kasasından çıkan para ise 153’ü yurt içi, 15’ yurt dışı olmak üzere olmak üzere 170 milyon lira civarında...Tabi bu paralar oy pusulaları, zarf, paravan, hatta seyyar tuvalet gibi harcamalar ile yüzbinlerce görevliye ödenen gündelikleri kapsayan aysbergin görünen yüzü...Yani asıl fatura bu kadarla kalmıyor. Nitekim seçim harcamalarını partiler, devletin yaptığı seçim organizasyonları ve adayların yaptığı bireysel harcamalar olarak kabaca üç kalemde toplayan Doç. Dr. Selçuk Şirin’in bir seçimin maliyetinin 2 milyar lirayı geçtiğine yönelik hesapları da medyaya yansıdı...Ancak, bu rakamın bile seçimin gerçek maliyetinin çok gerisinde kaldığını söyleyen Yakupoğlu, nedenlerini ise şöyle sıralıyor:
“Söylenen rakamların hiçbiri gerçeği yansıtmaz çünkü seçim maliyeti tek bir pencereden bakmakla ortaya çıkmaz. Çok fazla parametre var ve bugüne kadar hiçbirisi de toplanmadı. Bunlar domino etkisi gibi birbirine bağlı olan ya da görünmeyen kalemler. Örneğin İlçe Seçim Kurulu hakimi dediğiniz 957 tane, 81 tane de İl Seçim Kurulu var orada da görevli üçer hakim deseniz üç çarpı 81...Bu hakimler seçim döneminde kendi işlerini yapamıyor ve bunların bakmak zorunda oldukları davalar kalıyor. Aynı durum YSK üyeleri için de geçerli. Başkan hariç diğer 10 üye her gün Yargıtay ve Danıştay’daki görevlerini de yürütmek zorunda. Tabi yetiştiremiyorlar. Bu durumda da o görevler hukuken bırakılmamış ama fiilen bırakılmış oluyor.”
Açıkçası dememiz o ki, seçim sadece sandık koyup oy atmak değil... O nedenle seçim olasılığını düşünmek, tartışmak yerine seçenekleri zorlamakta yarar var. Çünkü bu paralar, karar verenlerin değil sizin, bizim,yani vatandaşın cebinden çıkıyor...