Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Diyarbakır ve Suruç faciaları-nın yaraları sarılmadan, hesapları sorulmadan şimdi de Ankara’da Cumhuriyet tarihinin en kanlı,en kalleş terör saldırısı ve yine aynı soru:

Güvenlik zaafiyeti var mı?

Olmaz mı? Hemde fazlasıyla...

Çünkü büyükşehirlerde böyle bir eylem olasılığı günlerdir herkesin konuştuğu, korktuğu bir durum. Hatta bu yönde MİT’in yaptığı uyarılar bile var. Nitekim Başbakan’da son dönemde İstanbul ve Ankara’da iki canlı bombanın yakalandığını söyledi. Yine yapılan operasyonlarda IŞİD’e ait 33 intihar yeleği ele geçirildiğini öğrendik. Yani tüm bunlar gösteriyorki terör örgütlerinin hareketliği biliniyor, izleniyor ve seçime giderken böyle bir provakatif eylem olasılığı çok yüksek..

Haberin Devamı

Bu durumda devletin yapması gereken ne? İstihbarat kanallarıyla örgütü, teröristi harekete geçmeden duyum almak ve çökertmek. Yani barış ve kardeşlik çağrısı için izin alarak meydanlara çıkan insanların güvenliğini sağlamak.

Sağladı mı? Hayır. Herhangibir taşkınlık olursa diye gaz ve su sıkmak için önlem alan devlet canlı bomba ya da bombaları yine atladı. Ve terör Türkiye’yi kalbinden hem de MİT ve İçişleri Bakanlığı binalarına çok yakın bir noktada vurdu, oluk gibi de kan aktı. Tüm bunlara karşın da İçişleri Bakanı,terör saldırısının miting alanında değil toplanma yerinde olduğunu söyleyerek şu yorumu yaptı:

“Güvenlik zaafiyeti yok...”

Ya da polis dili anlatımla:

“Miting alanı temiz merkez”

Ya gerisi? Toplanma alanları ya da ülkenin her santimetrekaresinin güvenliği kimin sorumluluğunda?

Yanıtsız!..

Dün bu konuyu terör ve istihbarat alanında çok deneyimli bir emniyet müdürüne sordum, aynen şöyle dedi.

“Canlı bombayı olaydan önce yakalarsan güçlü devletsin. Patlama sonrası olayı tüm çıplaklığıyla çözersen yine güçlü sayılırsın. Ama engelleyemezsen ve çözemesen hiç konuşmamak gerekir.”

Özetle, Ankara bombacısı da Diyarbakır ve Suruç’ta olduğu gibi önceden yakalanamadı. Yani ilk şıkta yine sınıfta kaldık. Şimdi sıra ikinci şık canlı bomba ya da bombacıların kimliği ve arkasındakileri bulmakta ama onda da geçmiş deneyimler hiç parlak değil.Dahası Suruç’ta olduğu gibi bombacının düşürdüğü kimlik de yok.

Haberin Devamı

Ama ne gariptir ki; bugün bunların sorgulanması ve sorumlularına hesap sorulması gerekirken daha çok “Bu olayın siyası yansımaları ya da kime yarar konusu” tartışılıyor... Ayıptır günahtır. 97 canın gittiği, yüzlercesinin yaşam mücadesi verdiği, böyle bir ortamda parti, siyasi ikbal düşünülür mü? Üstelik de o siyasiler ülkenin yüreğinin yandığı böyle bir günde dahi yanyana gelip, teröre karşı “birlik” mesajı verememişken...

Bugün değilse ne zaman?

Terörün amacı ne? Halk üzerinde şok, korku, panik yaratmak, halkı kendi içerisinde ayrıştırarak çatıştırmak.

Terör örgütlerinin istismar için seçtiği en uygun iklim,ortam hangisi? Ötekileştirme ve kutuplaşmanın had safhaya çıktığı topluluklar.

Bunlar bizim ülkemizde var mı? Fazlasıyla...

Bu durumda ne yapmamız lazım? Yakınlarını kaybedenlerin, yaralanan ve travma geçirenlerin acısını içten yaşamak, yani “ama”sız yaklaşarak elele vermek. Çünkü terör örgütlerine ve teröristlere verilecek en anlamlı mesaj budur.

Haberin Devamı

Nitekim bunun örneğini Paris’teki terör saldırısından sonra gördük.

Peki biz yaptık mı? Hayır. Önceki gün yitirdiğimiz canlar için dün Sıhhıye Meydanı’nda anma töreni vardı ama vatandaşın yanında CHP ve HDP’liler ile Barış mitingi tertip komitesi dışında kimseler yoktu. Yazık...