İnsan hakları; insanın “insanca” yaşaması için gerekli zorunlu koşulları ifade eder. Nedir bunlar? Yaşama hakkı ve kişi dokunulmazlığı, işkence ve kötü muamele yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, düşünce ve ifade özgürlüğü, adil yargılanma ve özel hayatın gizliliği vs...
Ülkemizde bunların ne kadarı var? Bu sorunun varlığı bile korkunç ama; geride bıraktığımız “sıcak” günlerdeki ölümler, biber gazı, copla yaralanma, tekmelenme olayları ve devam eden örnekleri ister istemez böyle düşündürüyor...
Ama bunu, ülkeyi yönetenlere kabul ettirmek zor. Çünkü onlara göre; yaşananlar “insan hakkı” ihlali değil, yasaların kolluk güçlerine verdiği bir hak (!)
Sözüm ona, 23 Kasım 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik uyarınca kurulan İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları bu konuda çözüm üretecekti. Bunun için de toplumda ve kamu görevlilerinde insan hakları bilincini geliştirecek, insan haklarını koruyacak, hak ihlaline yol açan siyasi, hukuki, idari nedenleri araştıracaktı...
Sonuç; binlerce insanın yaralandığı, gözaltına alındığı, dayak yediği, yerlerde sürüklendiği İstanbul’da 2013 yılının ilk 9 aylık döneminde (ocak - eylül) İl İnsan Hakları Kurulu’na gelen şikayet ve başvuru sayısı 110 (resmi açıklama). Kaldı ki bunların da sadece bir bölümü kötü muamele ya da kişi hürriyeti ve güvenlik hakkıyla ilgili. Gerisi sağlık hakkı, maddi yardım talepleri...
Baroya başvuruda patlama
Aynı dönemde İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi ve CMK Bürosu’na yapılan başvuru sayısı ise on binlerce. İnsan Hakları Merkezi Başkanı Av. Bedia Ayşegül Tansen’in verdiği bilgiye göre; 1 Ocak 2013- 22 Ekim 2013 tarihleri arasında karakoldayken arayıp destek isteyenlerin sayısı 33 bin 222. Mahkeme aşamasında avukat ataması yapılan sanık sayısı ise 36 bin 107. Tansen, karakolda ya da mahkemede aynı avukatlar görevlendirilmiş olabileceği konusunda uyarıyor ama bu binlerce hak ihlali gerçeğini değiştirmiyor. Cezaevi koşullarıyla ilgili de binlerce başvuru olduğunu belirten Tansen’in rakamlar arasındaki uçurum konusunda yorumu ise iki cümle:
“Devleti devlete şikâyet etmek pek uygulanacak bir yöntem değil. Bağımsız değil çünkü...”
CHP seçim zengini
CHP’de yerel seçimlerde belediye başkanı, belediye meclisi üyeliği için başvuranların sayısı önceki dönemlere göre rekor düzeyde. Sadece İstanbul’da ilçe belediye başkan aday adayı sayısı 250’ye yakın. Meclis üyeliklerine başvuranlar da 2 bin 500 civarında. Aday adaylarından toplanan para ise şimdilik 6 milyon liranın üzerinde. Şimdilik diyorum çünkü başvurular henüz sonlanmadı ve 1 Aralık’tan itibaren görevinden istifa eden devlet memurları için hâlâ fırsat var...
Yani aday adayı sayısı da toplanan para miktarı da artabilir... Üstelik ödenen bu paraların (başkanlık için 5 bin, meclis üyeliği için 2 bin lira, kadınlar ve engelliler hariç) geri dönüşü de yok. İktidar partisinde de yok ama orada başvuru ücreti nüfusa göre kademeli. İlçe belediye başkanlıkları 750 liradan başlıyor, en yüksek 2 bin 250 liraya(nüfusu 200 binin üzerinde olan yerler) kadar çıkıyor. AKP’de de kadınlar ve engelliler için pozitif ayrımcılık var. Kadınlardan başvuru ücretinin yüzde 50’si, engellilerden ise yüzde 25’i alınıyor. Ancak, başvurular henüz İstanbul’daki toplam ilçe (39) sayısından az. AKP İstanbul İl Başkanlığı yetkilileri bu hafta sonu yapılacak temayül yoklamalarından sonra sayının hızla artacağını söylüyor.
En çok aday adayı Eyüp’te
CHP’de İstanbul’un ilçeleri arasında da en çok başkan aday adayı Eyüp’te (16). Eyüp’ü Beşiktaş (14), Beykoz (13) ve 12’şer aday adayıyla Avcılar, Bakırköy, Beyoğlu, Maltepe izliyor. Birkaç örnek daha sıralayalım:
Adalar(11), Ataşehir(6), Kadıköy(5), Kartal (8), Pendik (8), Tuzla (7), Üsküdar(6), Sarıyer(9), Şişli (6), Zeytinburnu (4), Başakşehir (5), Beylikdüzü (10), Büyükçekmece (4).
Bu durumu rekor ve CHP’nin zenginliği olarak yorumlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, şöyle diyor:
“CHP tarihinde böyle bir şey olmadı. Bu demokrasinin gereği ve kazanacağımızın da işareti. Yoksa neden insanlar para verip aday adayı olsunlar...”