1 Kasım’a dönük güvenlik ve hile endişeleri zirvede. Bu nedenle de sokaktaki insanın kafası hepten karışmış durumda. Nasıl karışmasın ki, her şey flu... Örneğin, CHP’li Erdal Aksünger’in 7 Haziran’da oy kullanan 672 bin seçmenin 1 Kasım listelerinde olmadığı iddiaları üzerine YSK’yı arayıp “Kayıp seçmen var mı?” diye sormuştuk. Yanıtını da “550 binden fazla seçmen oy kullanamayacak” başlıklı yazımızda (01 Ekim) aktarmıştık. YSK şöyle diyordu:
Seçmen kütükleri Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ndeki verilerle oluşturuluyor. Merkezi Nüfus Sistemi’ne (MERNİS) kayıtlı bir kişinin seçme hakkını kullanabilmesi için adres beyanında bulunması şart. Kayıp seçmen yok, MERNİS’te kaydı görünen ama herhangi bir nedenden (vergi borcu, alacaklısından kaçmak vb) adres beyanında bulunmadığı için listelere giremeyenler var. Bunların sayısı da yurtiçi 553 bin 468, yurtdışı 376...
Yani, YSK’ya göre; bıçak sırtı dengeler nedeniyle tek bir oyun bile çok kıymetli olduğu 1 Kasım’da yurtiçindeki seçmenlerin yüzde birinin iradesi sandığa yansımayacak ancak bundaki sorumluluk daha çok vatandaş odaklı...
Şimdi ise bu iddialarla ilgili bir adım daha geldi ve CHP’li Sezgin Tanrıkulu konuyu TBMM’ye taşıyarak “Ortadan kaybolan veya kayıtları silinen bir seçmen kitlesi olduğu iddiası doğru mudur?” diye Başbakan’a sordu. Buna yanıt gelir mi ya da ne zaman gelir bilinemediği için biz de bir kez daha YSK’nın CHP’li üyesi Av. Mehmet Hadimi Yakupoğlu’nu aradık ve aynı soruyu yönelttik:
Kayıp seçmen var mı, yok mu?
İşte söyledikleri:
Bunlar MERNİS’te kaydı bulunup Adres Kayıt Sistemi’nde olmadığı için seçmen listesinde yer almayan kişiler. Bu sayı mahalli idareler secimi öncesinde 900 bin, 7 Haziran seçimi öncesi de 600 bindi. Günde 25-30 bin kişinin adres kaydı değişiyor. Bu ne demek? Türkiye’de her gün 25-30 bin kişi seçmen sıfatını kaybediyor ya da kazanıyor. Her gün oluyor, siz bu sirkülasyonu belli bir süreç içinde alırsanız 672 bin değil 900 bin kişi de bulursunuz. Ama YSK 2 Eylül itibariyle seçmen listesini MERNİS’ten ayırdı koydu bir kenara. O listeye de 10 Eylül’de sona eren itiraz süresinde sadece bin kişi eklendi. Yani 2 Eylül’den bu yana insanlar nüfusta bir sürü işlem yapıyorlar, adresini taşıyor doğuyor, ölüyor ama bunların hiçbiri seçmen kütüğüne yansımıyor. Örneğin seçmen kütüğünde her geçen gün ölü seçmen sayısı artıyor. Bugün bakılsa çok sayıda ölü seçmen görülebilir ama bunlar 2 Eylül’den önce ölmüşlerse ve seçmen olarak görünüyorlarsa sorun vardır, yoksa 3 Eylül’de, 1 Ekim’de ya da 2 Eylül sonrası başka bir günde ölmüşlerse problem yoktur.