Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Suruç’taki katliamın ardından yine “istihbarat zafiyeti” denildi. Tıpkı Reyhanlı, Diyarbakır ya da İstanbul Güngören’de yaşananlar sonrasında olduğu gibi... Doğru, terör eylemlerine karşı en güçlü silah istihbarat. Yani örgütü, teröristi harekete geçmeden duyum almak ve çökertmek. Geçmişte bunun başarılı örneklerine tanık olduk. Ancak son dönemde görüyoruz ki “endişeyle beklenen eylemlere” bile müdahalede ciddi sorun var. O nedenle MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Suruç katliamını sadece istihbarat değil bir “zafiyet zinciri” olarak tanımlıyor. Nedenlerini de şöyle sıralıyor:

Haberin Devamı

“Bu olay topyekûn siyasi bir meseledir. Dış politika özellikle Suriye politikasındaki zafiyetler giderilirken buna paralel güvenlik tedbirlerinin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmalı. Yoksa bu yapı içinde zafiyetin hiç olmayacağı bir istihbarat ve güvenlik tedbirini düşünmek mümkün değil.”

Öneş’in dedikleri çok açık ve net... Çünkü son haftalarda sınır güvenliğine dönük artan önlemler ile IŞİD’e yönelik operasyonlar nedeniyle Türkiye açık hedef halindeydi... Yani katliam göstere göstere geldi. Verilmek istenen mesajlar konusunda Öneş şöyle diyor:

“IŞİD, eskiden olduğu gibi kısmen serbest geçiş haklarını korumak istiyor. Sınır güvenliğinin artırılmasını arzu etmiyor ve Türkiye’deki Kürtlerin Kobani’ye olan desteğini ya da resmi kanallarda Kobani ile olabilecek ilişkilerin gelişmesini istemiyor. Ayrıca Türkiye’de bir Türk-Kürt çatışmasını ortaya çıkarabilirim ya da bir toplumsal ayrışma yaratabilirim şeklindeki düşüncesini ortaya koymuş oluyor.”

Özetle, Ortadoğu’dan sonra Türkiye’yi de doğrudan tehdit eden IŞİD’e karşı sadece istihbari değil topyekûn mücadele ve duruş şart.

Hele de sınırlarımızdaki geçişkenlik, ülkemizdeki “uyuyan hücreler” istihbaratları ve “Türkiye Suriye gibi olur” tehditleri söz konusuyken. Öneş’e soruyoruz:

Türkiye Suriye gibi olur mu?

Yanlış politikaların üretimi, pratikleri devam ettirilirse kimlik siyasetleri üzerinde ülke çıkarları düşünülmeden sadece iktidar olabilmenin ya da gücü koruyabilmenin arayışları içerisinde siyaset yapılırsa mezheplere, etnik temele dayanan bu tip çatışmaların Türkiye’de çok ciddi sorunlar yaratacağını görmemiz lazım...

Haberin Devamı

Bu durumda Türkiye ne yapmalı?

Türkiye kendi içinde siyasi istikrarını kazanmak durumunda. Özellikle kimlikler üzerinde yapılan siyasi tartışmaların yarattığı ortamın giderilebilmesi için AKP-CHP ortaklığı ve HDP’nin destekleyebileceği çözüm sürecinin de içinde bulunduğu bir koalisyonun süratle kurulması, toplumsal en geniş demokratik desteğin alınması gerekiyor. Sonra da ideolojik çizgiler üzerinde bir dış politika oluşturmanın yarattığı ciddi tehditler yeni hükümet tarafından parlamentoda değerlendirilerek hatalardan süratle dönülmelidir...