Konut kredileri

30 Ekim 2007

Çözüm Ülkemizdeki konut kredileri toplamı 2002 yılında sadece 300 milyon euro iken, 2005 yılında bu tutar, inşaat sektöründeki gelişmelere paralel olarak 8.2 milyar euro'ya yükseldi. Ancak, bu kredi seviyeleri hâlâ gelişmiş ülkelerle karşılaştırılamaz seviyelerde. İnşaat sektörü, yarı yıllar itibariyle, 2005'te yüzde 25.4, 2006'da yüzde 14.9 ve 2007'de yüzde 15.7 büyüdü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun raporuna göre, Türkiye 2005 yılında yüzde 7.6, 2006'da ise yüzde 6 büyüdü. Bu yıl, yüzde 4.5 büyüme bekleniyor. Görüldüğü gibi, bu ortalama büyüme oranlarının ülkemizdeki lokomotifi, her yıl inşaat sektörü oldu. Örneğin, 2005 yılı itibariyle, İngiltere'de konut kredileri toplamı 1.407 milyar euro'yu, Almanya'da 961 milyar euro'yu, Yunanistan'da 43 milyar euro'yu, Çek Cumhuriyeti'nde bile 9.7 milyar euro'yu aşmış durumda. Bu da gösteriyor ki, konut kredileri önümüzdeki dönemde daha da büyüyecek. Ülkemizde, ciddi konut açığı olduğu düşünülürse, inşaat sektöründeki büyümeye paralel olarak konut kredilerinde de büyüme sürecek.Ülkemizde konut kredileri miktarı, kaçınılmaz olarak faiz oranlarındaki gelişmelere paralel şekilde hareket ediyor. Az da olsa düşen faiz oranları,

Yazının Devamı

Üstelik, BDDK açıklıyor

29 Ekim 2007

Çözüm Tablo gösteriyor ki, ülkemiz maalesef, geçmiş yıllarda olduğu gibi gelecek yıllarda da yeterince büyüyüp, gelişemeyecek. Üstelik, bu hesaplarda ekonomimizdeki ve ülkemizdeki kırılganlık ile ekonominin dışa bağımlılığı hesaba katılmamış. Büyüme, sadece 2005 yılında Gelişmekte Olan Ülkeler Ortalaması'nın (GOÜ) üzerinde. BDDK araştırması, AKP hükümetinin, ekonomideki başarısının dünyadaki genel büyümeden oldukça etkilenmiş olduğunu ve aslında karşılaştırmalı olarak geri kalındığını çok güzel anlatıyor. Ekonominin iyi olduğu ve olacağı yolundaki söylemleri de, bu araştırma ışığında değerlendirmek lazım. Anlaşılan o ki, Türkiye GOÜ altında bir büyüme sağlamış. İşin en acıklı tarafı, bu büyüme , üretimle değil, Dünyanın en yüksek reel faizleri verilerek,110 milyar dolar sıcak para alınarak,Elde ne var ne yoksa satılıp, bunun adına da "bize iyi yabancı sermaye geliyor" denilerek, sağlanmış. İnşaat sektörü çıkarılırsa, diğer sektörlerdeki büyüme rakamları ise, Türkiye ortalamasının ciddi biçimde altında. Bu hafta sonu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), Finansal Piyasalar Raporu açıklandı. Raporda ilginç bilgiler var. Bunlardan birisi dünya ekonomisi ile

Yazının Devamı

Köksal Toptan: Vatan bölünmez

27 Ekim 2007

Çözüm Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın ve TBMM Başkanı Köksal Toptan yaptıkları konuşmalarda, milletçe içinde bulunduğumuz durumu değerlendirerek, çok önemli mesajlar verdiler. Program akışı içinde bulunan konser de, bu acılı günlerimiz nedeniyle iptal edildi. Türk Kalp Vakfı, şehit ailelerinin her türlü sağlık hizmetlerinin bundan böyle ömür boyu ücretsiz olarak yapacağını açıkladı. Ayrıca, açık artırmayla satılan ve geliri Şehit Aileleri Derneği'ne verilen, sanatçı Sevan Bıçakçı'ya ait yüzük, 33.000 YTL veren Atasay Kamer'in oldu.Yıldırımakın, her zamanki gibi herkesi çok etkileyen bir konuşma yaparak, yurt içi ve dışındaki bölücülerle bunların destekçilerinin, amaçlarına ulaşamayacağını söyledi. Köksal Toptan'ın Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra en yüksek oyu alarak TBMM Başkanı seçildiğine dikkat çekti. Türk Kalp Vakfı Sakıp Sabancı İyi Kalp Ödülü, bu yıl TBMM Başkanı Köksal Toptan'a verildi. Rahmetli Sakıp Sabancı'nın eşi Türkan Sabancı, eşinin bu ödülün verilmesini 8 yıl önce başlattığını, ölümünden sonra da bu geleneğin sürdürüleceğini belirtti. Toptan, daha önce medyanın bilgisine sunduğu konuşma metninin dışına çıkarak, tüm televizyonların önünde, terörün dış

Yazının Devamı

Demokrasinin sonu

23 Ekim 2007

Çözüm Paraca ve bilgice azgelişmiş olanlar, gelişmişlerden çok daha hızlı ürüyorlar. Böylece, dünyamızın azgelişmiş kişilerden oluşan nüfusu, gittikçe artıyor. Üstelik, gelişmiş kişilerden oluşan nüfus artacağına azalıyor ve yaşlanıyor. Demokrasilerde, herkesin "bir" oy kullanma hakkı olduğu için, paraca ve bilgice azgelişmiş olanların toplam oyu gittikçe artarken, gelişmiş kişilerin oy oranı gittikçe azalıyor. İşte, dünyada demokrasinin hem ülkeler için hem de genel anlamda en önemli sorunu bu.Dünyamızda, azgelişmiş nüfus gittikçe artıyor. Nüfus artıkça, kişi başına düşen gelir, bizdeki gibi dolar karşılığı olarak artıyor görünse bile, aslında karşılaştırmalı olarak düşüyor. Sonuçta, dünyamızda, gelir dağılımı da servet dağılımı da gittikçe bozuluyor. Sorun yalnız azgelişmiş nüfusun sayısal olarak artması değil. Nüfus arttıkça, azgelişmişlik de, fakirlik de, işsizlik de artıyor.İşsizlik arttıkça da, işçi ücretleri düştükçe düşüyor; sıradan işgücünün değeri gittikçe azalıyor. Süreç böyle olunca da, gelişmiş ülkeler, azgelişmiş ülkelerin insanlarını ülkelerine kabul etmeye yanaşmıyor; vize üstüne vize koyuyorlar. Buradan, dünyanın en önemli sorununun nüfus artışı olduğunu

Yazının Devamı

Bankaların karnesi

22 Ekim 2007

Çözüm Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nca (BDDK) bankalarımızın 2006 yılı performansı hakkında yayımlanan raporda ilginç istatistikler var. BDDK'nın bu raporu sayesinde, bankalararası bir karşılaştırma da yapmak mümkün. Rapordaki bazı ilginç istatistikler, aktifi en büyük ilk 5 banka esas alınırsa, şöyle: İş Bankası 38.7Ziraat Bankası 44.4Akbank 30.4Garanti Bankası 27.5Yapı ve Kredi 28.6 A) Personel giderlerinin, toplam işletme giderlerine oranı (%): İş Bankası 47.7Ziraat Bankası 46.4Akbank 57.4Garanti Bankası 69.8Yapı ve Kredi 49.7 B) Komisyon gelirlerinin, toplam işletme giderlerine oranı (%): İş Bankası 56.7Ziraat Bankası 76.2Akbank 61.7Garanti Bankası 49.9Yapı ve Kredi 54.1 C) Net faiz gelirlerinin, toplam gelirlerine oranı (%): İş Bankası 54.5Ziraat Bankası 38.9Akbank 43.9Garanti Bankası 50.8Yapı ve Kredi 68.4 D) Toplam işletme giderlerinin, toplam gelirlerine oranı (%): İş Bankası 64.78 Ziraat Bankası 28.68Akbank 86.33Garanti Bankası 91.87Yapı ve Kredi 71.81 E) Kredilerin mevduata oranı (%): İş Bankası 12.2Ziraat Bankası 1.3Akbank 14.2Garanti Bankası 21.4 Yapı ve Kredi 25.5 F) Kredi kartları hacmindeki paylar (%): İş Bankası 11.9Ziraat

Yazının Devamı

Merkez Bankası kiminle alay ediyor?

20 Ekim 2007

Çözüm Merkez Bankası yüzde 16.75 faiz ödeyeceğini ilan edince de, kaçınılamaz olarak diğer faiz oranları bunun üzerinde kalıyor. Merkez Bankası faizi yüksek olunca da, kredi faizleri yükseliyor ve Türk ekonomisi ve üreticileri uluslararası rekabet imkanını kaybediyor. Öte yandan, yüksek faiz, kuru baskı altında tutup Türk lirasını aşırı değerli hale getiriyor ve büyük sıcak para girişine yol açıyor. Oysa, enflasyon hedefi yüzde 4 ve enflasyonun gerçekleşme beklentisi yüzde 7-8 civarında. Aradaki farka, reel faiz deniliyor. Türkiye'de reel faiz, yüzde 9 civarında ve dünyadaki en yüksek reel faiz durumunda.Merkez Bankası, neden üreticinin, ihracatçının ve hükümetin telkinlerinin aksine reel faizi yüksek tutmakta ısrar ediyor? Merkez Bankası, neden üretici kurumların ekonomi tarihimizde ilk kez medyada yaptığı büyük uyarılara kulağını tıkıyor? Merkez Bankası, nasıl hükümetle ve Türk üreticisiyle alay ettiği izlenimi veren bu davranış içinde bulunuyor?Nasıl bir yolsuzluğun merkezine ulaşmak için "Paranın izini takip et" uyarısı geçerliyse, bu kararın alınmasının nedenlerini anlayabilmek için "Bu karardan çıkarları olanların ve bunların maşalarının kimler olduğunu bul" kuramının

Yazının Devamı

İstikrar bozuluyor mu?

16 Ekim 2007

Çözüm Politik ve ekonomik istikrarı koruduğumuz sürece, burada biriken sermayenin bir bölümü Türkiye'ye akıyor. Öte yandan, kendi borsa ve piyasalarında yeterince kâr bulamayan yabancı sermayenin de, ülkemize geldiği belli. Borsanın yüzde 73'üne yakın bölümü yabancıların elinde.Türkiye'de politik istikrarın bozulması, sadece politik değil ekonomik istikrarı da süratle bozacak. Buna rağmen, seçimlerden yeni çıkmış olduğumuz halde, politik istikrarın bozulması için elimizden geleni yapıyoruz. Bugün, yarın Kuzey Irak'ta sıcak takip yapabilmek için, Meclis'ten yetki alınacak. Alınacak yetkinin süresi, sınırı ve hedef belirlenmesi çok önemli. Büyük devletleri karşımıza almadan ve hata yapmadan terör örgütünü vurabilmemiz gerekli. Irak'ta bizi Amerika ile karşı karşıya getirebilmek için, terör örgütü ve destekçileri her şeyi yapacak.Olmayan Ermeni katliamı için Amerikan Kongresi karar geçirmek üzere. Amerikan hükümeti ve İsrail lobisi istemeden bu karar çıkamaz. Demek ki, Amerika da bu bölgede istikrar ve güçlü bir Türkiye istemiyor. Türkiye'nin, cari açığını kapatmak için her yıl 30 milyar dolar civarında yabancı sermaye girişi sağlaması lazım. Petrol fiyatları arttıkça, petrol üreten

Yazının Devamı

Merkez Bankası İstanbul'a taşınmalı mı?

13 Ekim 2007

Çözüm Çünkü artık, Merkez Bankası eskiden yaptığı işlerin çoğunu bıraktı: Bankaları denetlemiyor.Döviz büfelerini, borsa şirketlerini dolaylı bile olsa denetleyemiyor.Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nu yönetmiyor.Döviz ve altın hesapları bütün bankalarda açılabiliyor.Artık ülke dövizinin tümünü hesaplarında tutmuyor. Bankalar da döviz tutabiliyorlar.Döviz ve altında tek alıcı ve satıcı değil.Hatta, döviz fiyatını bile rahatça belirleme olanağı yok.İthalat ve ihracata aracılık edip döviz sağlama görevi bulunmuyor.Yurtdışından IMF ve bazı zorunlu durumlar hariç kredi almıyor.Devlet tahvillerinin satış ihalesini gerçekleştirse de, ikincil piyasayı kontrol etmiyor.Para piyasasının tek hâkimi değil.Kredi vermiyor. Merkez Bankası'nın eninde sonunda şu işleri devretmesi veya kapatması kaçınılmaz: Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın iyi faiz aldıkları için Merkez Bankası'nda tuttuğu Kredi Mektuplu ve Süper Döviz Hesapları.Karşılıksız çek ve senetlerin takip edildiği "risk santralizasyonu" işlemleri.Banknot Matbaası. Bu soruya cevap bulmak için, Merkez Bankası'nın ne yaptığına bakmak lazım. Merkez Bankası'nda kalacak olan işler ise şunlar: Fiyat istikrarını sağlayabilmek için, para ve

Yazının Devamı