Fransa globalizasyona hayır dedi

3 Haziran 2005

Fransa dahil bütün Avrupa ülkelerinde ekonomi kötü. Bunun nedenlerinden biri de, dünya ekonomisinde genel bir küçülme yaşanıyor olması. Öte yandan, Fransa'nın sömürge ülkeleri ve yerleşmiş markaları sayesinde sağlanan zenginliği artık sürdürülemez olmuştu. İşsizlik % 10'lar seviyesini aşmıştı. İşte, Fransa halkı bu durumun sorumlusu olarak kendi hükümetini ve Avrupa Birliği'ni gördü.Avrupa Birliği'nin, aynı ABD gibi dev bir iç tüketim pazarını yaratması, kendi kendine yeter olması, ucuz işçi kaynakları bulundurması, gereğinde dış rekabeti azaltacak toplu tedbirler alabilmesi ve kendi içinde sağladığı rekabetle kendi ekonomik birimlerini canlı tutması gerekiyor. Bütün bunların tam anlamda sağlanabilmesi için de, ABD'de olduğu gibi politik birlik gerekiyor. Yani, devletlerin bir bakıma iç işlerinde, konulan genel kurallar çerçevesinde serbest, dış işlerinde tek vücut olmaları lazım.Avrupa'nın en milliyetçi ulusu Fransızlar. Öyle ki, çok iyi bilseler bile İngilizce, Almanca konuşmuyorlar. Yüzyıllar boyu sürdürdükleri kültür üstünlüğü nedeniyle, gelişmekte olan tüm ülke halklarını, olay ve kişi ayırt etmeden kendilerinin altında görüyorlar. Oysa, geçtiğimiz yüzyıl Fransa'nın ekonomik

Yazının Devamı

Gayrimenkul alımları çıldırıyor

30 Mayıs 2005

Kendi ülkeleri dışında mülk edinmek isteyenler arasında ilk sıraları İngilizler ve Almanlar alıyor. Yabancılara mülk satmak isteyen ülkeler, gayrimenkul satışı yapmak istedikleri bölgelere aktarmasız uçuş noktaları koyuyorlar. İngiliz Abbey National'ın yaptığı araştırmaya göre, Fransızlar EasyJet ve Ryanair rotaları sayesinde yabancılara gayrimenkul satışlarını iki yılda % 22 yükselttiler. Malezya, Dubai, Cape Verde ve Mısır gibi yerler bu politika ile pazarlanıyor. Biz de, aynı politikayı rahatlıkla uygulayabilir ve Güney ve Ege Bölgeleri tatil yörelerindeki evleri pazarlayabiliriz. Faiz oranlarında yeterli yükseklik bulamayan ve risk yönetimi yapmak isteyen Avrupa fonları büyük ölçüde uluslararası gayrimenkul alımına yöneldi. Öte yandan, birçok yabancı ülke vatandaşı, kendi ülkeleri dışında ikinci bir ev ediniyor. Ucuz, bol ve aktarmasız uçak bulma kolaylığı, "ucuz dolar" ile birleşince, ülke dışında gayrimenkul edinme güdüsünü harekete geçirdi. Sadece Avrupa'da başka ülke gayrimenkullerine yapılan yatırımlar 2000 yılından beri % 70 artmış bulunuyor. Gözde ülkeler, İspanya, Doğu Avrupa ve Türkiye. Bu ülkelerde, yabancı alımları ile de beslenen gayrimenkul fiyatları 5 yıl içinde

Yazının Devamı

Bizde olmayan işler

28 Mayıs 2005

Bugünkü yazımı, başlangıçta çok düşük sermaye gerektiren ama bizde az bilinen ilginç işlere ayırdım. Bu işlerin hemen hemen hepsi, çok az kişi çalıştırmayı gerektiriyor. Hatta, bazılarında kendinizden başkasının çalışması bile gerekmiyor.Bu işlerden bazıları şunlar: Bakkal, berber, çiçekçi v.s. gibi küçük işyerlerinin alınıp satılması (business brokerage) işi. Araştırmalar, bu işin 7 milyar lira civarında sermaye gerektirdiğini, yıllık 100 milyar lira civarında kazanç sağlanabileceğini ve işi yapanın kendisinden başka çalışana ihtiyacı olmadığını gösteriyor.Yapılması düşünülen işlerle ilgili olarak, piyasa, rakipler, stratejiler, hedef satış kitlesi, yönetim biçimi, asgari sermaye, kısa-uzun vadeli hedefleri ve daha fazlasını içeren iş planları hazırlanması (business plan writer) işi. Bu işi evlerinden çıkamayan özürlüler bile yapabiliyor.Kariyer danışmanlığı (career counselor) işi. Okullardan yeni mezun olanlar, henüz emekli olmuş olan eski çalışanlar, mevcut işlerinden ayrılanlar, uzun süre çalışmamış olan ev kadınları vs. hayatlarının bundan sonraki dönemleri için bu kişilere danışıyorlar.Şirketlere ve kişilere isim, adres ve ileti adresi listesi hazırlama (mailing list broker)

Yazının Devamı

IMF'nin ekonomimize koyduğu teşhis

26 Mayıs 2005

IMF, ekonomimizin resmini şöyle çekiyor: Vergi tabanı genişletilemedi. (En önemli sorunumuz bu.) Vergi toplama sisteminde iyileştirmeler yapılamadı. (Bu konuda yasa hazırlandı.) Sosyal güvenlik reformu tamamlanamadı. (Çalışılıyor ama hâlâ eksik çok. Sistemler birleştirilecek.) Devlet bankalarının varlığı çok önemli bir sorun. Bu bankalardan kurtulunamıyor. (Banka yönetimleri satış istemiyor ve hükümetlerin taleplerini sürüncemede bırakıyor.) Batık bankalardan doğan problemler hâlâ sürüyor. (TMSF bir an önce yargı dışı çözüm yollarını bulmalı.) Doğrudan yabancı yatırımlar ülkeye çekilemiyor. Yabancı yatırımcılar yeterince özendirilemiyor. (Geriye dönük uygulamalar, yüksek oranlı vergiler, bürokrasi ve istikrarsızlık en önemli sorunlar.) Dış borçlar olması gereğinden yüksek. (İç borçlara IMF değinmemiş. Oysa, iç borçlar çok daha kötü.) Kısa dönemli dış borçlar olması gereğinden çok yüksek. (Zaten, yeni stand-by bu konuda sınırlamalar koydu.) Cari işlemler açığı, programın çok üzerinde seyrediyor. (Doğru.) Merkez Bankası rezervleri 2002 program hedeflerinin üzerinde ama hâlâ 1999 projeksiyonunun altında. (Bence, rezervlerde bir problem yok.) İşsizlik ve gelir dağılımında düzelme

Yazının Devamı

Çin'den ne istiyorlar?

23 Mayıs 2005

Bir para olması gerekenden değerli ise, o ülkenin dışarıya satacağı mallar göreceli olarak pahalılaşıyor. Yani, parası değerli olan ülkenin ihracatı zorlaşıp, ithalatı kolaylaşıyor. Diğer bir deyimle, ithal malları ucuzluyor, üretim yapmak yerine ithalat yapmak kârlı oluyor. Karşıt olarak da, olması gerekenden değersiz bir paraya sahip ülke, dışarıya daha rahat mal satabiliyor ve bu ülkede ithal malları pahalılaşıyor.Kısa vadede, bir ülkenin parası olması gereken seviyenin altında veya üstünde olabiliyor. Ama, orta vadede bir düzeltme gerçekleşiyor. Şu anda, Türk ekonomisinde de bir düzeltme bekleniyor. Bu düzeltme sırasında, tersine bir gelişim ve özellikle bizim gibi parası konvertibl olmayan ülkelerde krizlerle karşılaşılabiliyor. Son krizlerin tümü bu nedenle çıktı.Ülkeler, bu nedenle ortaya çıkabilecek krizleri önlemek amacıyla, dalgalı kur, yılan içinde dalgalı kur ve benzeri kur rejimleri kullanıyorlar. Kurların sabit tutulması da, genellikle bir süre sonra gelen düzeltme sonucunda krizlere yol açıyor. Üstelik, ülke içi krize neden olmasa bile, uzun süreli sabit kur rejimleri başka ülkeler tarafından istenmeyebiliyor. Şimdi, Çin'e yapılan bu. Uzun süredir, sabit olarak,

Yazının Devamı

Hayat bir poker oyunudur

21 Mayıs 2005

İşte bunlardan bazıları: Konuşman gerektiği kadar konuş. Büyüklerle oynamak istersen, onların lisanından anlamalısın.Poker, karşınızdakinin malını onun izniyle çaldığınız bir oyundur. Amacı karşısındakini ütmek olan bir iştir. Ortaya söylenen hiçbir sözü üstüne alınma. Bu sözlerin çoğu, "küpüne zarar verecek olan kızgın sirke"yi yaratmayı amaçlar.Hiçbir zaman halinden şikâyet etme. Halini de anlatmaya kalkma.Sus ve işini yap. Amacın kazanmak değil, hep kazanmaktır.Sadece bakarak, birçok şey görebilirsin. Karşındakinin "vücut dili" çok şey söyler.Enformasyon gücün ta kendisidir.Satır aralarını da oku. Çoğu zaman sessizlik, iyi bir eli işaret eder.Tahmini bırak. Uğura da fazla inanma.Kaybedebileceğini düşünürsen, kaybedeceksin demektir.Rahat, temiz ve sağlıklı giysiler seç.Dikkatleri kendi üzerinde topla ve devam ettir. Rol yapmasını bil.Empatiye önem ver.Hiçbir zaman olmaz deme, olur olur. İçinde 3 kurşunu kalan bir silahla 4 kişiyi öldürmeye kalkma. İntihar etmek üzere olan birini öldürüp cinayet işleme. Eğer, fare sen isen, kedi-fare oyununa girişme. Oyunda kimin en kötü oyuncu olduğunu anlayamamışsan, bu sensin demektir.Kaybeden, oyuna doymaz. Ama, siz siz olun, kaybetmeye razı

Yazının Devamı

Yeni stand - by ile her şeye bye - bye

19 Mayıs 2005

1. sonuç: AKP'nin geleceği tam anlamıyla IMF'nin elinde.Niyet Mektubu'nu Merkez Bankası Başkanı da imzalamış. Son yıllarda, hükümet adına Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ile birlikte Merkez Bankası Başkanı'nın da imzası isteniyor. Böylelikle, hükümet biraz kafasını kaldıracak olsa, Merkez Bankası'ndan "uyarı cezası" alıyor. Bunun adına da, "özerklik" denmiş. Yani, hükümetten özerk, IMF'ye bağımlı. 1999-2000 yıllarında karşılaştığımız son krizde de, Merkez Bankası Başkanı'nın niyet mektubunda imzası vardı. O zamanki Merkez Bankası Başkanı, "Ülke batsa bile, koskoca uluslararası kuruluşa verdiğim kişisel sözü çiğneyemem" diyerek, hükümete karşı çıktı ve ülkeyi verdiği kişisel söz uğruna krize sürükledi. Şimdi yine aynı olasılık mevcut.2. sonuç: Bir kriz anında, verilen kişisel sözler, zamanında müdahaleden önemli olacak ve kriz yönetimi, yapılabilirse IMF tarafından yapılacak.3. sonuç: Hükümet, Merkez Bankası'ndan "dışarıdan işaret" geldiği zaman "uyarı cezası" alacak. Muhalefet ve medya yetmiyormuş gibi!Bu anlaşmayla kemerler o kadar sıkılıyor ki "tam açlığa alıştırırken" eşek ölebilir. Gittikçe artan oranda faiz dışı fazla verilerek, faiz ödemeleri aksatılmayacak. Devlet

Yazının Devamı

Sopa gibi de değiliz

16 Mayıs 2005

Beni ilgilendiren, anlaşmaların neden gizli tutulduğu? Hangi hakla gizli tutulduğu? Sonuç olarak, Yapı Kredi Bankası halka açık bir şirket. Halka açık şirketlerde uyulması gereken ulusal ve uluslar arası kurallar var. Bunların başında şeffaflık geliyor. Bu, "olmazsa olmaz" bir kural.İkinci olarak beni ilgilendiren, verilmiş süre devam ederken, işin neden aceleye getirildiği ve neden devlet kurumları tarafından satıcıya baskı yapıldığı? Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu(BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu(TMSF) Başkanları ayrı ayrı ve medyaya da yansıyan açıklamalar yaparak, satışın bir an önce yapılmasını istediler. Çukurova üzerinde, sahibini her an tutuklatabilecek güçlerin medyaya yansıyan baskıları bu ölçüde ise, kim bilir baskının medyaya yansımayan yönü ne ölçülere varmıştı?Şimdi şu soruların cevaplarını merak ediyorum:a) Neden Çukurova'nın yaptığı anlaşmalar gizli tutuluyor, korkulan bir şey mi var? Anlaşmaların gizli tutulmasını kim istiyor?(Hatırlarsanız, bundan önce de Çukurova gizli bir anlaşmayla, sonradan yalancı olduğu anlaşılan birinden alarak 4-5 milyar dolar getireceğini söylemiş, sonra da iş fiyasko ile sonuçlanmıştı. Bu anlaşmanın da gizli tutulmasına

Yazının Devamı