Mortgage yasa tasarısı hazır

11 Temmuz 2005

Üst kademe SPK yöneticileriyle yaptığım görüşmede anladım ki, yeni yasa birçok yönden Avrupa'daki benzerlerinin önünde olacak. Hatta, Avrupa ve Amerikan sistemlerinin ikisinin birden faydalı uygulamaları Türk sistemine dahil ediliyor. Bu yasa çıkarılırsa, SPK Türk ekonomik sisteminin en büyük reformlardan birisine de imza atmış olacak. Hem de bu kez, reform IMF'nin baskısı olmadan gerçekleşecek.Mortgage sisteminin oluşturulmasında birinci aşama, "ipotekli gayrimenkul senedi"nin şartlarının belirlenmesi. SPK, bu aşamada iki veya üç çeşit senet biçimi belirlemeyi düşünüyor. Bankalar ve kredi vermesi veya krediye aracılık etmesi düşünülen diğer finans kurumları, kredi cinsine göre bu senetlerden birisini düzenleyecekler. Her bir çeşit senedin, değişik garantileri bulunuyor. Bazı senetler ikincil piyasada satıldığı zaman, banka garantisi taşırlarken diğer bazı senetler banka garantisi olmaksızın işlem görebilecek. Mortgage sisteminin oluşturulmasında ikinci aşama, "ipotekli gayrimenkul senetleri piyasası"nın oluşturulması. Gayet yerinde bir görüşle, bu piyasanın oluşturulması İstanbul Menkul Kıymetler Borsası içinde yapılacak. Böylece, borsa aracı kurumları da yeni bir enstrümana

Yazının Devamı

Jenerik ilaçlar ve ilaçların piyasadan çekilmesi

9 Temmuz 2005

Amerika'da jenerik ilaçların piyasaya çıkarılması için, FDA (Food and Drug Administration) izni gerekir. 1984'ten önce orijinal ilacın koruma süresi bitince, jenerik ilaçlar için yeni ilaçmış gibi onay alınırdı. Çünkü, izinler ilaca değil, ilacı üretene verilirdi. 1984'te bu uygulama değiştirildi ve jenerik ilaç üretmenin "hırsızlık" kapsamında olmadığı kabul edildi. Amerika'da jenerik ilaçların, orijinali ile "bio-eşdeğerli" olması kuralı kesin biçimde uygulanıyor. "Bio-eşdeğerlik" yoksa, jenerik ilaç da yok. Ama, bu uygulamanın nasıl yapılacağı yasada yer almıyor ve bilimin gelişmesine bağlı olarak, zaman zaman yeniden tanımlanıyor. Şimdiki uygulamada, 40 hastaya aynı dozda orijinal ve jenerik ilaç verilip, kan değerlerinin her aşamada karşılaştırılması ile bu işlem yapılıyor. Ölçüm değerleri arasında çok az sapma olmalı. FDA yetkilileri, bu sayıda hasta denendiğinde yeterli istatistiki sonuç alındığı görüşündeler. "Bio-eşdeğerlik" saptanırken, yalnız ilacın içindeki maddeler değil, bu maddelerin kana karışma süresi ve dereceleri de önem kazanıyor. Yani, jenerik ilaçtan bahsedilebilmesi için her yönden orijinal ilaçla bire bir benzerlik gerekiyor.Amerika'da satılan ilaçların %

Yazının Devamı

Batık patronlar ve yargı

7 Temmuz 2005

Bankalar, çıkan ekonomik kriz sırasında battılar. Krizi çıkaran bankalar değil, bürokratlar ve siyasilerdi. Üstelik, kriz sırasında bankalara hiç yardım edilmedi. Hatta, Merkez Bankası'ndaki kanuni karşılıkları yani, kendi nakit paraları bile kendilerine ödenmedi. Banka sahipleri de bankalarını batırmamak için her türlü yola başvurmak zorunda kaldılar. Şimdi, olayların gerçek sorumluları sokakta gezerken, ülkeye zarar vermemek adına bankalarını korumak isteyenler bir bir ceza görüyorlar.Sanırım, bunları diğerleri de takip edecek. Örneğin, Karamehmet bile bunca çabasına ve şapkadan tavşan çıkarmasına rağmen ceza görebilecek. Çünkü, TMSF borcunun ödenmesi ile ceza davaları düşmüyor. Üstelik, devlet de bu gelişmeden büyük zarar görecek. Çünkü, artık hiç kimse kolay kolay TMSF ile anlaşma imzalama ve borcunu ödeme yoluna gitmeyecek. Aslında, TMSF ile anlaşma imzalanması borcun kabulü anlamına gelmiyor. Çünkü, batık banka patronları hapse girmemek için, TMSF'nin istediği parayı itiraz etmeden kabul ettiler. Olmayan borçları bile üstlendiler. Öte yandan, bu kararlarla devlete olan güven de sıfırlandı. Ceza görenler TMSF'ye ve dolayısıyla da devlete güvenmişlerdi. Zaten, hapiste olan

Yazının Devamı

Hap iyi geliyor mu?

4 Temmuz 2005

Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, "Pahalı ilaca evet, kazıklanmaya hayır" diyor. Fortune'dan alarak verdiği rakamlara göre, Amerika'da 2002'de 10 büyük ilaç firmasının ortalama kâr payı % 17 iken, diğer endüstrilerde ortalama oran % 3.1 olmuş. Sonuçta, bu 10 firmanın kârı, diğer 490 firmanın toplam kârlarından fazla. Ama, bu kârla Türkiye'nin alakası yok.Bu çok önemli konuda şunları bilmeliyiz: a) Dünya'da ilaç fiyatları düşük olsa, yeni ilaç icadı yapılamaz.b) Türkiye'de orijinal ilaçların fiyatları düşürülse, Türkiye'de istenilen ilaç bulunamaz. Şimdi bile, 422 yeni ilaçtan sadece 241'i Türkiye'de satılıyor.c) Bakanlık, orijinal ilaçların daha fazlasının Türkiye'de de satılmasını sağlamaya çalışmalıdır. Fiyat ve satış miktarı bu konudaki kararı belirlemekte ve kararı ilaç firmaları vermektedir. Bazen, ilacın bulunması, fiyatından önemlidir.d) Patent koruması, veri koruması, veri münhasıriyeti gelişmiş ülkelerde ve Avrupa Birliği'nde kabul edilmiş uygulamalardır. Bazı çevreler bu uygulamaların ertelenmesini istiyorlar. Bu konulardaki ertelenme ülkenin dışa açılmasını geciktirir ve yanlıştır. Erteleme yapılırsa, hiçbir konuda yabancı sermaye gelmez. e) Şu anda bakanlık, 5 Avrupa

Yazının Devamı

Avrupa Birliği ve biz

3 Temmuz 2005

Avrupa Birliği (AB) de globalizasyondan en büyük çıkarı sağlayacak olan ikinci büyük güç. Ama, bu hedef çeşitli biçimlerde deliniyor ve hatta hedefin AB içindeki milliyetçi akımlara anlatılması bile güçleşmiş durumda. Avrupa Birliği'ndeki temel sıkıntılar bizi de ilgilendiriyor: a) Avrupa Birliği Merkez Bankası, ABD Merkez Bankası Federal Reserve kadar kararlı, amaca kilitlenmiş ve yerinde politikalar üretemiyor. Hata yapmamak için, (bizde de kriz sırasında yaşandığı gibi) hareketsiz kalmayı tercih ediyor. Bu durum, hiç kimseyi mutlu etmiyor. Üstelik, AB insanı Euro'nun ortak para birimi olarak kabulünün bir sonucu olarak fakirleştiğini düşünüyor. Oysa, dünya ekonomisinde genel olarak bir daralma, AB'nin gelişmiş ülkelerinde diğer üyelerle eşitlenme süreci içinde bir fakirleşme var. Ayrıca, Euro'nun, Alman Markı-Fransız Frangı v.s. kadar dünya halklarınca tasarruf aracı olarak kabul görmediği de bir gerçek. Yani, AB Merkez Bankası, ABD Merkez Bankası gibi enflasyon yaratmadan, istediğince Euro basıp ekonomik gelişmeye katkı sağlayamıyor. AB Merkez Bankası, politikasızlık, kendini anlatamama ve çıkış yolu üretememe nedeniyle ciddi bir baş ağrısı. AB'nin ciddi bir askeri gücü yok

Yazının Devamı

Amerika ve Türkiye

2 Temmuz 2005

Dünyaya bu açıdan bakılınca, Ortadoğu'nun hem petrol rezervleri bakımından hem de rezervlerin kullanım süresi bakımından çok stratejik bir konumda olduğu anlaşılıyor. Suudi Arabistan toplam rezervlerin % 22'sini ve Irak % 10'unu tek başına kontrol ediyor. Büyük Ortadoğu Projesi zaten, hem petrol rezervlerini hem de globalleşmeye kafa tutabilecek ülkeleri kontrol edip, geliştirmek üzerine kurgulanmış.Amerika (ABD) haklı olarak, dünya kaynaklarının sadece bulunduğu ülkenin değil, tüm insanlığın emrine verilmesini savunuyor. Ama, ne bu anlayışı ne de bu amaçla yaptığı girişimleri dünya kamuoyuna açık seçik anlatabiliyor. Üstelik, yardım gereken Büyük Ortadoğu bölgesine dahil ülkelerde:a) Nüfus artışı yoğun ve bu nedenle işsizlik oranı % 12-35 arasında.b) Büyüme hızı neredeyse sıfır.c) Sosyal güvenlik sistemi yok.d) Bölgeyi kontrol altında tutabilecek teşkilatlanma ve ekonomik entegrasyonlar yok.e) Çok sayıda etnik anlaşmazlık ve çatışma var.f) Kaçakçılık ve kayıt dışılık yaygın boyutlarda.Bu bölgenin kontrolü sadece enerji kaynakları bakımından değil, dünyanın güvenliği açısından da çok önemli. Bu nedenle, Amerika bu bölgeyi demokratikleştirme ve ekonomik olarak güçlendirme

Yazının Devamı

Meclis harıl harıl çalışıyor

27 Haziran 2005

IMF yaptığı anlaşmalarda, bazı tedbirleri "Performans Kriteri" olarak koyuyor. "Performans Kriteri" demek, mutlaka yapılacak ve yapılmazsa anlaşma bozulmuş sayılacak anlamına geliyor. Bunun dışında "Yapısal Kriter", "Gösterge Niteliğinde Kriter" gibi karşılanması daha esnek kabul edilen kriterler var. Prensip olarak, "Performans Kriteleri" hükümetlerin veya Merkez Bankası'nın parasal hedef büyüklükleri için söz konusu edilir. Bu sefer, IMF normalin dışına çıkmış ve Sosyal Güvenlik ve Bankacılık yasalarının haziran sonuna kadar Meclis'ten çıkarılmasını, hükümete "Performans Kriteri" olarak kabul ettirmiş. Yani, hükümet doğrudan kendi insiyatifinde olmayan bir konuda söz vermek durumunda kalmış. Bu da, hem hükümetin hem de IMF'nin, yasama organımız olan Meclis'in bağımsızlığına müdahale etmesi anlamına geliyor. IMF, hükümete "Bu yasaları istediğimiz biçimde ve haziran sonuna kadar çıkaramazsan, seninle anlaşmaya son veririz" diyor. Bu tarz, Meclisimizin ve ülkemizin egemenliğine karşı. Bu tarzla, egemenlik milletin değil, IMF'nin olmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, verilen emirleri yerine getirmez, emir verir. Yürütme organı, yasama organını bağlayıcı karar almaz. Biz buna

Yazının Devamı

İlaç sektörünün kafası karışık

25 Haziran 2005

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) jenerik ilaçların fiyatlarının iddia ettiğim gibi yüksek olmadığı savunuyor. Ama, Türkiye'de jenerik(orijinalinin eşdeğeri olan ve orijinalinin koruma dönemi geçtiği için piyasaya sürülen ilaçlar) ilaçların fiyatları Sağlık Bakanlığı'nın son düzenlemesiyle orijinal ilaçların en çok % 80'i fiyatında olabiliyor. Yani, jeneriğin üst fiyatı, her birinin üretimi için ortalama 800 milyon dolar harcanan orijinalinden sadece % 20 oranında ucuz. Oysa, Avrupa'da bu oran % 50'ye kadar düşüyor. İEİS, bunun tavan bir fiyat olduğunu, birçok ilaç fiyatında bu tavan fiyatın % 30'u kadar altına düşüldüğünü, Avrupa ile karşılaştırmanın ambalaj ve form bazında bire bir aynı ürünler için yapılması gerektiğini, buna göre 492 ilaç üzerinde yapılan araştırmanın bizde jenerik ilaçların pahalı olmadığını gösterdiğini söylüyor. Anladım ki:1- Jenerik ilaçların, tavan olarak bile olsa, orijinal ilaçların % 80'i oranında fiyatlandırılması yanlıştır ve pahalıdır.2- Sağlık Bakanlığı'nın orijinal ilaçlar için yaptığı fiyat uygulamasının(Avrupa'daki 5 seçilmiş ülkenin alınıp her bir ilaç için en düşük fiyatın üst fiyat olarak belirlenmesi yöntemi) benzerini jenerik

Yazının Devamı