Aslanım döviz

12 Temmuz 2004

Peki, bunca kriz neden yaşandı? Tamamı ile, bilinçsiz ve bilgisiz döviz ve Türk Lirası politikaları nedeniyle. Merkez Bankası, döviz fiyatını kontrol ettiği dönemde, reel kur ile açıkladığı kur arasındaki farkın kapanma günü geldiğinde ne yapacağını bilmiyordu. İşin kötüsü, bunu emrinden çıkmadıkları IMF de bilmiyordu. O gün gelip çatınca, piyasaya Türk Lirası verilecek yerde, faizler artırıldı. Dövizin serbestçe artmasına izin verilmek istenmedi. Bugün bile, o zamanki Merkez Bankası Başkanına sorulduğunda, "Piyasaya Türk Lirası verseydim, bu para dönüp dolaşıp döviz talebi olarak karşıma geliyordu. O yüzden faizleri artırdım" diyor. Be kardeşim, elindeki dövizleri satsana. Talep çok fazlaysa, döviz fiyatının artmasına izin versene.Peki, bundan sonra döviz krizi olur mu? Aptallık edilmezse, olmaz. Şimdi, Merkez Bankası döviz fiyatlarını kontrol etmiyor ama Türk Lirası yine çok değerli. Bir gün gelecek bu fark kapanacak. Farkın kapanması demek, döviz fiyatlarının artması demektir. Bu gün gelince, Merkez Bankası piyasaya karşı direnmeye kalkmazsa, döviz fiyatı artar, sorun çözülür."Gerçekçi kur", Merkez Bankasının döviz fiyatlarını olması gereken reel seviyesinde hatta biraz üstünde

Yazının Devamı

Mevduat garantisi

9 Temmuz 2004

- Her bankadaki mevduat teminat altında değil. Federal Deposit Insurance Corporation (FDIC), kendisine başvuran bankaları denetliyor, değerlendiriyor ve uygun gördüklerini garanti kapsamına alıyor. FDICın üye bankalar üzerindeki denetimi sürekli sürüyor.- FDIC özerk ancak üzerinde federal denetim olan bir kurum. Burada toplanan garanti fonu üye bankalarca sağlanıyor.- Devlete ait mali kurumlar üzerinde de aynı teminat oranı var. Yani, Freddie Mac isimli devlete ait sayılan gayrimenkul kredi kuruluşu bir biçimde çökerse sistem buraya yatırılan fonlara hiçbir garanti vermiyor.- Vadeli ve vadesiz tasarruf mevduatlarının yanında, mevduat sertifikaları da sigorta kapsamında.- Hisse senetlerine, ne çeşit olursa olsun fon yatırımlarına, devlet iç borçlanma senetlerine (DIBS) ve özel sektör tahvillerine yatırılan fonlar garanti kapsamında değil.- Vatandaşların banka kasalarında bulunan kıymetleri de garanti kapsamında değil. Ancak, bunlar için yanma ve hırsızlığa karşı ayrı ve isteğe bağlı bir sigorta var.- Bir aracı kurumda tutulan tahvil ve hisse senetleri de ayrı bir sigorta sistemi ile, 500.000.- dolara kadar sigortalı. Bu sigorta bizim Sermaye Piyasası Kurumunun eşiti sayılan

Yazının Devamı

Yeni tüyolar

8 Temmuz 2004

Bugün tüyolara devam ediyorum: Bir habere piyasanın nasıl reaksiyon verdiği, haberin kendisinden daha önemlidir.Yumurtalarınızı birkaç sepete dağıtın. Ama, her yumurtayı ille de ayrı bir sepete koymak size zarar verir. Fazla dağılmayın.Piyasanın belirli şirketlerinin dağıttıkları kâr payları ortalama olarak belli bir seviyenin altına düşmüşse, hisse senedi almanın zamanı değildir. Hiçbir zaman en yukarıdan satıp en düşükten almayı beklemeyin. Çıkarken alın, fiyatlar belli bir yüksekliğe ulaşınca satın.Unutmayın ki, portföy değiştirme masraflıdır. "Endeks fon"la, bütün piyasayı satın alabilirsiniz. Bu genellikle aracınızın önerdiğinden daha kazançlı olur.Ne düşüş ne de çıkış sonsuz değildir. Fiyatları tahmin tabloları değil, temel kurallar belirler.Borsada "al ve tut" prensibi her zaman galiptir. İstatistikler, zamanında alıp, uzun süre tutup, zamanında çıkanın esas kârı kaptığını gösteriyor.Boğalar da, ayılar da kâr eder; domuzlarsa kurban edilirler. Boğalar piyasanın çıkacağına, ayılar düşeceğine inanırlar. Domuzlar her yöne doğru para harcarlar.Kan gövdeyi götürüyorsa, alma zamanıdır. Yani, krizler en iyi yatırım zamanıdır.İyi şirket demek, ucuz hisse senedi demek

Yazının Devamı

Zimbabveden iyiyiz

2 Temmuz 2004

Ancak, dış ticaret açığı ve cari işlemler açığı en hızlı artan ülke de Türkiye. Son bir yılda 25 ülke arasında bizden başka sadece Hindistanda (16.4 milyar dolar) dış ticaret açığı gerçekleşmiş. Buna karşılık, Rusyada aynı dönemde 65.7 milyar dolar, Brezilyada 28 milyar dolar, Güney Korede 26.5 milyar dolar, Endonezyada 27.9 milyar dolar, Arjantinde 14.4 milyar dolar ve Malezyada 20.4 milyar dolar dış ticaret fazlası var.25 ülke arasında en yüksek faiz oranları % 25.25le bizde. Bizden sonra gelen Brezilyayla aramızda 10 puandan fazla fark var. Paramız hala % 20 - 25 civarında değerli. Son kur yükselmesi, sadece % 15.1lik bir düzelmeye neden oldu. Dolar kuru bir yıl önce 1.435.500 lirayken şimdi 1.494.300 lira.Bu veriler, bizde geç olmayan bir süreç içinde, kurların yeniden yükselişe geçeceğinin habercisi. Yani, harcamaları sıfırlamış, para politikalarıyla piyasada para bırakmamış, böylece enflasyonu düşürmüşüz. Kısacası, kumda oynamışız. Kur fırlayınca, bir aptallık yapılmayacağını da kimse bilmiyor.Bu yazıda asıl bahsetmek istediğim ülke Zimbabve. İşte biz bu ülkeden çok iyiyiz. Bakın, dünyanın en bilgili (!) merkez bankası Başkanı Gideon Gono, Zimbabvede enflasyonla mücadele

Yazının Devamı

Soru önergeleri ve laf olsun cevaplar

31 Mayıs 2004

a) IMFnin BDDKya yazdığı ve bankalara el konulmasını istediği kaç mektup vardır? Bunlar kamuoyuna ne zaman açıklanacaktır?b) Kemal Derviş, Türkiyenin IMFye niyet mektupları dışında gizli taahhütlerde bulunduğunu açıklamıştır. Bu taahhütler nedir? Hangi hükümetler döneminde, kimler tarafından verilmiştir?c) Mektubun bankalara el koyma kararında etkisi ne olmuştur? Etkisi olmuşsa, bu bankaların uğradıkları itibar ve mali kayıp nasıl önlenecektir? Ortaya çıkan kamu zararı, zarara telkiniyle ve baskısıyla sebep olan IMFden nasıl ve ne şekilde talep edilecektir?d) 8 Temmuz 2001 tarihli IMF mektubu, BDDK tarafından IMFye yazılan 6 Temmuz 2001 tarihli mektubun cevabıydı. 6 Temmuz 2001 tarihli mektubun içeriği nedir? Bu mektup, BDDK ile ilgili Meclis Komisyonlarından ve yargı organlarından neden saklanmıştır? Bu mektubun içeriği hakkında kamuoyunu bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz?e) BDDKnın özerkliğini bozan, yabancı baskı ve yönlendirmelerle ekonomiyi şekillendiren ve bankacılık düzenini alt üst eden, başta Kemal Derviş olmak üzere diğer ilgililer hakkında hukuki işlemleri başlatmayı düşünüyor musunuz?***Geçen haftaki yazımla ilgili bu gelişmeler olurken, BDDKnın daha önceki mektup ve

Yazının Devamı

Gizli mektuplar açıklanmalı

27 Mayıs 2004

IMFnin 8 Temmuz 2001 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna yazdığı ve bankalara el konulmasını istediği, aksi takdirde sekizinci gözden geçirmenin tamamlanamayacağını söyleyen mektubu ilk kez bu sütunlarda Milliyet gazetesi tarafından kamuoyuna duyuruldu. Demirbank ve Kentbankın sahiplerine iade edilmesi sürecini başlatan bu belge, Türk ekonomisinde bir dönem neler olup bittiğinin ve ekonomi yönetiminin ne denli yabancılar tarafından kontrol edilir hale geldiğinin en önemli delili. Belgenin bu sütunlarda yayımlanmasının ardından Mecliste "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna Devredilen Bankalar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun Faaliyetlerinin ve Bunlara İlişkin iddiaların Araştırılarak Bankacılık ve Finans Sektörünün Sağlıklı Bir Yapı ve İşleyişe Kavuşturulması Amacıyla Kurulan" Araştırma Komisyonu, 24 Mayıs 2004 günü bu konuda benden bilgi aldı.Konu medyada da büyük yankı uyandırdı. Bazı televizyon kanalları konuyu birinci haber yaparken, bazı gazeteler de birinci sayfalarına taşıdı. Bu haftaki Nokta dergisi de, bu konuda neler düşündüğünü o zamanki Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Dervişe sormuş. Nokta dergisindeki başlık: "IMFnin BDDKya yazdığı

Yazının Devamı

Kredi kartlarından şikayetler büyüyor

24 Mayıs 2004

120.000.000.- liralık eksik ödemem için 16 günlük 23.143.882.- lira faiz aldılar. Bu yıllık % 480 faiz anlamına geliyor. Bize tebliğ edilen aylık faiz % 6.25 idi.(S. Çizmeci)Kredi kartı dolandırıcılıkları o denli arttı ki, ben KARTSMS adı verdiğim ve fikri eser olarak notere onaylattığım bir sistem yarattım. Benimle lütfen ilgilenin.(A. Balcı)Enflasyonun % 10lara gerilediği bir dönemde bankalar kredi kartlarına % 79.5 tan başlayıp % 200e çıkan faizler uyguluyorlar. Faiz oranlarının hangi kriterlere göre belirlendiği meçhul. 2003 yılında bir önceki yıla göre kredi kartıyla yapılan harcamalar % 57, kredi kartı sayısı % 26 arttı. Kredi kartı borcunu ödeyemeyen sayısı da çığ gibi artıyor. Bankaların faiz politikası disipline edilmezse, bir yıl içinde kara listeye giren tüketici sayısı bir milyonu bulabilir. Ne yazık ki, kredi kartları ruleti yeniden dönmeye başladı.(S. Aygün)Kredi kartım çalınınca şunları öğrendim. a) İşyerlerinin kimlik sorma yetkileri yasal olarak yokmuş.b) Bankalar kartınızın arkasını imzalayın diyor. Böylece hırsıza imzamı kopya etme olanağı tanınıyor.c) Limitler bize sorulmadan artırılıyor. Kart çalınınca, bizim dolduramadığımız limitleri hırsız dolduruyor.d)

Yazının Devamı

Müsteşarın söyleyemedikleri

21 Mayıs 2004

Çanakçının sorunlar konusunda ortaya koyduğu tabloyla hemfikiriz. Gerçekten de, kamu açıkları, yüksek kamu borcu, istikrarsızlık, enflasyon, düşük büyüme, düşük sermaye birikimi, düşük insan kalitesi ve mali disiplinin bir türlü sağlanamaması çok ciddi sorunlar olarak karşımızda duruyor.Sorunların çözümünde ise, Çanakçıyla anlaşamadığımız konular var: Programın geçmişten dersler alınarak hazırlandığını söylüyor. Oysa, bugünkü program, bizi 2000 - 2002 yıllarında tarihimizin en derin krizine sürükleyen programla aynı. Farkı "dalgalı kur". Geçmişten alınan ders, "dalgalı kur"u programa monte etmek mi oldu?Ekonomi yönetimi kadrosunda geçmişteki deneyimi bilen tek kişi Merkez Bankası Başkanı. O da ormanı göremiyor, ağaçlarla ilgileniyor.İstikrar en önemli sorun. Ama, hükümet içeride istikrarı bozacak YÖK Yasası gibi çekişmeli konuları gündemde tutuyor. Hükümetin dış politikası, tamamen tasvip etmesem bile, kendi içinde tutarlı. Ancak, bulunduğumuz bölge istikrarsızlığa gebe.Ekonomi hâlâ çok kırılgan. Borsaya yatırım yapan yabancıların geçici olarak portföy boşaltmaları kurun yükselmesine yetti. Kırılganlık, ancak "gerçekçi kur" veya "kur yılanı" sayesinde bir nebze azaltılabilir.Bu

Yazının Devamı