Müsteşarın tespitleri ve önerileri

20 Mayıs 2004

Ekonomimizin sorunları: Ekonomimiz insanı geliştiremiyor.Kişi başına düşen milli gelir büyüyemiyor.Enflasyon yıllar boyu çok yüksek sürdü.Hazinenin borç stoku çok yüksek.Düşük performans ve makroekonomik istikrarsızlık uzun süre ekonominin belirgin özelliği oldu.Mali disiplinden uzaklaşıldı.Tercih edilen büyüme ve gelişme modelinin gereklerine uygun yapısal dönüşüm sağlanamadı.Ekonomi, iç ve dış şoklara karşı dayanıksız hale geldi.Yüksek kamu borcu - faiz kısır döngüsü 90lı yılların temel karakteristiği oldu.Yüksek enflasyon ve düşük büyüme performansı gelir dağılımını bozdu.Kamu açıklarının tasarruflar üzerindeki baskısı yüzünden özel sektörün sermaye birikimine olanak tanınamadı.Kamu açıkları yüzünden insan geliştirmeye yeterli kaynak aktarılamadı.İstikrarsızlık ve belirsizlik yüzünden yabancı yatırımlar düşük düzeyde kaldı. Sorunların çözüm yolları: Bugünkü program yaşanan tecrübelerden çıkarılan dersler esas alınarak hazırlandı.Temel hedef, makroekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürülebilir yüksek büyüme ortamının kalıcı biçimde oluşturulması.Mali disiplin, yapısal reformlar ve dalgalı kur rejimi altında fiyat istikrarına odaklanmış para politikası programın üç temel

Yazının Devamı

Babacan kalıcıysa, diğerleri gidici

17 Mayıs 2004

Gerçekten de, Babacan ekonomiden sorumlu ama işi, ekonomik model yaratmak yerine durumu idare etmek. Ekonomi yönetiminde IMFnin ve bürokratların tercihlerinden başka hiç bir üretim yok. Örneğin, "faiz dışı fazla" konusunda İMFyi ikna etme çabaları "dostlar alışverişte görsün" prensibiyle yürütülüyor. Çünkü, bu konuda alınabilecek bir ödün hem IMF hem de Merkez Bankası politikalarını yumuşatabilir. Babacan bu konuda "borç stoğunun düşmeye devam edebilmesi için nasıl bir faiz dışı fazla rakamı gerekliyse onun yapılacağını" söyledi ve ekledi "tabii, yüksek bir faiz dışı fazlanın devam etmesi gerekiyor". Durum, böylelikle idare edilmiş oluyor. İşte, "yönetim"le "idare"nin farkı. İşte, herkesi çileden çıkaran davranış biçimi. İşte, "takiyye".AK Parti, şimdiye kadar bir ekonomik model yaratamadı. Ne seçimlerde ekonomi konusunda verdiği sözleri tutabildi ne de IMFin dikte ettiği politikalardan IMFi ikna ederek bile yumuşama sağlayabildi. Öyle ki, karar veremeyen ve verilen kararın da sorumlusu bulunamadığı için güven sağlayamayan bir koalisyon hükümeti olmaması dışında "ekonomik ortam"da hiç bir değişiklik yok. Güven, tamamen "tek başına hükümet" olma durumu sayesinde, geçici olarak

Yazının Devamı

Merkez Bankası ne sundu?

13 Mayıs 2004

İşte, sunumla ilgili birkaç tespit: Sunumda, enflasyonla mücadelede dönüm noktaları olarak Mayıs 2001de Merkez Bankası Kanununda yapılan değişiklikler ve Kasım 2001den itibaren kamuya kredi açılmaması gösterilmiş. İki görüş de yanlış. Kanunda yapılan değişiklikler bankayı eskisinden iyi yere taşımadı. Banka yasadan önce daha özerkti. Sunumdaki grafikten de anlaşılacağı üzere kamuya kredi açılmaması her şeyi çözmüyor. Zamanında ölçülü bir kredi açmak, sonradan keseyi boşaltmayı önleyebiliyor. Bunun en iyi örneğini 2001 krizi sırasında yaşadık.MBnin grafikleri TLnin % 50nin üzerinde değer kazandığını gösteriyor. Kendi grafikleri, dolar kurunun 1.950.000.- TL olması gerektiğini söylüyor. MB hala değerli paranın enflasyona etkisi olmadığını savunuyor. Yanılıyor. MB geçmişte de bir kez kurun bugünkü değere geldiğini söylüyor. Doğru. Ama, ondan sonra da 2001 krizi çıktı.Kontrol edilmesi gereken en önemli büyüklüğün "faiz dışı fazla" olduğu söyleniyor. Denilene göre, yüksek faiz dışı fazla olgusu sürdürüldükçe, kamu borcunun sürdürülebilirliği kolaylaşıyor ve borçlar azalıyor. Yani, aslında programın bütün yükü "faiz dışı fazla"yı sağlamakla mükellef Maliye Bakanlığında. Kısacası, tokmak

Yazının Devamı

Ne yapılmalı?

12 Mayıs 2004

Yaklaşık üç ay önce uyarıp, 23 Nisan günü ne demiştik, ne oldu? Ne dedik Ne olduDöviz fiyatları yükselecek YükseldiDolar euroya karşı güçlenecek GüçlendiFED faizleri artıracak BeklemedeFED yavaş geçiş yapacak YapıyorABDde faizler artış eğilimine girecek GirdiYabancılar dövize dönecek DöndülerAltın fiyatları dolara karşı düşecek DüştüİMKB endeksi düşecek DüştüEnflasyonda düşüş eğilimi duracak DurduEnflasyonda biraz yükselme olacak Olduİthal malları pahalılaşacak Pahalılaşıyorİhracatçı rahatlayacak Rahatlıyor Ne dedik Ne yapıldıTCMB döviz alım ihalelerini kaldırsın KaldırdıDöviz yavaş yavaş artırılmalı TCMB gerekeni yapıyorFaizlerin aşırı artışına izin verilmemeli Maalesef verildiGerekirse, IMF hedefleri revize edilmeli Yapılmadı Ne yapılması lazım dedik, ne yapıldı? TCMB yürüttüğü yerinde döviz politikasına devam etmeli.Dolar fiyatının pariteye göre 1.650.000 - 1.700.000 TLye kadar yavaş yavaş yükselmesine izin verilmeli.TCMB likidite artışından korkmamalı, Açık Piyasa ve Para Piyasasında bankalardan aldığı borçları azaltmalı.TCMB bankaların Açık Piyasa ve Para Piyasası limitlerini artırmalı; TCMB nezdindeki munzam karşılıklar ve disponibiliteyi teminat kabul edip, bankalara

Yazının Devamı

IMFnin derdi

7 Mayıs 2004

2001 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Joseph Stiglitz de geçen hafta İstanbulda verdiği konferans sonrası katıldığı yemekte aynı konuya değindi. Stiglitz "IMFnin yazdığı reçetelerde güttüğü temel hedef, yabancı kreditörlerin paralarını aksamadan geri almasıdır" diyor. Gerçekten de, aksi takdirde "sistemik risk" oluşur diyerek, IMF bu konuda çok Israr ediyor. Stiglitz, Enflasyon mücadelesi sırasında yatırımların kesilmesine taraftar değil.Devlet piyasaların en iyi biçimde işlemesi için gerekirse müdahale etmelidir. "Görünmeyen el" bazen "hiç olmayan el" olabilir diyor.Toplumun sistemle uyumunun ve piyasaların iyi çalıştırılmasının, verimlilik ilkesinden bile önemli olduğunu vurguluyor.Gelişmekte olan bir ekonomide işsizlik probleminin, enflasyondan daha önemli olduğunu söylüyor.Gelişmekte olan ekonomilerde aşırı değer kazanmış ulusal paranın en büyük tehlike olduğunu savunuyor.Ulusal bankaları korumanın ülke ekonomisi ve ulusal sermaye birikimi için ne denli önemli olduğunun altını çiziyor. Stiglitzin uyarıları bizim için çok önemli. Stiglitz aslında bize teori ile pratik arasındaki farkı anlattı. Çünkü, söyledikleri teoriye pek uymasa da gerçek hayatta yaşanıyor. Ülkemizde şimdiki

Yazının Devamı

Ya aykırı görüşleri doğruysa

6 Mayıs 2004

Stiglitzin aykırı görüşlerinden bazıları şunlar: Birleşmiş Milletler, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların üzerinde, bunların hisselerini kontrol eden G - 7 ülkelerinin önemli etkileri, politika yönlendirmeleri var.stelik, IMFde veto hakkı olan tek ülke ABDdir. Bu açıdan bakılırsa, G - 7 ülkelerinden değil, G - 1 ülkesinden bahsetmek yanıltıcı olmaz.Küreselleşme, önceleri Amerika benzeri zenginliğe ulaşmak gibi algılanırken, şimdi dünyadaki dengeleri bozacak gibi görünüyor.Tam, kapitalizmin günümüzdeki sürükleyici gücünün "verimlilik" olduğu belirlenmişken, toplumun sistemle uyumunun ve bir ülkedeki piyasaların iyi çalışmasının bundan daha önemli olduğu anlaşıldı.Gelişmiş ülkelerde, sosyal sigorta sistemini özelleştirmek gerekli değil. Gelişmekte olan ülkelerde ise zaten olanaksız.İşsizlik problemi, her ülke için enflasyondan daha önemlidir. Birçok merkez bankası bu konuda tercih hatası yapar.Yalnız hükümetlerde değil, IMFde de şeffaflık yoktur. Kararlardan kimsenin önceden haberi olmaz. Kararlar alındıktan sonra internet sayfasından öğrenilir. Bazıları için bu şeffaflık yeterlidir.Ekonomik dalgalanmalardan arınmış cari açık, mevcut cari açık rakamından daha

Yazının Devamı

Bankaları iade sürecine sokan belge

3 Mayıs 2004

Mahkemeye sunulan bilgiler arasında yer alan ve "gizli" olması gereken bu belgenin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan (BDDK) nasıl sızdığı bilinemiyor. Belge, bankalara el konulması için IMFnin baskı yaptığını, sekizinci gözden geçirmenin tamamlanabilmesinin bir koşulu olarak üç bankaya el konulması konusunda ısrar edildiğini gösteriyor.Başta Engin Akçakoca olmak üzere o zamanki BDDK yöneticilerinin baskılar karşısında daha fazla direnemedikleri anlaşılıyor. Zaten, Akçakoca da 11.7.2001 tarihli gazetelerde yer alan bir demecinde "el konulan bankalar için 3 - 4 hafta daha beklemek istediklerini ancak IMFnin buna karşı çıktığını" söylemişti.IMFnin baskıları karşısında BDDKyı yalnız bırakan ya da belki de bu mektubu yazmasını IMFden isteyen zamanın ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş bu işte baş sorumlu. Bir ülke ekonomisinin IMFye tam anlamıyla teslimini kabul eden, başta zamanın Başbakanı Ecevit ve koalisyon ortakları da (bu mektubu görmemiş olduklarını söyleyecek olsalar bile) sorumlu.IMFnin BDDKya ve doğrudan Akçakocanın dikkatine yazdığı mektup 8 Temmuz 2001 tarihli. Deputy Director, Carl - Johan Lindgren tarafından imzalanmış ve bir örneği zamanın Hazine

Yazının Devamı

Bankalar Birliği ne istiyor?

29 Nisan 2004

Bankalar Birliği en önemli olarak şunları istiyor:a) Bankalar, özel finans kurumları ve bunların dışındaki finansal kurumlarla ilgili düzenlemeler ve denetim esasları da bu kanun çatısı altında yer alsın.b) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve yeni oluşturulacak Özel Finans Kurumları Güvence Fonu (ÖFKGF) bu yasa kapsamında ele alınsın.c) Ödenmiş sermaye hesaplanırken, zararın yedek akçelerle karşılanmayan kısmı düşülmesin. Bu ihtiyacı gidermek için "ana sermaye" ve "katkı sermaye" adlarıyla yeni sermaye hesaplanış biçimleri getirilsin.d) "Dolaylı pay sahipliği" sahiplik tüzel kişilerden gerçek kişilere indirgeninceye kadar detaylı biçimde belirlensin.e) Sisteme yeni girecek kuruluşlar (yabancılar dahil) giriş için gerekli asgari sermayenin % 10u kadar bir tutarı peşin olarak TMSF veya ÖFKGFye yatırsın.f) Yönetim kurulu üyelerinin (BDDK taslağında önerilen) haksız mal edinmediğini ispat etme yükümlükleri olmasın.g) Ana sözleşme değişiklikleriyle ilgili başvurulara BDDKca 15 gün içinde cevap verilmemesi kabul anlamına gelsin.h) Birleşme, devir ve bölünmeler için izni takiben 3 ay değil, 6 ay süre verilsin.i) Mevduat kabul etmeyen bankaların (örneğin, yatırım bankaları)

Yazının Devamı