Başarı çemberi

14 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
J. Canfield, M. V. Hansen ve L. Hewitt iş hayatındaki tecrübelerini Odaklanmanın Gücü (The Power of Focus) isimli kitapta topladılar. Kitap o denli başarı sağladı ki, Amerika'da "en çok satan" kitaplar arasına girmekle kalmadı, bu kitap sayesinde başarı sağladıklarını söyleyen yüzlerce kişi ortaya çıktı.
Kitap aşama aşama okurlarına başarının sırlarını veriyor. Kitabın yazarlarına göre, bu kitabı okuduktan sonra başarılı olmamak olanaksız.
Kitabın temel temasını oluşturan "başarı çemberi" aşağıdaki adımlarla elde ediliyor:

Yazının Devamı

Büyük sırlar

13 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
En Büyük Sırlar (Biggest Secrets) Kitabı Wiliam Poundstone'un bu konuda kaleme aldığı ikinci kitap. Kitapta her konuda açıklanmamış çok çeşitli sırlar yer alıyor. Bu yazıda yer alan açıklamaların hepsi bu kitapta var. Bu nedenle, okuyacağınız yazı hiçbir sırrı barındırmıyor. Sadece, ilginç bulduğum bazı konuları sizinle paylaşmak istedim. Bakalım siz de bu konuları ilginç bulacak mısınız?
Coca - Cola'da kokain var mı? 1903'e kadar "coca" denilen madde önemli ölçüde kokain ihtiva ediyordu. Bu yıllarda Coca - Cola'nın içinde, yaklaşık 2.6 miligram kokain olduğu tespit edilmişti. Sonra bu oran azaldı. 1909'da yapılan ölçümlerde de Coca - Cola'da hala ölçülebilecek ölçüde kokain olduğu belirlendi. İmalatında coca yapraklarından faydalanıldığı için, bugün bile Coca - Cola'nın içinde çok çok az da olsa kokain olduğu; ancak içeceğin kokainden arındırılması için önemli yatırımlar yapıldığı ve sonunda % 99.99999999 oranında arınmanın sağlandığı kabul ediliyor.
Kredi kartlarındaki imza silinip, değiştirilebilir mi? Evet. Ancak, günümüzdeki birçok kredi kartında imza silindiği takdirde imza bölümünde "geçersiz (void)" ibaresinin belirdiğini görüyoruz. Bu görüntü,

Yazının Devamı

İmar Bankası mudilerinin anlatamadığı

11 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Bugünlerde İmar Bankası mudileri şoku yaşanıyor. Bırakın, bankadan Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) alanların uğradıkları haksızlıkları, mevduatlar bile ödenemedi. Oysa, bundan önceki el koymalarda böyle sıkıntılar yaşanmamıştı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) bankalara el koyma biçimleri çeşitli. Sorunların çeşitliliği ve öncekilerden farkı da bundan kaynaklanıyor. Oysa, teoride, kişiler hangi banka ile çalışırsa çalışsın aynı sonuçları elde etmeleri gerekiyor.
BDDK'nın bankalara el koyma biçimleri şöyle:
a) Bankaları devralmadan, yönetimlerini kontrol etme,
b) Bankaları devralma ve sahiplerinin de yasalara aykırı işlem yaptıklarını saptama,

Yazının Devamı

Sorular

7 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Dünkü yazımda, Merkez Bankası'nın neden "Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri sırasındaki likidite ve döviz yönetimi" konusunda bir savunma yapmak durumunda kaldığını anlatmıştım.
Kasım 2000 krizi başlangıcında, zamanın Hazine müsteşarıyla görüştüğümde bana "Piyasaya para vermek, IMF ile köprüleri atmaktır. Yapamayız" demişti. Önlemler konusunda bildiklerimi aktarmak için aradığım Merkez Bankası başkanı da aynı fikirdeydi. Sonunda, yetersiz likidite krizi tetikledi.
İstifasından yaklaşık iki yıl sonra karşılaştığım o zamanki Merkez Bankası başkanı hala "Piyasaya likidite vermek hatalı olurdu. Çünkü, verilen likidite doğrudan döviz alımına gidiyordu. Şimdi olsa, yine aynı biçimde davranırdım" diyebiliyordu. Oysa, yeterli likidite verilseydi, kriz hiç başlamayacaktı. O zamanlar piyasa bir kriz istemiyordu. Bugün istemediği gibi. Ama, kriz çıkmadı; sanki çıkartıldı.
Alınması gereken önlemleri yazılı olarak o zamanki başbakan yardımcısına ve Başbakanlık müsteşarına da bildirdiğim halde, gerekli önlemler alınamadı. Aslında, her ikisi de ellerinden geleni yaptılar. Ama, o dönemde, bürokratlar siyasetçilerden güçlüydü.
Böyle kısa bir yazıda, 25 sayfalık

Yazının Devamı

Merkez Bankası neyi savunuyor?

6 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Merkez Bankası Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri sırasındaki likidite ve döviz yönetimi konusunda bir bilgi notu yayımladı. Merkez Bankası, bu açıklamanın, son günlerde basında çıkan bu krizlerle ilgili yanlış ve eksik değerlendirmeleri önlemeye yönelik olduğunu söylüyor.
Açıklamanın içeriğine geçmeden önce, Merkez Bankası'nın bu savunmaya neden gerek gördüğünü anlamak lazım.
Neden şimdiki Merkez Bankası yönetimi;
a) Kriz nedeniyle başkanı istifa eden o zamanki yönetimi savunuyor?
b) Tarihimizin en büyük krizini savunma ihtiyacı duyuyor?

Yazının Devamı

IMF'ye ne sözler verdik?

4 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
IMF'ye olan borçlarımızın ertelenmesi, yeni tranşın serbest bırakılması ve en önemlisi IMF'yle olan ilişkinin sürdürülmesi hükümet adına beklendiğinden başarılı oldu. Çünkü, daha önce verilen sözlerden bir bölümü tutulamamış; bazı mutlaka gerçekleştirilmesi gereken yapısal "performans kriterleri" ve diğer kriterler gerçekleştirilememişti. Özellikle "performans kriterleri"nin gerçekleştirilememiş olması, ilişkilerin ya bitmesi ya da askıya alınması sonucunu getirebilirdi. Şimdi varılan nokta, hükümetin IMF'ye kendisini anlatmaya başladığını gösteriyor. Bu da, olumlu bir gelişme.
Öte yandan, hükümetin ödevini tam olarak yapamamasına rağmen, Merkez Bankası'nın tüm parasal "performans kriterleri"ni tutturması da ilişkilerin olumlu gelişmesinde rol oynadı. Ayrıca, büyümenin başladığı, enflasyonun düşme eğilimine girdiği, faizlerin düştüğü ve siyasi istikrarın nispeten sağlandığı bir dönemde, IMF Türkiye'yi bırakmak istemedi.
25 Temmuz 2003 tarihli yeni niyet mektubunda, şu özellikler dikkati çekiyor:
a) Mektuba göre, ekonomideki olumlu sonuçlar iki biçimde kendisini gösteriyor. Bunlardan birisi, faizlerin 15 puan düşmüş olması. Diğeri ise, Türk lirasının

Yazının Devamı

Merkez Bankası rezerv yönetimi

31 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>
Merkez Bankası "Döviz Rezervlerinin Yönetim İlkeleri"ni yayımladı. Merkez Bankası'nın bu açıklaması şeffaflık ve hesap verebilirlik adına çok yerinde bir yaklaşım. Öte yandan, Dresdner Bank ile 1976 yılında yapılmış olan "kapitülasyon anlaşması"nın nihayet sona erdirilmiş olması da Merkez Bankası'nın alkışlanacak bir başarısı.
Açıklanan "Döviz Rezervi Yönetim İlkeleri" ise, klasik prensiplere dayandırılmış. Yıllardan beri uygulanan prensipler bir kez daha kamuoyuna hatırlatılıp, bu suretle Merkez Bankası üzerinde olası baskıların giderilmesi amaçlanıyor. Genel anlamda bakıldığında, uygulanan ilke ve prensiplerin, yaratıcılıktan uzak ve ülke gerçeklerinden çok yabancıların istediği biçimde şekillendirilmiş olduğu anlaşılıyor.
Merkez Bankası döviz rezervlerini yönetirken sırasıyla güvenli yatırım, likidite ve getiri önceliklerine bakıyor. Yani:

Yazının Devamı

Sizden daha güçlüler oldukça

30 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>
"Sizden daha güçlüler olmadıkça, sizin gücünüzün önemi yoktur. Karşılaştıracak birisi olmadıkça, sahip olduğunuz servetin de bir önemi olmadığı gibi." Bu sözleri "Power - Money - Fame (Güç - Para - Şöhret)" isimli kitabın yazarı Gretchen C. Rubin söylüyor. Aslında söyledikleri, kapitalizmin bir özeti.
Rubin, kitabında insanların güç kazanmak ve güçlü görünmek için hangi yollara başvurduklarını açıklıyor. Rubin'in değindiği metotlardan bazıları şöyle:

Yazının Devamı