Doğru olan nedir?

17 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>     Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) İmar Bankası'na el koyduğu 4 Temmuz tarihinden beri görülmemiş boyutta suçlamalarla karşılaştı. Doğrularla yanlışlar birbirine karışmak üzere. Bu nedenle, aşağıdaki gerçeklerle yüzleşmenin faydası var:
     a) BDDK bankaya el koyduğundan beri, sorumluluğunun gerektirdiği açıklamaları yapmış, banka mağdurlarının sorunlarını dinlemek ve cevaplamak üzere bir de "kriz masası" oluşturmuştur.
     b) BDDK'nın yaptığı her açıklama hukuksal olarak kendisini bağlamaktadır. Bu nedenle, alınan her tedbir yerinde olmalı ve her açıklama ileride sorumluluk getireceği düşünülerek yapılmalıdır. Bu açıdan bakılırsa, BDDK olabildiğince açık ve detaylı açıklamalar yapmıştır. Bu açıklamalar devam etmelidir.
     c) BDDK batan bankaların borçlarını ödemek için kurulmuş bir kurum değildir. Daha önce Merkez Bankası tarafından yönetilen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Fon) şimdi BDDK tarafından yönetilmektedir. Fon'un kaynağı bankalardan kesilen paralardan oluşur. Fon, kanunen sadece bankalardaki mevduatı sigorta etmektedir. Bunun dışında bir

Yazının Devamı

BDDK'dan şikâyet var

16 Temmuz 2003

Şikayetler ve öneriler şu ana başlıklarda toplanabilir: Hazine bonosu ve devlet tahvili alan kişilere, bir bankanın batması halinde, bankanın sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeniyle, yatırdıkları parayı geri alamayabileceklerine dair, şimdiye kadar bir bilgi verilmiş midir? Uygulamada, aldığı menkul kıymet fiziki olarak yatırımcıya teslim edilmemektedir. Edilse bile, yatırımcı bu menkul kıymeti saklaması için tekrar bankaya iade etmektedir. Bu işlemlerin garantisi yoksa, Hazine bundan sonra vatandaşına nasıl bono, tahvil satabilir?Ben bankaya para yatırıyorsam, bunun nerelerde kullanıldığının denetlenmesi BDDK'ya ait değil midir? Bu durumda, Uzanlar parayı kendileri için kullanmışlarsa, asıl sorumlu BDDK olmuyor mu?Benim yatırdığım parayı İmar Bankası kayıtlarına geçirmemişse, bundan ben sorumlu değilim. Kayıt bulunamazsa, vatandaşın banka cüzdanları mevduatın ispatı olmalıdır.Bundan önce batan bankalardaki mevduatlar vatandaşa ödendi. BDDK'nın İmar Bankası için yaptığı açıklamada ise, sanki bu paralar ödenmeyecekmiş gibi gösteriliyor. Yatırımcı devlete güvenerek paralarını bankalarda tutmaktadır. BDDK bağcıya kızıp, bağı yakmaya kalkmıştır. BDDK bu tutumuyla bir "BDDK krizi"

Yazının Devamı

BDDK'dan şikâyet var

16 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>     Pazartesi günkü "BDDK'nın Yerinde Açıklaması" başlıklı yazım için çok sayıda "e - mail" aldım. Hemen hemen hepsi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nu (BDDK) kınayan ve BDDK'yı "kurumlaşmış" bulduğum için bana serzenişte bulunan mektuplardı.
     Şikayetler ve öneriler şu ana başlıklarda toplanabilir:
•  Hazine bonosu ve devlet tahvili alan kişilere, bir bankanın batması halinde, bankanın sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeniyle, yatırdıkları parayı geri alamayabileceklerine dair, şimdiye kadar bir bilgi verilmiş midir?
•  Uygulamada, aldığı menkul kıymet fiziki olarak yatırımcıya teslim edilmemektedir. Edilse bile, yatırımcı bu menkul kıymeti saklaması için tekrar bankaya iade etmektedir. Bu işlemlerin garantisi yoksa, Hazine bundan sonra vatandaşına nasıl bono, tahvil satabilir?
•  Ben bankaya para yatırıyorsam, bunun nerelerde kullanıldığının denetlenmesi BDDK'ya ait değil midir? Bu durumda, Uzanlar parayı kendileri için kullanmışlarsa, asıl sorumlu BDDK olmuyor mu?
•  Benim yatırdığım parayı İmar Bankası kayıtlarına geçirmemişse, bundan ben sorumlu

Yazının Devamı

BBDK'nın yerinde açıklaması

14 Temmuz 2003

Neden bankalara güvencesi olmayan hesap açtırılıyor?Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurma hakkımız var mı?Yüksek Hakimler Kurulu'na başvursak sonuç alabilir miyiz?Paralar yurtdışına yatırıldı ise, nereye gittiği belli değil mi?Mevduatı ödeyip, alınan Hazine bonolarının karşılığını ödememek ayrımcılık değil midir? Bu durum Anayasamızla nasıl bağdaşır? İmar Bankası ile ilgili yüzden fazla e - mail aldım. Bu bankada parası bulunanlar veya bu banka aracılığı ile tahvil alımı gibi işlem yapmış olanlar, ne olacaklarının merakı içindeler. Bazı insanlar kendilerini öyle çaresiz görüyorlar ki... Neyse ki, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) geçen hafta yaptığı bir açıklama ile soruların büyük bölümüne açıklık getirdi. BDDK diyor ki: Türk lirası, döviz ve altın hesapları tasarruf amaçlı olmak kaydıyla güvence kapsamındadır ve bunların tamamı sahiplerine ödenecektir.Ödemeler kayıtlar tahkik edildikten sonra peşin yapılacaktır. Hesap cüzdanları ile banka kayıtları arasında farklılık olmamalıdır; varsa, prensip olarak banka kayıtları esas alınır.Bankanın fona devir tarihinden sonra hesaplara faiz ödenmeyecektir. Fona devir tarihinden sonraki faizler iflas masasından

Yazının Devamı

BBDK'nın yerinde açıklaması

14 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>     İmar Bankası ile ilgili yüzden fazla e - mail aldım. Bu bankada parası bulunanlar veya bu banka aracılığı ile tahvil alımı gibi işlem yapmış olanlar, ne olacaklarının merakı içindeler. Bazı insanlar kendilerini öyle çaresiz görüyorlar ki...
•  Neden bankalara güvencesi olmayan hesap açtırılıyor?
•  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurma hakkımız var mı?
•  Yüksek Hakimler Kurulu'na başvursak sonuç alabilir miyiz?
•  Paralar yurtdışına yatırıldı ise, nereye gittiği belli değil mi?
•  Mevduatı ödeyip, alınan Hazine bonolarının karşılığını ödememek ayrımcılık değil midir? Bu durum Anayasamızla nasıl bağdaşır?

Yazının Devamı

Amerikalıların gözüyle Irak politikası

10 Temmuz 2003

a) 1945'te Amerika sömürenleri değil, sömürülenleri korumak için Almanya ve Japonya'da idi.b) 1945 sonrasında Almanya ve Japonya'nın tüm komşuları Amerika'nın bu ülkelerde demokrasiyi kurmak ve barışı getirmek için bulunduğunu biliyorlardı.c) Irak'ta ise, tersi durumlar söz konusu. Örneğin, Türkiye, Amerikalıların otonom bir Kürt devleti kurdurma isteğinden endişe duyuyor.d) Körfez ülkeleri Saddam'ı kendilerini İran'dan koruyan bir güç olarak görüyorlardı. Şimdi ise, Amerika'yı kendileri için tehdit olarak görmeye başladılar.e) Zaman içinde, dikkatli davranılmazsa Amerika'nın Irak'taki varlığı bir karşı tepkiye yol açabilir.Foreign Affairs dergisinin Temmuz - Ağustos 2003 sayısında Amerika'nın Irak politikası değerlendirip, İkinci Dünya Savaşı sonrasıyla karşılaştıran Joseph S. Nye. Jr. da Irak'ta savaş sonrası olası 3 senaryo üzerinde duruyor:a) 1945'te Almanya ve Japonya'da olduğu gibi, kardeş demokratik düzenlerin oluşması olasılığı. Ancak, bu olasılık homojen etnik bir yapı bulunmayan ve Amerikan güçlerine karşı terörist saldırı düzenleyen güçlerin bulunduğu Irak'ta zor görünüyor.b) Reagan'ın Lübnan'da Clinton'ın Somali'de karşılaştığı gibi altıncı ay sonunda Amerikalıların

Yazının Devamı

Amerikalıların gözüyle Irak politikası

10 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>     New York Times, Amerika'nın Irak'taki durumunu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japonya ve Almanya'da yürüttüğü ısrarlı politikaya benzetiyor. Douglas Porch, Bush yönetimine yakınlığı ile bilinen The National Interest dergisinin son sayısında Amerika'nın Irak politikasını bu yönden değerlendirirken, 1945 ile bugün arasındaki şu farklılıklara değiniyor:
     a) 1945'te Amerika sömürenleri değil, sömürülenleri korumak için Almanya ve Japonya'da idi.
     b) 1945 sonrasında Almanya ve Japonya'nın tüm komşuları Amerika'nın bu ülkelerde demokrasiyi kurmak ve barışı getirmek için bulunduğunu biliyorlardı.
     c) Irak'ta ise, tersi durumlar söz konusu. Örneğin, Türkiye, Amerikalıların otonom bir Kürt devleti kurdurma isteğinden endişe duyuyor.
     d) Körfez ülkeleri Saddam'ı kendilerini İran'dan koruyan bir güç olarak görüyorlardı. Şimdi ise, Amerika'yı kendileri için tehdit olarak görmeye başladılar.
     e) Zaman içinde, dikkatli davranılmazsa Amerika'nın Irak'taki varlığı bir karşı tepkiye yol açabilir.

Yazının Devamı

Oyun biçimleri farklıydı

9 Temmuz 2003

Geçmişte Uzanlar'ın isteklerini bilerek veya bilmeyerek yapmayan bürokrat ve siyasiler televizyonlarının haber bültenlerinde veya diğer programlarında yavaş yavaş yürütülerek, suçlu gibi gösterilirdi. O zamanlar RTÜK veya Rekabet Kurulu gibi kurumlar da yoktu. Hiçbir yere şikayet edilemezdi. Bir keresinde, bankaları orta boy bankaların katıldığı toplantıya çağrılmadı diye, beni de yavaş yavaş yürütmüşlerdi.Merkez Bankası müfettişleri zaman zaman bankaları denetlerler ve rapor düzenlerlerdi. Çünkü, o zamanlar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Merkez Bankası tarafından yönetilirdi. Bir banka için ciddi bir karar alınacağında (örneğin, iflası isteneceğinde) Merkez Bankası'nın da yazılı görüşü alınır, Hazine bu görüşle birlikte Bakanlar Kurulu'na başvururdu.Bankaların temel denetim organı, Hazine'ye bağlı Bankalar Yeminli Murakıplığı olduğu halde, Merkez Bankası'nın her banka hakkında yazılı resmi görüşleri her dönemde Hazine'ye bildirilmiştir. Bu bildirimler piyasaların yakından izlenmesi ve Merkez Bankası müfettişlerinin denetimleri sayesinde yapılabilirdi. Nitekim, Merkez Bankası her dönemde durumu bozulmakta olan bütün bankaları hiç gecikmeden Hazine'ye bildirebilmiştir.1995

Yazının Devamı