<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Trafik, ülkemizin bir türlü başa çıkılamayan sorunu. Her gelen yeni yönetim, bu konuda bir reform yasası hazırlar. Yasalar Meclis'e gelince güç odaklarının baskıları yoğunlaşır ve en can alıcı hükümler metinden çıkarılarak, "reform" yapılır. Oysa zaten, yasa taslağının adı "reform yasası"dır ama yapılması gereken hiçbir şey yasada yoktur.
İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı yeni "trafik reform yasası" da öncekilerden farklı değil. Ama, öyle sunuluyor ki, okuyan bu yasadan sonra trafik sorununun kalmayacağını sanır. Yeni yasa ne mi getiriyor?
Sürücü belgelerinin sınıfları Avrupa Birliği standartlarına uydurulacak.
Herkese yeni sürücü belgesi verilecek.
Sürücü belgesi almadan önce 2 yıllık deneme süresi uygulanacak.
Yeni sürücü belgelerinde vatandaşlık numarası da yer alacak.
Bunlar bizim zenginlerimiz. Dünya zenginleri ise, çok daha kaprisli. Gretchen C. Rubinin "Power, Money, Fame" isimli kitabının bir bölümünde dünya zenginlerinin bir zamanlar ve şimdi "zenginlik ve statü sembolü" olsun diye neler yaptıkları anlatılıyor.Bakın bir zamanlar yapılanlar arasında arasında neler var: Windsor Dükü, balayı için Avusturyaya giderken, 186sı sandık olmak üzere 266 bavul götürmüş. Onu her yere 156 bavul, 4 çocuk, 1 kahya, 3 sekreter, 1 kuaför, 1 hasta bakıcı, 4 köpek ve 2 kedi ile giden Liz Taylor takip ediyor.Dolar milyarderi Wayne Huizenga evinin arka bahçesine 18 delikli bir golf sahası yaptırmış. Golf sahasının 5500 metrekarelik bir tesisi ve 46 golf arabası varmış. Huizenga, soranlara sevmediği kişilerle golf oynamamak için bu yatırımı yaptığını söylermiş.Jacqueline Kennedy yalnız her sabah değil, her öğle uykusundan sonra da yatak çarşaflarının değiştirilmesini istermiş.Christina Onassis Diyet Colanın henüz Fransaya gelmediği günlerde, her hafta uçağını New Yorka gönderip 100 şişe Cola Cola getirtirmiş. Kolaların bayatlayacağını düşünerek, bir seferinde 100 şişeden fazla getirilmesine izin vermezmiş.Kral Edward VIInin en büyük zevki, özel yatında golf
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Türkiye'de bazı kişiler biliyorum, kendilerine altın kaplama yüzme havuzu yaptırmışlar. Evinin içinde, bizim dışarıda gördüklerimizden kat kat daha lüks 30 - 40 kişilik sinema salonu olanlar var. Yalıda oturan birisi, denizin içine Boğaz'ın maviliklerine bakan geniş penceresi bulunan bir sauna yaptırmış. Zenginlerimiz arasında, yüzlerce kürkünü korumak için geniş "kürk kasası" yaptıranlar var.
Bunlar bizim zenginlerimiz. Dünya zenginleri ise, çok daha kaprisli. Gretchen C. Rubin'in "Power, Money, Fame" isimli kitabının bir bölümünde dünya zenginlerinin bir zamanlar ve şimdi "zenginlik ve statü sembolü" olsun diye neler yaptıkları anlatılıyor.
Bakın bir zamanlar yapılanlar arasında arasında neler var:
İmar Bankasına el konulduktan sonraki 3 gün içinde mevduat hesabınızda bulunan para ödenirdi.İmar Bankası içinde hesap kargaşalığı olsa bile, sizin sunacağınız belgeler esas alınarak ödeme yapılır; size güvenilirdi.Hesaplardaki paralar en çok 100.000.- dolara kadar garanti kapsamında sayılırdı. Ama, siz bunu bildiğiniz için paranızın varsa bundan fazla olan bölümünü diğer bankalara bölüştürmüş ya da ailenizin diğer fertleri adına yatırmış olurdunuz ve böylece paranızın tümü koruma altında olurdu.İmar Bankasına el konulduğu güne kadar olan paranızı, o güne kadarki birikmiş faizi ile birlikte alırdınız. Beş bankanın ortalama faizi filan esas alınmazdı.Hazine bononuzu ihalelere katılıp doğrudan aldığınız veya bunlara yatırım yapan fonları tercih ettiğiniz için İmar Bankasının batmasıyla Hazine bonosu alımı arasında bir bağlantı olmazdı. Hazine bonolarınız bankada saklanmaz; bilgisayar kaydı üzerinden işlem yapılır; kayıtları her an internetten izleyebilirdiniz.Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu paranızı 3 gün içinde ödemekle kalmaz; adınıza bir bankada bundan sonra ödemelerinizi yapacağınız ve size gönderilmiş olan paraları tahsil edebileceğiniz bir hesap da açardı.Takasbank gibi,
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nde yaşasaydınız:
a) Bir mevduat hesabına yatırılmış değilse,b) Bankanız mevduat garantisi veren bir kuruluşa üye değilse,c) Bankanızın üye olduğu mevduata garanti vermiş olan kuruluş iflas etmişse,paranızı alamaz ve iflas masasının kurulmasını ve size pay vermenizi beklerdiniz. Ancak, iflas masası çabuk sonuçlanır ve devlete öncelik verilmezdi.Yukarıdaki durumlar mevcut olmasa bile, mevduat garantisi sayesinde, paranızın sadece 100.000.- dolara kadar olan bölümünü alabilir ve bu tutar hükümet kararı ile bankaya göre artırılamazdı.Paranızın faiz dahil üst tutarı, bankaya el konulduğu gün dondurulurdu. Paranızı almak için, orada da banka hesaplarına girilip incelenmesi gerekirdi. Ancak, banka her an denetlendiği için, Bankacılık üst Kurulu (BDDK) benzeri kuruluşa hesapların devri beklenmez; bankanın açıktan mevduat toplamış olması gibi durumlar veya devlet iç borçlanma senetleri ile ilgili alımların kaybı hiçbir zaman söz konusu olmazdı.İmar Bankasına para yatırmış olanlar da, bankanın eski sahipleri de büyük gürültü çıkarıyorlar. Sanki, gürültü büyük oldukça, BDDKyı suçlamalar arttırıldıkça ödenecek paralar veya verilecek haklar artacakmış gibi. Oysa, bu nedenle haklı ile haksız daha da karışıyor.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Bir ABD vatandaşı olsaydınız ve paranızın bulunduğu bankaya el konulsaydı veya banka iflas etseydi, paranız:
a) Bir mevduat hesabına yatırılmış değilse,
b) Bankanız mevduat garantisi veren bir kuruluşa üye değilse,
c) Bankanızın üye olduğu mevduata garanti vermiş olan kuruluş iflas etmişse,
paranızı alamaz ve iflas masasının kurulmasını ve size pay vermenizi beklerdiniz. Ancak, iflas masası çabuk sonuçlanır ve devlete öncelik verilmezdi.
a) BDDK bankaya el koyduğundan beri, sorumluluğunun gerektirdiği açıklamaları yapmış, banka mağdurlarının sorunlarını dinlemek ve cevaplamak üzere bir de "kriz masası" oluşturmuştur.b) BDDK'nın yaptığı her açıklama hukuksal olarak kendisini bağlamaktadır. Bu nedenle, alınan her tedbir yerinde olmalı ve her açıklama ileride sorumluluk getireceği düşünülerek yapılmalıdır. Bu açıdan bakılırsa, BDDK olabildiğince açık ve detaylı açıklamalar yapmıştır. Bu açıklamalar devam etmelidir.c) BDDK batan bankaların borçlarını ödemek için kurulmuş bir kurum değildir. Daha önce Merkez Bankası tarafından yönetilen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Fon) şimdi BDDK tarafından yönetilmektedir. Fon'un kaynağı bankalardan kesilen paralardan oluşur. Fon, kanunen sadece bankalardaki mevduatı sigorta etmektedir. Bunun dışında bir işlevi yoktur ve yasa gereği başka kayıpları karşılayamaz.d) Diğer ülkelerde mevduatın tümü bile sigorta kapsamında değildir. Bizde, Hükümet kararı ile ve batık banka mağduriyetini azaltmak amacıyla bu kapsam geçici olarak genişletilmiştir. IMF, haklı olarak bu genişlemeyi bile istememektedir.e) BDDK'nın kanunla kendisine verilen yetkiler dışındaki işlemler için bir ödeme yapması