CEO

21 Mayıs 2003

Doğal olarak, büyük şirketlerin de sahipleri ve ortakları var. Ama, büyük şirketler, sahipleri veya ortakları tarafından değil, profesyonel yöneticiler tarafından yönetiliyor. Çünkü, bu şekilde daha çok kar ediyorlar. CEO ise, bu profesyonel yöneticilerin başı."CEO atanması" eğilimi, son 10 yıldır bizde de başta Koç ve Sabancı olmak üzere büyük şirketler tarafından benimsendi. Böylelikle, şirket sahipleri olaylara dışardan bakabilmeye daha çok zaman ayırabildiler. Profesyonel yöneticiler çoğu zaman şirketleri yurtdışında ve içinde sahiplerinden daha iyi temsil ettiler.Geçtiğimiz yıl, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) "CEO'luk Sistemi"nin sınandığı bir yıl oldu. CEO'ların birçoğu sorgulandı; bazıları işlerini kaybettiler. Bazı CEO'ların, şirketleri zarar ettiği halde, şirketlerini karda gösterdikleri anlaşıldı ve bu işlemleri, kardan pay aldıkları için yaptıkları ileri sürüldü. Ancak, CEO'luk uygulaması ABD ve diğer ülkelerdeki dünyanın büyük şirketlerinde sürüyor.Worth dergisinin yaptığı bir araştırmaya göre, ABD vatandaşları gün içinde düşündükleri sürenin % 40'ını para meselelerine, % 14'ünü havanın nasıl olacağına ve % 13'ünü sekse ayırıyorlar. Fortune dergisinin yaptığı

Yazının Devamı

CEO

21 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     "CEO", İngilizcedeki "Chief Executive Officer" kelimesinin kısaltılmışı. CEO'lar büyük şirketlerin en üst kademe yöneticisi sayılıyor. "CEO" son yıllarda bizde de pek moda olan bir unvan.
     Doğal olarak, büyük şirketlerin de sahipleri ve ortakları var. Ama, büyük şirketler, sahipleri veya ortakları tarafından değil, profesyonel yöneticiler tarafından yönetiliyor. Çünkü, bu şekilde daha çok kar ediyorlar. CEO ise, bu profesyonel yöneticilerin başı.
     "CEO atanması" eğilimi, son 10 yıldır bizde de başta Koç ve Sabancı olmak üzere büyük şirketler tarafından benimsendi. Böylelikle, şirket sahipleri olaylara dışardan bakabilmeye daha çok zaman ayırabildiler. Profesyonel yöneticiler çoğu zaman şirketleri yurtdışında ve içinde sahiplerinden daha iyi temsil ettiler.
     Geçtiğimiz yıl, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) "CEO'luk Sistemi"nin sınandığı bir yıl oldu. CEO'ların birçoğu sorgulandı; bazıları işlerini kaybettiler. Bazı CEO'ların, şirketleri zarar ettiği halde, şirketlerini karda gösterdikleri anlaşıldı ve bu işlemleri, kardan pay aldıkları için yaptıkları

Yazının Devamı

Kriz kokusu

19 Mayıs 2003

Yıllarca sizi destekledik. Buna karşılık, tam ihtiyacımız olduğu anda bizi desteklemediniz.İkinci tezkerenin çıkacağına inandırılmıştık. Bize zaman ve para kaybettirdiniz. En önemlisi, kuzey cephesi açılabilseydi, insan ve mühimmat kaybı çok az olacaktı.En büyük güvencemiz, iyi tanıdığımızı sandığımız ve şimdiye kadarki her hareketini desteklediğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) idi. TSK'nın ikinci tezkerenin çıkması için gerekli ikna gücünü kullanmadığına inanıyoruz.Türkiye'deki demokrasiyi destekliyor ve saygı duyuyoruz. Ancak, demokrasi hiçbir zaman başkalarını yanlış yönlendirmek, verilen sözleri tutmamak ve müttefikleri dışlamak için bir sığınak değildir. Ülkeler her ne biçimde alırlarsa alsınlar yanlış kararlarının maliyetine katlanırlar.Şimdi, istemeyerek de olsa size karşı açıklanmamış sınırlı bir ekonomik ambargo uygulayacağız. Size Irak'ta daha önce verebileceğimiz işleri veremeyeceğiz. Nitelikli serbest bölgeleri hayata geçirmeyeceğiz. Ülkenizdeki üslerin etkinliğini azaltacağız. Ekonomik yardımları şarta bağlayacağız. Askeri borçlarınızı silmeyeceğiz.Sanıldığının aksine, ABD karşı çıktıkça Avrupa Birliği bizle arasını bozmak pahasına sizi kabul edemez. Türkiye'nin

Yazının Devamı

Kriz kokusu

19 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     ABD diyor ki:
•  Yıllarca sizi destekledik. Buna karşılık, tam ihtiyacımız olduğu anda bizi desteklemediniz.
•  İkinci tezkerenin çıkacağına inandırılmıştık. Bize zaman ve para kaybettirdiniz. En önemlisi, kuzey cephesi açılabilseydi, insan ve mühimmat kaybı çok az olacaktı.
•  En büyük güvencemiz, iyi tanıdığımızı sandığımız ve şimdiye kadarki her hareketini desteklediğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) idi. TSK'nın ikinci tezkerenin çıkması için gerekli ikna gücünü kullanmadığına inanıyoruz.
•  Türkiye'deki demokrasiyi destekliyor ve saygı duyuyoruz. Ancak, demokrasi hiçbir zaman başkalarını yanlış yönlendirmek, verilen sözleri tutmamak ve müttefikleri dışlamak için bir sığınak değildir. Ülkeler her ne biçimde alırlarsa alsınlar yanlış kararlarının maliyetine katlanırlar.
•  Şimdi, istemeyerek de olsa size karşı açıklanmamış sınırlı bir ekonomik ambargo uygulayacağız. Size Irak'ta daha önce verebileceğimiz işleri veremeyeceğiz. Nitelikli serbest bölgeleri hayata geçirmeyeceğiz. Ülkenizdeki üslerin etkinliğini azaltacağız. Ekonomik yardımları şarta bağlayacağız. Askeri

Yazının Devamı

Dünyaya para hükmediyor

15 Mayıs 2003

Dünya kambiyo borsalarındaki günlük döviz alım satım miktarı 1973 yılında 15 milyar dolar iken, bu miktar 1998'de 1.490 milyar dolara yükselmiş. Yani, sadece döviz borsalarında yapılan günlük işlem Türkiye'nin dış borcunun yaklaşık on katı. Dünya kambiyo borsalarındaki bir aylık alım satımın ise tüm dünyanın milli hasılaları toplamına eşit olduğu ve 2001 yılında 30.000 milyar doları aştığı hesap ediliyor. Yani, bu hesapla her ay sadece döviz borsalarında dünyadaki yıllık üretim kadar işlem yapılıyor. 2001 yılında türev işlemler hariç borsalarda gerçekleştirilen hisse senedi ve tahvil işlemlerinin toplamının 99.800 milyar dolar olduğu hesaplanıyor. Yabancı pasaportluların başka ülkelerdeki mevduatları 1964 yılında sadece 20 milyar dolar iken, bu rakam 2001 yılında 9.600 milyar dolara yükselmiş. İşte yeni para düzeninin hedefi. Bu rakam bizde 2003 yılı Mayıs ayında bile 2 milyar dolar civarında. 1970'li yılların başında toplam 200 milyar dolar olan uluslararası bankaların sendikasyon kredileri, 2001 yılında 8.000 milyar doları aşmış vaziyette. Uluslararası piyasalara yeni ihraç edilen tahvil ve bonoların toplam miktarı 1960 yılında sadece 1 milyar dolar iken, ihraçlar 1995'te 461

Yazının Devamı

Dünyaya para hükmediyor

15 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Aşağıdaki rakamları inceleyin, dünyanın nereye gitmekte olduğunu anlayacaksınız. Bizim nerede olduğumuzu ve ne yapmamız gerektiğini de bu rakamlar anlatıyor. Milliyetçiliğin yerini global yönetimin alacağını söyleyenler de bu rakamlardan yola çıkıyorlar. Bankacılık sisteminin de, para politikalarının da önemi bu rakamlarda gizli.
•   Dünya kambiyo borsalarındaki günlük döviz alım satım miktarı 1973 yılında 15 milyar dolar iken, bu miktar 1998'de 1.490 milyar dolara yükselmiş. Yani, sadece döviz borsalarında yapılan günlük işlem Türkiye'nin dış borcunun yaklaşık on katı.
•   Dünya kambiyo borsalarındaki bir aylık alım satımın ise tüm dünyanın milli hasılaları toplamına eşit olduğu ve 2001 yılında 30.000 milyar doları aştığı hesap ediliyor. Yani, bu hesapla her ay sadece döviz borsalarında dünyadaki yıllık üretim kadar işlem yapılıyor.
•   2001 yılında türev işlemler hariç borsalarda gerçekleştirilen hisse senedi ve tahvil işlemlerinin toplamının 99.800 milyar dolar olduğu hesaplanıyor.
•   Yabancı pasaportluların başka ülkelerdeki mevduatları 1964 yılında sadece 20 milyar dolar iken, bu

Yazının Devamı

Dolar yükselecek mi?

14 Mayıs 2003

Öte yandan, Amerikan ekonomisinde faizler o denli düşürüldü ki, Federal Reserve (Amerikan Merkez Bankası) para politikaları yolu ile ekonomik canlanma sağlayamaz noktaya geldi. Bu durumda, ya euro faizleri ile oynanması ya da dolar dışındaki diğer paraların değerinin düşürülmesi gerekiyordu. Amerika Birleşik Devletleri'nin büyük baskılarına rağmen Avrupa Merkez Bankası faizlerle oynayıp dengeleri değiştirmek istemedi. Euro faizleri düşürülmeyince kaçınılmaz olarak "Amerikan doları"nın "euro" karşısında değer kaybı ile karşılaşıldı. Bu değer kaybının, petrol fiyatları düşüp, Amerikan ekonomisi yeniden canlanmaya başlayıncaya kadar sürmesi sürpriz olmaz.Bir ülkenin parasının değeri düşerse, o ülkeye olan yabancı yatırımlar artar. Yani, o ülkenin borsalarına daha çok yabancı yatırımcı ve o ülkedeki şirketlere, gayri menkullere yabancı alıcılar gelir. Bu aşamada, doların değerinin düşürülmesi, ABD ekonomisinin canlanması için şarttı.Amerikan ekonomisini yönetenler, son on beş yıldır kendi paralarının değerini düşürmek yerine diğer paraların değerini yükselterek aynı sonucu elde etmeyi hedefliyorlar. Bu amaca yönelik olarak da, bizim gibi ülkelerde IMF değneğini kullanıyorlar. Yani,

Yazının Devamı

Dolar yükselecek mi?

14 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Amerikan ekonomisi bir darboğazda. Irak savaşının Amerikan ekonomisine yapması beklenen olumlu etki henüz gerçekleşmedi. Oysa, Amerikan borsaları savaştan hemen sonra hisse senetleri piyasasında yükselme bekliyorlardı.
     Öte yandan, Amerikan ekonomisinde faizler o denli düşürüldü ki, Federal Reserve (Amerikan Merkez Bankası) para politikaları yolu ile ekonomik canlanma sağlayamaz noktaya geldi. Bu durumda, ya euro faizleri ile oynanması ya da dolar dışındaki diğer paraların değerinin düşürülmesi gerekiyordu. Amerika Birleşik Devletleri'nin büyük baskılarına rağmen Avrupa Merkez Bankası faizlerle oynayıp dengeleri değiştirmek istemedi. Euro faizleri düşürülmeyince kaçınılmaz olarak "Amerikan doları"nın "euro" karşısında değer kaybı ile karşılaşıldı. Bu değer kaybının, petrol fiyatları düşüp, Amerikan ekonomisi yeniden canlanmaya başlayıncaya kadar sürmesi sürpriz olmaz.
     Bir ülkenin parasının değeri düşerse, o ülkeye olan yabancı yatırımlar artar. Yani, o ülkenin borsalarına daha çok yabancı yatırımcı ve o ülkedeki şirketlere, gayri menkullere yabancı alıcılar gelir. Bu aşamada, doların

Yazının Devamı