"Borsayı özelleştirme" söylemlerinin arkasında, aslında Borsa Başkanı'nından kurtulma çabaları vardır. Çünkü, işe yeni başlayan siyasetçiler, Borsa Başkanı'nın çok yetkileri olduğunu, iyi para kazandığını ve bu işin herkes tarafından yapılabileceğini zannetmektedirler. Onlara göre, Borsa Başkanı bütün iş alemini yönlendirebilecek güçtedir. Zaman zaman, medya da aynı yanlışa düşmüştür."Borsayı özelleştirme" fikri ilk kez Tansu Çiller tarafından ortaya atıldı. Çiller o sırada ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı idi. O zamanki amaç da, belki beni görevden almaktı. Ancak, ilk demeçlerden sonra, nedense bu konu üzerinde hiç durulmadı.Osman Birsen'in yeniden atanması seçimden birkaç gün önce gerçekleştirilmişti. Bu atamayı, büyük çoğunlukla gelen AKP iktidarı bir türlü içine sindiremedi. Bu nedenle de, yetkililerin ilk demeçlerinden birisi "borsayı özelleştireceğiz" oldu. Osman Birsen borsayı özelleştirmenin gereksiz olduğunu ve hiçbir gelir getirici unsurunun bulunmadığını çok iyi biliyordu. Ama, eski bir bürokrat gibi davranarak, yapılması gerekeni yaptı. Polemiğe girmedi. Bu spekülasyonun kendisiyle ilgili olduğunu sezmişti. Zaman kazandı. Geçen zaman da onun haklı olduğunu
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> İşin pratiğini bilmeyen siyasilerin her iktidara gelişlerinde "borsanın özelleştirilmesi" bir kez ortaya atılır. Muhtemelen, iş başa düşmeden önce yapılan ülkeyi kurtarma tartışmalarında, bir cin fikirli ortaya çıkmış ve borsa özelleştirilirse, nasıl milyarlarca dolar elde edileceğini uzun uzun anlatmıştır. Bu cin fikirli muhtemelen borsadaki bütün şirketleri borsanın malı zannetmektedir. İşin pratiğini daha görmemiş olan siyaset adamları da, bunu doğru zannedip, gelir gelmez "borsayı özelleştireceğiz" demeçleri vermişlerdir.
"Borsayı özelleştirme" söylemlerinin arkasında, aslında Borsa Başkanı'nından kurtulma çabaları vardır. Çünkü, işe yeni başlayan siyasetçiler, Borsa Başkanı'nın çok yetkileri olduğunu, iyi para kazandığını ve bu işin herkes tarafından yapılabileceğini zannetmektedirler. Onlara göre, Borsa Başkanı bütün iş alemini yönlendirebilecek güçtedir. Zaman zaman, medya da aynı yanlışa düşmüştür.
"Borsayı özelleştirme" fikri ilk kez Tansu Çiller tarafından ortaya atıldı. Çiller o sırada ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı idi. O zamanki amaç da, belki beni görevden almaktı.
Bu, geniş bir yorumlamayla şunu gösteriyor: Son 2 ayda tüketim artmıştır. Tüketim artışı üretim yerine, ithalatla ve stokların eritilmesiyle karşılanmıştır. Türk lirasının aşırı değerli durumu kendisini iyice hissettirmiştir. TEFE ve TÜFE arasında uzun süredir bir fark vardı. TEFE yüksek, TÜFE daha düşük seyrediyordu. Bu fark kapanmaya başlamıştır. Ekonomi düzeldikçe bu farkın kapanıp, TEFE'nin TÜFE'nin altında seyretmesi beklenir. Bu gelişmenin ilk işareti geçen ay verilmişti. Geçen ay da TEFE'deki artış TÜFE'dekinin altındaydı. Enflasyonun düşük çıkması, Merkez Bankası'nın koyduğu % 20 enflasyon hedefine adım adım yaklaşıldığını göstermektedir. Ancak, enflasyon mücadelesi ithalatın pompalanması ile yapılır hale gelmiştir. İthalatın ucuzlaması sayesinde enflasyon tutulabilmektedir. Bu da kalıcı olmaz. Artan ithalat sayesinde ekonomi rahatlamıştır. Denmek ki, ekonomi rahatladıkça enflasyon düşecektir. Ama, bu rahatlamayı ithalat artışı ile sağlamaya çalışmak geçici başarılar peşinde koşmak anlamındadır. Bu politika yüzünden bu yıl dış ticaret açığının 18 milyar dolar olması beklenebilir. Oysa, planlanan 9.9 milyar dolardı. Dış ticaret açığı, bu yılın ilk 3 ayında, geçen yılın
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Mayıs ayında tüketici fiyatları % 1.6 oranında arttı. Geçen yıl aynı aydaki artış sadece % 0.6 idi. Toptan eşya fiyatlarında ise geçen yılın mayıs ayında % 0.4'lük bir artış yaşanırken, bu yıl düşüş var. 2003 Mayıs ayında toptan eşya fiyatları % 0.6 düştü.
Bu, geniş bir yorumlamayla şunu gösteriyor:
Son 2 ayda tüketim artmıştır.
Tüketim artışı üretim yerine, ithalatla ve stokların eritilmesiyle karşılanmıştır.
Türk lirasının aşırı değerli durumu kendisini iyice hissettirmiştir.
TEFE ve TÜFE arasında uzun süredir bir fark vardı. TEFE yüksek, TÜFE daha düşük seyrediyordu. Bu fark kapanmaya başlamıştır.
Önüme ilginç bir araştırma geldi. Bernice Kanner'in "Are you normal about money?"deki araştırmalarından da faydalandım. Bakınız, ne ilginç bulgular var: Bugünlerde, birçoğumuz Merkez Bankası'nın Robin Hood gibi davranmasını ve faizcilere göz açtırmamasını istiyoruz. Oysa, yapılan araştırmalar halkın sadece % 27.4'ünün Robin Hood'u veya benzer biçimde davrananları haklı bulduğunu söylüyor. Artık, zengin olmanın yolu bir iş sahibi olup, çok çalışmaktan geçmiyor. Araştırmalar son yıllarda zengin olanların sadece % 26'sının yaptıkları iş nedeniyle zengin olduklarını gösteriyor. Borsadan zengin olanlar % 22 ve gayrimenkul zenginleri % 15. Hazine bonosu zenginlerinin oranını ise hiç söylemiyorum. Hazine ve Merkez Bankası kızabilir. Bu arada, zenginlik sınırı yıllık gelirin yaklaşık 100.000 dolar olduğu seviye olarak belirlenmiş. ABD'de yapılan bir araştırma saatte 15 kilometre hızla piyango bileti almaya giden bir kişinin bir trafik kazasında hayatını kaybetme riskinin, o çekilişte büyük ikramiyeyi kazanma olasılığından tam 3 kat fazla olduğunu söylüyor. Bizde ise, hükümetin Merkez Bankası ile medya önünde uğraşma riskinin, güven ortamını zedeleme riskine oranı hiç hesaplanmıyor. Yine,
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Eğer paranın dili olabilseydi, "birlikte eğlenelim ama benim önümde eğilme" derdi. Bu kişiler için de, devletler için de doğru. Ama, her zaman insanların mali sorunlarını halletme sözü veren partiler iktidar oluyorlar. AKP'nin Merkez Bankası ile yaşadığı çatışmanın altında da bu telaş gizli.
Önüme ilginç bir araştırma geldi. Bernice Kanner'in "Are you normal about money?"deki araştırmalarından da faydalandım. Bakınız, ne ilginç bulgular var:
Bugünlerde, birçoğumuz Merkez Bankası'nın Robin Hood gibi davranmasını ve faizcilere göz açtırmamasını istiyoruz. Oysa, yapılan araştırmalar halkın sadece % 27.4'ünün Robin Hood'u veya benzer biçimde davrananları haklı bulduğunu söylüyor.
Artık, zengin olmanın yolu bir iş sahibi olup, çok çalışmaktan geçmiyor. Araştırmalar son yıllarda zengin olanların sadece % 26'sının yaptıkları iş nedeniyle zengin olduklarını gösteriyor. Borsadan zengin olanlar % 22 ve gayrimenkul zenginleri % 15. Hazine bonosu zenginlerinin oranını ise hiç söylemiyorum. Hazine ve Merkez Bankası kızabilir. Bu arada, zenginlik sınırı yıllık gelirin yaklaşık 100.000 dolar
Kavgada Merkez Bankası Başkanı 9 - 4 galip. Çünkü: Bu tartışma alenen, medya önünde yapılmaz. Başbakan, hatta bir bakan bir bürokratla hiçbir zaman medya önünde tartışmaz. Siyasilerin faizlerin düşürülmesini neden istediklerini teknik anlamda açıklamaları lazımdır. Yoksa, "her kesimle konuşuyoruz, bizi haklı buluyorlar" gerekçesi yeterli olmayabilir. Teknik olarak en son konuşacak olan ilk konuşur ve sonuç alamazsa, tartışma kilitlenir. Bu tartışma Hazine ile Merkez Bankası arasında veya iş alemi ile Merkez Bankası arasında yapılacak bir tartışmadır. Sadece iş aleminin söylemleri medyaya yansıyabilir. En fazla Hazine'den sorumlu bakan, Merkez Bankası ile (gereğinde Başbakan'ın da sıkıntıları olduğunu söyleyerek) diyaloğa girer. Teknik gerekçeleri anlatır. Faiz tartışmasının medya önünde yapılması güvensizliği artıran bir unsurdur. Hükümetin bürokratları ile ahenk içinde olmadığı izlenimi verir. Bu davranışın kendisi, kritik ortamlarda faizlerin yükselmesi sonucu doğurabilir. Türkiye'nin içinde bulunduğumuz ekonomik ortamda IMF ile bir anlaşması vardır. Merkez Bankası ikna edilemiyorsa, Hazine'den sorumlu bakanın IMF'yi ikna etmeye çalışması lazımdır. İkna olursa, IMF devreye
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Hükümetle Merkez Bankası arasındaki "faiz kavgası" dün manşetlere taşındı.
Kavgada Merkez Bankası Başkanı 9 - 4 galip. Çünkü:
Bu tartışma alenen, medya önünde yapılmaz.
Başbakan, hatta bir bakan bir bürokratla hiçbir zaman medya önünde tartışmaz.
Siyasilerin faizlerin düşürülmesini neden istediklerini teknik anlamda açıklamaları lazımdır. Yoksa, "her kesimle konuşuyoruz, bizi haklı buluyorlar" gerekçesi yeterli olmayabilir.
Teknik olarak en son konuşacak olan ilk konuşur ve sonuç alamazsa, tartışma kilitlenir.