CumartesiBu yazıyı Küçük Hüsamettin okumasın

Bu yazıyı Küçük Hüsamettin okumasın

03.03.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu yazıyı Küçük Hüsamettin okumasın

Bu yazıyı Küçük Hüsamettin okumasın

Bu yazıyı Küçük Hüsamettin okumasın

Sarıkız'ın Anıları

Biz eskiden sevmediğimiz siyasileri asardık. Şimdi sadece "küstah, nankör" diyor ya da kafalarına kitap fırlatmakla sinirlerimizi sınırlayabiliyoruz Allah’tan.
1960’larda çocuk aklımla "Dedem mi büyük yoksa Allah mı?" sorusuyla çevremdekileri bayıltırken imdadıma, daha doğrusu evdekilerin imdadına Atatürk yetişmişti. Peki Atatürk en büyüktü de o Adnan Menderes denen adamın fotoğrafı ne arıyordu evin baş köşesinde? Anlaşılan bir büyük de o idi... Zamanla düşmanlar (!) - komutanları İsmet İnönü - bu adamı dillerine doladılar. Sonunda olan oldu; siyah pantalonunun üzerine gecelik giydirip, ayakkabılarınını bile çıkarmadan, bir tahtanın ucuna astılar. Tommiks’teki gibi.
Dedem ve anneannem günlerce ağlamışlardı. Biz çocuklar bile azgınlıklarımıza ara vermiştik. Bahçe komşumuz Kore gazisi albay İbrahim amcalarla da küsmüştük bu olaydan sonra, meğer onlar da düşman tarafındaymış. Böylelikle beni oğulları Mehmet’e alma fikri de suya düşmüştü.
Aradan yıllar geçti, bu düşman kuvvetlerinin (!) komutanı değişti, Ecevit oldu. Bizim ordu Menderes’in ölümünden sonra dağıldı. Bir bölümü tekrar bir araya gelerek başka bir ordu kurdular. Savaşa devam. Arada bir komutanlar değişiyor sadece. Nihayet 1980 öncesiydi; yepyeni bir birlik peydah oldu bozkurtlar şeklinde. Savaş giderek şiddetlendi; dedem, anneannem ve Menderes rahmetli olduğu için bunlar birbirilerini öldürmeye başladı.
Şimdi anlıyorum ki boşuna ölmüşler. Çünkü bütün bu komutanlar (hâlâ hepsi yaşıyor) şu anda dirlik ve düzenlik içindeler. Sol; soğanla özdeş, sadece bir yön bilgisi olarak kaldı belleklerinde. Şimdi kimi mi öldürmek istiyorlar?

Tabii ki sizi, yani hepimizi. Öyle tek tek asarak filan değil, açlıktan.
Halbuki bize yeni bir Atatürk bulmuşlardı. Sevinmiştik. IMF dediler, çaresizlikten kabul ettik. Deprem meprem deyip akıl almaz vergileri çıt çıkarmadan ödüyorduk. Memur zamlarını yüzde 10 buyurdular, ses etmedik. "Bankaları dolandıranları bulacağız" dediler, oy verdik. Hatta, lüzumsuz 38 bakanlığın masraflarını göğüsledik de " Siz de tasarrufa meclisten başlayın bakalım" demedik. İş adamları milletvekili oldu, kamudan iş alıp daha da zengin oldular, "Şu seçim yasasını değiştirin" diye tepinmedik. Dövizin baskı altına alınması yanlışmış, bu program da zaten başarısızmış da; "Niçin kafanıza kitap fırlatılmasını beklediniz?" diye sormadık. IMF ile gizli kapılar arkasında işler çevirirken "Ekonomik kararlara bizleri de ortak edin" diye yırtındık da; Şimdi soruyorum; bizi hiç ilgilendirmeyen, vagatonik sistemlerinizin bozukluğundan doğan o kavgayı neden yemeyip içmeyip bize duyurdunuz?
Yoksa sadece sinir sistemiyle ilgili bir sorun değil miydi? Kör şeytan insanın aklına başka şeyler getiriyor. Mesela "Başbakan’dan Sorumlu Devlet Bakanı" Hüsamettin Özkan’ın kayınvalidesi ve damadı şu anda dolar zengini mi? Enerjiciler "Yırttık lan" diye ellerini mi oğuşturuyorlar? İçim daraldı, bu kadar örnek yeter.
Sn. Ecevit; Sn. Sezer’i sizin için sevdik. Sizin gibi halk adamı, karısıyla kitap almaya gidiyor, kırmızı ışıkta duruyor filan diye...
Oysa Sezer’i hiç tanımıyoruz. Gözlerindeki anlamı henüz keşfedemedik. Unutmayın ki, onun referansı sizsiniz. Sizinle ne badireler atlattık ama onunla daha "tarihi bir şey" yaşamadık. Gönül isterdi ki yolumuza - iyi kötü - bildiğimiz insanla devam edelim. Ama çok geç galiba. Şu anda alternatifiniz yok. Ama hiç olmazsa akıl hocalarınızı değiştirin. Devam edecek gücü kendinizde buluyorsanız size önerim, danışmanlarınızı bundan böyle, bekar hatta cami avlusuna bırakılmış kimsesizlerden
seçin. Kayınvalidesi de olmasın damadı da...
Bir de tekrar şiir yazmaya başlayın, Rahşan Hanım veya bizim için...

Not: Bu yazıyı 5 gün öncesinden yazıyorum. Yayımlandığında, inşallah somut bir açıklama yapmış olursunuz da, ev sahibim Güray Bey’le durumumuz belli olur.



CUMARTESİ




















KEŞFETYENİ
Pınar Deniz oğlu Fikret Hakan’ın yüzünü ilk kez gösterdi!
Pınar Deniz oğlu Fikret Hakan’ın yüzünü ilk kez gösterdi!

Cadde | 15.06.2025 - 13:44

Kanal D ekranlarında yayınlanan ve büyük beğeni toplayan Yargı dizisinde canlandırdığı “Ceylin” karakteriyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan başarılı oyuncu Pınar Deniz, anne olmanın mutluluğunu yaşıyor.