12.02.2020 - 08:21 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Dünyanın diken üstünde takip ettiği koronavirüs, yeni adıyla Covid-19 bir günde 97 can daha aldı ve ölü sayısı 1115'e çıktı. Endonezya ve Malezya'dan gelen görüntüler ise, dünyayı dehşete düşürdü.
Çin, 30 Ocak tarihinden bu yana virüs salgınının ilk kez yavaşladığını duyurdu ancak buna rağmen son 24 saatte tespit edilen yeni vaka sayısı 2015. Dünya çapında şimdiye kadar doğrulanmış vaka sayısı 45 bin 183'e ulaşırken, Çin yönetimi salgının Nisan ayı sonunda biteceğini tahmin ediyor.
Çin'in en önde gelen salgın uzmanı Zhong Nanshan, bazı eyaletlerde yeni vakaların düşüş gösterdiğini ve corona virüs salgınının bu ay zirve noktasına çıkmasını beklediklerini söyledi.
Şimdiye kadar ortaya çıkan vakaların 44 bin 700'den fazlası Çin ile ülkeye bağlı şehirler Hong Kong ve Macau'da belirlendi. Bilim insanları ise, Şubat ayı sonunda salgının merkezi Vuhan’da 500 bin kişinin hasta olacağını tahmin ediyor.
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu’ndan bilim insanları, Vuhan'da yeni tip koronavirüsün kaç kişiye bulaşacağını tahmin etmek için matematiksel bir model oluşturdu. Çalışmada, salgının şubat ayı sonuna doğru pik yapması muhtemel görüldü.
Epidemiyolog Adam Kucharski, mevcut verilere dayanarak Covid-19'un zirvedeyken Vuhan nüfusunun yüzde 5'ini etkilemesinin olası olduğunu belirtti.
Araştırmacılar, ortalama kuluçka döneminin beş gün ve risk altındaki Vuhan nüfusunun yaklaşık 10 milyon kişi olduğu düşünüldüğünde, virüs zirve yaptığında şehirde her 20 kişiden en az birine ya da yaklaşık 500 bin kişiye bulaşmış olabileceğini hesap etti.
Hubey eyalet yönetimi, Vuhan'da hastalık için ölüm oranının takriben yüzde 4 olduğu tahmininde bulunmuştu.
Çin, hastalığın yayılmasını önlemek için aldığı, hastaların karantina altına alınması, toplu taşımanın durdurulması gibi önlemlere bir de telefon uygulaması ekledi. Yeni telefon uygulaması insanlara risk altında olup olmadıklarını bildiriyor.
'Close Contact Detector' ismi verilen uygulama şöyle çalışıyor: China Electronics Technology Group Corporation (CETC) ve sağlık ve ulaştırma sistemlerinden gelen verileri işleyen uygulama kullanıcılarına yakınlarında kayıtlı koronavirüs hastası olup olmadığı bilgisini veriyor.
Çin'de halihazırda koronavirüs riski taşıyan kişilerin evde kalmaları ve en yakın sağlık görevlilerini hastalıkları ile ilgili haberdar etmeleri isteniyor.
Vuhan kentinin bağlı olduğu Hubey eyaletinde, sağlık komisyonundan sorumlu Çin Komünist Partisi Sekreteri Cang Cin ve Komisyon Başkanı Liu Yingzi ile yerel Kızılhaç yetkilisi Cang Çin'in görevlerine son verildi.
Cang ve Liu'nin yerine Çin Ulusal Sağlık Komisyonu Başkan Yardımcısı Vang Hışıng'in atanacağı belirtildi. Üst düzey yetkililerin görevlerinden alınmalarının yanı sıra Çin Komünist Partisi tarafından cezalandırılabileceği ifade ediliyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ise, birkaç günlük aradan sonra hafta başında ilk defa kamuoyu karşısına çıktı. Pekin'deki kamu binalarını gezen Şi'nin mavi ameliyat maskesi taktığı ve kimseyle el sıkışmadığı görüldü.
Şimdiye kadar 18 vakanın tespit edildiği Pasifik Okyanusu'ndaki adalar ülkesi Malezya'da ise, dünyayı şoka uğratan bir gelişme yaşandı.
Ülkenin kuzeybatısındaki Penang Adası'nda uçaktan inen Myanmar vatandaşı bir yolcu, Penang Havalimanı görevlileri tarafından durduruldu.
Yolcunun valizinde 780 gram kurutulmuş fuare eti bulundu, adı açıklanmayan yolcu gözaltına alınırken altı yıl hapis cezasına çarptırılabilir.
Malezya'nın komşusu Endonezya'da da virüs salgınına rağmen vahşi hayvan pazarlarında halen yarasalar, fareler ve yılanların satıldığı bildiriliyor.
Sulawesi Adası'ndaki bir pazardeki satıcılar, resmi adı artık Covid-19 olan koronavirüs salgınının tezgahtaki hayvanlara ilgiyi artırdığını söylüyor.
Meraklı turistlerin egzotik hayvanları görmeye geldiğini aktaran satıcılar, artan ilginin hayvan hakları savunucularını kızdırdığını da aktarıyor.
Endonezya'daki pazarlarda tezgahlara sıralanan kurtlu hayvanlar arasında dev yılanlar, çubuklara dizilmiş fareler ve yakılmış köpekler bulunuyor.
Yarasa satan Stenly Timbuleng, kilosu yaklaşık 4.40 dolar olan yöre mutfağına ait yemeğin satışının sürdüğünü belirtiyor. Dünyayı titreten virüs salgınının, Çin'in Wuhan kentindeki bir vahşi hayvan pazarından başladığı tahmin ediliyor.
Covid-19 salgınının bir skandala dönüştüğü Japonya'daki lüks yolcu gemisinde ise, vaka sayısı 175'e tırmandı. Virüsün bulaştığı kişiler arasında, karantina merkezinde çalışan bir görevli de var.
Başkent Tokyo yakınlarındaki Yokohama Limanı'nda demirli bulunan Diamond Princess gemisinde, 40 yeni vaka daha tespit edildi.
3 bin 700 yolcunun dokuz gündür gemiden inmesine izin verilmiyor, Japon yetkililer koronavirüs testlerinin halihazırda devam ettiğini belirtiyor.
İngiltere bandıralı yolcu gemisi Diamond Princess'ın 3 Şubat tarihinde Tokya'ya ulaşmasıyla, Japonya Çin'den sonra en çok vakanın görüldüğü ülke haline geldi.
Lüks gemiyle yolculuk yapan ve 25 Ocak'ta Hong Kong'da gemiden inen 80 yaşındaki bir erkek yolcunun koronavirüs taşıdığının tespit edilmesi üzerine, gemideki yolculara test uygulanmaya başlamıştı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise, haftalardır beklenen açıklamayı yaptı ve yeni tip koronavirüse (2019-nCoV) 'Covid-19' adının verildiğini resmen duyurdu.
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, "Şimdi hastalık için bir adımız var ve bu Covid-19. Coğrafi bir yere, bir hayvana, bir bireye veya bir grup insana atıfta bulunmayan, aynı zamanda telaffuzu mümkün ve hastalıkla bağlantılı bir isim bulmalıydık" dedi.
Virüse yeni isim verilmesinin 'yanlış veya damgalayıcı' olabilecek diğer adların kullanılmasını önleyeceğini vurgulayan Ghebreyesus, ayrıca yeni ismin gelecekteki tüm koronavirüs salgınları için standart bir format olarak kullanılma fırsatı vereceğine dikkati çekti.
Virüsün yayılmasını önlemek için tüm ülkelere 'mümkün olabildiğince agresif' mücadele vermesi çağrısında bulunan DSÖ yöneticisi, virüse karşı geliştirilecek ilk aşının da 18 ayda tamamlanabileceği bilgisini paylaştı.
İngiltere'de de yetkililer alarmda. 11 kişiye koronavirüs bulaştırdığı tahmin edilen Birleşik Krallık vatandaşının temas ettiği diğer kişiler bulunmaya çalışılıyor.
Karantina altında tutulan 53 yaşındaki iş insanı Steve Walsh'ın virüsü Singapur'daki bir iş gezisinde kaptığı, Birleşik Krallık'a dönmeden önce Fransa'da kaldığı kayak tesisinde de 11 kişiye bulaştırdığı tahmin ediliyor.
Aralarında 9 yaşında bir çocuğun da olduğu bu kişilerden beşi Fransa'da, beşi Birleşik Krallık'ta, biri de İspanya'da tedavi görüyor. Yetkililer, Birleşik Krallık vatandaşının temas ettiği diğer kişileri bulmaya çalışırken, virüsü Walsh'tan kapanlar arasında iki doktorun bulunması nedeniyle Brighton kentindeki bir klinik geçici olarak kapatıldı.
Ayrıca kentteki bir ilkokulda çalışan bir öğretmene de virüs bulaşmış olabileceğine dair iddialar nedeniyle ailelerin çocuklarını söz konusu okula göndermediği belirtildi.
Öte yandan Walsh, yaptığı açıklamada, tamamen iyileştiğini duyurdu. Hiçbir belirti göstermemesine karşın şüphe üzerine hastaneye giden Walsh, virüsü taşıdığının tespit edilmesinin ardından hastanede karantinada tedavi gördüğünü söyledi. Walsh, kendisi iyileşse de virüsün bulaştığı diğer kişileri düşündüğünü kaydetti.
Birleşik Krallık Sağlık Bakanlığı, dün ülkedeki vaka sayısının sekize çıktığını açıklarken yeni tip koronavirüsü 'ciddi ve yakın tehdit' ilan etmişti.
Virüsün yayılmasını geciktirmek veya önlemek için yeni kararlar alan Bakanlık, koronavirüs taşıyan kişilerin zorla karantinaya alınabileceklerini ve halk sağlığına tehdit oluşturmaları durumunda istemeseler dahi tecrit edilebileceklerini duyurmuştu.
ABD Başkanı Trump ise, Çin'in yakın zamanda salgını kontrol altına alacağına inanıyor. Trump, nisan ayında havaların ısınmasıyla Çin'de başlayan yeni tip koronavirüs salgınının son bulacağını iddia etti.
Çin'in virüs salgınıyla ilgili gayet profesyonelce davrandığını vurgulayan Trump, "Çin'in çok yakında virüsü kontrol altına alacağına inanıyorum. Nisan ayında havaların ısınmasıyla koronavirüs de bitmiş olur" diye konuştu.
Çin'in milyarlarca dolarlık ABD ürününü tekrar satın almaya başladığını aktaran Trump, "Virüsün Çin'in ABD mallarını satın almasını etkileyeceğini sanmıyorum. Çin virüsü yok etmek için çok çalışıyor, biz de onlarla iletişim halindeyiz" ifadesini kullandı.
Dünya Sağlık Örgütü'nün COVID-19 adını verdiği koronavirüs, dünyanın birçok ülkesine yayılırken aşı geliştirmek için zamana karşı verilen yarış tıp teknolojilerinin sınırlarını zorluyor.
Hükümetler, araştırma enstitüleri, ilaç sanayi ve sivil toplum kuruluşları, virüsün kontrol altına alınması için çok ciddi miktarda para ve kaynak aktarıyor. Bu tarz durumlarda aşının geliştirilmesi genellikle yıllar sürüyor.
Ancak araştırmacılar, kullanılan yeni teknikler sayesinde aşının çok daha kısa bir sürede geliştirilebileceğini düşünüyor. Son dönemde yapılan ve aşı konusunda umut veren dört önemli gelişme şöyle:
Koronavirüse karşı etkili bir aşı geliştirme çalışmaları, Avustralya'daki Queensland Üniversitesi araştırmacıları tarafından icat edilen "moleküler kelepçe" adlı yeni teknoloji kullanılarak, 'görülmemiş bir hızda' ilerliyor.
Bu teknoloji sayesinde, virüsün yüzeyinde insanların bağışıklık sisteminde tepki yaratan proteinler kopyalanabiliyor. Queensland Üniversitesi'nin Kimya ve Moleküler Biyobilimler Bölümü Dekanı Prof. Dr. Paul Young, bu proteinlerin aşının içinde "genellikle istikrarsız olduklarını ve doğru antikorları tetikleyemeden parçalandığını ya da yapı değiştirdiğini" söylüyor.
Moleküler kelepçe ise bu proteinlerin virüsün yüzeyinde görüldüğü biçimini doğru şekilde kopyalayarak yapısını korumasını ve böylece enfeksiyon durumunda bağışıklık sisteminin de bunları tanımasını sağlıyor. Üniversite'ye göre aşının altı ay gibi kısa bir sürede test aşamasına gelebileceği düşünülüyor.
Aşılar geleneksel olarak hastalığa yol açan virüs ya da bakterinin zayıflatılmış bir biçimi kullanılarak hazırlanıyor. Ancak, artık virüsün genetik bilgisini kullanarak DNA'sının bir bölümünü sentezleyip çok daha kısa bir sürede aşı geliştirmek mümkün.
Çin, bu bilgiyi 2019-nCoV olarak bilinen virüsün tanımlanmasından üç gün sonra 10 Ocak'ta paylaştı. Queensland Üniversitesi'nin çalışmaları, farklı hükümet ve yardım kuruluşlarının desteğiyle kurulan Epidemik Hazırlık İnovasyonları Koalisyonu (CEPI) tarafından finanse ediliyor.
Bu grup, 2019-nCoV'ye karşı kullanılabilecek kanıtlanmış aşı teknolojilerine sahip kurumlara ödenek için başvurmaları çağrısı yapıyor. CEPI ve dünyanın önde gelen ilaç üreticisi GSK, 'güçlendirici' adı verilen ve bağışıklık sisteminin tepkisini güçlendiren bir ajanın kullanımı konusunda işbirliğine gittiklerini açıkladı.
Bu ajan, bazı aşılara eklendiğinde enfeksiyonlara karşı daha güçlü ve daha uzun süreli bağışıklık sağlıyor. Şirket, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Güçlendirici kullanımı, yalnızca eser miktarda aşı antikoru kullanarak çok daha yüksek dozlarda üretim yapmamıza olanak tanıdığı için salgın durumlarında özellikle önem taşıyor" dedi. Burada kullanılan ajan, daha önce domuz ve kuş gribi salgınlarında da kullanılmıştı.
ABD'de Moderna Inc ve Almanya'da da CureVac tarafından farklı bir teknoloji kullanılıyor. Bu teknoloji de vücuda kendi bağışıklık savunma sistemlerini nasıl üreteceğini söyleyen mRNA adlı RNA molekülleriyle birlikte çalışıyor.
DNA'yı, genetik bilgiyi depolayan bir USB bellek gibi düşünürseniz, RNA da bu bilgiyi deşifre eden okuyucu gibi hareket ediyor. Hücrelerin belli proteinler üretmesi gerektiğinde bu genetik bilgi, hücrelerin içindeki 'fabrikalara' mRNA ile taşınıyor.
CureVac, mRNA ile birlikte çalışarak kanser terapileri, antikor terapileri ve ender görülen bazı hastalıkların tedavisi ve aşı geliştirmeyi başardı.
Erken aşama geliştirme bölümünün Kıdemli Direktörü Dr. Tilman Roos, BBC'ye yaptığı açıklamada, bu hücrelerin vücudun savunma sistemini güçlendirmesinin yalnızca birkaç saat sürdüğünü söylüyor.
Roos, 2019-nCoV'in geliştirilen aşının "birkaç ay içerisinde" klinik testlere hazır hale gelebileceğini söylüyor. Ancak şirketin aşıya ihtiyaç duyulan yerlere götürülebilecek taşınabilir bir "RNA Yazıcısı" geliştirme planları birçok şeyi değiştirme potansiyeline sahip. Bu teknoloji, gerektiği yerde aşı üretimi yapmak için hızlı bir şekilde mRNA sunabilecek.
mRNA teknoloji ayrıca hem CEPI hem de ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü'nden maddi destek alan Massachusetts merkezli Moderna Inc tarafından da kullanılıyor.
ABD'de insanlar üzerindeki ilk klinik çalışmaların üç ay içerisinde başlaması beklenirken, Moderna CEO'su Stephane Bancel, "hiçbir üreticinin yaza kadar aşı geliştirmiş olamayacağı" uyarısını yapıyor.
San Diego'daki Inovio laboratuvarında çalışan bilim insanları, aşı geliştirmek için nispeten yeni bir DNA teknolojisi kullanıyor. Bu aşının da insanlardaki testlerine yaz ayları başında başlanması bekleniyor.
Inovio'nun Araştırma ve Geliştirme'den Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Kate Broderick, BBC'ye yaptığı açıklamada, "DNA aşılarımız, patojenin belli parçalarını hedef almak için virüsün DNA serilerini kullanarak, vücudun en güçlü yanıtı geliştirmesine olanak sağlayacak kadar yeni bir teknoloji dedi" dedi.
Broderick, "Daha sonra hastanın kendi hücrelerini kullanarak aşı fabrikası oluşturuyor ve böylece vücudun kendi doğal savunma mekanizmalarını güçlendiriyoruz" diye konuştu.
Inovio, insanlar üzerindeki testlerin başarılı olması halinde ideal olarak Çin'de salgın ortamında olmak üzere, "yıl sonuna kadar" daha büyük testlerin başlayacağını belirtiyor.
Şirket, Zira virüsü salgını sırasında yedi ay gibi rekor bir süre içerisinde insanlar üzerinde test edilmeye hazır bir aşı geliştirdiğini söylüyor. Inovio CEO'su J. Joseph Kim, "Çin'den yayılan bu koronavirüsle mücadele etmek için bu takvimi hızlandıracak şekilde iyileşme kaydedebileceğimize inanıyorum" dedi.
Bunlar, şu anda koronavirüsle mücadele için yapılan araştırmalardan sadece birkaçı. Başta Çin olmak üzere Japonya'dan İngiltere'ye birçok ülkede farklı kuruluşlar çözüm bulmak için zamana karşı yarışıyor.
Avrustralya'nın ulusal bilim kurumu CSIRO, virüsün gelişme ve kendini yineleme süresinin ne kadar olduğu, solunum sistemi üzerindeki etkileri ve nasıl bulaştığı konularında araştırmalar yürütüyor.
Fransa'daki Pastör Enstitüsü de bu yeni koronavirüsün tam olarak anlaşılması, aşı geliştirilmesi ve yeni tetkik ile tedavi yöntemlerinin bulunması için özel bir ekip kurdu.
Her ne kadar bir hastalığa karşı aşı geliştirilmesi için gereken zaman oldukça azalmış olsa da mevcut salgın, geliştirilen aşı yaygın kullanıma hazır hale gelmeden sona erebilir.
ABD merkezli Novavax laboratuvarının Araştırma Müdürü Dr. Gregory Glenn, aşı için geç kalınsa bile bunun mevcut çalışmaların çöpe gideceği anlamına gelmediğini söylüyor. Glenn, "Koronavirüs, salgın sırasında bile dönüşüme uğrayabilir ve buna karşı etkili olan bir aşının dahi bulunmuş olması çok önem taşıyabilir" diyor.