15.10.2020 - 11:12 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Savaşın on sekizinci gününde Dağlık Karabağ'daki cephe hattında gece boyunca çatışmalarda dinmedi. Geri çekilen Ermenistan ordusu, gündüz saatlerinde korkunç bir saldırı düzenledi.
Azerbaycan ordusu yüzlerce Ermenistan askerini öldürdü, peş peşe yaşanan bozgunların ardından Ermenistan tarafında cephede dağınıklık var. Bugün yapılan açıklamaya göre toplam 604 Ermenistan askeri öldü.
Ermenistan yerel medyasının yayınladığı görüntülerde, Dağlık Karabağ'da savaşanlar arasında Erivan'dan gelen otel çalışanları bulunuyor.
Dağlık Karabağ'da çekilen söz konusu kayıtta, Azerbaycan birliklerinin ilerleyişini durdurmak için siper kazıldığı da görüntülere yansıdı.
Gittikçe köşeye sıkışan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, albay Vahan Asatryan'ın Azerbaycan tarafından öldürüldüğünü açıkladı.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermenistan birliklerinin Goranboy, Terter, Ağdam ve Ağcabedi şehirlerine bir kez daha top atışlarıyla saldırdığını duyurdu.
Terter'de hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni sırasında gerçekleşen Ermenistan saldırısı mezarlıkta katliama yol açtı. İlk gelen bilgiler, üç kişinin öldüğü, beş kişinin de yaralandığı yönünde.
Azerbaycan ordusu'nun Karadağlı Köyü'nü kurtarmasıyla, işgal altındaki Dağlık Karabağ'ın başkenti Hankendi ile kuş uçuşu mesafe 18 kilometreye düştü.
Askeri uzmanlar, Azerbaycan ordusunun Hadrut kasabası yakınlarındaki Merdinli Köyü'nün geri alınmasıyla da büyük bir ilerleme kaydedildiğini belirtiyor.
Uzmanlara göre, halihazırda Azerbaycan işgal altındaki Dağlık Karabağ'ın önemli bir bölümü Ermenistan ordusundan temizlemiş durumda.
Bakü yönetimi, Dağlık Karabağ ve çevresinde son olarak sekiz köyle birlikte toplam 45 yerleşim bölgesinin işgalden kurtarıldığını duyurdu.
Ermenistan ise Azerbaycan ordusunun Dağlık Karabağ'da bazı bölgelerde kontrol sağladığını teyit etti. Böylece, Ermenistan tarafından toprak kayıpları ilk kez doğrulanmış oldu.
Dağlık Karabağ'da bağımsızlık ilan eden ancak Ermenistan dahil hiçbir ülke tarafından tanınmayan işgalci yönetimin lideri Araik Arutyunyan ise, Azerbaycan'ın çatışma cephesini bölgenin derinliklerine ilerletmeyi başardığını itiraf etti.
Ermenistan ve Dağlık Karabağ yönetimi, daha önce Azerbaycan'ın bölgedeki toprak kazanımlarıyla ilgili yaptığı açıklamaları yalanlamıştı.
ABD'den Yunanistan'a, Polonya'dan Şili'ye birçok ülkede gösteri düzenleyen Ermeni diasporası ise, dün Avrupa Birliği ve Belçika'nın başkenti Brüksel'de bir kez daha sokaktaydı.
Avrupa Parlamentosu'nun önünde toplanan grup, 'Avrupa' yazılı yüz maskeleri taktı, Türk bayrağının tahrif edildiği pankartlar taşıdı.
Azerbaycan ve Türk bayrakları taşıyan göstericiler ise, ABD'nin başkenti Washington'daki Beyaz Saray önündeydi.
Sivillere yönelik saldırıları protesto eden göstericiler, Azerbaycan lehine sloganlar attı ve ABD'den Ermenistan'a baskı yapmasını istedi.
Azerbaycan'da sınıra onlarca kilometre uzaklıktaki şehirlerin Ermenistan ordusu tarafından vurulmasıyla şimdiye kadar 43 sivil hayatını kaybetti.
Rusya, Dağlık Karabağ'daki çatışmaların durması için 10 Ekim Cumartesi günü öğle 12.00'de başlayan ateşkes ilan etti ancak Ermenistan birlikleri dakikalar içinde ateşkesi ihlal etti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün Dağlık Karabağ'daki ateşkesi gözlemlemek için Rus askeri birliklerinin yerleştirilebileceğini söyledi. Lavrov'a göre, bu kararı Azerbaycan ve Ermenistan verecek.
Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyor.
Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımış değil.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor.
Peki, ikisi de eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun tarihçesi ne? 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlıbaşına gösterir nitelikte.
İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi. 1923’te Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ'da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980’lerin sonuna kadar statüko korundu.
Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985’te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya’nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı. Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988’de Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan’ın 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı.
Bu dönemde Karabağ'daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20'ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyor. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. 2014'ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri öldü. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı.
Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14’ünden fazlası halen işgal altında. Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrolünde olduğunu ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu iddia ediyor; Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını ve Azeri yönetiminin gayrimeşru olduğunu savunuyor.
İç mesele olarak görüldüğünden dış müdahale konusunda diğer devletler gönülsüz davrandı. İhtilaf, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanması dolayısıyla 1992’den itibaren devletlerarası bir hale büründü. Azerbaycan’da savunma harcamaları 2003’ten bu yana her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttı. 2012’de savunma harcamaları, Azerbaycan’ın toplam kamu harcamalarının beşte birini oluşturur hale geldi. Ermenistan da Rusya’nın yardımıyla cephaneliğini genişletti.
Tam sayılar net olarak bilinmemekle beraber, küçük yerleşimler ile Laçin ve Kelbecer’in nüfusunun toplamda yaklaşık 14 bin kişi olduğu sanılıyor. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarına göre 2005 yılından bu yana nüfusta belirgin bir artış yok. Bölgeye yerleşen etnik Ermeniler altyapıya, ekonomik faaliyetlere ve kamu hizmetlerine kısıtlı bir erişime sahip. Birçoğunun kimlik belgeleri de eksik.
Sorunun en zayıf yeri 175 kilometre uzunluğundaki temas hattı. Mayın tarlalarıyla dolu bu hat, Birinci Dünya Savaşı siperlerini andırıyor. Temas hattına Ermeni tarafından 30 bin, Azerbaycan tarafından ise bu sayıdan biraz daha fazla asker konuşlandırılmış durumda. AGİT Minsk Grubu aracılığıyla yürütülen müzakereler zorlu geçiyor; zira liderler uzlaşıya yaklaşsa da ülkelerinde kamuoyunun isteklerini karşılayamama endişesiyle geri adım atıyor.
Dağlık Karabağ Azerileri ve Ermenileri sürece etki edemiyor. Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyunun süreç üzerinde, bölgenin yerlilerinden daha çok etkisi var.
Minsk Grubu eş başkanlarının sözcüsü ya da medya sekreteri yok. Bu nedenle de görüşmeler medyada az yer alıyor. Rusya, önceden Ermenistan’a yakın bir pozisyon almışken, artık Azerbaycan’a ve Ermenistan’a eşit uzaklıkta durmayı tercih ediyor. Bu strateji Ağustos 2008’de Gürcistan’la yaşanan savaşın ardından güçlendi. Stratejik öncelik Gürcistan’ın tecrit edilmesi haline dönüştü. Dağlık Karabağ Sorunu ABD için, Orta Doğu’daki çatışmalardan daha az öneme sahip. Kongre’deki Ermeni lobisi, Hazar Denizi Havzası enerji güvenliği, ‘terörle mücadele’ ve Afganistan’a uçuşlarda Azerbaycan hava sahasını kullanabilmesi ABD için öncelikli konular.