İşte tarihi kareler

Ergun Bayrak, 1980 darbesinde Gelibolu Adası’na götürülen Süleyman Demirel ile eşi Nazmiye hanım ve Bülent Ecevit ile eşi Rahşan Hanım’ın Ankara’ya getirilişlerini fotoğrafladı. Yıllarca fotoğrafları saklayan TRT foto muhabiri Bayrak, tarihi karelerinin hikayesini ilk kez Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından yayınlanan Foto Muhabiri Dergisi’nden Can Yücel’e anlattı. Dergi derneğin sitesi www.tfmd.org.tr adresinden okunabilir.

İçeriye nasıl girdin!
Darbe yılları. Tüm siyasetçiler gözaltında. Askeri yönetim kuş uçurtmuyor. Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit, eşleri ile birlikte Gelibolu’da ki misafirhaneden Ankara’ya getirilecek. Etimesgut Havalimanı’nda telaşlı bir bekleyiş. Eller tetikte. İçeriye kaçak girmiş olmasına rağmen henüz kimse onu fark etmiş değil. Fotoğraf makinesinin tüm ayarları yapılmış, bekliyor. Eli deklanşörde. Uçağın tekerlekleri piste değdiği anda fırlıyor yerinden. Kapıdan ilk çıkan Nazmiye Demirel oluyor, ardından Rahşan Ecevit. Kare kare ölümsüzleştiriyor o anları.
Fotoğrafların bazıları flu. Çünkü; o işini yaparken, pistte bulunan bir albay, yakasına yapışmış bağırıyor... “Sen içeriye nasıl girdin!”
1950 yılında Ankara’da doğdu Ergün Bayrak, 20 yaşında TRT’de işe başladı. Gazeteciliğe tesadüfen başladım dese de, hayatında tek bir kare fotoğraf çekmemişken müdürüne çıkıp “Ben fotomuhabir olmak istiyorum” demesi, gazeteciliğe ve fotoğrafa nasıl bir aşk beslediğinin en büyük kanıtı. Kaldı ki şu an 62 yaşında ve daha bir yıllık emekli olmasına rağmen, röportajın sonunda bana şu soruyu sordu: “Sizin gazeteye fotomuhabir lazım mı?”

‘Bizim adamımız o!’
Bayrak, o günü şöyle anlatıyor: “1980 darbesinden sonra Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit’i bir müddet Gelibolu’da misafir ettiler. Onların Ankara’ya gelişlerinin haberini aldım. Tabii oralara girmek zor. Tevfik Fikret Dinçer ağabeyimiz askeriyede görevliydi, içeriye çok rahat giriyordu. Ona yalvardım ‘ne olur beni de götür’ diye. ‘İçeriye girecek olanların isimlerini verdim, artık çok geç’ dedi. ‘İçeriye almazlarsa kapıda beklerim’ diyerek ikna ettim. Havalimanında bizi VIP odasına aldılar. Uçağın kapısı açılır açılmaz, hemen makinemi çıkardım. Çekmeye başlayınca orada görevli bir albay yakama yapıştı. Beni sallıyor ‘Sen içeriye nasıl girdin!’ Tevfik ağabeyim müdahale etti, ‘Bizim adamımız o, TRT’den’ diye. Albay bunu duyunca beni bıraktı.