Şiirler Elhan-ı şita şiiri - Cenap Şehabettin

Elhan-ı şita şiiri - Cenap Şehabettin

Cenap Şahabettin "sanat sanat içindir" anlayışında şiirler yazmıştır. Sembolizm akımı etkisi altında Aruz ölçüsüyle şiirler yazan şair şiirlerinde uyuma ve ritme önem vermiştir. Şiiri kelimelerle resim yapma sanatı olarak algılayan şair şiirleri ile kelime ve dizelerden tablolar oluşturmayı hedeflemiştir. Elhan-ı şita şiirinde şair kış betimlemesi yapmıştır.

Elhan-ı şita şiiri - Cenap Şehabettin

ELHAN-I ŞİTA

Haberin Devamı

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş;
Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar...
Ey kulûbün sürûd-i şeydâsı,
Ey kebûterlerin neşîdeleri,
O bahârın bu işte ferdâsı:
Kapladı bir derin sükûta yeri
karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar!

Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
Bir beyâz rîşe-i cenâh-ı melek
gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar;
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ'şın üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze
karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar!

Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgan! -
Son kalan mâi tüyleri kovalar
karlar
Ki havâda uçar uçar ağlar!

Haberin Devamı

Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berg-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter...
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!

Her şâhsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! -
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümîd...
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!

Göklerden emeller gibi rîzân oluyor kar,
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar.

Bir bâd-ı hamûşun per-i sâfında uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar.

Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzan,
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân,

Karlar.. bütün elhânı mezâmir-i sükûtun,
Karlar.. bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun...

Dök hâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök,
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:

Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi! ...

CENAP ŞEHABETTİN

 

Günümüz Türkçesiyle:

 

KAR NAĞMELERİ

 

Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş,

Eşini kaybeden kuş

gibi kar

Geçen ilkbahar günlerini arar...

Ey kalplerin çılgın nağmeleri,

Ey güvercinlerin ilahileri,

O baharın işte budur yarını, geleceği:

Kapladı derin bir sessizlik yeri.

karlar

Ki sessizce sürekli ağlar.

 

Ey uçarken düşüp ölen kelebek,

Bir beyaz melek kanadının tüyü

gibi kar

Seni solgun bahçelerde arar.

Sen açarken çiçekler üstünde,

Ufacık bir çiçekli yelpaze,

Haberin Devamı

Ey ölü, şimdi senin cenazen üstünde,

Parça parça uçmaya başladı

karlar

Ki gökten düşer düşer, ağlar.

 

Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar,

Küçücük, beyaz başlı baykuşlar

gibi kar

Sizi dallarda, yuvalarda arar.

Gittiniz, gittiniz siz ey kuşlar,

Şimdi boş kaldı büsbütün yuvalar;

Yuvalarda - figansız yetim kalan-

Son kalan mavi tüyleri kovalayan

Karlar

Ki havada uçar uçar, ağlar.

Ey kış günlerinin göğü!

 

Elinde, yığın yığındır:

Yasemin yaprağı, güvercin kanadı, yüklü bulutlar.

Dök ey gök, -tabiatın ruhu uykudadır-

Kara toprağın üstüne bembeyaz çiçekler...

 

Her ağaçlık, şimdi -Ne yaprak ne çiçek!-

Ümitsiz ve siyah renkli bir gölgeler yığını...

Ey kış semasının eli, durma çek,

Her ağaçlığın üzerine bir beyaz örtü.

 

Göklerden arzular gibi dökülüyor kar.

Her yanda hayalim gibi koşturuyor kar.

 

Sessiz bir rüzgârın saf kanadında uyuklar,

Bir aralık durup sonra uçarlar.

 

Soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçarak,

Kâh uçarak tüyler gibi, kâh yuvarlanarak...

 

Karlar... Sessizlik ilahilerinin ezgileri,

Karlar... Bütün melekler âleminin bahçelerinin

Haberin Devamı

çiçekleri

 

Ey göğün eli, kara toprak üzerine dök,

Ey göğün eli, cömertliğin eli, kışın eli dök:

 

Bahar çiçeklerinin yerine beyaz karı (dök)

Kuşların nağmeleri yerine ümit sessizliğini (dök)

CENAP ŞEHABETTİN