İyi ki konut sektörü var ama... (2)

26 Aralık 2010

Konut sektörünün ekonomiye kattığı ivme takdire şayan. Ama önemli olan bu ivmenin sürdürülebilir olması.
İç göçün yarattığı nüfus hareketliliği, gelecekte, eğitimi olduğu gibi konut sektörünü de önemli ölçüde etkileyecek. Ama bu ne kadar dikkate alınıyor tahmin etmek çok zor.
Hiç dikkate alınmıyorsa da kesinlikle şaşırmam!..
Bazı bölgelerde ilk ve orta öğretimde sınıf mevcutları 60, 70’in üzerindeyken, üniversitelerde öğrenciler kalacak yer bulamadığı için eğitimlerine ara verirken, bazı illerde yurtlardaki yatak kapasitesinin yarısı boş, okullardaki sınıfların ise kapısı daha hiç açılmamış.
Aynı plan ve programsızlık özel okullarda da yaşanıyor, yeni açılan üniversiteler ve kontenjan artışlarında da. Özel okul kontenjanlarının yarısı boş kalırken üniversitelerde 100 bin kontenjan ikinci kayıt dönemine rağmen doldurulamadı..
Konut sektöründe de benzeri durum yaşanıyor. Bir yanda on binlerce konut yıllardır alıcı bulamadığı için çürümeye terk edilirken, öte yanda yüz binlerce yeni konut üretilmeye devam ediyor.
Ve bunun mantığını anlamak mümkün değil...

Yazının Devamı

Eğitim sürecinde öğretmenlerin rolü?

25 Aralık 2010

Baba Beni Okula Gönder çalıştaylarından dördüncüsü dün gerçekleşti. Konusu da “eğitim sürecinde öğretmenlerin rolü“ydü. Tarihi Çapa Öğretmen Okulu’nda gerçekleşen çalıştayın sabah oturumunda öğretmenlerin sorunları, öğlenden sonraki oturumda ise çözüm yolları tartışıldı.
Milliyet ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği çalıştaya, Türkiye’nin dört bir yanından gelen katılımcıların yanı sıra eğitim gönüllüsü sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler de katıldı.
Siirt, Sakarya, Trabzon ve şimdi de Şanlıurfa’da yaptığı özverili çalışmalarla eğitimde marka haline gelen Nuri Okutan, 10 yıllık İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nden sonra MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Ömer Balıbey, Talim Terbiye Kurulu eski Başkanı İrfan Erdoğan, FATİH projesine fikir ve isim babalığı yapan Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi eski Dekanı ve İlköğretim eski Genel Müdürü Ata Tezbaşaran, Garanti Öğretmen Vakıf Genel Müdürü Kayhan Karlı, Anadolu Eğitim Sendikası Başkanı Cansel Güven, Suruç YİBO Müdürü Deniz Orhon Doruk ve Siverek ÇYDD Hasan Orhan İlköğretim Müdür Vekili Hüseyin

Yazının Devamı

‘Başbakan konuştu. Biz dinledik. Ama hiçbir şey anlayamadık’

24 Aralık 2010

Üniversitelerde bugüne kadar yüzlerce konuk ağırladık. En sonuncusu Şener Şen’di. 20’li yaşlardakiler her ne kadar onun filmleriyle büyümese de hemen hepsi tüm eski filmlerini izlemiş. Bu yüzden de en fazla hayranlık duyulan konuklardan birisi oldu.
Öğrenciler, ne kadar çaba harcasalar da Şener Şen’i güncel tartışmaların içine çekemediler. Ama yine de ona karnelerin en iyisini verdiler.
Kültür Üniversitesi’nde önceki akşam gerçekleşen Genç Bakış’ta gerginlik yaratan tek konu Kürt açılımı oldu. Şen ne bu konuya, ne HES’lerin yarattığı doğal kıyıma, ne atanamayan öğretmenler sorununa ne de siyasi tartışmalara girdi. Pek çok konudan haberdar olamadığını vurguladı. Bilgisi olmadığı konularda da konuşmayacağını söyledi. Net bulmayanlar olsa da o öğrencilerin de, ekran başındakilerin de Sevgili Şener Şen’iydi...
İşte programdan bazı satır başları:

Gençlerle aynı fikirdeyim

Yazının Devamı

13 yıllık zorunlu eğitimi başarabilir miyiz?

22 Aralık 2010

Zorunlu temel eğitimi 5 yıldan 8 yıla çıkartırken başarabilir miyiz endişesi vardı. Şimdi aynı endişe 13 yıllık zorunlu eğitim için de söz konusu. Ama ilk adım atıldı. Artık geriye dönüşü yok.
Milli Eğitim Bakanlığı, kasım ayında yapılan 18. Milli Eğitim Şûrası kararlarına onay vererek, yayımlanması için Tebliğler Dergisi’ne gönderdi.
Karara göre zorunlu eğitim, bir yıl okul öncesi eğitim, 4 yıl temel eğitim, 4 yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık, 4 yıl da ortaöğretim olmak üzere 13 olarak belirlendi.

Yabancı okullar ne olacak?
8 yıllık zorunlu eğitime geçildiğinde yabancı okulların ilk bölümleri kapanmak zorunda kaldı. Çünkü Anayasa’ya göre temel eğitimin Türk okullarında ve ana dilde yapılması gerekiyor. Şimdi aynı gerekçe ile bu okullar tümden mi kapanacak? Yoksa Lozan’a göre tümüyle kapanmaları mümkün olmayacağına göre ne olacak?
Bazı yabancı okullar gibi öğrencisiz göstermelik okullar haline mi getirilecekler? Ya da Anayasa’da değişiklik yapılarak başka bir çözüm mü bulunacak?

Yazının Devamı

Seçim sandığı açıldı, ilk sırada öğrenciler var!

21 Aralık 2010

Liderler nihayet öğrencileri hatırladı. Bunda yumurtanın etkisi var mı, yok mu? O bilinmez ama görünen o ki hazirandaki genel seçimde öğrenciler, başrolde olacak.
Artık yeni malzeme kalmadığından mı, yoksa öğrenciyi nihayet fark ettiklerinden mi onun yorumunu size bırakıyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki gençler, özellikle de öğrenciler, artık siyasetin gündeminde olacak.
Öğrencilere vaat konusunda, Başbakan Erdoğan ile CHP lideri Kılıçdaroğlu adeta yarış halinde.
Erdoğan, 200 liralık öğrenim bursunu kahvaltı parası dahil 400 liraya yükseleceğini müjdelerken (öğrenciler bu tabire çok kızıyor, karşılıksız değil ki müjde olsun diyorlar), Kılıçdaroğlu bir adım daha öne çıkıp üniversitelerdeki öğrenim harçlarını kaldıracağını söyledi. Onunla da yetinmedi YÖK’ü yok edip, bursları asgari ücret seviyesine yükselteceğinin sinyallerini verdi.
Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere kimileri “bu parayı nereden bulacak?” diye dalga geçse de, Kılıçdaroğlu’nun bu açılımının, öğrenciler arasında heyecan yarattığı kesin.
Bakalım önümüzdeki günlerde, gençler lehine torbadan başka neler çıkacak? Özellikle de işsizlik konusunda!..

Yazının Devamı

İyi ki konut sektörü var ama!.. (1)

19 Aralık 2010

Hemen her yıl yüz binlerce konut yapılıyor. İnşaat sektörü neredeyse tek başına Türkiye’yi sırtında taşıyor.
Sektörün lokomotifi ise TOKİ.
Türkiye’nin neresine giderseniz gidin TOKİ’yi de görürsünüz, onunla yarışan diğer konut üreten firmaları da.
Keşke inşaat, otomotiv, beyaz eşya, tekstil gibi birkaç lokomotif sektör daha olsa.
İşte o zaman ne işsizlik kalırdı ne de ekonomik kriz.
Enerjide biraz kıpırdanma var. Ama çıtayı ne kadar yükseltecekler, o hünüz belli değil!.. Keşke yurt da yapsalar!
Konut sektörünün sağladığı ivme, sadece ekonomiye canlılık getirmiyor. Yaşam kalitemizi de artırıyor. Eskiden sadece çok az kimsenin oturabildiği konforlu konutlarda, şimdi çok daha geniş kitleler yaşam alanı bulabiliyorlar.

Yazının Devamı

Her öğrenciye bir bilgisayar

18 Aralık 2010

Herkes evinin önünü temiz tutarsa mahalle de, kent de, ülke de temiz olur. Ama biz nedense evimizin önünü temizlemeden hep başkalarının evinin önü neden kirli diye şikâyet eder dururuz.
Bu yüzden kişileri, söylemlerine göre değil, yaptıklarına göre değerlendirmek sanki en doğru olanı.
Bu çerçeveden bakıldığında, Türkiye’nin büyük sorunlarını çözmek için sadece devletin değil herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor.
Örneğin eğitim sorunlarını devletin tek başına çözemediğini görmek için âlim olmaya gerek yok.
Dünden bugüne, gelen tüm hükümetler eğitimi ciddiye aldılar. Ama hâlâ 6.5 milyon vatandaşımız okuma yazma bilmiyor!
Kişi başına düşen eğitim ortalaması ve bilgi düzeyi sıralamasında da en dip sıralardayız.
Neden? Çünkü bu hızlı nüfus artışına rağmen, eğitimi ve çocuklarımızın geleceğini sadece devlete havale ettiğimiz için.

Yazının Devamı

Üniversitelilerin bir numaralı gündemi yumurta

17 Aralık 2010

Genç Bakış’ta önceki gece Türkiye’nin güncel sorunlarını konuştuk. Ama laf her defasında döndü dolaştı yumurtaya geldi. Öyle ki artık ekonomi anlatılırken de, espri yapılırken de başrolde hep yumurta var.
Yumurta eyleminde fiziki saldırıyı, öğrencilerin geneli onaylamıyor ama gösterilen tepkiye de hiç kimse sıcak bakmıyor. Bu yüzden de yumurtalı eylemler her ne kadar kabul görmese de giderek daha çok taraftar buluyor. Yani yumurta bir noktada her türlü tepkinin sembolü haline geldi...
İşte Doğuş Üniversitesi’ndeki Genç Bakış’tan satır başları.
Prof. Dr. Metin Feyzioğlu - Ankara Barosu Başkanı
- Yumurtalı eylemlerde kuru temizleme parasını almak için tazminat davası açılabilir. İleri demokrasilerde bunun dışında herhangi bir cezai boyut olmaz.
- Öğrencilere hapis istemiyle dava açılmasını dehşetle karşılıyorum. Bu dava hakaretten dolayı açılmış. Siyasilerin ve kamu görevlilerinin eleştirilere karşı diğer kişilere göre çok daha hoşgörülü olması, dozu sert de olsa protestolara katlanmak zorunda olması şeklinde bir yerleşik içtihat var. Bu bütün gelişmiş ülkelerde böyledir. Hangi ülkede yumurta atıldı diye dava açıldı?

Yazının Devamı