“Türkiye’deki sistemin adı bürokratik oligarşidir”

7 Ocak 2011

Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, önceki gece Galatasaray Üniversitesi’nde Genç Bakış’ın konuğuydu. Öğrenci olaylarından anayasaya, yargıdaki depremden ekonomiye kadar Türkiye’nin güncel sorunları ele alındı. Öğrenciler ısrarla HAS Parti’nin, Ak Parti ve Saadet Partisi’nden farkının ne olduğunu sordu, o da her defasında hangi noktalarda farklı olduklarını ve yollarının neden ayrıldığını anlattı.
İşte programdan satır başları:
- Erbakan’ı hastanede ziyaret etmedim ama telefon ettim. Ankara’ya gittiğimde de ziyaret edeceğim. Hayat sadece politikadan ibaret değil, önemli olan insani ilişkilerin düzgün bir şekilde yürütülmesi.
- Biz sömürüye karşı, antiemperyalist, yerli, Türkiyeci bir partiyiz.
- Özellikle Ortadoğu’ya bakış, ekonomi politikaları, Avrupa Birliği ve bazı temel politikalarda en baştan itibaren bazı temel farklılıklarımız vardı. Bunlar başlangıçtan itibaren AK Parti ile beraber olmamamızın en temel nedenleridir. AKP’ye katılmayarak doğru karar verdiğime inanıyorum.
- HAS Parti bölmeyen, kamplaştırmayan yeni bir siyaset dilini ortaya koyuyor. Bu çerçevede cemaatler, tarikatlar, siyasi partiler bütün bunların hepsini bir kısmı

Yazının Devamı

Yurt sorununa Başbakan sözü

5 Ocak 2011

Üniversite gençliğinin en önemli sorunlarından birisi de barınma. Bu konuya sık sık dikkat çekiyorduk. Nihayet Başbakan Erdoğan’ın gündemine de girdi. Bu çok sevindirici. Eminim ki gerisi de gelecektir.
Erdoğan dün Ak Parti grup toplantısında, güncel konulara yönelik uzunca bir konuşma yaptı. Ama beni sevindiren bölümü aynen şöyle:
“80 yeni üniversite ile üniversite sayımızı 76’dan 156’ya çıkarttık. Geldiğimizde 76 üniversite vardı, şimdi 156 üniversite var. Bazıları dediler ki, ne gerek var ya. Biz böyle bakmıyoruz, biz 360 derece bakıyoruz. Ve Hakkâri’deki yavrumuzun üniversite okuyabilmek için önünü açıyoruz. Niye? Ha benim ilimde üniversite var. Yani ben okumak için belki Ankara, İstanbul şansını yakalayamam ama, hiç olmazsa ilimdeki üniversitenin fakültelerine, meslek yüksekokullarına girebilme şansını yakalayabilirim, bu var. Aynı şekilde bakıyorsunuz Muş’ta, aynı şekilde Iğdır’da, aklınıza neresi gelirse. Ve şu anda 156 üniversitesiyle 73 milyon nüfusun tüm üniversite öğrencilerine hitap eden bir yapı, bir anlayış. Aynı şekilde dersliklerimizin sayısı her geçen gün artıyor. Ve yaklaşık 60 bin artı yatak kapasitesini bu dönemde inşa ettik, yurtlar olarak söylüyorum.

Yazının Devamı

Eğitimde 2011 beklentileri

4 Ocak 2011

Hemen her konuda olduğu gibi eğitimde de sıkıntılı ama bir o kadar da umut verici bir yılı geride bıraktık.
Krizlerin çözümüne yönelik önemli gelişmeler olmadı değil. Örneğin eskiden kopya çeken çekildiği ile kalıyordu ama şimdi gün yüzüne çıkıyor...
Geçen yıl alınan kararlardan pek çoğu 2011’de gerçekleşme olanağı bulunacak. Örneğin 13 yıllık temel eğitim için ön adımlar atılacak. SBS, KPSS benzeri giriş sınavlarında yeni düzenlemelere gidilecek. Öğrenci burslarından sonra, öğretmen maaşlarında da iyileştirme yapılırsa şaşırmamak gerekir. Çünkü ufukta seçim var.
Öğrenci olayları Ankara’daki siyasi atmosfere paralel olarak daha da yaygınlaşabilir. Bu konuda alınan polisiye önlemler de daha acımasız noktalara gelebilir.
MEB, 2011’de 55 bin öğretmenin ağustos ayında tek atama ile alınacağını açıkladı. Ama bu iki atama dönemine dönüşebilir. Her ne kadar Bakan Çubukçu “hayır“ dese de seçim nedeniyle artı 10 binlik yeni bir kadro daha verilebilir.
Üniversitelerdeki öğrenim harçları da yine seçim nedeniyle yeni yılda zam görmeyebilir.
Geçen yıl fen ve Anadolu liseleri ile üniversitelerde 100 bini aşkın kontenjan boş kalmıştı. Bu sayı, daha da artabilir. Bunun anlamı da Anadolu

Yazının Devamı

Eğitim gibi emlak sektörü de SOS verir mi?

2 Ocak 2011

Eğitim sektörü ile emlak sektörü arasındaki paralellikten yol çıkarak, eğitim sektöründe yaşanan krizin emlak sektöründe de yaşanmaması için pazar günleri bu konuya dikkat çekiyorum.
Eğitim kadar olmasa da emlak da hayatımızın olmazsa olmazlarından birisi. Her ikisindeki çarpıklıklar da muhataplarını derinden etkiliyor...
İki sektör arasındaki paralelliklerden birisi de pazarlama sorunu. Ama nedense birinde yaşanan krizden diğeri hiç ders almıyor. Bu yüzden aynı sıkıntılar bir süre sonra tıpkı eğitimde olduğu gibi emlakta da yaşanırsa hiç şaşırmam...

Deniz bitti mi?
Günümüzün en popüler sektörü emlak. Tıpkı bir zamanlar eğitimde olduğu gibi. Her yıl yüz binlerce konut üretiliyor. Çünkü kâğıt üzerindeki verilere bakıldığında milyonlarca konuta ihtiyacımız var. Bu yüzden dağ taş, uzak yakın demeden nereye konut yaparsanız yapın hepsi de peynir ekmek gibi gider. Bir’e üretirsiniz on’a satarsınız. Bundan kârlı da iş olmaz. Son dönemin zenginlerine bakın neredeyse hepsi de inşaatçı. Demek ki tahminler doğru!..
Elbette her konuda olduğu gibi madalyonun bir de öteki yüzü var. Ama gelin madalyonun öteki yüzüne yönelik öngörülerde bulunmak yerine, eğitim sektöründe bire bir yaşanan

Yazının Devamı

Eğitimde iz bırakanlar, beklentiler ve 2011 (1)

1 Ocak 2011

90’lı yıllar, 2000’i beklemekle geçti. Milenyum Çağı’na girdiğimizde her şeyin çok daha farklı olacağını umuyorduk.
Ama gördük ki değişen bir şey yok.
Bir, üç, beş derken, işte 10’uncu yıla girdik.
Peki bundan sonra bir şeyler değişir mi? Sorunlar artacağına azalır mı? Evet demek o kadar zor ki!
Ama hiçbir koşulda geriye değil hep ileriye bakmalıyız.
Kaçan fırsatlara üzüleceğimize, yakalayacağımız fırsatlara sevinmeliyiz.
Eğer geleceğe bu perspektiften bakarsak, karamsarlığın yerini heyecan alacaktır. Ve bu da bizi mutlaka bir yerlere götürecektir.

Yazının Devamı

Batum: ‘Sazan Aksu’yu karım da şık bulmadı

31 Aralık 2010

Genç Bakış’ın bu haftaki konuğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süheyl Batum’du. Siyasete çabuk ısınmış. Öğrencilerin ilgisi de müthişti. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde salondaki öğrencilerin neredeyse üç katı dışarıda kaldı. Öğrenciler, yoğun kar yağışına rağmen yayın sonuna kadar kapı önünde tempo tuttular.
Batum, yeni CHP’yi anlattı. Herkesi kucaklayacaklarına ve yalan söylemeyeceklerine söz verdi. Öğrencilerden iyi karne aldı. Moralle Ankara’ya döndü.
Bu arada Sezen Aksu’ya, neden Sazan Aksu dediğine de açıklık getirdi. Söylediğinin arkasında olduğunu ama kendisine yakışmadığını söyledi. “Hakaret gibi algılandı. Bu onun sanatına değil, siyasi söylemineydi. Ama buna rağmen evde eşim bile keşke bu kelimeyi kullanmasaydın” dedi.
İşte programdan satır başları:

Siyasetçi dilini tutmalı

Yazının Devamı

Biz mi yanlış anlıyoruz, onlar mı yanlış anlatıyor!..

29 Aralık 2010

Öğrenci affı ve beceri kursları konusunda tam bir komedi yaşanıyor. Olup bitenleri ya biz anlamıyoruz ya da bu işin mimarları yeterince aydınlatıcı değil.
Üçüncü bir şık da toplumun balık hafızalı sayılması ki bunu da kimsenin aklından geçirdiğini sanmıyoruz.
Her iki proje konusunda da görüşlerimizi açıklamadan önce isterseniz gelin önce şu iki maile göz atalım:

Sorun eğitimde değil
“İyi günler Abbas Bey daha önceki ‘Beceri Kursu Enflasyonu!’ başlıklı yazınızı okudum. Tabii ki yazınıza içtenlikle katılıyorum.
Televizyonlarda, gazetelerde, duyuyoruz okuyoruz, Türkiye’de işsizlik sorunu yok, kalifiye eleman sıkıntısı var deniliyor.

Yazının Devamı

Öğrenci affı mı, seçim balonu mu?

28 Aralık 2010

YÖK yeni bir öğrenci affı balonunu şişirdikçe şişiriyor. 800 bin öğrenci yararlanacakmış! Üniversiteden atılma kalkacakmış. Daha da önemlisi, terör suçluları da dahil yararlanmayan kalmayacakmış.
Yumurta atanlara iki yıl hapsin istendiği, protesto pankartı açanların 5 yılla yargılandığı bir dönemde, teröristlere, bombacılara, hortumculara, üniversite kapısının yeniden açılmasının elbette bir mantığı vardır. Onları da kazanmak gerekir diyenler çıkabilir. Tek gencimizi bile yeniden kazanacak olsak alkışı hak eder. Ama aynı hoşgörüyü, diğer öğrencilere de göstermek gerekmez mi?..

Şişirme rakamlar
800 bin rakamını ortaya kim attı bilmiyoruz. Kesinlikle böyle bir rakam yok. Yani bu işi öylesine abarttılar ki, herkes vah vah demeye başladı.
Söz konusu rakam iki açıdan çok abartılı ve hiçbir şekilde dayanağı bulunmuyor.
Eğer iddia edildiği gibi 800 bin öğrencinin üniversitelerden ilişiği kesildiyse, ortada aftan daha vahim sorun vardır ki, acilen onun araştırılması gerekir. İkincisi ise daha önce neredeyse her 10 yılda, her seçim öncesinde öyle ya da böyle af çıktı yani son üç-beş yıl içinde atılanlar dışında dört gözle af bekleyenlerin sayısı, bırakın yüz binleri on binleri bile

Yazının Devamı