Milli Eğitim Şûrası’na çağrılmamamız, görünen o ki bir işgüzarlık örneği. MEB Basın Müşaviri Ülkü Ural, aradı. “Gözümüz sizi aradı” dedi. “Çağırdınız da gelmedik mi!” dedim.
Ural, listelere son şekli Bakan Çubukçu’nun verdiği yönündeki açıklamaların doğru olmadığını, Bakan Hanım’ın önceki yıllardaki müeyyide ne ise aynen uygulanmasını istediğini söyledi.
Bu durumda son 10 şûraya katılan birisi olarak, bizim de orada olmamız gerekirdi. Ama hiç önemli değil. Uzaktan da olsa gelişmeleri izlemeye devam ediyoruz.
18. Milli Eğitim Şûrası?
Hafızalarınızı biraz zorlarsanız 15 yıl öncesinin önemli tartışma konularından birisi de 8 yıllık temel eğitimin kesintili mi yoksa kesintisiz mi olacağı yönündeydi.
O zaman da kamplara ayrılmıştık. Kesintiliyi destekleyenlerle, karşı çıkanlar arasında kıyasıya mücadele olmuştu. Sonunda dönemin Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan 13-17 Mayıs 1996 tarihleri arasında 15 Milli Eğitim Şûrası’nı topladı ve nihai karar alındı.
KPSS’de yaşanan kopya skandalı nedeniyle ertelenen öğretmen atamaları, kasım sonunda gerçekleşecek. MEB, 30 bin kadroyu 40 bine çıkartmak için Maliye’den ek kadro isteğinde bulundu.
YÖK ve ÖSYM’den gelen bilgilere göre, iptal edilen KPSS’nin yerine pazar günü gerçekleştirilen KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı’nın sonuçları, 10 gün içerisinde açıklanacak. MEB de sonuçların açıklanmasından sonraki iki haftalık süreçte başvuruları alıp, atamaları yapabileceği bilgisini verdi.
MEB kurmaylarına göre, öğretmen atamaları kasım sonu, en kötü ihtimalle de aralık başında gerçekleşmiş olacak.
Peki taban puanlarda ve kadroların branşlara dağılımında bir değişiklik olacak mı?
Puanların değişeceği kesin. Çünkü bu sınavda, kopya çekmenin önüne geçildiği için o kadar çok net çıkartan da olmayacak, yüksek puan alan da... Bu yüzden puanların önemli ölçüde düşmesi bekleniyor.
Kadro dağılımında ise genel bir değişiklik yok ama bazı branşlarda artma ya da eksilmeler olacak. Çünkü, bir önceki başvuru döneminde, bazı alanlarda kontenjandan daha az istekli öğretmen çıkmış!
Maliye’den 10 bin yeni kadro alınırsa durum değişir mi? Alınan bu 10 bin kadroda öncelik hangi bölümlere verilir? MEB kurmayları, bu
Üniversite giriş sınavını 2011’de de ÖSYM yapacak. Sevinenlerin içinde yer almak istiyorsanız öncelikle bir yol haritası çizmelisiniz. Üniversiteye girmek sorun olmaktan çıktı. Önemli olan adayın istediği yere girebilmesi
YGS, LYS, birinci, ikinci yerleştirme derken 2010 sınav maratonu sona erdi. Şimdi bütün gözler 2011 sınav maratonunda. Yaklaşık 1.5 milyon aday yarışacak. Kontenjan çok ama ilk 5 tercihine girenlerin oranı 50 bini geçmez. Yani 50 bin kişi sevinecek, 1 milyon 450 bin kişi ise aradığını bulamamanın ezikliğini yaşayacak. İşte onlardan biri de siz olmak istemiyorsanız, hazırlık sürecini ta en başından yani şu andan itibaren çok sıkı tutmanız gerekiyor. Bunun için de acilen çok ciddi bir yol haritası çizmek zorundasınız!..
Peki bu nasıl olacak? İşte bu süreçte en önemli soru bu. Doğru bir strateji izlediğinizde, istediğiniz üniversitenin istediğiniz fakültesine girmeniz işten bile değil.
Doğru yol haritası?
Üniversiteyi kazanmanın, karmaşık bir matematik problemini çözmekten hiçbir farkı yok. Elinizde veriler varsa soruyu çözersiniz. Konuyla ilgili bilginiz yoksa, soruyu iyi anlamadıysanız, seçeneklere baktığınızda elenmesi gerekenleri anında eleyip geride
Rektör atamalarında yaşanan skandallar son bulacak mı? Evet demek çok zor.
Ankara’dan gelen son bilgilere göre, YÖK artık, rektör atamalarında rol oynamayacakmış!
Niye?
Çünkü, daha önce yaptıkları manipülasyonlara Çankaya çok kızmış!
Peki bu yönde bir kanun değişikliği gerçekleşti mi?
Hayır.
YÖK, yasaları görmemeye alışık. Bu kez de bu yasayı görmezden gelir, olup biter.
Bize, bu kez, dışardan bir gözle bakalım dedik ve Genç Bakış’a, Türkiye’de görev yapan yabancı gazetecileri konuk ettik.
Gözlemleri farklıydı. Gelecekle ilgili beklentileri ise bizden daha olumluydu. AB’den Ergenekon’a, türbandan İsrail’le ilişkilere kadar çok farklı sorulara cevap verdiler.
Bazen şaşırdılar, bazen de niye bu kadar abartıyorsunuz ki noktasına geldiler. İşte Haliç Üniversitesi’ndeki programdan bazı satır başları.
David JUDSON - (ABD)
- Türkiye hem çok değişti hem de pek değişmedi.
Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup toplantısını izledim. Üç saate yakın konuştu. Sürekli olarak statükoya karşı verdikleri mücadeleyi hatırlattı. Daha kat edilecek çok yol var dedi.
Ak Parti’ye göre, kendisinden daha reformcu bir parti yok. Peki ama Ak Parti hemen her konuda reformcu mu? Örneğin eğitimde, türbanın ötesine geçebildi mi?
Karşı çıktıkları statükonun en önemli kalesi, YÖK ve MEB değil de neresi?
Sektörü çok yakından izleyen birisi olarak, dünden bugüne, eğitimdeki statükoya karşı gelecek reformcu bir iktidara kesinlikle rastlamadım. Ak Parti de bunlardan birisi.
8 yıl boyunca, eğitimdeki statüko hâkimiyeti azalacağına daha da arttı. Daha da güçlendi. Daha da yol aldı.
Bu süreçte üç bakan değişti. Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu.
Hepsi de eğitimin çok uzağındaydı. Çelik çok içinde gibi gözükse de asıl statüko kalelerini yaratan o oldu.
En sağlıklı ulaşım aracı bisiklet, bütün dünyada giderek yaygınlaşıyor. Özellikle de kampüslü üniversitelerde. Yurtdışı üniversitelerinde en fazla dikkat çeken farklılıklardan birisi de bu. Bu gözlemlerimizi gittiğim her üniversitede paylaşıyorum. Bunlardan birisi de KKTC’nin en köklü yükseköğrenim kurumu olan Doğu Akdeniz Üniversitesi’ydi. Yaz aylarında, bu bisiklet sevdasını rektör ve arkadaşlarına da anlatmıştık. Çok ilgilendiler. İlgilenmekle de kalmayıp, hayata geçirdiler. 100 bisikletlik ilk filo, dün benim de katıldığım minik bir törenle trafiğe çıktı. Ama bunun için aylarca hazırlık yapılmış. Yıllarda bisiklet şeritleri ve istasyonlar kurulmuş. Çok da şık olmuş.
DAÜ’yü görenler bilir. Geniş bir kampüs alanı var. Yani tam bisikletlik. Zaten öğrencilerin de çok hoşuna gitti. Alıp biniyorlar. Sonra gittikleri yerdeki istasyona bırakıyorlar. Para, pul yok. Sonra bir başkası gelip alıyor. O da gittiği yerde bırakıyor.
Derse ya da yemeğe yetişmek için binenler de vardı. Arkadaşlarıyla tura çıkanlar da.
Görünen o ki kısa sürede 100 bisiklet yetmeyecek. Hedef 500 bisiklet ve daha fazlası. Yönetim, ihtiyaç oldukça sayıyı artıracağız diyor.
Peki ya da diğer üniversitelerimiz?
70 bine yakın sözleşmeli öğretmen var. Kendilerine en üst düzeyde kadro sözü verildi. Hem de defalarca. Ama diğer öğretmenlerle aynı görevi yapmalarına karşın hâlâ kadrolarına kavuşabilmiş değiller.
Güya kademeli olarak 3 yıl içerisinde tümü kadroya geçirilecekti. Bu konuda hem bir önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik söz verdi, hem de Nimet Çubukçu...
Ama 3 yıl neredeyse bitmek üzere. Ancak ne bir açıklama var ne de işaret...
Görünen o ki iktidar verdiği bu sözü çoktan unuttu.
Çünkü 2011 bütçesinde sözleşmeli öğretmenlere yönelik görünürde müjdeli bir haber yok ya da sonradan ilave edilecek. Ayrıntılar yakında belli olur.
Oysa ufukta seçim var diye umutlananlar çok olmuştu!..
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i 3 Kasım’da Genç Bakış’a konuk edeceğiz.