SBS’de kafalar karmakarışık!

25 Eylül 2010

Fen ve anadolu liselerinde boş kalan 6 bin kontenjanı doldurmak için açılan yeni kayıt dönemi, skandal gelişmelere neden oldu. Daha önceki 4 kayıt döneminde, puanı, en fazla birkaç puan düşen okullar, şimdi 150 puan düşük öğrencileri alınca kıyamet koptu. Bakan Çubukçu, ortaya çıkan tablonun araştırılması için talimat verdi. Hazırlanan rapora göre yeni kararlar alınabilecek.

İşte mağdurlar
- Kızımın bir arkadaşının 420’lerde bir puanla kazandığı anadolu lisesinden, 466 taban puanı olan Milli Piyango Anadolu Lisesi’ne geçiş yaptığını öğrendik. Biz 463 puanla yedek bile olamazken 420 ile böyle bir uzun atlama nasıl oluyor anlam veremedik!
- Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’ne son tercihten önce, en son kaydını yaptıran öğrencinin puanı 468. Ancak bu okula 430 puanla öğrenci girdiğini öğrendik. Daha da vahimi, Nişantaşı Anadolu Lisesi’nin 360 puanla öğrenci kabul ettiği yolunda duyumların olması. Böyle bir haksızlık olur mu?
- Son tercih ve başvuru hakkını duymadık ve gözden kaçırdık. Son yerleştirmelere göre, kızımın 460 puanla giremediği liseye, daha düşük puanlı öğrencilerin alındığını öğrendik. İki gündür ağlamaktan helak olduk.
- Üç yıl boyunca tüm kurallara uyarak

Yazının Devamı

ÖSYM’de neler oluyor?

24 Eylül 2010

Türkiye’nin en güvenilir kurumlarından birisi iken bir anda en güvenilmez kurumlar arasında ilk sıraya oturmak, herhalde çok kolay olmasa gerek. ÖSYM, işte bu zoru da başardı.
Yılların ÖSYM’sinde topyekün bir temizlik yapılıyor. Özel kalemden en önemli birimlerin başkanlarına kadar hemen hepsi ya görevden alındı ya da istifa etti.
Şimdi yeniden bir yapılanmaya gidiliyor. Başka zaman olsa kıyamet kopardı. Ama şu anda, tam tersine, yeniden yapılanma(!) adeta alkışlanıyor.
Öküzün altında buzağı arayan çok. Ama çalınan, sızdırılan sorular, kopya çekilen sınavlar ve olayı ta en başından beri örtbas etmeye çalışan YÖK ve ÖSYM’nin yaptıkları da ortada.
Ama nedense top ÖSYM’nin başına patladı. Olayların bir numaralı sorumlusu YÖK ise yeni yapılanmanın mimarı oldu.
İleride daha büyük bir kaos yaşanmaması için keşke YÖK’ten de bağımsız bir yapı oluşturulsaydı.
Çünkü şu soruyu ısrarla soranlar var: ÖSYM’yi bu hale getiren zaten bugünkü YÖK yönetimi değil mi?

Yazının Devamı

ÖSYM Başkanı’nın istifası yeter mi? Ya YÖK?

22 Eylül 2010

KPSS skandalında bir günah keçisi aranıyordu, o kişi ÖSYM Başkanı Yarımağan oldu. Oysa Yarımağan, YÖK Başkanı Özcan’dan izinsiz hiçbir şey yapmaz. Daha da önemlisi son gelişmelerde krizi yöneten, ÖSYM Başkanı değil, direkt onun bağlı olduğu kurum olan YÖK’tür. Dolayısıyla istifa söz konusu olduğunda, tek başına Yarımağan’ınki yetersiz kalır.
Zaten, Yarımağan’ın açıkladığı tarihten önce alelacele istifa etmesi de YÖK’ün kendisine sahip çıkmamasından ve tek başına bırakılmasından kaynaklanıyor...
Bugüne kadarki süreci çok kötü yöneterek eline yüzüne bulaştıran YÖK, bundan sonraki çok daha zor süreçten yüzünün akıyla çıkabilir mi?
Gönlümüz çıkmasından yana. Çünkü milyonlarca genç iptal ya da tehir edilen sınavlar yüzünden çok zor günler geçiriyor.
Moralleri altüst olmuş durumda. Ve görünen o ki ne mevcut ÖSYM ve ne de YÖK yönetimi, bu krizi çözebilir. Daha da vahimi, her iki kurum da kamuoyu nezdinde güvenirliklerini yitirmiş durumdalar.
Bu yüzden alacakları her karar, atacakları her adım kaou daha da derinleştirmenin ötesinde bir işe yaramaz.
YÖK Başkanı Özcan, Yarımağan’ın istifasından sonra hemen açıklama yaptı. Yarımağan’dan boşalan yere dışarıdan bir isim getirileceğini

Yazının Devamı

Yeni öğretim yılından beklentiler?

21 Eylül 2010

Okula başladığınız ilk günü düşünün.
Sonra da ortaokula, liseye, üniversiteye başladığınız ilk günü gözlerinizin önüne getirin...
Her şeye rağmen keyifli günlerdi.
Sıkıntılar yok muydu? Elbette vardı.
Ama bir heyecan ve coşku da vardı.
Peki ya şimdi?
Kafalar karmakarışık.

Yazının Devamı

Yeni öğretim yılından beklentiler?

20 Eylül 2010

Okula başladığınız ilk günü düşünün. Sonra da ortaokula, liseye, üniversiteye başladığınız ilk günü gözlerinizin önüne getirin...
Her şeye rağmen keyifli günlerdi.
Sıkıntılar yok muydu? Elbette vardı.
Ama bir heyecan ve coşku da vardı.
Peki ya şimdi?
Kafalar karmakarışık.
Öğrencisi de üzgün, öğretmeni, müdürü ve velisi de.

Yazının Devamı

Hırsızların hiç mi kabahati yok!

19 Eylül 2010

KPSS’de Eğitim Bilimleri Sınavı iptal oldu. KPSS’nin diğer bölümleri ile ALES, KPSS, TUS, LGS, SBS gibi öteki sınavlar hakkında da soruşturma sürüyor.
Daha önce de defalarca yazdık. Hangi karar alınırsa alınsın kimseyi memnun etmeyecekti. Nitekim öyle de oldu.
Ama bu noktada gelen eleştirilere baktığımızda, her zaman olduğu gibi günah keçisi yine medya oldu.
YÖK ve ÖSYM’nin laçkalığına, hırsızların gözü doymazlığına, MEB’in duyarsızlığına kızan yok. Neredeyse herkes medyaya kızıyor. Oysa medya sadece bir ayna. Olup bitenleri yansıtıyor o kadar. Dahası medyada diğer kurumlar gibi “tüm bu iddialar kazanamayanların hezeyanı” diye gelişmelere seyirci kalsaydı, bu soruşturmaların hiçbiri açılmazdı. Hırsızlar da milyonlarca gencin hayalini çalmaya devam ederdi...
Ama bakıyorsunuz hırsızlara kızan da eleştiri yapan da!
Bu durum bana Nasreddin Hoca hikâyesini hatırlattı.
Evi soyulduğunda konu komşu gelip hep hocayı eleştirmiş. Kimi neden daha sağlam kilit takmadığını söylemiş, kimi de neden kapıyı pencereyi açık bıraktığını sorgulamış

Yazının Devamı

MEB öğrenci ve velilerden özür dileyecek mi?

18 Eylül 2010

Fen ve Anadolu liselerinde binlerce boş kontenjan kalacağını aylardır yazıyoruz.
Nitekim kayıtlar bitti, takke düştü ve kel göründü. Türkiye genelinde binlerce kontenjan boş kaldı. Sistemin yanlış olduğunu, kontenjanların dolmayacağını, hatada inat etmenin kimseye bir yararı olmayacağını yazdığımızda, MEB, internet sitesine zehir zemberek bir açıklama koyarak bizi suçlamıştı. İşte kayıtlar bitti ve kim haklı kim haksız ortaya çıktı.
MEB’i bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Bu boş kontenjanlar dolmalıdır. Hem de hemen.
Sakın, okullar açıldı gibi sıradan bir bahanenin arkasına saklanmasınlar. Üniversiteler de açıldı ve ek kontenjanla öğrenci alımı hâlâ başlamadı bile. Neredeyse 3-4 hafta sonra derse başlayacaklar.
Ek yerleştirme üniversitelerde oluyor da liselerde neden olmasın?

Çocukların hayalini kimse çalamaz

Yazının Devamı

KKTC ve vakıf üniversiteleri SOS veriyor

17 Eylül 2010

Üniversitelerde kayıtlar tamamlandı ve ortaya korkunç bir tablo çıktı. Birinci yerleştirme sırasında zaten 110 bin kontenjan boş kalmıştı. Şimdi onlara bir de kazandığı halde kayıt yaptırmayanlar eklendi. Bu durumdaki öğrenci sayısının yani bu yıl üniversiteyi kazandığı halde kayıt yaptırmayan öğrenci sayısının 50 bin civarında olduğu söyleniyor. Ve bu kontenjan açıklarının çoğu da iki yıllık meslek yüksek okulları ile KKTC ve vakıf üniversitelerinde...
Kontenjanın yüzde 50’sini bile dolduramayan vakıf üniversiteleri var. Daha da çarpıcı olanı, bu yüzde 50’nin yüzde 20’ye yakını da burslu öğrenci. Bunun anlamı, birçok vakıf üniversitesini ekonomik açıdan zor günler bekliyor.
Türkiye’deki üniversiteler böyle de KKTC’de durum farklı mı?
Onların durumu bizimkilerden çok daha fazla risk taşıyor. Doluluk oranı yüzde 30’larda kalanlar var. Öylesine büyük yatırımlar yaptılar ki, bu kadar öğrenci ile çarkı döndürmeleri mümkün değil.
Bu ay sonunda gerçekleşecek ek yerleştirme, KKTC ve vakıf üniversiteleri için bir cankurtaran simidi olabilir mi?
Evet demek çok zor. Ama iyi bir strateji uygulayanlar, belki birinci yerleştirmeden çok daha fazla kayıt yapabilirler. Ancak öylesine moral

Yazının Devamı