Lezzetin başkenti Antakya (2)

16 Mayıs 2010

Aslında başlığı lezzetin başkentlerinden Antakya şeklinde atmak daha doğru olurdu. Çünkü diğer kentlerimize haksızlık etmiş oluruz. Serzeniş dolu mailler geldi. Hepsi de haklı. En az 10 ilimiz var ki mutfağı, hiç de Antakya’dan aşağı değil.
Peki, Antakya’yı diğer kentlere göre farklı kılıp, bu başlığı atmamıza neden olan ne? İlki medeniyetlerin beşiği olması, ikincisi bunu mutfağına yansıtması, üçüncü ve asıl önemli olanı da bu konuda diğer mutfakların tanıtımını da üstlenmesi.
Akşamları Antakya yemeklerini, öğleleri de Halep, Kahramanmaraş ve Osmaniye yemeklerini tattık. Örneğin Maraş mutfağı çok başarılıydı. Yüzlerce kilometre öteden gelseler de damak tadı bıraktılar, dondurmalarıyla da sükse yaptılar. Halep mutfağı da her ne kadar bize çok benziyorsa da her şeyiyle farklı lezzetler sundu. Osmaniye’yi henüz tatmadığım için bir şey diyemiyorum ama eminim ki onlar da bir farkındalık sunacaklardır.
Antakya’da valisinden belediye başkanına, ticaret ve sanayi odalarından borsa ve sivil toplum örgütlerine kadar hemen herkes kentin ve özellikle de mutfaklarının tanıtımı için seferber olmuş durumda. Bir tek kurum var ki hiç ortada gözükmüyor. O da üniversite. Ne gastronomi bölümü

Yazının Devamı

Lezzetin başkenti Antakya

15 Mayıs 2010

Söz yemeden içmeden açılınca akla ilk gelen yerlerden biri de Antakya. Önceki gün Kayseri’deydik. Mantıdan bamya çorbasına, kâğıtta pastırmadan yaprak sarmaya, yöresel olan ne varsa tadına baktık. Ama asıl lezzet durağımız Antakya oldu.
Bu yıl ilk kez kutlanan Lezzet Şenliği adeta festivale dönüşmüş. Kortejle başladı. Yakın kentlerden Osmaniye, Kahramanmaraş ile Suriye’den Halep de katıldı. Tatlıcılar, manavlar, çiftçiler, kasaplar, kilimciler, fıstıkçılar, aşçılar, kahvecilerden kimi traktörle, kimi kamyonetle, kimi de faytonlarla... En önde ise eski sokak satıcılarını sembolize eden ve hâlâ dar sokaklarda çöp toplama işinde kullanılan kadrolu eşekler vardı.
Davul zurna eşliğindeki yürüyüş, halk için büyük eğlenceydi. Öğrenciler okulu kırmanın keyfini, esnaf kendini tanıtmanın mutluluğunu yaşarken, halk da kentlerinde ilk kez yaşanan bu şamatanın şaşkınlığı içindeydi.
Vali Celalettin Lekesiz’in himayesinde gerçekleşen lezzetler şenliğini medya ordusuyla birlikte Türkiye’nin önemli gurme ve restoran sahipleri de izliyor.

35 çeşit ekmek
Sadece Antakya mutfağını tatmak için, değil haftalar, aylar gerekebilir. Buna bir de yöresel diğer tatlar, özellikle de Arap mutfağı

Yazının Devamı

Kayseri’den Gül’e ‘tarafsızlık’ temennisi

14 Mayıs 2010

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, oturduğu makamın gerektirdiği tarafsızlık konumunu ne kadar koruyor? Bu soruyu, önceki gece memleketi Kayseri’de Erciyes Üniversitesi öğrencilerine sorduk. Tıklım tıklım dolu salonun üçte ikisi tarafsız olduğuna inanmıyor. Öğrenciler, referandum konusunda da iktidardan çok farklı düşünüyor.
Kayseri’ye gidip de et sorununu konuşmamak olmazdı. CHP ve anayasa değişikliğinin tartışıldığı programda çok kısa da olsa o da tartışıldı. İşte satır başları:

Prof. Dr. Süheyl Batum - Anayasa Profesörü
- Akademisyenlikten çok memnunum. Ama iki yıl önce Türkiye’nin bu gidişatından huzursuz olduğumu söyledim ve muhakkak siyaset yapmak lazım dedim. CHP ve Demokrat Parti gel bizimle birlikte ol dedi. Başkanlık mühim değil.
- İktidarın istediğini, iktidarın isteği zaman söyleyen hiçbir basın organına özgür denmez.
- Darbe anayasasının Türkiye’ye giydirdiği gömlekte yargının denetimsiz bırakılması, bazı kişilerin dokunulmazlık altında denetlenememesi gibi yanlışlar var. Bu değişiklik bunlara hiç dokunmuyor. E hani darbe anayasası değiştiriliyordu?

Yazının Devamı

Türk öğrenciler çok uyumlu ve çalışkanlar

13 Mayıs 2010

Fransa Yükseköğretim ve Araştırma Bakanı Valérie Pécresse ile öğrenci değişimi, bilim, inovasyon ve geleceğin mesleklerini konuştuk. Pécresse, geleceğe yönelik düşüncelerini de açıkladı ve pankreas kanserinin nano ilaçlarla tedavi edilebileceğinin müjdesini verdi


Fransa Yükseköğretim ve Araştırma Bakanı Valérie Pécresse sorularımızı yanıtladı.

AB’nin en önemli hedeflerinden biri de çok renklilik. Oysa dil konusunda İngilizcenin hegemonyası giderek artıyor. Başta Fransızca ve Almanca olmak üzere diğer diller ikinci plana itiliyor. Örneğin Türkiye’de İngilizce dışında diğer yabancı diller yok olmak üzere. Avrupa’da da ERASMUS programı çerçevesinde İngilizce eğitim yapan ülkelerin ve üniversitelerin sayısı giderek artıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bilgi toplumu oluşturmanın temeli öğrenci hareketliliğini artırmaktan geçiyor. İngilizce çoğunlukla gerekli bir dil fakat dünya kültürlerinin çeşitliliğini anlamak için yetersiz. Fransa’da, özellikle yabancı öğrenciler için İngilizce eğitim programlarının artırılmasını arzu ettim. Aynı zamanda, Fransızcanın öğrencilere, spesifik alanlarda, ihtiyaçlarına ve eğitim gördükleri dala uyarlanmış şekilde kazandırılması için,

Yazının Devamı

ÖSYM sanki sınav merkezi değil, hata merkezi

12 Mayıs 2010

Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) sonuçları, yanlış cevap anahtarı kullanıldığı gerekçesiyle dün iptal edildi. Geçen ay da üniversite birinci basamak sınavında çift cevaplı olduğu için bir Matematik sorusu iptal edilmişti. İnternette dolaşan bir sınav sonuç belgesinde ise Türkçe dışındaki tüm testlerde sıfır neti olan bir adayın aldığı 300’lü puanlar, görenleri hayrete düşürüyor.
Türkiye’nin en ciddi ve en güvenilir kurumlarından birisi olan ÖSYM bunu yaparsa diğerleri ne yapmaz ki! Daha da vahimi, benzeri hataların yüzde birini adaylar yapsa, anında sınavı iptal ediliyor. Peki ÖSYM ne yapıyor? Sadece bir düzeltme açıklaması yapıyor. Hepsi o kadar...

Yanlış Cevap Anahtarı
Pişkinliğin bu kadarı da olur mu dedirten ÖSYM’nin TUS’a yönelik dünkü açıklaması aynen şöyle:
“17-18 Nisan 2010 tarihlerinde uygulanan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavlarından, 18 Nisan 2010 Pazar günü yapılan Bilim Sınavı’nın Temel Tıp Bilimleri-1 testinin B kitapçığının doğru cevap anahtarında yanlışlık yapıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle 2010 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS-İlkbahar Dönemi) sonuçları iptal edilerek internet sayfamızdan kaldırılmış ve tercih yapma işlemi durdurulmuştur.
Tüm

Yazının Devamı

Düz liseler anadolu lisesi oluyor

11 Mayıs 2010

Türk eğitim sisteminin en önemli ayaklarından biri olan düz liseler tarihe karışıyor. Klasik liseler olarak da bilinen düz liselerden altyapısı güçlü olanlar, anadolu lisesine dönüştürülecek. Diğerleri ise meslek lisesi haline getirilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı’nca geçen hafta yayımlanan genelgeye göre, düz liselerin anadolu liselerine dönüştürme projesi en geç 2013’te tamamlanacak.
Söz konusu liselere hazırlık sınıfı konulmayacak ama yabancı dile ağırlık verilecek.
Bu düzenleme çerçevesinde 6, 7 ve 8’inci sınıflarda yapılan Seviye Belirleme Sınavı SBS’nin de kaldırılarak yerine sadece 8. sınıfta yapılacak OKS benzeri bir sınav getirileceği belirtiliyor. Bu durumda anadolu lisesini kazanamayan öğrenciler doğrudan meslek liselerine yönlendirilmiş olacak.
MEB genelgesine göre, nüfusu 10 binin altında olan ilçe ve beldelerdeki genel liseler, gerekirse kapatılacak. Nüfusu 10 ile 20 bin arasında olan ilçelerde bir, 20 ile 40 bin arasında olan ilçelerde iki, 40 binin üzerinde nüfusu bulunan yerleşim birimlerinde ise öğrenci sayısı ve gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak yeterli sayıda anadolu lisesi açılabilecek. Bu çerçevede, çok programlı liselerin genel liseleri de kapatılacak.

Yazının Devamı

Asker akademisyenlik ve zorunlu hizmet yönetmeliği

9 Mayıs 2010

O kadar çok üniversite açıldı ki, akademisyen sıkıntısı had safhada. YÖK, yeni kurulan üniversitelere öğretim üyesi yetiştirme zorunluluğu getirmediği için devlet üniversitelerinin içi adeta boşaltıldı. Sadece birkaç profesörlü üniversiteler var. Peki, bu vahim durum nereye kadar gidecek? Akılcı bir yol haritası ortaya koyan da maalesef yok.
Bu konuda uzun süredir dile getirilen farklı bir öneri var. Belki kişisel, belki de ihtiyaca yönelik. Paralı askerlik kapsamında değil, asker öğretmenlik gibi değerlendirilebilir. İşte öneri:

Kürsüde askerlik
- Erkek akademisyenlerin yaşamında askerlik büyük dert; önemli bir kısmı doktoralarını bitirdiklerinde 30’lu yaşlarının ortalarına geliyor. Bu yaştan sonra 20 yaşındakilerle birlikte aynı koşullarda askerlik yapmak fiziksel olarak da zorlaşıyor
- Askerlik, akademik çalışmaları önemli ölçüde kesintiye uğratıyor. Zira kışlada çalışmak mümkün değil; dönüşte de intibak problemleri dahil birçok sorun yaşanıyor.
- Akademisyenler, çeşitli nedenlerden dolayı tezlerini bitirmeden askere gitmek zorunda kaldıklarında da, mesleği sürdürmeyi zorlaştıran bir sürecin içine giriyorlar.

Yazının Devamı

Üniversitelerde şenlik var

8 Mayıs 2010

Üniversiteler, şu günlerde cıvıl cıvıl. Bahar şenlikleri kapsamında, kimilerinde konserler var, kimilerinde de bilim şenlikleri, sempozyumlar, kariyer günleri ve benzeri etkinlikler. Biri bitiyor, diğeri başlıyor.
Üniversiteler, bilimsel yarış konusunda olmasa da, bu konuda çok iddialılar. Genelde organizasyonlar öğrenci kulüpleri tarafından gerçekleştiriliyor. Ama üniversite yönetimleri de ciddi destek sağlıyor. Özellikle de vakıf üniversiteleri. Yoksa sanatçılara ödenen o on binlerce dolarlık bütçeleri öğrenci kesesinden karşılamak mümkün değil.
Bahar şenlikleri bir anlamda üniversitelerin profilini de ortaya koyuyor. Çağırdıkları sanatçılara, işadamlarına, bilim insanlarına bakın yeter. Etkinliklerin tümü gözden geçirildiğinde de o üniversiteyle ilgili genel bir yargıya varabiliyorsunuz.
Örneğin öyle isimler var ki, herhangi bir üniversiteye gittiğinde 10 bine yakın öğrenciyi rahatlıkla toplayabiliyor. Ama aynı sanatçı, aynı ölçekteki başka bir üniversiteye gittiğinde bin kişiyi bir araya zor getirebiliyor. Konferansçılar için de durum farklı değil. Kimilerinde tıklım tıklım dolu salonlara sesleniyorlar, kimilerinde ise boş sıralara konuşuyorlar.

Pembe tablo
Bahar

Yazının Devamı