“Bağımsız yargı, tarafsız hâkimle olur”

7 Mayıs 2010

Ankara’da fırtınalar estiren anayasa paketi önceki gün Genç Bakış‘ta tartışıldı. Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, DSP Genel Başkanı Masum Türker ve Ankara Hukuk eski Dekanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun konuk olduğu programda, gelinen noktanın hukuka da, siyasete de zarar vereceği iddia edildi. Kültür Üniversitesi’nde gerçekleşen programda, referandum sürecinde kamuoyunun değişiklikler konusunda yeterince bilgilendirilmesi gerektiğine özellikle dikkat çekildi. İşte satırbaşları...

Prof. Dr. Metin Feyzioğlu
- Türkiye’nin Anayasası’nı bu kadar köklü bir şekilde ve yarışır gibi değiştiriyorsunuz. Affedersiniz ama nereye yetişiyoruz?
- Danıştay TEKEL işçileriyle ilgili 4-c maddesinin yürütmesini durdurdu. Danıştay olmasaydı 4-c’nin yürütmesi durdurulur muydu?
- Anayasa Mahkemesi siyasileşmiştir. Bir an için kabul ettik diyelim. Ama siyasileşmesini engellemek üzere yapılan bir düzenleme sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin bütün üyeleri siyasi iktidar tarafından atanır mı? O zaman sizin şikâyetiniz Anayasa Mahkemesi’nin siyasi davranması değil, sizin siyasetinize göre davranmaması.
- Bu değişiklikte Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısının baştan sona değiştirilmesi ve

Yazının Devamı

Daha iyi eğitim kimlerin hakkı?

5 Mayıs 2010

Geleceğe yönelik en büyük yatırımın eğitim olduğu konusunda artık kimsenin kuşkusu yok. Bu yüzden de bireysel olarak da, devlet olarak da hemen herkesin birinci önceliği iyi bir eğitim. Peki iyi bir eğitimden ne anlıyoruz? Daha da önemlisi iyi bir eğitim nerede veriliyor?..
Bu soruya cevap vermek o kadar zor ki! Orası ya da burası demenin sorumluluğu çoğu zaman, insanın dilinin ucuna gelen isimleri telaffuz etmesine engel olabiliyor.
Örneğin şu günlerde aileler çok yoğun bir şekilde anaokulundan mastıra kadar okul arayışında. İstedikleri tek şey var, o da daha iyi bir eğitim. Peki, bunun bir tarifini yapın dediğinizde ise herkesin gerekçesi farklı olabiliyor.
Ama her şeyden önce ne arandığının bilinmesi gerekiyor. Ne yaptığını bilmemek, kafa karışıklığı, en önemlisi de emek israfı, yapılacak hataların en büyüğü. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı gibi. Bu konuda onlarca örnek sayılabilir. Ama şu günlerde yaşanan en çarpıcı olay, Türkiye’nin en parlak gençlerini seçip yurtdışında en iyi üniversitelere gönderdikten sonra, dönüşlerinde zorunlu hizmet atamalarının sıradan devlet dairelerine yapılması. Böylesi bir savurganlık olabilir mi? Bal gibi oluyor.
Ama gelin biz yine de

Yazının Devamı

Eğitim adası KKTC

4 Mayıs 2010

Hafta sonu KKTC’deydik. Önce öğrencilerle bir söyleşi yaptık. Ardından çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na hayırlı olsun’a gittik. Sonra da üniversitelerin kurucu, rektör ve diğer temsilcileriyle uzun uzadıya KKTC üniversitelerini ve yükseköğretimin genelini konuştuk.
KKTC, her zamankinden daha canlıydı. Siyasette de, ekonomide de, eğitimde de sanki daha bir farklıydı. Geçmişten çok önemli dersler çıkarmışlar. Artık hem çok daha temkinliler hem de gelecek için çok daha büyük bir gayret içerisindeler...
Cumhurbaşkanı Eroğlu, bizim için Demirel ne ise onlar için de o. Neredeyse 40 yıldır siyasetin içinde. 17 yıl başbakanlık yapmış ve şimdi de Cumhurbaşkanı.
Üniversitelerden çoğunun altında onun imzası var. Yani KKTC’nin bir eğitim adası olması için en fazla heyecan duyanlardan biri. “Desteğim artarak devam edecek” diyor.
Üniversitelerin kurucu, mütevelli heyeti başkanı, rektör ve diğer üst düzey temsilcilerini de hiç bu kadar heyecanlı ve bir arada görmemiştim. İçteki rekabetleri sürüyor ama dışa karşı ve özellikle de KKTC’nin güçlü bir eğitim adası olması için adeta gönül birliği yapmışlar.
Peki ya öğrenciler?
10 yıl öncesiyle kıyaslandığında seviyenin fazlasıyla

Yazının Devamı

Üniversiteye girişte bilinenler, bilinmeyenler? (2)

2 Mayıs 2010

Yükseköğretime Geçiş Sınavı YGS’nin sonuçları hemen her açıdan analiz edilmeye çalışılıyor. Yapılan değerlendirmelere bakıldığında hemen herkes olaya kendi açısından bakıyor. Oysa YGS’nin ortaya koyduğu çok önemli tespitler var. Birinci basamak sınav sonuçlarını iyi okuyanların, ikinci basamak sınavındaki şansları çok daha yüksek olacaktır. İşte bu yüzden, sonuçlar açıklandı, puanlar öğrenildi ve bu konu kapandı şeklinde olaya bakmak çok yanıltıcı olabilir.
YGS sonuçlarının ikinci basamak sınavına, yani Lisans Yerleştirme Sınavı’na yönelik etkilerini, farklı açılardan hep birlikte değerlendirelim.

Başarısız olan kim?
Sınav sonuçlarına bakıldığında fatura öncelikle öğrencilere kesiliyor. Oysa bu zincir içerisinde belki de en masum olan onlar. Kentlerin il sıralamasına bakıldığında valisinden milli eğitim müdürüne, okul yöneticilerinden velilere kadar bir dizi yetişkini de bu değerlendirmeye almak gerekir.
Bir kentin valisi, üniversite ya da anadolu liselerine giriş konusunu ciddiye alıyorsa, o kentte ciddi başarılar elde ediliyor. Yok eğer eğitim umurunda değilse başarı sıralaması düştükçe düşüyor. Bu yüzden il ya da ilçe yöneticilerine yönelik bir kariyer değerlendirmesi

Yazının Devamı

YÖK’ün mavi boncuğu ve illerin başarı sırası (1)

1 Mayıs 2010

Üniversite birinci basamak sınavı YGS’de hemen herkes sevindi. Sınava girenlerin neredeyse tamamına yakını bir şekilde “başarılı” oldu.
YGS’de barajı aşmak için yüzde 15’lik bir başarı yetiyor. Tabii eğer buna başarı denilebilirse!..
İllerin başarı sıralamasında ise şaşırtıcı bir tablo söz konusu değil. Yalova ve Aydın hemen her yıl olduğu gibi yine ilk 3’te, İstanbul ise yine çok gerilerde. En çarpıcı sonuçlardan bir diğeri ise Artvin’in de diğer Karadeniz illeri gibi çok gerilere düşmesi.
Sınavla ilgili genel analize geçmeden önce isterseniz gelin ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan’ın verdiği bilgilere bir göz atalım:

14 bin sıfır
- Yükseköğretim Geçiş Sınavı (YGS) sonuçlarına göre, sınavda 180 ve üzeri puan alan 1 milyon 233 bin 580 kişi ikinci aşama sınav olan Lisans Yerleştirme Sınavı’na (LYS) girmeye hak kazandı.

Yazının Devamı

İstanbul'a göç durma noktasına geldi

30 Nisan 2010

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş önceki gece Genç Bakış’ta konuğumuzdu. Bugüne kadar yaptıklarını ve bundan sonra yapmayı düşündüklerini anlattı. Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’e karşı içinde ukde kalan konulara cevaplar verdi. Londra taksileri gibi İstanbul’a özel taksi tasarlandığını söyledi. Haliç’in toprakla doldurulmasını öneren üniversite raporlarının bulunduğuna dikkati çekti.
Çeşitli üniversitelerden öğrencilerin katılımıyla Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen programdan bazı satır başları:
- 1 Mayıs’ı çok önemsiyoruz. Taksim’in tekrar böyle bir kutlamaya açılması önemli. Hep beraber kutlayacağımız bir bayrama dönüşeceğine inanıyorum.
- Buradan Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum: Kendi büyükşehir belediyelerinin şirket listelerini açıklasın. Bir CHP’li Büyükşehir Belediyesi’nde meclis üyeleri şirket belgelerini görmek istediği için azarlanıyor. Sayın Kılıçdaroğlu gitsin bunu sorgulasın.
- Kadro konusu tüm belediyelerin sorunu. Hizmet almak için taşeron firma kullanılmak zorunda. İtfaiye için böyle bir taşeron alım yapmıştık. Ana muhalefet o dönemde itfaiye taşeron olur mu dedi. Ya kardeşim, bunu ya bilmiyorsun ya da halkı aldatıyorsun!
- Biz

Yazının Devamı

Maastricht Üniversitesi ve bizden öğrenciler

28 Nisan 2010

İki gündür Hollanda’da Maastricht’teydim. Üniversiteyi gezdim. Türk öğrencilerle sohbet ettim. Hepsi de pırıl pırıl gençler. Kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeye ve en kısa zamanda da iyi koşullarda Türkiye’ye dönmeyi düşünüyorlar.
Daha çok Erasmus ve yüksek lisans, doktora öğrencileri vardı. Boğaziçi, Bilkent, Sabancı öğrenci ve mezunları çoğunluktaydı.
Neden Avrupa’nın diğer ülkeleri ya da ABD değil de Hollanda ve özellikle Maastricht sorusuna, hemen hepsinin verdiği ortak yanıt: İngilizce eğitim ve sağladığı olanakların diğer ülkelere göre çok daha iyi olması.
Üniversiteyi A’dan Z’ye gezip, en üst yöneticileriyle görüşünce de, bizimkilerin neden burayı mesken tuttukları daha iyi anlaşılıyor.
Maastricht’e, Maastricht Kriterleri nedeniyle zaten yeterince kulak aşinalığımız vardı. Yakından tanıyınca da farkını görüyorsunuz. Orta ölçekli tipik tarihi bir Avrupa kenti. Almanya ve Belçika’ya çok yakın. 120 bin nüfusu var, bunun 15 bine yakını üniversite öğrencisi. İngilizce eğitim yapmaktan gocunmuyorlar. Tam aksine, farkındalık yarattıkları için gurur duyuyorlar.
55 farklı ülkeden öğrencileri, 140 ülke ile de öğrenci değişim programları var. Hollanda’nın en yeni üniversitesi

Yazının Devamı

Gençleri kim ciddiye alacak?

27 Nisan 2010

23 Nisan’da çocukları olduğu gibi, 19 Mayıs’ta da gençleri ne kadar çok sevdiğimiz, onların ülkemiz için ne kadar önemli oldukları ballandıra ballandıra anlatılır. Ama artık onlar böylesi iltifatları duymak bile istemiyor. Çünkü hepsi sözde kalıyor.
Yeri geldiğinde 68 gençliğinin duyarlılığı, üzerine basa basa anlatılır. 2000 gençliğinin her şeyden kopukluğu özellikle vurgulanır.
Oysa dünden bugüne gençler hep aynı. Yeter ki onları duyan olsun. Ülkemizde yaşanan sorunların fazlasıyla farkındalar. Çözümün bir parçası olmak istiyorlar. Ama seslerini kimselere duyuramıyorlar. İşte asıl sorun burada. Duyarsız olan onlar değil, siyasetçisiyle, medyasıyla, özel sektörü, devleti ve sivil toplum örgütleriyle biz yetişkinleriz...
Genç Bakış’ın sabahlara kadar izlenmesinin nedeni de bu. Uykusuzluk nedeniyle işkenceye dönüşse de gençlerin o heyecanı, o umutları insanları sabahlara kadar ayakta tutuyor. Ama mikrofon onlara işte ancak böyle gece yarılarından sonra veriliyor. Yazılı medyada ise Milliyet dışında seslerini duyuracakları pek bir platform bulamıyorlar. Oysa anlatacakları o kadar çok şey var ki!..

Çözüm üretmek istiyoruz
İşte size o heyecanı yaşayan gençlerden birinin

Yazının Devamı