İçkisiz Antakya sofrası ve Adana, Elazığ, Kayseri, Sivas yemekleri

10 Ocak 2010

Son birkaç hafta içinde ufak bir Anadolu turu yaptım. Gittiğimiz kentlerin hepsi de mutfakta iddialı kentlerdi. Adana, Elazığ, Kayseri, Sivas ve İstanbul’daki Antakya Yemekleri Festivali’nin tanıtım yemeği.
Seyahat öncesinde, her ne kadar aynı kentlere daha önce defalarca gitmiş olsak da, yerel tatları özellikle araştırır ve en iyisini nerede yiyeceğimizi sora sora bulmaya çalışırız.
Bazen daha ilk seferde en iyi olanı bulur, bazen de hiç bulamayız. Çünkü damak tatları ya hiç uyuşmaz ya da yerel yemeklerin en iyisi evlerde yapılır mazeretiyle karşılaşırsınız.
En enteresanını ise geçtiğimiz hafta yaşadık. Bir hafta arayla önce Kayseri’ye sonra da Sivas’a gittik....

Pastırma kimin?
Yolda rasgele 100 kişiye pastırmanın hangi kentimize ait olduğunu sorsanız, eğer içlerinde Sivaslı yoksa, tamamına yakını Kayseri der. Ama bu soruyu Sivas’ta sorarsanız onların tamamına yakını da Sivas diye ısrar eder. Çünkü onlara göre en iyi pastırmayı Sivaslılar yapıyor, Kayserili pastırma ustalarının çoğu da zaten Sivaslı. Ama Kayserililer çok iyi pazarlamacı...

Yazının Devamı

Bilgisayar ve interneti hangi amaçla kullanıyoruz?..

9 Ocak 2010

İntel, bilgisayar ve internet üzerine çok çarpıcı bir araştırma gerçekleştirmiş. Enteresan sonuçlar var. En çarpıcı olanı da, internetten yararlananların sayısının tahminlerin de çok ötesinde olması. Kadınlarımız eğitimde olduğu gibi, bilgisayar kullanımında da erkeklerin açık ara gerisinde kalmışlar. Ama gelinen nokta hiç de fena değil. Peki, bilgisayar ve internet doğru amaçlarla mı kullanılıyor ve daha da önemlisi sanal dünyadaki bilgilere güvenirlik oranı ne? Ayrıca zararları var mı ve bilgisayar başında ne kadar süre geçiriliyor? Tüm bu soruların cevapları ve daha fazlası bu araştırmanın kapsama alanında. Araştırma, 28 il ve 55 ilçe merkezinde, 16 yaş üzeri 1134 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiş.
İşte size bu araştırmadan satırbaşları:
- Bilgisayar kullanma oranı erkeklerde yüzde 85, kadınlarda ise yüzde 58.
- İnternetin ne olduğunu hiç duymayan yüzde 0.5’lik bir kesim var.
- Annenin bilgisayar kullandığı hanelerin oranı sadece yüzde 18.
- Kullanıcıların yüzde 78’i kendi evinde, yüzde 47’si internet kafede, yüzde 33’ü başka birinin evinde, yüzde 31’i işte bilgisayar kullanıyor
- Kentlerde yaşayan her üç aileden ikisinde en az bir bilgisayar var.

Yazının Devamı

Fark yaratan bir sanatçı Candan Erçetin

8 Ocak 2010

Memur bir ailenin çocuğu olarak yola çıkıp onca yol kat ettikten sonra, İstanbul’da şansını arayanlara, bir kişilik de olsa yer açabilmek için tekrar Kırklareli’ndeki köyüne dönen Candan Erçetin, yaptıklarını, yapamadıklarını gençlerle paylaştı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’ta şarkılarıyla, söylemleriyle büyük bir coşku yaratan Erçetin, yeni çıkan albümündeki Ninni şarkısında Türkiye’nin nasıl uyutulduğunu anlattığını söyledi. İlgi müthişti. Değişen yüzüyle Sivas da. Söyleşi de. İşte programdan satır başları:
- Türkiye’nin boş bir ninniyle uyutulduğunu düşünüyorum. “Ninni” isimli şarkımda da bunu anlatmak istedim. Dış güçlerden gelen emirlere göre davranmaya itirazım var. Yoksa bir davaya, bir mücadeleye davet ettiğim yok.
- Türkiye’deki askerin, yazan, çizen, düşünen, söyleyen herkesin üzerinde baskı var. Hukuk cinayetleri işleniyor. Tüm bu karmaşık ortamda mutlaka bilenler, düşünenler ve yazanlar var. Bunlar genele sunulmuyor ve günışığına çıkmıyor olabilir, neden olduğunu bilmiyorum ama ben böyle insanların var olduğuna inanıyorum.
- Sanat günlük yaşamdan, ekonomiden, politikadan beslenir. Düşünmeden bir şeylere karşı gelmeden, içinizdeki o

Yazının Devamı

Türkiye’nin en iyi üniversiteleri hangileri? (2)

6 Ocak 2010

Her sıralamaya olduğu gibi, üniversitelerin başarı sıralamasına da eleştiriler var. Umduklarından daha da iyi bir sırada olanlar, hallerinden memnun. Ama popülariteleriyle, sıralamadaki yerleri taban tabana zıt üniversiteler ya suskunlar ya da kriterleri objektif bulmuyorlar. Gelin bir de şu kritere göre sıralama yapın, bakın her şey nasıl da değişecek diyorlar...
Gerçekten de kriter sayısı arttıkça ya da farklılaştıkça sıralamalar da değişiyor. Ama yeni kriterler esas alındığında, kesinlikle onlara da karşı çıkanlar olacaktır.
Ural Hoca ve arkadaşlarının yaptıkları değerlendirmede, üniversiteler, bir bilim ve araştırma merkezi olarak ele alınmış. Doğru olan o ama sanki bizdeki işlevi ve algılanması, daha çok meslek adamı yetiştiren kurumlar şeklinde. Böyle olunca da tabii ki mezunların piyasadaki kabul edilirliği öne çıkıyor. Önemsiz bir kriter mi? Hayır, kesinlikle önemli. Ama çok sübjektif. Tıpkı fakültelerin taban puanları gibi...
Öğrenci sayısı, pek çok üniversite için handikap. Öğrenci sayılarının azlığı nedeniyle çok ön sıralarda yer alan üniversiteler gibi, sırf öğrenci sayısı yüzünden çok arka sıralara düşün üniversiteler de var. Örneğin Sakarya Üniversitesi.

Yazının Devamı

Türkiye’nin en iyi üniversiteleri hangileri? Tıplı, tıpsız, eski, yeni?.. (1)

5 Ocak 2010

Üniversite sayısı sürekli artıyor. Peki ya kalite? İşte asıl önemli olan o! Bu konuda dünyanın pek çok ülkesinde farklı kriterlere göre sıralamalar yapılıyor. Genelde de yayın sayısı dikkate alınıyor. Ama önemli olan başka kriterler de var. Ve kriter sayısı ne kadar artarsa sıralamanın güvenirliği de o kadar artıyor.
ODTÜ eski Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut ve arkadaşları, daha önce de bu yönde bir çalışma yapmış ve bu gazetemizde yayımlandığında, büyük yankı uyandırmıştı. Şimdi kriter sayısını artırarak son durumu saptadılar.
Tablolar hazırlanırken, aşağıdaki 9 kriter esas alındı ve bu sıralamada her kriter için listenin en üstündeki üniversiteye 100 puan, diğerlerine de aynı oranda giderek azalan puanlar verildi.
Daha önceki sıralamalarda eski yeni üniversite ayrımı yapılmasına karşın, tıp fakülteleri olan, olmayan diye bir ayrım yapılmamış, bu da tıbbı olan üniversiteler lehine bir durum yaratmıştı. Şimdi o da dikkate alındı. İşte yeni kriterler, bilgi alınan kaynaklar ve 2 farklı kategoride üniversitelerin performans listeleri. Genel tablolar ise yarın.
1) Toplam yayın sayısı (araştırma)-YÖK (2008 yılı için yayımlandı)
2) Kişi başına düşen yayın sayısı (araştırma)-YÖK

Yazının Devamı

Eğitimde neler değişecek? Yeni yıldan beklentiler...

3 Ocak 2010

Her yeni yıl, beraberinde yeni beklentiler getirir. Hele bir önceki yıl çok da sevimsiz geçtiyse.
2009 pek çok alanda, pek çok kişiye göre sevimsiz bir yıldı. Buna karşın 2010 beklentileri, sanki daha en başından çok pozitif. Umarız öyle de gerçekleşir.
2009’daki en önemli değişim, eğitim tarihimizde bakanlık koltuğuna ilk kez bir kadının oturuyor olmasıydı. Ama sorunlar dağ gibi olmasına karşın, o, eğitimin çok uzağındaydı. Umutla konulara vakıf olması beklendi. Hâlâ da bekleniyor!..
MEB’de durum böyle de YÖK’te farklı mıydı? Alın birini vurun diğerine. Acemilik ve donanımsızlık orada da başroldeydi.
Başkan Özcan’ın ağzından çıkan her söz, daha önceki yıllarda olduğu gibi, yine tartışmaları da beraberinde getirdi.
TÜBİTAK’ta da fazla bir şey değişmedi. Laf çok, icraat ise yoktu. Rakamlar temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp bir daha sunuldu. Ama konulan hedeflerin yanına bile yaklaşılamadı.
Öğrenci, öğretmen, veli mutsuzluğu ise artarak devam etti. Bir dokun bin ah işit dönemi, yerini bir dokun yüz bin ah işit dönemine bıraktı.

Yazının Devamı

Türkiye 200 üniversiteyi kaldırır mı? (2)

2 Ocak 2010

Sizce, cumhuriyet tarihimizin en büyük projesi ne? Bu soruyu haftalardır Genç Bakış’ta soruyoruz. Cevabını da yakında açıklayacağız. Ama öne çıkan en önemli kurumlardan biri de üniversitelerimiz...
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda sadece İstanbul Üniversitesi vardı. Sonraki yıllarda hızla arttı. Bir başka proje yok ki gelen tüm iktidarlar tarafından desteklenmesin...
Kimileri az açtı, kimileri çok. Kimileri az destekledi, kimileri fazlasıyla. İstismar eden de oldu, gözü gibi her şeyden sakınan da. Ama hep önemsendiler.
Geçenlerde YÖK Başkanı 200 üniversiteden söz etti. Biz de olabileceğini ama içlerinin doldurulması gerektiğini vurgulayıp, gerekçelerini bu yazıya sakladık. Çünkü gecekondu, tabela üniversiteler istemiyoruz.
ODTÜ ve Hacettepe de barakada kuruldu diyenler oldu. Evet, çok haklılar. Onlar da barakada kuruldu. Ama onların arkasında, bu üniversitelerin günün birinde sadece ülkemizin değil dünyanın en iyi üniversiteleri olacağına inanan irade vardı. Sanki şimdikilerde eksik olan o.
Bakkal dükkânı açılır gibi üniversite açılmaz. Siyasetçiler istiyor diye her ile bir üniversite kurulmaz. Hadi bir şekilde açıldı, kuruluş çalışmaları tamamlanıncaya kadar kendi yağlarında

Yazının Devamı

Eleştiri sırası öğrencilerdeydi. Toroğlu’na aynı dilde yorumlar...

1 Ocak 2010

Sert yorumları ve farklı üslubuyla Türkiye’nin en çok konuştuğu isimlerden biri haline gelen Erman Toroğlu önceki gece Genç Bakış’ta konuğumuzdu. Arel Üniversitesi’ndeki programda öğrenciler ile Toroğlu arasında zaman zaman sert atışmalar yaşandı. Toroğlu, öğrencileri banknot olarak gördüğünü söyledi, onlar da onu “şovmen”, “kaşar” ve “kabzımal” olarak nitelendirdiler.
Futbolun yanı sıra siyaset, sigara yasağı, GDO’lu ürünler gibi güncel konuların da tartışıldığı programdan bazı satır başları:
- Kimsenin adamı değilim. Tek başına bir adamım. Ama aldığım eğitimi, birikimi ve gördüklerimi insanlara aktarmak zorundayım. Programımda şov var, evet. Uzun yıllar futbolculuk, hakemlik yaptım. Hakemliğin 6 yılında da FİFA hakemliği kokartı taktım. Bilmeyenlerin konuştuğu yerde ben bu işleri yapan, köküne kadar bilen bir insan olarak, şovumu da yaparım, takla da atarım.
- Maraton’da çıkar çevrelerine çok dokunuyorum ben. Şu ana kadar bana dokunamıyorlarsa geçmişte bir sakatım olmadığındandır.
l Tek hedefim var; bir gün futbol federasyonu başkanı olursam futbolda neler yapabileceğimi iyi biliyorum.
- Hakemlerimiz şu anda Avrupa’ya gidiyorlar ama yine istenilen düzeyde değil. Eskiden

Yazının Devamı