Türkiye nereye gidiyor?

22 Ocak 2010

Öğrenciler sordu, konunun uzmanları değerlendirdi. Ortaya çıkan Türkiye tablosu, iktidarın çizdiğinden çok farklı. Öğrencilerin bu konudaki yorumu, “Ankara hemen her konuda bulanık görüntü veriyor. Kime neye, güveneceğimizi şaşırdık” yönünde oldu. Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu’nda gerçekleşen programda, öne çıkan görüşlerden bazıları şöyle:
Prof. Dr. A. Özdemir Aktan (İstanbul Tabip Odası Başkanı)
- Türk Tabipleri Birliği yıllardan beri tam gün çalışmayı, özelikle eğitim hastanesinde çalışan hekimlerin, tam gün çalışmasını savunuyor. Tam gün uygulanmalı ama bu yasayla değil. Mesele; sistemin güvensiz bir geleceğe, sözleşmeli bir sisteme doğru gitmesi. Eczacılar, TEKEL işçileri ve itfaiye çalışanları için de aynı sorun geçerli.
- “Tam Gün Yasası” diyor ki; hekimlerin kazandığının 5’te 1’i’ni maaş olarak, yani güvenceli para olarak veririm, geriye kalan 5’te 4’ünü çalışarak kazanabilirsiniz. Yani bu yasayla gelecek sistem bizi sürekli daha fazla çalışmaya zorluyor. Karşı çıktığımız şeylerden biri bu. Hiç kimse bir cerrahın ameliyat ettiği 11., bir dahiliyecinin muayene ettiği 178. hasta olmak istemez.
- 110 bin hekim içerisinde muayenehanesi olan hekim sayısı 1200.

Yazının Devamı

Öğretmenlerden Başbakan Erdoğan’a açık mektup (2)

20 Ocak 2010

Şubat ataması ellerinden alınan öğretmenlerden Başbakan Erdoğan’a mektup yağıyor. Daha önce de bu karara imza atan Milli Eğitim Bakanı Çubukçu’ya on binlerce mail attılar, imza topladılar. Ama bir sonuç alamadılar. Şimdi tek umutları Başbakan Erdoğan. Umutları bir kez daha kırılsın istemiyorlar, istemiyoruz. Çünkü moralleri zaten yeterince bozuk ve yeni hüsranı kaldıramazlar.
İşte Başbakan’a yazılan açık mektuplardan biri daha:
Ne olur sesimizi duyun
Sayın Başbakanım,
2004’te Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği’nden mezun oldum. KPSS’den sırasıyla 75, 76, 79, 82, 85, 84 aldım ve hâlâ atanamadım. Şimdi tam bana sıra gelmişken, şubat ataması kaldırıldı. Ben yine sınava mı hazırlanacağım? Değil KPSS kitabına, otobüse bilet alacak kuruşum yok cebimde. Her zaman olan şubat ataması, nasıl olur da son dakikada yok denilir? Bu hangi akla ve ADALETE sığar! MEB’e göre, şubat ataması sistemi bozuyormuş. O zaman soruyorum size, bugüne kadar sistem aksıyordu da niye düzeltilmedi? Hadi onu öyle kabul ettik. Peki, bu açıklama, atamaya bir ay kala mı yapılır? Eğer ille de böyle bir düzenleme yapılacaksa, kimseyi mağdur etmeden yapılamaz mıydı? Bu uygulama, daha sonraki şubatta

Yazının Devamı

Öğretmenlerden Başbakan Erdoğan’a açık mektup (1)

19 Ocak 2010

Şubat atama döneminin aniden kaldırılması, yüz binlerce öğretmeni derinden etkiledi. Milli Eğitim Bakanı Çubukçu’nun aldığı “ağustos’ta tek atama” kararı yanlış mı? Hayır. Ama zamanlaması yanlış. Karar şimdi alındıysa, uygulaması, gelecek öğretim yılında olmalıydı. Başbakan Erdoğan eski futbolcu olduğu için bilir ve sık sık da dile getirir: Maç ortasında kural değişmez!
Üstelik bu atama yıllardır devam ediyor ve bu yönde beklenti yaratılmışsa!..
MEB’in Maliye’den kadro alması her dönemde çok zor oldu. Bakan Çubukçu, aralık ayındaki 10 bin kadro için az uğraşmadı. Ama yoruldu. Belki de tek atama kararını almasının en önemli gerekçelerinden biri Maliye ile yaşanan bu kadro mücadelesi.
Tek atama dönemine geçildiğinde, bu sorun da dahil pek çok sorun çözülmüş olacak. Ve bu konuda atama bekleyen 300 binden fazla öğretmenin tek dileği var. O da son kez de olsa şubat ataması. Muhtemelen 10-15 bini sevinecek. Ama hepsinin yüreğine su serpilmiş olacak. Ve en önemlisi de devletin umurunda değiliz önyargısından kurtulmuş olacaklar.
İşte Başbakan Erdoğan’a ısrarla ulaştırmamızı istedikleri satırlar:
Lütfen Bizi Dinleyin!
İlk mezun olduğumda hayallerim vardı, öğretmen olmak, kendi

Yazının Devamı

Hani meslek liselerine avantaj sağlanıyordu!..

17 Ocak 2010

Üniversite başvuruları yarın başlıyor. Adaylar başvuru kılavuzunu ellerine aldığında, sizce en büyük şoku kimler yaşayacak? Hiç uzağa gitmeyin, kafanızı da yormayın. Hani şu iktidarın ve YÖK’ün kurtarmak için seferber oldukları ama her defasında da ayrı bir “kazık” attıkları meslek liseleri var ya, işte onlar.
Kılavuzla ilgili detaylara gireceğiz. Ama geçtiğimiz hafta YÖK Başkanı’ndan gelen alaycı sözlere Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ve eğitim camiasının sessiz kalmasına şaşırmadım desem yalan olur.
YÖK Başkanı Özcan, meslek lisesi mezunlarının ellerinde kalan tek avantaj olan meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin kaldırılacağını açıklarken, gerekçe olarak da, “Meslek lisesi mezunlarının çoğu dört işlem bile bilmiyor” dedi.
Yani elinde lise diploması olan öğrencilere, YÖK Başkanı ve arkadaşları, dört işlem bile bilmiyorlar diyor ama buna rağmen bu diplomayı veren MEB’den tık yok!
MEB hiçbir dönemde böylesine aciz bir duruma düşmemişti. Değil YÖK Başkanı, bu cümleyi kim söylerse söylesin haddini bildirirdi. Ama görünen o ki onlar da bu suçlamayı kabullenmişler. Peki ya meslek lisesi müdürleri, öğretmenleri? Daha da öteye gidersek, onlara ilköğretim diploması veren müdürler,

Yazının Devamı

Özel Okullar niye ayrı sınav istiyormuş!..

16 Ocak 2010

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu’nun anadolu liseleri ve kolejlere girişte tek sınav istediğini ve bu konuda kararlı olduğunu dile getirmiştik. Görünen o ki bu karar, özel okulların pek hoşuna gitmemiş. Olaya kendi açılarından bakmışlar. Haklı olabilirler. Ama MEB, kamu adına bakmak zorunda. Özel okulları memnun edeceğiz diye fen ve anadolu liselerinde binlerce kontenjanın boş kalmasına, velilerin yaz tatillerinin adeta işkenceye dönüşen kayıtlar nedeniyle zehir olmasına göz yumamaz, yummamalı da.
Özel okulların gerekçelerini okuduğunuzda MEB’in üç yıla yayılan SBS sisteminin tam bir fiyasko olduğu varsayımı ortaya çıkıyor. İsterseniz, gelin önce, neden ayrı ve tek sınav yapmak istediklerini okuyup, değerlendirmesini daha sonra yapalım.

SBS hatalı mı?
1. Talim ve Terbiye Kurulu’nun özenli çalışmaları doğrultusunda yeniden yapılandırılan ilköğretim ders programları çok kapsamlı hazırlanmış ve bir sistematiğe oturtulmuştur. Bu sistem içerisinde SBS sınavları altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflarda hedeflenen öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğini saptamaya yönelik değerlendirmeler olarak yerini almıştır. Bu açıdan öylesine yararlıdır ki bunların sonunda programın içeriği ve

Yazının Devamı

Son 6 yılda hangi sorunlar çözüldü, hangileri öne çıktı?

15 Ocak 2010

Türkiye’de Ak Parti iktidarıyla neler değişti? Adil Gür’ün son anketi bunu çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Peki, sosyal güvenlik alanında? Bunu da Ali Tezel çok çarpıcı verilerle tespit ediyor. Son zamların iptali için Danıştay’a başvuran Gürsel Tekin’in anlattıkları da bir o kadar ilginç. İşte önceki gece Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’ta dikkati çeken satır başlarından bazıları:

Adil Gür (Araştırma Şirketi Başkanı)
- 26-27 Aralık tarihlerinde DSP için 7 bölge, 1892 hanede yaptığımız araştırmadan çarpıcı sonuçlar çıktı.
“Türkiye’nin sorunlarında 6 yılda ne değişti?” sorusunun cevapları çarpıcı. Eskiden en önemli sorunlar geçim sıkıntısı, ekonomi, işsizlik, enflasyon, eğitim, Kürt sorunu, terör şeklinde sıralanırken bugün, işsizlik birinci sırada. 6 yılda iki katına çıktı. Yüzde 42.4’ten yüzde 79.6’ya yükseldi. Kürt sorunu ise 2.2’den 16.7’ye tırmandı. Terörü sorun olarak görenlerin oranı da 0.6’dan 38.2’ye çıktı. Hükümetin en başarılı uygulaması ise sağlık alanındaki icraatları olarak görülüyor. TOKİ’ler, duble yollar, fakirlere yardım, okullarda ücretsiz kitap dağıtımı ve enflasyonun düşürülmesi, kamuoyu tarafından sayılan diğer başarılı

Yazının Devamı

Anadolu Üniversitesi’nde ‘devrim’ gibi kararlar!..

13 Ocak 2010

Anadolu Üniversitesi’nin çiçeği burnunda Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın, “devrim niteliğinde” projelere başlayacaklarını söylemiş. Helal olsun. Rektörlük demek ki böyle bir şey, her koltuğa oturan devrim yapmaya hazırlanıyor. Sayın Rektör’e hem yeni görevinde başarılar diliyoruz hem de gerçekleştireceği devrimleri alkışlamaya hazırız. Ama tabi devrimler sadece sözde kalmazsa!..
Prof. Aydın’ın devrim niteliğindeki projelerinden birkaçı şöyle:
1. Açıköğretim’den de örgün öğretime geçiş
2. Açıköğretim öğrencilerine de burs
3. Açık Üniversite

Gerçek mi, kandırmaca mı?

Yazının Devamı

Çubukçu kararlı. Kolejler için ayrı sınav yok. Ama...

12 Ocak 2010

Liselere girişte her yaz kaos yaşanıyor. Öğrenci, veli ve okul yöneticilerinin yaz tatilleri zehir oluyor. Ama buna rağmen yine her yıl en iyi fen ve anadolu liselerinde bile binlerce kontenjan boş kalıyor. Bunun tek nedeni ise kolejlerin kendilerine özgü ayrı bir sınav takvimi uygulamaları. Kendi alacakları 20-30 bin öğrenci yüzünden öte yanda bir milyon öğrencinin kaderini etkiliyorlar.
Bu kaosa son vermek isteyen çok oldu. Ama arkası gelmedi.
Hüseyin Çelik, sınavları da tercih listelerini de birleştireceğini ilan etti. Ancak, özel okul sahipleri bir yolunu bulup kendisini ikna ettiler ve sınavlar birleşse de puanlama, tercih listesi ve kayıt takvimleri yine kendilerine özgü oldu. Böyle olunca da anadolu liseleri ile özel okullar arasındaki gelgitler yüzünden hem velilerin yaz tatilleri zehir oldu hem de yine 4 bin civarında kontenjan boş kaldı.
Velilerin ve okulların bu yönde çektikleri eziyeti en yakından görenlerden biri de Bakan Çubukçu oldu. Ağustosta ekstradan yeni bir kayıt dönemi daha tanısa da kontenjanlar yine dolmadı. Ve yaz aylarından kararını verdi:
“Tek sınav, tek tercih listesi ve tek kayıt takvimi olacak...”
Ama özel okullar hâlâ bu durumu kabullenebilmiş

Yazının Devamı