TÜBİTAK ne yapmaya çalışıyor?

12 Mart 2009

Darwin’e sansür kararı ile yeniden gündeme gelen TÜBİTAK yönetimi, kamuoyunu ve dünya bilim çevrelerini fazlasıyla şaşırtsa da Başkan Prof. Dr. Nükhet Yetiş ve arkadaşlarını yakından tanıyanlar için hiç sürpriz olmadı. “Bu daha ilk, daha fazlasını bekleyin“ diyenler çoğunlukta.
Örneğin Kemal Gürüz. Daha önce hem TÜBİTAK Başkanlığı yaptı hem de YÖK Başkanlığı. İşte söyledikleri:
“Benim için hiç sürpriz olmadı. Bu daha başlangıç. Bekleyin daha neler olacak. Bunun adı bilim düşmanlığıdır. Bilimi yok saymaktır“
ODTÜ eski Rektörü Ural Akbulut, bilim tarihi konusunda inanılmaz donanıma sahip isimlerden birisi. Dini duygular ile bilimin kesinlikle karıştırılmaması gerektiğini özenle dile getirenlerin başında geliyor. Çok çarpıcı tespitleri var:
“Kutsal din kitaplarına göre insanlık tarihi 4, 5 bin yılı geçmez. Ama evrenin tarihi 14 milyar yıl. Dünyanın ise en az 4,5 milyar yıllık bir geçmişi var. Darwin’i yok saymak, biyolojiyi, antropoliyi, jeolojiyi kısacası bilimi yok saymaktır ki, bu da kimsenin haddine değildir.“
Peki biyoloji alanında Türkiye’nin en önde gelen isimlerinden Aykut Kence, bu gelişmeler karşısında nasıl bir şaşkınlık yaşadı? İşte söyledikleri:
“Darwin, bu

Yazının Devamı

Bir başka Batman

11 Mart 2009

Batman ismi size neler çağrıştırıyor? Son bir kaç haftada yaşananları göz önüne getirdiğinizde, Başbakan Erdoğan’ın DTP ile aynı anda, aynı noktada düzenlediği olaylı miting ve Cumhurbaşkanı Sezer’in adını taşıyan caddenin isminin değiştirilmesi, ilk akla gelenler. Biraz öncesine gittiğinizde de terör ve özellikle de kadın intiharları...
Batman’a, son yedi yılda, dün beşinci kez gittim. Son üç yılda, büyük değişim geçirmiş. Her ne kadar yıkık dökük binalar hâlâ varlığını korusa da kentsel dönüşüm başarıyla gerçekleşiyor. Ama sokaklar öncekinden farklı değil. Yine kalabalık, yine bakımsız ve yine yeşil yoksunu.
Bunlar ilk izlenimler. Yani hiç kimse ile görüşmeden, hiç bir yeri gezmeden, hiç bir projeyi dinlemeden ilk dikkati çekenler. Tıpkı Diyarbakır şehir turunda gördüklerim gibi. Geçenlerde, Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır mitingi vardı. Öyle bir tablo çizdi ki sanki bir çöpkentti. Ama gördüğümüz Diyarbakır sanki çok daha farklıydı!..

Projeler kenti
Türk Eğitim Vakfı TEV’in Güsel Abla’sı ve Yönetim Kurulu Üyesi Davut Ökütcü ile birlikte sabahın köründe kalkıp Diyarbakır üzerinden Batman’a geldiğimizde böylesine bir proje bombardımanına uğrayacağımızı tahmin etmiyorduk.

Yazının Devamı

Burs, staj ve iş arayışları

10 Mart 2009

Üniversiteye girmek, öğrenim görmek ve mezun olduktan sonra iş bulmak, zorun da ötesinde imkânsız hale geldi. Kiminle konuşsanız, bir dokunun bin ah işitin. Sadece gençler mi? Anne, babalar ve diğer aile büyükleri de onlardan farklı değil. Çocuklar gözümüzün önünde eriyip gidiyor, bir şey yapamıyoruz diye kahroluyorlar.
Ama öte yandan, onların bulunduğu noktaya gelmek için gecesini gündüzüne katan, varını yokunu bu işe yatıran milyonlar var.
Üniversiteyi kazanmak için lise 2’den itibaren kampa giren, dershaneye giden, özel ders alan, sosyal hayattan, spordan, hemen her şeyden kopan gençleri, maalesef işsizlik bekliyor. Ama ona rağmen, umutlarını yitirmemeye çalışıyorlar. Çünkü o da yok olursa, içine düşecekleri durumu hiç konuşmak bile istemiyorum.
İşsizlik oranı her geçen gün artıyor. Kronik işsizlerin en başında da gençler ve üniversite mezunları geliyor. Hükümetin en kısa zamanda onlara yönelik bir proje geliştirmesi gerekiyor. Maaş az ya da çok olabilir.
Sanki o ikinci planda. Asıl önemli olan, aylardır, yıllardır kapandıkları evlerinden dışarı çıkmaları ve kendilerine olan güvenlerini yeniden kazanmaları. Bu o kadar zor mu? Kesinlikle hayır. Eğer istenilirse bir anda

Yazının Devamı

Kadın öğretmenlerin durumu (2)

8 Mart 2009

Öğretmenlerimizin hangi koşullarda görev yaptıklarına ilişkin anket sonuçlarını dün yayınlamış, değerlendirmeyi de bugüne bırakmıştık.
Öylesine çarpıcı sonuçlar var ki, üzerine saatlerce konuşabilir. Örneğin gazete okumayan öğretmenler, nasıl okuyan bir gençlik yetiştirebilirler? Ya da ay başını zor getiren öğretmenler, nasıl gülen bir yüzle sınıfa girebilirler?..
En önemlisi de bu kutsal mesleği seçtikleri için pişmanlar. Sanki bugünkü koşullarda bir başka mesleği seçseler çok daha mutlu olabileceklermiş gibi!..
Elbette kendilerine göre haklı gerekçeleri vardır. Hem de fazlasıyla. Bunların en başında da geleceğe güvenle bakamamaları geliyor.
Peki bu konuda, yani öğretmenlerin içinde bulunduğu bu zor koşulların iyileştirilmesi konusunda ne yapıldı? Hiç bir şey desek, emin olun abartılı olmaz.
Zaten anket sonuçları da bunu ortaya koyuyor.

Yazının Devamı

Kadın öğretmenlerin durumu

7 Mart 2009

Öğretmenlik dünyanın en kutsal mesleklerinden biri. Dünyanın her yerinde de aynı saygınlığı görüyor. Bizdeki durum ise biraz farklı. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki konumu ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var. Ama yine de gençlerin ilgi odağı.
Her ne kadar bir süre önce, “Hiç bir şey olamıyorsan, bari öğretmen ol“ noktasına gelindiyse de, son yıllardaki konumu biraz değişti. MEB’in eğitim fakültesi öğrencilerine burs vermesi ve bir ölçüde de iş garantisi sağlaması, öğretmenliği, kerhen de olsa yeniden tercih edilir hale getirdi.
Türkiye’de dikkat çeken en önemli nokta ise bayanların öğretmenliğe duyduğu ilginin dünya ortalamalarının çok üzerinde olması. Üniversitelerimizdeki bayan öğretim üyesi sayısı, Batılı ülkelerin bile çok üzerinde.
Anne babalar gibi gençler kızlar da öğretmenliği ve akademisyenliği kendilerine en yakın mesleklerden biri olarak görüyor.
Peki öğretmenler, öğretmen olmaktan mutlular mı? Aldıkları maaş, kendilerine gösterilen ilgi, yaşam standartları ve eğitim sisteminden memnunlar mı?
Eskiye göre giderek artan bir şekilde memnuniyetsizlik söz konusu. İşte sonuçlar:

Yazının Devamı

MHP’li Yavaş: Gökçek çekil, oyları bölme

6 Mart 2009

Başkent Ankara’da seçim yarışı giderek daha ilginç bir hal almaya başladı. Gökçek ile Karayalçın arasındaki mücadeleye son anda katılan MHP’li Mansur Yavaş, kendisine olan desteğin hızla arttığını ve yüzde 51 oyla seçileceğini iddia etti. Ankara halkının Gökçek’e bu seçimde kırmızı kart göstereceğini ve kazanan tarafın kendisi olacağını söyledi. Sağ oyların bölünmemesi için de Gökçek’in kendisine yaptığı çekil çağrısını, “Son haftaya girildiğinde, kimin oyunun daha fazla olduğu ortaya çıkacak. Onun için ben değil o çekilmeli” dedi.
Genç Bakış’ta Başkent Üniversitesi öğrencilerinin sorularını cevaplayan Yavaş, “Ankara halkı Gökçek ve Karayalçın’dan yoruldu. Artık değişim istiyor” şeklinde konuştu.
Yavaş’ın bol bol alkış aldığı program sırasında gerçekleşen SMS anketinden ise Gökçek çıktı. 62 bin 500 SMS’in yüzde 50’si Gökçek, yüzde 42’si Yavaş, yüzde 8’i de Karayalçın dedi.
İşte programdan satırbaşları:
- Seçildiğim akşam rozetimi çıkaracağım.
- Seçilirsem, başkan olduktan sonra, Karayalçın ve Gökçek gibi parti kurup genel başkan olmayacağım.
- Gökçek, Karayalçın’a “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” diyor. Kendisi de koltuğa doymuyor.

Yazının Devamı

Üniversitelerde zoraki rotasyon

4 Mart 2009

Yeni kurulan tıp fakültelerindeki öğretim üyesi açığını kapatmak için alınan zoraki rotasyon kararı, YÖK’ü bir kez daha tartışmalı hale getirdi. Destekleyenler de var, çok sert eleştirenler de.
YÖK, keşke bu konularda, ben yaptım oldu dayatması yerine, biraz daha paylaşımcı olsaydı. Önce tartışmaya açsa, ardından uygulamaya geçseydi. Sanki çok daha iyi olurdu.
Bazı tıp fakültelerinde, oturduğu yerden maaş alan, kadro fazlası çok sayıda profesör varken, yeni açılan tıp fakültelerinde tek profesörün dahi olmaması kabul edilebilecek bir durum değil. Bu açıdan bakıldığında YÖK’ü haklı görenlerin sayısı bir hayli fazla.
Ama düzenini kurmuş öğretim üyelerini, keyfi bir şekilde hem de zoraki bir şekilde hiç istemediği bir kente ve üniversiteye gönderirseniz, ondan istediğiniz verimi almanız her zaman mümkün olmayabilir.
Rotasyon konusu YÖK’ün ilk kurulduğu 1981’den bu yana hep tartışıldı. Önce zorunlu hale getirildi. Rotasyona gitmeyen profesör olmaz denildi. Ve çok sayıda doçent Anadolu yollarına döküldü. Kimisi ise direndi gitmedi. Ve sonrasında öyle bir baskı yapıldı ki, şehir içi üniversiteler arasında rotasyon yapılmaya başlandı. Boğaziçi’nden Marmara’ya, Yıldız’dan İTÜ’ye

Yazının Devamı

YÖK’te bir uçtan diğer uca

3 Mart 2009

YÖK üyeliğine atanan son üye yine imam hatipli. Üniversitelerde türbana özgürlük bildirisine imza atan ve AİHM’nin bu yöndeki kararlarını “Hukuki değil, siyasidir” diye eleştiren bir isim.
Gazeteler haberi “Yine aynı kriter“ başlığıyla duyurdular. Haksız da sayılmazlar, çünkü diğer pek çok makam gibi, YÖK üyeliği ve rektörlük için en önemli kriter, iktidara ve onun ilkelerine yakınlık oldu.
Oysa düne kadar, eleştirilen konuların en başında YÖK’ün taraflılığı geliyordu. Şimdi ne oldu? Bir uçtan öteki uca gelindi. Değişen, sadece ve sadece, isimler oldu.
YÖK dün de taraftı. Bugün de. Hatta artan bir şekilde.
Önceliği dün de ilim, bilim, öğretim üyeleri ve öğrenciler değildi, bugün de.
Görünen o ki bu gidişle yarın da olmayacak...
Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyeliğine atanan, Çankaya tarafından da üyeliği anında onaylanan Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, aynı zamanda İslam Araştırmaları Merkezi Başkanı. Eminim ki bu konuda YÖK’e çok büyük katkıda bulunacaktır. İslam ülkelerindeki bilimsel birikimin ülkemizde de tanınması ve paylaşılması konusunda çok önemli hizmetler yapacaktır! Yeni görevi hayırlı uğurlu olsun.

Yazının Devamı