Cindoruk: “Bağımsız yargı var diyemem”

3 Nisan 2009

29 Mart seçimi daha uzun süre konuşulacağa benziyor. Çünkü verdiği mesajı, hemen herkes çok farklı şekilde algılıyor. Kazananın bile kaybettiği bir seçim olarak tarihe geçecek. İlginç anekdotlarla dolu. Önceki gece, İTÜ’de, Genç Bakış’ta işte bunları konuştuk. İşte satırbaşları: 



Hüsamettin Cindoruk
- Eğitimliler CHP’ye, eğitimsizler AKP’ye verdi diye, genel oy kullananları eğitim seviyesine göre tasnif etmek doğru değil.
- Parlamentonun yüzde 90’ı üniversite mezunu ama çoğu zaman yanlış kararlar çıkıyor.
- Karadeniz pidesi gibi bir oy pusulası sağlıklı mı, doğru mu? Acaba oradaki partilerin hepsi seçime katılmaya hak kazandı mı?

Yazının Devamı

Seçim bitti, şimdi iş zamanı

1 Nisan 2009

Türkiye aylardır seçimlere kilitlendi. Her alanda olduğu gibi eğitim sektöründe de işler durmuş vaziyette. Hele şimdi bir de bakan değişecek beklentisi oluştu ki, herkesin gözü kulağı Ankara’da.
Başbakan Erdoğan, eğer bir kabine değişikliği yapacak ise bunu bir an önce gerçekleştirsin ki, taşlar yerli yerine otursun.
Milli Eğitim camiası, yeni bakan arayışlarına çoktan başlamış durumda. Herkesin gönlünden farklı bir isim geçiyor. Daha değişmeden şimdi ne söylense boş.
Bakan Çelik, öyle ya da böyle en uzun süre o koltukta kalan isimlerden biri oldu. Hasan Ali Yücel’den sonra, sanıyorum ikinci sırada. Peki yaptıkları, yapamadıkları ya da bozdukları? Bunlar ileriki yazıların konusu. Bugün cevabını arayacağımız asıl soru, eğitim camiası ve kamuoyunun nasıl bir bakan beklentisi içerisinde olduğu.

Nasıl bir bakan?
Erdoğan, daha önce olduğu gibi, yine, medya ve kamuoyu istiyor diye hükümet revizyonundan vazgeçebilir, bu yöndeki isteklerin tam aksi yönde bir ismi de bakanlık koltuğuna atayabilir. Bunun örneklerini

Yazının Devamı

Herkes kazandıysa, kim kaybetti?

31 Mart 2009

Sandıktan öyle bir sonuç çıktı ki, tüm liderler abondone olmuş durumda. Ne sevinebiliyorlar ne de komadalar. Ne kazandık diyebiliyorlar ne de kaybetme sözcüğünü ağızlarına alıyorlar.
Oysa, takke düştü kel göründü. Sonuçlar ortada.
Seçim öncesinde, halk sandıkta balans ayarı yapacak, AKP yüzde 40’ın altına indiğinde erken seçim tartışmaları gündeme gelecek demiştik. Gelinen nokta, hiç farklı olmadı. Pazar akşamından beri en çok telaffuz edilen kelimelerden biri de erken seçim oldu.
AKP, daha doğrusu Başbakan Erdoğan, daha önceki seçimlere mağdur olarak girmiş ve büyük ilgi görmüştü. Bu seçimde ise mağrur olarak boy gösterdi. Dünyaları ben yarattım, benden daha büyüğü yok, benden sonra tufan mantığı mesajları verdi. Ama halk eskisi gibi itibar etmedi. Sarı kart gördü. Ders çıkarır mı bilmiyoruz. Bekleyip göreceğiz.
Aslında sandıktan öylesine çarpıcı sonuçlar çıktı ki her biri enine boyuna tartışılmalıdır. İşte çıkan

Yazının Devamı

Yarın her şey çok daha güzel olacak mı?

29 Mart 2009

Seçim öncesi yaşanan kaos, umarız yarın son bulur. Gerginlikler biter, seçim unutulur, Türkiye asıl gündemine döner.
Bu o kadar zor mu? Hiç sanmıyoruz.
Yeter ki istensin.
Diğer alanlar bir yana, eğitimle ilgili acil çözüm bekleyen o kadar çok sorun var ki, bir an önce onlara el atılması gerekiyor.
Toplum olarak mazereti ve ertelemeyi çok seviyoruz. Hep bir bahanemiz ve mutlak önceliği olan başka işlerimiz var. İşte bu yüzden de yaşamın akıp gitmesine olanak sağlayan sıradan işlere hiç sıra gelmiyor. Oysa sizin için, bizim için en önemli olan onlar.
Örneğin işsizlik, ülkeyi yönetenler için işsizlik oranları, rakamların ötesine geçmez. Şu orandan, şu orana çıkmış, sayıları kaç milyondan kaç milyona fırlamış. Onlar için istatiksel değerlendirmelerin ötesinde hiç bir şey ifade etmez. Tıpkı bankacılar gibi. Onlar için kağıt üzerinde parasal rakamlar ne ise, yönetenler için de işsizlik oranları öyledir. Ama bu acıyı yaşayanlar için öyle mi?
O milyonlarca

Yazının Devamı

Haydi sandığa!

28 Mart 2009

Türkiye, yarın tarihi günlerinden birini daha yaşayacak. Genel seçim havasındaki yerel seçimlerde oy patlaması olursa hiç şaşırmayın. Seçime, başta gençler olmak üzere toplumun hemen her kesiminden öylesine ilgi var ki, katılım oranı bakımından rekor çıkabilir.
Siyasete karşı her zamankinden çok daha fazla ilginin olması demokrasinin daha iyi işliyor anlamına geliyor ki, bundan da mutluluk duymalıyız.
Oyunuzu kime vereceğiniz sizin kararınız. Bu konuda en ufak bir dayatmada ya da yönlendirmede bulunmak yanlıştan da öte etik değil. İsteyen istediğine oyunu verir, istemeyen de kimi neden istemediğini ilan edebilir ama başkalarından aynı yönde hareket etmesini isteyemez. Yoksa bunun adı demokrasi olmaz.
Bunun aksi yönde hareket eden yok mu? Fazlasıyla var. Liderlerin kampanyasına bakın yeter. Neden kendilerine oy verilmesi gerektiğinden çok, niye karşı tarafa oy vermemeleri gerektiğini anlatıyorlar. Oysa doğru olan, hangi partiye ya da hangi belediye başkan adayına, niye oy vereceğimiz olmalıydı.
Peki liderler kampanyalarını yanlış zemin üzerine oturtuyor da biz seçmenler

Yazının Devamı

Sanatçıların siyasete bakışı

27 Mart 2009

Bugün Dünya Tiyatrolar Günü. Sanatın, sanatçının özellikle hatırlanması gereken bir gün. Onlar toplum öncüleri. Tabii üç günde meşhur olanları değil, gerçek sanatçı kimliği kazananlar. Bir ömür sahnede ter dökenler.
İşte onlardan 4’ü önceki gece Genç Bakış’ta konuğumuzdu. Maltepe Üniversitesi’nde neler söylediler, neler...

Müjdat Gezen
-  Politikacılar “Artistlik yapma ulan!” gibi sözler söylediklerinde ben de onlara “Dürüst olun” diye hakaret edeceğim.
-  Sayın Başbakan, benimle aynı görüşteyseniz, sizinle aynı fikirdeyim.
-  Bahse girerim 550 kişilik Meclis’te hayatında hiç tiyatroya gitmemiş onlarca milletvekili vardır. 

Yazının Devamı

Öğrencilerin kredi borçları

25 Mart 2009

Küresel ekonomik krizin etkileri, her ne kadar kimileri kabul etmese de, her alanda hissediliyor. Ama bazı sektörler için kriz paketleri açılıyor bazıları ise hiç kaale alınmıyor. Bunların başında da eğitim ve gençler geliyor.
İşsizliğin en yoğun yaşandığı kesim, üniversite mezunları. Yıllardır atama bekleyen öğretmenler, teknisyen olarak çalışmaya razı mühendisler, iş bulma umutlarını tümüyle yitiren fen edebiyat fakültesi mezunları ve daha niceleri. Pek çoğu üç dört yıldır, bırakın işi, mülakata dahi çağrılmıyor.
İşte böyle bir ortamda, banka borçları, kredi kartı faizleri, ÖTV, KDV yeniden yapılandırılırken, öğrencilerin aldıkları krediler can yakmaya devam ediyor. Bu konu kapandı sanıyorduk. Güya öteleme yapılacaktı. Ama görünen o ki değişen bir şey yok. AKP’nin küskünler ordusuna, bir de kredizede öğrenciler katıldı. İşte onlardan biri:
“Bu ülkede mahkûmdan hırsıza, banka boşaltanlardan prim borçlularına kadar herkese af çıktı. Sadece öğrenim ve katkı kredisi borcu

Yazının Devamı

Yurtdışı eğitim ve vakıf üniversiteleri

24 Mart 2009

Küresel ekonomik krizin en fazla etkilediği sektörlerden biri de eğitim. Dünyanın pek çok yerinde bu konuda ciddi önlemler alınıyor. Özellikle öğrencilerinin büyük çoğunluğunu yabancıların oluşturduğu üniversiteler, bir yandan ciddi indirimler yapıyor, öte yandan da tanıtım atağına geçti.
Yabancı üniversite temsilcilerinin biri gidiyor, diğeri geliyor. Amaçları da genç nüfusu nedeniyle en iyi pazarlardan biri olan Türkiye’den daha fazla pay almak.
Peki onlar gelip bizim öğrencilerimizi cazip tekliflerle bir bir alıp götürürken biz ne yapıyoruz?  Yurtdışından yabancı öğrenci getirebiliyor muyuz? Daha da önemlisi düşük kapasiteyle çalışan vakıf üniversitelerimiz, öğrenci kaçışını önlemek için ne yapıyor?
Avrupa’dan ABD’ye, Türki cumhuriyetlerden KKTC üniversitelerine kadar neredeyse tüm yabancı üniversiteler, kriz nedeniyle ücretlerde balans ayarı yaparken, anaokulundan üniversiteye Türkiye’deki özel öğretim kurumları, velileri

Yazının Devamı