Suskun gençlik

23 Mayıs 2001


<#comment>Gençlik haftası nedeniyle olsa gerek üniversiteler ve gençler kıpır kıpır. Türkiye'nin dört bir yanında birbirinden ilginç konferans, sempozyum ve paneller düzenleniyor...
34 kuruluşun ortaklaşa düzenlediği Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansları'nın dördüncüsü de bu çerçevede farklı kentlerde gerçekleştiriliyor. İstanbul, Boğaziçi, Işık Üniversitesi rektörleriyle Reha Muhtar, Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu Başkanı İÜ Edebiyat Fakültesi öğrencisi Ali Şahin ve benim de katıldığım dünkü toplantıda "Toplumsal Duyarlılık ve Gençlik" konusunu tartıştık.
Yer İÜ Fen Fakültesi'nin görkemli salonu, dinleyiciler de öğrencilerdi.
Tüm konuşmacılar görüşlerini dile getirdikten sonra söz sırası öğrencilere geldi. Diğer konuşmacılar gibi ben de soru bombardımanına uğrayacağımızı sanıyordum. Çünkü sorunları çoktu ve bu sorunlarını özgürce dile getirebilecekleri bir ortam vardı. Üstelik medya da hazır oradaydı...
Ama onlar ne yaptı? Sorunlarını dile getirmektense şikayet yolunu tercih ettiler. Fişlenmeden, coplanmadan görüşlerimizi dile getiremiyoruz. Medya da, rektörler de sorunlarımıza sahip çıkmıyor dediler...
Oysa ortam öylesine uygundu ki

Yazının Devamı

Derviş gençlere özür borçlu

22 Mayıs 2001


<#comment>Üniversite gençliği hafta sonu İstanbul'da bir araya geldi.
Hem yeni dostluklar kurdular hem de eğitimin, gençliğin, Türkiye'nin sorunlarını tartıştılar.
İstanbul buluşması, her açıdan mükemmel geçti. Ama gençler geldikleri kentlere buruk döndüler. Çünkü "aldatılmışlar"dı. Hem de Türkiye'nin umudu haline gelen Derviş tarafından...
Derviş'in gençlerle bir araya geleceğini cumartesi günü biz de bu köşede dile getirmiş ve her iki taraf için de önemli olan bu buluşmanın sonucunu merakla beklediğimizi belirtmiştik.
Son güne kadar her şey programlandığı gibi gelişti. Derviş'in kurmayları ve bizzat kendisi, Sabancı Üniversitesi'ndeki buluşmaya mutlaka geleceğini defalarca teyit etti.
Gençleri seviyordu ve onlarla bir arada olmaktan büyük bir mutluluk duyacaktı. Her defasında söylenen buydu...

Yazının Devamı

Dünya Süt Günü

20 Mayıs 2001


<#comment>Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Teşkilatı'nın aldığı karar çerçevesinde her yıl 21 Mayıs günü bütün ülkelerde Dünya Süt Günü olarak kutlanıyor. Amaç sütün insan sağlığı üzerindeki önemini anlatmak...
Süt deyip geçmeyin, yeni doğan bebekler için olduğu kadar, gelişme çağındaki gençler ve yaşlılar için de çok önemli bir gıda o.
Sütün meğerse bildiğimiz faydaların yanı sıra bilmediğimiz daha pek çok marifeti varmış. Sağlıklı bir yaşam için günde en az üç bardak süt ya da bunun eşdeğeri sütlü ürün tüketmek gerekiyormuş...
Yaş gruplarına göre, süt ve sütlü ürünlerin tüketim oranı değişse de, sütün insan yaşamındaki önemi hiç azalmıyor. Anlayacağınız yaşınız, cinsiniz, bulunduğunuz ortam ve konumunuz ne olursa olsun süt içmeye devam!..
Prof. Dr. Mehmet Demirci ve Prof. Dr. Mustafa Üçüncü'ye göre işte sütün bize sağladığı faydalardan bazıları:
* Sütteki temel besin maddeleri; protein, yağ, süt şekeri, mineral maddeler ve vitaminlerdir. Bir litre süt, çocuk ve yetişkinlerin günlük mineral ihtiyacının tamamını karşılayabilmektedir.

Yazının Devamı

Derviş gençlerle

19 Mayıs 2001


<#comment>Devlet Bakanı Derviş, müstakbel siyasetçi olarak belki de ilk kez ciddi bir sınavdan geçecek. Türkiye'nin dört bir yanından gelen üniversiteli gençlere seslenecek. Onların nabzını tutacak.
Çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalarda gençlere olan ilgisini sık sık dile getiren Derviş'in bugünkü buluşmada gençlere ve üniversitelere yönelik önemli mesajlar vermesi bekleniyor.
Derviş'in, siyasete taze bir başlangıç yaparken hedef kitle olarak gençleri seçmesi, çok isabetli bir karar. Gençlere yönelik olarak atacağı her adım, her ne kadar açıklamasa da geleceğe yönelik planlarına güç katacaktır.
Atatürk'ten sonraki liderler, hele hele günümüzdekiler gençlerle hiç ilgilenmedi. FP ve MHP'nin ilgisi ise sadece kendi taraftarlarıyla sınırlı kaldı.
Gençlerin tümünü kucaklayan bir liderin, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi seçim kazanması işten bile değil. Ama bizimkiler siyasete hep at gözlüğü ile baktıkları için bunu bir türlü göremediler...
Derviş'in bu ilgisi, umarız onları da harekete geçirir. Tabii artık ne kadar inandırıcı olurlarsa!..

Yazının Devamı

19 Mayıs 1915

18 Mayıs 2001


<#comment>İstanbul Tıp 1921'de hiç mezun vermedi. İstanbul Lisesi'nin renkleri de sarı / siyah. Neden böyle?..
Aslında yarın gençlik bayramı. Hüznün değil, coşkunun günü olması gerekir. Ama gençlerin ne gülecek hali var ne de bayram kutlayacak. Tüm kapılar yüzlerine kapanmış durumda. Sanki her şeyin sorumlusu onlar. Son yıllarda hep yanlış anlaşıldılar, hep dışlandılar, hep cezalandırıldılar.
Nüfusun en büyük kesimini onlar oluşturuyor. Ama ne bir gençlik politikamız var ne de eğitim. Oysa en büyük sermayemiz onlar!..

1915'te tıbbiye neden mezun vermedi? İstanbul Lisesi'nin renkleri neden sarı siyah? Bu okullardan mezun olanlar bu hüzünlü hikayeyi çok iyi bilirler. Onun içindir ki tıpkı bugün olduğu gibi her yıl yüzlercesi koşa koşa Çanakkale'ye gidip bayramlarını gözleri yaşlı orada kutlarlar.
Prof. Dr. Cengiz Kuday, her 18 Mayıs'ta özgürlük kokar Çanakkale diyor ve yüreklerden silinmeyen o acı hikayeyi anlatıyor:

Yazının Devamı

Tam gün eğitim

16 Mayıs 2001


<#comment>Türkiye'deki okulların pek çoğunda yarım gün eğitim yapılıyor. Öğleye kadar bir grup, öğleden sonra bir başka grup öğrenim görüyor. Bu yüzden çalışan anne babalar için günün boş kalan yarısı hep problem oldu...
Bütün okullarda tam gün eğitime geçip, kaliteyi artırmak o kadar zor mu? Kesinlikle hayır? Bankalara hortumlanan paranın onda biri eğitime aktarılmış olsaydı, bu sorun çoktan çözülmüş olurdu. Ama aktarılmadı, aktarılmıyor...
Başta Japonya olmak üzere kalkınma mucizesi gerçekleştiren ülkelere bir göz atın. Her şeyi eğitimle başardıklarına şahit olursunuz.
ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa'nın gündeminde de eğitim öncelikli gündem maddelerinden biri. Rusya ve Çin'de de durum farklı değil.
Eğitim düzeyi ile dünya bilimine katkı sıralaması arasında bire bir paralellik olduğunu hatırlamaya gerek bile yok. Tıpkı bilimsel üretkenlikte ilk sıralarda bulunan ülkelerin, dünyanın en gelişmiş ülkeleri kategorisinde yer aldığı gibi...
Eğitilmiş insan gücü, şu anda dünya genelinde sahip olunan zenginliklerin en başında geliyor. Ama Türkiye olarak biz hala bu noktaya gelemedik. Başbakan Ecevit, dünkü Hatay gezisi sırasında, Türkiye her türlü

Yazının Devamı

Okul yerine işe

15 Mayıs 2001


<#comment>Türkiye, çocuk işçi çalıştırmada Kenya, Bengaldeş ve Haiti'den sonra dünyada 4. sırada bulunuyor. 12 / 19 yaş arasındaki her üç çocuktan birisi çalışıyor.
Oysa bu çocukların okullarda öğrenim görüyor ya da çocuk bahçelerinde oyun oynuyor olmaları gerekirdi.
Öyle bir ülkeyiz ki eğitim takvimi bile hala çocukların işgücünden yararlanmaya yönelik.
Öğrenciyi daha mutlu ve başarılı kılan dört yarı yıllı akademik takvimi getirmemek için hala direniyoruz.
Öğrenciyi okuldan soğutan uzun yaz tatilli iki yarı yıllı sistemden vazgeçmiyoruz. Çünkü yaz aylarında çocukların işgücünden yararlanmayı hedefliyoruz...
Yapılan tüm araştırmalar çalışan çocukların en büyük hayalinin yaşıtları gibi öğrenim görmek olduğunu ortaya koyuyor. Ama nedense bu gerçek, ne anne babalar ne de devlet tarafından görülüyor.

Yazının Devamı

Hemşirelik kavgası

13 Mayıs 2001


<#comment>Sağlık Bakanlığı, YÖK, üniversiteler, Milli Eğitim Bakanlığı ve hemşire dernekleri arasında kıyasıya devam eden bir kavga var. Sağlık Bakanlığı bir taraf, diğerleri karşı taraf. Bakanlık, bundan böyle kendi sağlık personelimi kendim yetiştireceğim diyor. Diğerleri ise karşı çıkıyor.
Kavganın temeli 1995 yılına dayanıyor. Yüksek Sağlık Şürası toplanıyor ve bundan böyle hemşireler ve sağlık memurları yükseköğrenim görsün diyor. Bu karar çerçevesinde Sağlık Bakanlığı'na ait tüm sağlık meslek liseleri YÖK'e devrediliyor. Aradan 5 yıl geçtikten sonra Ekim 2000'de toplanan Yüksek Sağlık Şürası, bu kez meslek liselerinin yeniden açılması yönünde karar alıyor. İşte kıyamet de bundan sonra kopuyor.
Sağlık Bakanlığı'nın gerekçesi: YÖK ve üniversiteler, bu işi beceremedi. Hem yeterli sayıda, hem de kaliteli sağlık elemanı yetiştiremedi. Yetiştirdikleri de kırsal bölgelere gitmiyor...
Karşı taraf ise AB normlarına göre yardımcı sağlık personelinin de yüksek öğrenim görmesi gerektiğini savunuyor. Kararın altında MHP'nin kadrolaşma isteğinin yattığını öne sürüyor.
Taraflardan bilgiler akmaya devam ediyor. Kim haklı, kim haksız daha net karar verebilmek için

Yazının Devamı