Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu yeni bir eğitim reformunun sinyallerini veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulan “Öğrencilerimize 21. Yüzyıl Yetkinliklerinin Kazandırılmasına İlişkin Cumhurbaşkanlığı Politika Belgesi Taslağı’nda çok önemli ayrıntılar var.
Örneğin yetkinlik kazanımları, örneğin atamalarda liyakat, örneğin ölçme değerlendirme, örneğin ders kitapları, örneğin daha iyi öğretmen yetiştirilmesi!..
Kurul, görünen o ki çok önemli noktalar tespit etmiş ve bunu bir belge haline getirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunmuş!
Belgenin ayrıntıları ve ne zaman, kimler tarafından, nasıl gerçekleştirileceğine yönelik bilgiler, henüz ortada yok.
Umarız bir an önce açıklanır, yeterince tartışılır ve eğitime yeni bir yol haritası çizilir.
Kurulların kuruluş amacı da bu değil miydi?..
Neler öneriyorlar?
İlk aşılar vurulmaya başlandı.
Birinci öncelik, sağlık sektörü başta olmak üzere kamusal alanlarda çalışanlar ve 65 yaş üstüydü. Doğru bir karar. Arkadan sırasıyla eğitim kurumları ve diğer yaş grupları geliyor…
Turizm sektörü için henüz erken ama sezona girerken otel, tatil köyü ve benzeri işletmelerde çalışanlara da aşı önceliği tanınması, sektöre olan güveni, tatile ve seyahate çıkma isteğini artıracaktır.
Yine aynı şekilde kış ve kaplıca turizmine yönelik aşı kampanyaları dibe vuran bu tür işletmelere de canlılık getirecektir.
Bu arada aşı yaptırmış seyahat severlere yönelik kampanyalar da eminiz ki heyecan yaratacaktır. Çünkü kısıtlamalar nedeniyle evlerde en çok sıkılanlar onlar!..
Yerli aşılardan bazıları önümüzdeki aylardan itibaren vurulmaya hazır hale gelebilir. Yaz aylarında ise 7 aşıdan en az 3’ü, bugünkü diğer aşılar noktasında olur. Çok daha güvenilir ve etkili olduğunu da çalışmaları gidip yerinde gören biri olarak özellikle hatırlatmak isterim!..
Çalışanl
Eğitimde ciddi sıkıntılarımız vardı, pandemi dönemi de tuzu biberi oldu.
İlk ve orta dereceli okullar önümüzdeki hafta sonu yarıyıl tatiline giriyor. MEB, ille de karne vereceğim diye tutturdu oysa böylesi bir ortamda not ve karne vermek yaşadığımız bu zor sürecin ruhuna kesinlikle uymuyor! Bu yüzden, bu yıl ara karne vermemek sanki en doğru olanı.
Karne notuyla ilgili tartışmalar sürüyor. Kimi sendikalar konuyu yargıya taşıdı, kimileri de tüm öğrencilere 100 puan verilmesini istedi. Bazıları da geçen yılki notların dikkate alınmasını öneriyor! Veli, öğretmen ve öğrencilerden gelen tepkiler ise çok farklı. MEB, herkesi memnun edecek ortak nokta bulmakta zorlanıyor.
Tüm öğrencilere 100 verilsin önerisi destek kadar eleştiri de aldı.
“Herkese 100 verilirse, imkânı olduğu halde canlı derse katılmak için hiç gayret göstermeyen, hiç ders çalışmayan öğrenci ödüllendirilmiş olmaz mı?” diye soru soran öğretmen ve velilerimiz var.
Yine aynı şekilde, internet erişimi ve dersi izleyecek tableti olmayan öğrencilere
Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü (BUİK), online yayınlanan Dinamik Gazete diye bir bülten çıkartıyor. Son sayısını rektörlük atamasıyla ilgili gelişmelere ayırmış ve bu çerçevede, dünyadaki iddialı üniversitelere nasıl rektör atandığını araştırmış.
İşletme ve Ekonomi Kulübü, sadece Boğaziçi’nin değil, dünyanın bu alanda önde gelen öğrenci kulüplerinden biri. Araştırmaları da çok çarpıcı. Gelin sözü onlara bırakalım:
“Boğaziçi Üniversitesi’nin bir bileşeni olarak yaşananlara tepkisiz kalmayıp bu bültenimizi okulumuzda yaşanmakta olan gelişmelere ayırmaya karar verdik ve elimizden geldiğince sizlere doğru bilgiye ulaşabileceğiniz bir bülten hazırlamaya çalıştık. Boğaziçi Üniversitesi’nin 157 yıllık çok köklü bir geleneğe sahip özerk bir kurum olduğunu ve bu kültürün korunması gerektiğinin altını çizer, BUİK olarak antidemokratik her türlü aksiyona karşı olduğumuzu ve süreç boyunca okulumuzun değerlerini
MEB, karne notlarıyla ilgili öyle bir karar aldı ki pedagojik anlamda hiçbir geçerliliği ve objektifli yok. Öğretmenleri vicdanlarıyla bıraktı ama bu da hiç adil değil!..
Pandemi nedeniyle hemen her kurum farklı kararlar alıyor ama en göze batanı MEB’in aldığı kararlar. Çünkü hem 50 milyon kişiyi ilgilendiriyor hem de çok sık değişiklikler yapıyor!
Karne notları konusunda 10 gün içinde ikinci kez karar değiştirdi!
Karne işi tam anlamıyla arapsaçına döndü!
MEB ilk ve ortaokullarda karne notlarının derse katılım puanıyla belirleneceğini, birinci dönem yapılan yüz yüze sınavların karne notuna dâhil edilmeyeceğini açıkladı. Oysa on gün önce tam tersi söyleniyordu!
Peki, bu karne notları LGS, YKS benzeri giriş sınavlarına da bir şekilde yansıyacak mı?
Asıl önemli olan tableti ve erişimi olmayan öğrenciler ne olacak? Onlara nasıl not verilecek?
Bu arada veliler isterse, yüz yüze sınav notları karneye yansıyacakmış!
Eğitim, en temel insan hakkı.
Anayasal haklar sıralamasında da yaşam hakkından hemen sonra geliyor.
Lafa geldi mi bu duruma hiç kimsenin itirazı yok!
Peki ya uygulama?..
Eğitimin önemini, hem insani çerçeveden hem de ülkelerin geleceği açısından binlerce kez dile getirdik. Getirmeye de devam edeceğiz. Çünkü eğitim geleceğin harcı, öğretmenler mimarı, devlet müteahhidi, veliler de sponsorudur. Onlar ne kadar güçlü, samimi, vizyoner ve üretkense, ortaya çıkacak eser de o denli görkemli olacaktır.
Peki, bu konuda herkes üzerine düşeni yapıyor mu? Evet demek o kadar zor ki!
Gelin tek tek ele alalım.
Devlet?
Umut, insanlar için can simididir. Ne zaman dara düşülse, hayata bağlayan o olur. Bu yüzden umut kazanının altını sürekli beslememiz gerekir ki ateşi hiç sönmesin!
Rahmetli Demirel’e, “Uzunca yıllar siyasette ayakta kalmanın sırrı nedir?” diye sormuştum, “Umut” dedi ve ekledi:
“Umut veremez hale geldiğinde bitersin!”
Cevabı çok netti, ötesi, berisi yok diyerek konuşmaya devam etti:
“Umut, ekmek, su, hava kadar elzemdir. İnsanları umutsuz bırakmayacaksın.”
Yarım asırdan fazla siyasette kalıp, 7 kere gidip, 8 defa gelmek kolay değil, umudu sürekli diri tutup, birazını da yerine getirirsen, gerisi kolay ama bunu ne siyaset öğrenebildi ne de bizler!..
Umut vermek, dışarıdan bakıldığında, çok kolay gibi gözükse de dünyanın en zor işlerinden biri.
Eğer birikiminiz, donanımınız, vizyonunuz yoksa yetkiniz ve gücünüz ne denli yüksek olursa olsun, bırakın hayata geçirmeyi umut dahi veremezsiniz.
Korona salgını dünyayı kasıp kavurmaya devam ederken TÜBİTAK’tan müjdeli haberler var.
Ülkemizde geliştirilen aşılardan üçünün hayvan deneyleri ocak sonunda tamamlanıyor.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile pek çok bilim insanı, 28 Ocak’ta, ismi henüz kesinleşmese de adı CovBel ya da CoviBel olacak aşıyı kameralar önünde olacaklar.
TÜBİTAK’ın öncülüğünde gerçekleştirilen “Covid-19 Türkiye Platformu”nun ilk aşısı Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. İhsan Gürsel, eşi ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mayda Gürsel ve yine bir Türk ilaç şirketi olan Nobel tarafından geliştirildi.
Aşının ismi olarak da Covid-19’un ‘Cov’u ya da ‘Covi’si ile Nobel’in ‘Bel’i birleştirilerek CovBel ya da CoviBel düşünülüyor.
ODTÜ’den sınıf arkadaşı olan Gürsel çifti, kanser çalışmalarıyla öne çıkan bilim insanlarımız!
İlk Türk aşısı, Uğur Şahin ve Özlem Türeci